4. Bölüm Tedavi Süreci

1095 Words
Tedavi Süreci Filiz "Gözlerimi açtiğimda sabah olmuştu nasıl uyumuşsam. Bu kadar derin ve huzurlu bir uyku iyi gelmişti. Kapı çaldı ve Gülendam hanım gelmiş . Beyza ve Eylül aynı anda karşıladılar. Benim yanıma geldiler. Gülendam güler yüzlü bir bayana benziyordu." “Merhaba nasılsınız hakket dediğiniz kadar güzelmiş Maşallah Rabbim güzelliğinde hayırlısını, ömründe hayırlısını versin .” dedi içimden" İnşallah" diyebildim. Beyza ve Eylül ayni anda amin dediler. Gülendam hanım gelene kadar bana abdest aldırıp hazırlamışlardı . Abdest alınca içime bir huzur doldu,rahmetli büyük babam bana abdest almayı öğretmişti birkaç sûrede öğretmişti. Ama dünya telaşı unutturuyor asıl kime dua etmen gerektiğini. Gülendam hanim hacamat malzemelerini çıkarıp hazırlıklarına başladı. Dua mırıldanıyor du. Kızlarıda tembihledi boş lakırdı etmeyin diye. Sizde okuyun bildiğiniz duaları ağırlık size geçmesin dedi. Bana eğilerek. Gülendam hanım; “Sende bildiğin duaları oku güzel kızım dedi.” Bende içimden okumaya başladım. İlk defa hacamat yapılıyor bana çok duydum ama hiç yaptırmamıştım. Herşeyin bir ilki varmış ama korkmadim desem yalan olur. Korktuğum kadar olmadı. Beyza anlatırken "seni çizecek kanını emecek" deyip şakayla karışık biraz uğraştı. Gülendam hanim susması için ikaz edince sessiz kaldi. Baya zorlandı hem okuyor hem Eylülle kaş göz yapıyorlar . Bunlar uslanmaz elleri dursa ayakları durmuyor, ayakları dursa, gözleriyle hep bir muzurluk peşindeler. Hacamat bitince bende hem bir rahatlama hemde bir ağırlık çöktü. Gülendam hanım bana ; “ Sen uyu rahatla bizim daha işlerimiz var dedi .” Ben zaten uykuya hazır gibi gözlerimi daha fazla zorlamadan kapanmasına izin verdim. Beyza;“Hacamat yaparken söylemedik panik yapmasın diye. Filiz'e hacamattan sonra sülükte yaptik . Vücuduna verilen ilaçları atmasi zor olacak bize bile ağırlığı çöktü. Manevi olarak o kadar yıpranmış canım benim . Hep birlikte iyi edeceğiz Allahin izniyle. Gulendam hanim bitkilerden bişiler hazırlamış nasıl kullanacağımızı tarif etti. Eylül'de bende kafa yok diye hep not aldık .Filiz derin bir uykuya daldi o kadar pis kan çekti ki kupalar. Sülükler de rahatlatti sanirim. Akupunkturu yarin yapalım dedi bitkisel yağlar hazırlamış bunlari hacamat yerlerine sürün ve başka bir yağla vücuduna masaj yapin dedi . Gülendam hanımı uğurladık günlük gelip tedavisini kendi elleriyle yapacak . Yarında doktoru gelir geceyi rahat geçirir en azından bizde yorulduk aksiyon heyecan derken.” Eylül “Beyza ben daha zayıfım ve senden 2 yaş büyüğüm sen bize bir türk kahvesi yapta birde sigara yakayım hadi güzelim hadi canim .” Beyza “Başka isteğin varmı Merve'ye söyleriz yapar. “ Seslendik Merve'ye hareketli kız gençliğin vermiş olduğu enerjiyle hemen geldi. Eylül “ Doğruya alışamadım bu düzene Merve bize iki Türk kahvesi yanına çikolata bize güzel bir sunum yaparmısın canım. “ Beyza “Dedi ve kükredi bizim sessiz sakin kibar kızımız. “ Eylül “Aman çok yorgunum telefonunu alayım da mesaj atarız birşey isterken :) “ Beyza “Filiz uyudu sanırım balkona çıkalımda iyice dinlensin.” İkimizde balkona kurulmuş salıncağa aynı anda attık kendimizi. Yarının planını yapmaya başladık. Bu arada Filiz'e annesini ve oğlunu hiç söylemedik biraz toparlasın en büyük sürpriz o olacak. Eylülle kahvelerimizi içtik o sigarasını da içti. Odalara gidip yatmak yerine Filiz'in yanındaki koltuklara uzanıp yatmak istedik. Onu yalnız bırakmak istemiyoruz. “ Filiz; Uzun zamandır bu kadar huzurlu uyumamıştım. Gözlerime düşen güneşin sıcacık yansımasıyla bir iki zorlamayla gözlerimi açtım. Resmen ışıktan gözlerim kamaşıyordu. İçimdeki huzur, ferahlık o kadar hafif hissediyorum ki . Bu duyguları bile özlemişim. Bu yataktan kalkıp bahçeye çıkmak istedim. Yavaşça yerimde kıpırdamaya başladım zorlasam kalkarım. Bir iki deneme ile başardım yatakta oturur vaziyetteyim. Heyecan yapmadan yavaş hareketler ile yataktan çıktım. Bizim kızlar her biri bir kanepe de uyuya kalmış. Küçük adımlarla balkon kapısına geldim. Kapıyı açtım kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Dışarı çıkınca kızlara seslenirim sürpriz olur onlarada. Benim için küçük insanlık için büyük bir adım, ve dışarıdayım . Hava o kadar güzelki bahçede kahvaltı yaparız diye düşündüm. Salonun büyük camın önüne geldim kızları uyandırdım onlarda sevinsin dedim. Cama tıkladım "kızlar uyanın hadi" . Eylül duydu ama benim olduğum cama değilde yatağımın oraya doğru hareket etti. O tarafa baktığımda kendimi yatakta ve üzerimde o kara çarşaflı kadın yine boğazıma yapışmış. Resmen kendimle göz gözeyim şuan o çaresiz bakışlarım. Kızlar beni kurtarın ben burdayım dışarıdayım, çıktığım kapı kapanmış giremiyorum. Camı yumrukluyorum kırmak için ama ne sesimi duyura biliyorum nede içeri girebiliyorum. Yine derin boşluğa düştüm nefesim kesildi gözlerimi kapatıp kendimi çaresiz karanlığa teslim ettim. “Filiz aç gözlerini güzelim hadi, kabus gördün yine. “ Bu sesle açtım gözlerimi, resmen hayal kırıklığı yaşıyorum. Ne güzel başlamıştı nasılda kabusa döndü.Eylül ve Beyza uyanmışlar. İkiside baş ucumda duruyordu. Eylül Beyza’ya "bu iyi birşey sanırım ses çıkarmaya çalışması, başını kaldırmaya çabalaması, bence ilaçlardan tamamen kurtulunca rahatlayacak." Beyza ise düşünceli bir şekilde "bu nöbetlerin böyle zor olacağını söylemişti Selim bey ama duymakla yaşamak çok farklı. Resmen uyuşturucu bağımlısı yapmışlar." Öfkeli gelmeye başlamıştı sesi gözleri dolu dolu oldu. Bu günlerin acısını sebep olanlara çok fena ödeteceğiz . Söz verin kızlar bana dedi, bizden tastık bekledi. Eylül başını salladı ben sadece ağladım. Kızlar kendilerini toparlayıp temizlik ve yemek işinden sorumlu olan Merve'ye seslenip çok güzel bir kahvaltı hazırlanmasını istediler. Benim bakıcım Serpil beni hazırladı. Hastane önlüğünden kurtulmuşum. Serpil bana beyaz askılı tişört giydirdi üzerine siyah sade ama zarif eşofman takımını giydirdi. Kumaşın tenime değmesi bile çok farklı hissediyorum uzun zamandır. Hissetmediğim duyguları tekrar yaşamaya başladım. Oda ne yatırmadılar beni tekerlekli son model sandalye getirmişler ona oturttular beni. Başımı tutabiliyorum, yatmaktan onu yapabildiğimi bile bilmiyordum. Beyza Fikret Kızılok’ tan gönül şarkısını açtı. Beni de bahçeye çıkardılar, kuş sesleri hafif esen meltem rüzgar. Gözlerimi kapatıp kendimi doğanın kucağına bıraktım. Saçlarımın arasında dolaşan elle gözlerimi açtım. Karşımda oğlum Kerem'im vardı. Kocaman olmuş 7'di yaşındaydı, boyu uzamış çok yakışıklı olmuş kumral güzeli oğlum. Dalgalı saçları boncuk gözler pamuk gibi beyaz pürüzsüz teni papyon bile takmış. Sarılmak istedim ama kollarımı kaldıramadım. Beyza ve Eylül ikiside bir kolumu tutup oğluma sarılmamı sağladılar. Oda bana annecim deyip sarıldı. Şuanı yaşamak için dünyaları isteseler verirdim. Kokusunu içime çektim çok özlemiştim. Birinin daha bize sarıldığını hissettim, gözlerimi açınca annemin olduğunu anladım. Beyza "sürprizimi beğendin mi? artık sizi kimse ayıramaz" . Oğlum bizi bırakıp bahçede gördüğü kediye koştu. Annem tekrar bana sarılıp öpüp kokladı ağladı ama sevinç gözyaşıydı . Kokusunu bile özlediğim annem niye beni bir başıma bıraktın? . Gerçi bende oğlumu bırakmışım anneme laf ediyorum. Hayalini kurduğum anları yaşıyorum. Merve”nin sesiyle kendimize geldik. “kahvaltı hazır efendim “ Sonunda normal bir kahvaltı yapacağım, kuzum yanımda annem yanımda, kızlar yanımda bize dünya dayanmaz. Evet kızım artık tek hedefin bu insanları hüsrana uğratma mak. Tüm gücümü bunun için harcıycam. Benden yıllarımı çalanlar korksun benden yeni Filiz’den ben bile korktum . Sırayla ilerlicez önce kahvaltı menüde inşallah menemen vardır. Ama ilk iş çay bardağını tutmak o çay ince belli bardakta içilecek. Hadi bakalım ; )_( :)
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD