BAHAR,
Asena’yla konuşurken onun odasında, yatağının kenarında oturuyordum. Kızımı biraz sakinleştirip telefonu kapattığımda çalışma masasındaki fotoğraflara baktım. Kamuflaj kıyafetleri üzerinde olan babasının omuzlarındaki küçücük haline, 3 yaşlarındaydı o vakitler. Asena babasını en çok o kıyafetler içerisinde beğenirdi, Cihangir sık sık onu çalıştığı yerlere götürüp sağı solu gösterir, kızın bu askeri atmosfere aşina olmasını sağlardı. Sonra başka bir fotoğrafa geçtim, tekwando kıyafetiyle kardeşlerinin ortasındaki daha büyük bir fotoğrafına, 9 yaşındaydı. Başka fotoğraflara kaydı gözüm, benimle olan bebeklik fotoğrafına ve ailecek çekildiğimiz bir tatil anısına. Son olarak da onun bir tırmanış öncesi tek başına kadraja gülümsediği fotoğrafa, 17 yaşının son zamanlarıydı.
Fotoğraflara bakarken hızla geçen zamana hem hüzünlendim hem de çocuklarımla ve kocamla paylaştığım onca zamanın varlığına şükrettim. Birçok badireden sonra bir aradaydık ve birbirimize sevgiyle bağlıydık. Güzel kızım artık 18 yaşındaydı. Bal rengi ışıltıları olan koyu kumral saçları, iri koyu yeşil gözleri ve biçimli yüz hatlarının yanı sıra bedeni de dikkat çekiciydi Çiçek’in. Uzun, orantılı ve sağlıklı bir vücudu vardı. Allah, Cihangir ve benim genlerimizi muazzam bir dengeyle birleştirmişti Asena’nın bedeninde. Ona her bakan hem beni, hem babasını görüyordu. Hanginize daha çok benziyor, karar veremiyorum, diyorlardı hep. Ama ben biliyordum, o babasına benziyordu, babasının kızıydı. Hatta belki de fazla abartmıştı babasını model almayı.
Cihangir onu gerçekten de erkek çocukları gibi yetiştirmişti. Öyle ki çevresinde ne kadar erkek varsa rakibi olarak görüyordu sevgili kızım. Çocukların ona flört ederek yaklaşmasına müsaade etmeyecek kadar sert ve zor bir genç kızdı Asena. Ayberk de tam da bu nedenle ona yakın olmak için korumacı bir tavır takınıyordu. Çünkü Asena flörte açık bir kız değildi. Ayberk’in bu korumacı tavrını da abilik taslıyor olarak yorumlayıp çocuğa uyuz oluyordu. Cihangir Asena’nın bu halleriyle övünse de onun normal kadın içgüdülerini baskıladığı için ara ara tartışıyorduk sevgili kocamla.
‘’Onu korumak istediğini biliyorum ama onun sağlıklı dişil güdülerini baskılıyorsun. Bir kadın güçlü ve kendisini korumayı bilmenin yanı sıra içinde barındırdığı dişinin de farkında olmak zorunda Cihangir. Annelik ne kadar önemli bir şey biliyorsun, kadın kendi doğasını özümsemeli, o erkek değil, o bir dişi. Ve onu erkek gibi yetiştirerek Asena’yı kendisinden de koruduğunun farkında mısın? Ya da kendisini keşfetmesine engel olduğunun?’’
‘’Bahar, bu konuda itiraz istemediğimi söylemiştim. Vakti geldiğinde evleneceği adama aşık olabilir. Evlendiği zaman da kendisini keşfeder nasılsa. Ama öncesinde onun kalbini kırabilecek züppelerin peşine takılmasını istemiyorum.’’
‘’Diyene bak, üzerime atlarken evli değildik Cihangir efendi?’’
‘’Sen de hiç itiraz etmedin atladığım için. Ayrıca ben gayet düzgün bir adamdım, seninle birlikte oldum ve seni asla bırakmadım, aldatmadım. Evlendim en kısa sürede.’’
‘’Ama ya olmasaydın? Ben senin zaten öyle bir adam olduğunu düşünerek kendimi sana bıraktım ama ya sana kansaydım da sen yan çizseydin?’’
‘’Bahar, bizim evlilik dışı birlikte olmamız doğru değildi ama ikimiz de diğerini çok sevdi ve asla yanlış yapmadı. Aramızdaki bağ en baştan ikimizin diğeri için olduğunu gösteriyordu zaten.’’
‘’Orası öyle tabii, seni gördüğüm andan itibaren asla başka bir ihtimal düşlemedim. Bir saniye bile. Ama bizimki büyük bir şanstı, çok az bulunan bir şans.’’
‘’Ama buradayız ve karımsın. Ölene kadar da öyle olacaksın.’’
‘’Kızının karşısına da tek seferde çıkacağını nereden biliyorsun diyorum işte? Hem, kızının aklına güvenmiyor musun?’’
‘’İkimiz de çok akıllı insanlardık Bahar. Ama ikimiz de ilk seferinde yanlış seçimler yapmadık mı? Kalbimiz kırılıp hayatımız sikilmedi mi yavrum? Çiçek akıllı olabilir ama bu yanlış seçim yapmayacağı anlamına gelmez.’’
‘’Hep asıl noktayı kaçırıyorsun Cihangir!’’
‘’Neymiş asıl nokta yavrum?’’
‘’İlk seferinde yanlış yapmasaydık ve hayatımız sikilmeseydi ikinci şansımız da birbirimizi bulamayacaktık. Biz, bu güzel aileyi kurup bu kadar sevemeyecektik birbirimizi. O hatayı iyi ki yapmışım, yine olsa yine yapardım. Çünkü seni bana, beni sana getiren şeylerden biri de o hatalarımızdı.’’ Cihangir düşünceli düşünceli bakmıştı yüzüme. Sonra gelip bana sarılmış ve,
‘’Keşke seni de en baştan tanısaydım kadın. Kimseler el sürmeden, kalbini kırmadan çok önce. Hep ben olsaydım yanında, hep benim Baharım olsaydın. Yıllar geçti ama sensiz geçirmiş olduğum yılları düşünüyorum hala Bahar.’’ demişti içten bir sesle.
‘’Neden? Niye beraberken eskiye üzülüyorsun?’’ Yüzümü iri ellerinin arasına aldı ve gözlerime tıpkı ilk zamanlardan beri yaptığı gibi baktı.
‘’Kalbimde sana olan sevgiyi bir görsen hatun. Seni ilk gördüğüm, ilk koynuma aldığım andan bu zamana kadar azalmayan o sevgiyi bir bilsen. Sensiz giden önceki yılları niye ziyan saydığımı anlardın. O yüzden, Asena da hayatının aşkıyla olsun istiyorum hayatı boyunca. Sadece bir adamı sevsin, bir adamın büyük sevgisini bilsin istiyorum. Kızım bizden çok daha fazla mutlu olsun istiyorum, bizim birbirimizden ayrı geçirdiğimiz yılları o sevdiği adamla geçirsin istiyorum Bahar.’’
‘’Ama bunu hesaplayamazsın Cihangir. Kalbinin sadece bir aşkla tutuşacağından asla emin olamaz ve bunu ayarlayamazsın. Aşk müdahale edilen bir şey değil. İkimizden öğrenmedin mi bunu?’’
‘’Sen bana çok şey öğrettin hatun. Ama kızım için en iyisini istiyorum.’’
‘’Ayberk değil mi?’’ Cihangir geriye çekilip sırıttı.
‘’Biraz daha gelişmesi lazım ama evet, damadım olarak Gürhan’ı onaylayabilirim.’’ Bu konuşmaları hatırlarken Çiçek’in şuan Ayberk’i kuzen olarak görüp duygusal olarak ne hissedeceğini bilememesinin nereye varacağını düşündüm. Aslında biraz daha geç olsaydı bu itiraf veya kavrayış, daha iyi olacaktı ama olan olmuştu. Asena hazır değildi duygusal bir ilişkiye ama Ayberk’i reddederse muhtemelen arkadaşlıkları da zarar görecekti ve belki bizim oğlan gurur yapıp başka birine yönelecekti. Çiçek onu kıskanmadığı için de Ayberk iyice uyuz olup daha da uzaklaşacaktı belki bizimkinden. Bir kopuş veya bir uyanış anına gelmiştik. Aynur’la konuşmam gerekiyordu ama bunu yarın yüz yüze yapacaktım. Öncesinde Cihangir’le istişare yapmalıydık.
Yarım saat sonra ikizlerle eve geldi Cihangir. Çocuklar odalarına geçip ödevleri için uğraşırken biz mutfakta çay içiyorduk.
‘’Söyle bakalım hatun, kafan neye takıldı?’’ dedi kocam lafı gevelemeden. Artık 19 yıldır evliydik ve birbirimizin çoğu şeyini bir bakıştan, bir hareketten, hatta bir nefesinden anlıyorduk.
‘’Çiçek aradı siz dışardayken.’’ dedim ben de lafı dolandırmadan. Cihangir ve benim tarzımız buydu, ne varsa direk ortaya dökerdik. Evirip çevirmeden.
‘’Bir sorun mu var?’’ dedi kaşları hafif çatılıp, bardağını masaya bırakırken. Kafamı salladım.
‘’Evet, kızın, Ayberk’in artık ona aşık olduğunu anlayabilmiş sonunda.’’ Cihangir’in kaşları havalandı. Artık 53 yaşında ama hala çok atletik ve yakışıklı bir adamla evli olmanın en iyi yanı, cinsel hayatımızın hala epey iyi durumda olmasının yanı sıra adamın bana hala çok çekici görünüyor olması. Tıpkı şuan onu bu yüz ifadesiyle çekici bulduğum gibi.
‘’Ne? Zaten hepimiz Gürhan’ın Asena’ya ilgisi olduğunu biliyor ve hatta bunu içten içe desteklemiyor muyduk kocacığım?’’
‘’Tamam hepimiz ikisinin ilerde evlenmesini mantıklı buluyorduk da şimdi biraz erken değil mi? Ayberk bizim kıza ilanı aşk mı etmiş?’’
‘’Hayır da, bir yanlış anlaşılma olmuş ve Ayberk duygularını fazla açık edince bizimki nihayet ayılmış olaya.’’
‘’Nasıl bir yanlış anlaşılma?’’
‘’Asena’nın sınıftaki en yakın kız arkadaşı Ayberk’ten hoşlanıyormuş, bizimki de ikisinin arasını yapabilir miyim diye çabalarken Ayberk, o kızdan hoşlanmıyorum, başkası var ama o da beni görmüyor falan diye ima da bulunmuş bugün. Ve sonrasında Asena’nın ona ilgisi olmadığını artık anladığını da ima edip yanından uzaklaşmış ve bütün gün soğuk yapmış bizimkine. Çiçek de çok kötü hissederek beni aradı, anne ne yapacağım ben şimdi, onu kuzenim gibi görüyorum, hem babamlar duyarsa olay büyür diye kaygılanıyorum falan dedi.’’ Cihangir bardağı avucunun içinde sıkarken masaya dalgın dalgın baktı.
‘’Galiba artık bizim kız küçük dişi kurt değil.’’ dedi.
‘’Tabii ki değil. Üniversiteye gidiyor, araba kullanıyor, birçok konuda fikri var, 1.75 boyunda ve birçok akranı ondan çok önce ilk sevgili deneyimlerini yaşadı bile.’’
‘’Sevgili deneyimi ne ya! Başlatma şimdi akranlarından! 18 yaşına gelmiş, 1.75 boyunda olabilir ama o hala benim küçük kızım. Ayberk de biraz daha sabredememiş mi? Acelesi ne acaba? Hayır babası o yaşlarda öyle çapkınlık falan bilmezdi.’’
‘’Ama senin daha hızlı olduğuna eminim kocacığım o dönemlerde.’’ Cihangir kafasını kaşıyıp biraz sırıttı.
‘’Kimsenin kızına bir şey yapmadık be, biraz kanımız hızlı akıyordu diye kimsenin namusuyla, onuruyla oynayacak adam mıyız?’’
‘’Kanın deli akıyordu, hala deli akıyor.’’
‘’Ama sadece sana deli akıyor hatun.’’ Uzanıp yanağımı öptü sevgiyle.
‘’Gürhan iyi bir genç adam. Gelecek vaat ediyor ve düzgün bir ailede yetişti. Ben Çiçek’in onunla duygusal bir bağı olmasını desteklerim Cihangir. Eğer birine bir şey hissedip bağ kurmaya ihtiyaç duyacaksa bu Gürhan olsun isterim. Ama Çiçek ona veya başkasına bir şey hissetmiyormuş. Arkadaş kalmak istiyor ve Ayberk alındığı için bunu nasıl sürdüreceğini bilmiyor.’’
‘’Gürkan’la konuşurum, oğluna biraz nasihat etsin, ağırdan alması için. Okulları bitene kadar sabretsin, sonra evlenmek isterlerse onay vereceğim zaten.’’
‘’Cihangir?’’
‘’Efendim Bahar?’’
‘’Öyle olmaz. Çocuğun muhtemelen gururu incindi ve başka birini seçip Çiçek’i unutmaya veya kıskandırmaya çalışabilir. Bu da Asena ve onu iyice uzaklaştırır.’’
‘’E nasıl olacak yavrum? Gidip ikisine ilişki danışmanlığımı yapayım? Ellerinden tutup, siz beşik kertisiniz, okul bitene kadar kimseyle çıkmak yok, evleneceksiniz mi diyeyim? Tövbe Yarabbim! Düştüğüm hale bak, kızımın aşk hayatını dizayn etmeye çalışıyoruz anasıyla.’’ Şapşik haline bakıp kıkırdadım.
‘’Ne var?’’ dedi biraz asabi.
‘’Senin biraz gevşemen lazım aşkım. Bu ara seninle çok ilgilenmediğimi fark ettim.’’ Cihangir’in gözlerinde bir ışık patlaması oldu.
‘’Değil mi? Ben de diyorum niye gerginim ben bu kadar? Meğer kılıcımı yağlamamış benimki bu aralar.’’ Koluna vurup koridora baktım.
‘’Deli ya, çocuklar duyacak.’’
‘’Ne duyması, ikisi de ödev derdinde. Sen gel bakalım şöyle odaya, ifadeni alayım sorgu odasında.’’ Bir kahkaha attım. Bu adam hiç değişmeyecekti. Hala seks yapacağımız zaman komik şeyler söylemeyi başarıyordu.
‘’Ama konuşuyorduk sevgilim, konu bitmedi ki?’’
‘’O konu bitmez zaten artık. Yarın gelecek mi Çiçek?’’
‘’Evet gelecek.’’
‘’Tamam işte, yarın üçümüz konuşuruz.’’
‘’Hayır, olmaz. Senin bilmeni istemiyor bu konuyu. Anne kız halledeceğiz. Ha, bir de yarın Aynur’la görüşeceğim. Kadın dayanışmasıyla bir yol buluruz çocuklar üzülmesin diye.’’
‘’Biz zaten neyiz ki? Babaların söz hakkı yok tabii, siz karar verin aynen ne olacağına.’’ Kalkıp boynuna sarıldım ve öptüm yanağından.
‘’Hayır ya, hani Aynur da bilsin durumu da önlem alalım diye düşündüm. Sen de istiyorsun ikisinin ilerde evlenmesini, yalan mı?’’
‘’Tamam istiyorum, Gürkan’la Aynur’dan iyi dünür mü bulacağız? Hem ben seviyorum Gürhan’ı, temiz bir çocuk. Sadece…’’
‘’Sadece kızını paylaşmaktan korkuyorsun. Kıskanıyorsun senden daha çok birini sever diye. Senden başka birine hayranlık duyar diye.’’
‘’Ne alakası var? Kızım en çok beni sever. Ben onun babasıyım.’’ Boynunu öptüm ve kulağına eğildim,
‘’Zaten seni o kadar idealize etti ki başka bir erkeği beğenmeme nedeni bu. Ve korkarım bu iyi değil, kızımızın sağlıklı bir şekilde aşık olması lazım, direnme buna. Onun kadın olarak mutluluğu için başka bir adamın girmesi lazım hayatına.’’
‘’Ama şimdi şart değil.’’
‘’Tamam, haklısın. Zamana bırakalım. Doğru yolu bulacaklarına inanıyorum.’’ Cihangir ayağa kalkıp beni kendisine çekti.
‘’Ben de az sonra beni mutlu eden o yolu bulacağım. O küçük mağaranın yolunu bulup küçük Cihangir’i mutlu edeceğim yavrum.’’ dedi elini bacak arama atıp avuçlarken. Kocama istekle baktım ve,
‘’Sıcak ve küçük mağarada seni bekleyen ödülü biliyorsun asker. Hadi gel ve ödülünü al.’’ dedim onu yatak odasına sürüklerken.