Heyecan

1267 Words
Duru Duru, mesajı okurken kalbinin ritmi hızlanmaya başladı. Parmakları telefon ekranında gezindi, bir an duraksadı. "Çok mu istekli görünürüm?" diye geçirdi içinden. Ama sonra kendi kendine gülümsedi. "Olur. Öğleden sonra uygun olurum. Nerede buluşalım?" yazıp gönder tuşuna bastı. İçinden derin bir "oh" çekti. Artık sadece beklemek kalmıştı. Dakikalar geçmek bilmedi… Ama on beş dakika sonra gelen cevap içini rahatlattı: "Saat üç gibi şehir parkında, göl kenarındaki kafe de buluşalım." Mesaj Duru’yu heyecanlandırmıştı. Kerim'le buluşacak olmak hem içini ısıtmış hem de o tatlı, tanıdık karmaşayı içinde uyandırmıştı. Odasında Hazırlanırken aynada kendine uzun uzun baktı. Makyajını abartmadan yaptı, saçlarını hafifçe dalgalı bırakıp sol omzuna attı. Üzerine krem rengi ince bir kazak, altına açık mavi bir kot pantolon giydi. Uyumlu ama iddiasız… Etkileyici ama “çaba göstermemiş gibi” görünüyordu. Son bir aynaya bakış, derin bir nefes... Ve evden çıktı. Kerim Durudan gelen mesaj Kerim’in keyfini iyice yerine getirmişti. “Tan, ben hazırlanıyorum,” deyip odasına geçti. İlk buluşma için iyi bir izlenim bırakmalıydı. Zihninde planını tekrar gözden geçirdi. Ama içinde anlam veremediği bir heyecan vardı. İlk kez bir kadın için hazırlanıyordu. Evet, bu bir oyundu… Ama Duru ile ilgili bir şey, bu oyunu farklı kılıyordu. Siyah bir kazak, krem tonlarında bir pantolon seçti. Gri ceketini omzuna aldı. Aynaya bakarken kendi kendine mırıldandı: “Şimdi bu cazibeyi kullanma zamanı.” Aşağı indiğinde Tanı uyardı: "Sadece uzaktan takip. Kesinlikle kendinizi belli etmeyin. Kalabalık istemiyorum." Tan başıyla onayladı. Tamam abi Kerim arabasına bindi ve yola koyuldu. Kerim şehir parkına geldiğinde , göl manzaralı bir masaya oturdu. Burnunun ucuna indirdiği güneş gözlüklerinin ardından çevreyi dikkatle süzüyordu. Duru’yu uzaktan gördüğü anda yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi. Ayağa kalktı. Duru yaklaşınca, o tanıdık sessizlik yine aralarına çöktü. Göz göze geldiklerinde zaman sanki yeniden durdu. "Merhaba," dedi Duru, utangaç bir tebessümle. "Merhaba Duru. Tam zamanında geldin." "Alışkanlıktır," dedi Duru. "Dakik olmayı severim." Kerim eliyle sandalyeyi işaret etti. "Bir şey içer misin?" "Bir kahve güzel olur," dedi Duru. Siparişlerini verdikten sonra kısa bir sessizlik oldu. Ama bu sessizlik rahatsız edici değil, aksine tanıdık ve huzurluydu. Sanki konuşmaya başlamadan önce birbirlerini hissediyorlardı. "Buraya gelmen beni mutlu etti," dedi Kerim hafif bir gülümsemeyle. Aslında reddedilme ihtimali beni korkutuyordu. Duru tebessüm ederek "Mesajını görünce şaşırmadım desem yalan olur. Neden oysa ben dün gece seni tekrar görmek istediğimi net bir şekilde gösterdiğimi düşünüyordum. Duru başını eğdi, tebessüm etti. "Çok erken biliyorum," diye devam etti Kerim. "Ama sende beni çeken bir şeyler var. İlk defa bir kadından bu kadar çabuk etkileniyorum." Duru şaşkındı. Bu kadar doğrudan, bu kadar net sözler duymaya alışkın değildi. Ama yüzünün kızardığını hissediyordu. "Duru, ben net bir adamım. Dolambaçlı yollar bana göre değil. Ne hissediyorsam söylerim. Zaman benim için değerli. Ve ben… istediğim şeyin peşinden giderim." Gözlerinin içine baktı. "Seni utandırdım galiba."dedi gözlerinin içine bakarak. Duru başını hafifçe salladı. "Açıkçası… böyle şeyler duymayı beklemiyordum," dedi. "kalp çarpıntısı eşliğinde Kerim kararlıydı: Seni dün gece gördüğümden beri düşünmediğim bir an yok yıldırım gibi düştün aklıma Kerim seni hiç tanımıyorum adın dışında hiçbir şey bilmiyorum her şey çok hızlı olmaya başladı sanki "Tanışırız, konuşuruz… Ne istersen sorabilirsin. Ama bir şeyden eminim: Bende olan duyguların sende de yeşerdiğini gözlerinden okuyabiliyorum." Duru, gözlerini kaçırmadan konuştu: "Şu an kafam çok karışık. Sana farklı gelebilir ama daha önce kimseyle..." Kerim onun sözünü kibarca kesti. "Söylemene gerek yok. Görüyorum. Konuşmaların, yüzünün kızarması, duruşun… Sen adın gibi Duru’sun. Şeffaf ve gerçek." Her kelimesi Duru’nun içini titretiyordu. Utangaç bir gülümsemeyle başını salladı: "Tamam. Tanıyalım birbirimizi." O gün, saatlerce konuştular. Hayattan, ailelerinden, müzikten, kitaplardan… Ortak noktaları düşündüklerinden çok daha fazlaydı. "Biraz yürüyelim mi?" dedi Kerim. "Olur. Hava bugün gerçekten güzel." Gölün etrafında yürümeye başladılar. Kerim, Duru’nun elini tuttu.kerim yine duruyu şaşırtmayı başarmıştı. O an… İkisi de hissetti. Bir elektrik… Bir bağ… Uzun bir süre sohbet eşliğinde gölün etrafında aşık bir çift gibi el ele yürüdüler. Akşam, birlikte şık bir restorana gittiler. Siparişlerini verdikleri anda Duru’nun telefonu çaldı. Arayan Anna’ydı. "Nerdesin güzellik?" "Kerim’leyim," dedi Duru utangaçça. Telefonun diğer ucundan bir çığlık duyuldu: "O yakışıklıyı yatağa atmadan bana görünme sakın!" Kerim gülümseyerek bakıyordu. Duru utançtan yerin dibine girmek istedi. Konuşmayı çok uzatmadan daha sonra konuşmak üzere anna yı ikna edip telefonu kapattı "Arkadaşın oldukça açık sözlü," dedi Kerim. "Evet… Anna biraz rahat biridir," deyip konuyu kapatmaya çalıştı. Bir süre daha sohbet ettiler duru kerime merak ettiği başka bir soruyu sordu. Duru kerimin yaşını duyunca şaşırmıştı Bence daha genç görünüyorsun dedi Kerim kesinlikle sana katılıyorum daha genç duruyorum dedi duruya takılarak Yemek boyunca göz göze geldiler. Sessizlik bile güzeldi. Sonrasında bar kısmına geçip birer içki söylediler. Kerim viski, Duru beyaz şarap… Ve kerim en başından beri çok merak ettiği o soruyu sordu. "Duru, neden ailenden bu kadar uzak kaldın?"senin tercihin mi? Duru’nun yüzüne bir hüzün yerleşti. Kerim, bu ayrılığın onun tercihi olmadığını o an anladı. "Babam… okul hayatımın burada şekillenmesini istedi. O benim için çok kıymetli. Onu üzmek, kırmak… Asla istemem." Kerim bu sözleri dişlerini sıkarak dinledi ama hiçbir şey belli etmedi. Bu gece bir şeyden emin oldu duru o ailedeki kimseye benzemiyordu ve gerçekten de çok temiz ve saf bir kızdı.Esatın kanından olup bu kadar temiz kalması kerimi şaşırmıştı. Gece ilerlerken Duru saatine baktı. "Geç oldu. Evime döneyim artık." "Seni bırakabilir miyim?" "Memnun olurum." Arabada bir süre sessizlik oldu. Duru sessizliği bozdu: "Bende sana farklı gelen ne?" Kerim bir süre düşündü. Sonra gözlerini yoldan ayırmadan konuştu: "Çünkü sana bakınca kendimi unuttum." Duru derin bir nefes aldı. Boğazı düğümlenmişti. Kerim devam etti: "Sadece güzelliğin değil… içindeki o kırılgan ama dirençli hal… ilgimi çekti. Ve dürüst olayım, bu pek sık yaşadığım bir şey değil." Duru, Kerim’in söylediklerinin samimiyetine inandı kerimin gözlerinde onun anlam veremediği duygular vardı ama bu duruyu korkutmuyor aksine cesaretlendiriyordu O da içini döktü: " Seni çok az tanımama rağmen Yanında kendimi güvende ve iyi hissediyorum. Bu… ilk kez yaşadığım bir duygu." Kerim, Duru’nun elini tuttu. Avucunun içine hafifçe bir öpücük kondurdu. Duru şaşkınlıkla onu seyrediyordu. "Hissettiğin hiçbir duygu için pişman olmayacaksın. Sana söz veriyorum: Yanımda olduğun her an mutluluk yaşayacaksın." Ve yeniden gözlerini yola çevirdi. Eve geldiklerinde Duru arabadan ineceği sırada Kerim kolundan tuttu. "Bir şey unuttun." "Ne?" diyecek oldu ki, Kerim yanağına yakın bir noktadan dudağının kenarına bir öpücük kondurdu. Duru'nun kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Arabadan hızla inip eve yürüdü. Kerim arkasından bakarken içinden geçirdi: “Artık benim.” Kerim otele döndüğünde Tan kapıda onu bekliyordu. Tan yollarımı mı gözlüyorsun "Abi sıkıntı var." Odaya çıkınca konuşalım deyip direk odaya çıktılar. Anlat Tan dinliyorum dedi sert bir sesle Pars Ataoğlu mekanda olay çıkarmış. Bilerek kışkırtıyor. Çocuklar zor yetişmiş." Kerim sinirlendi ama soğukkanlıydı. "Karşılık vermesinler. Pars biraz eğlensin. Dönünce ben onunla ilgileneceğim." Başka sıkıntı var mı Yok abi İyi siz çıkın ben biraz dinleneceğim Kerim yatağına geçip uzandı .Aklında tek bir kişi vardı: Duru. “Güzel, temiz ve çok çekici… Bu oyun düşündüğümden çok daha ilginç olacak.” dedi, Bir süre seninle çok eğleneceğım duru hanım Duru Eve girer girmez kalbini tuttu. Bu kadar kısa sürede bu kadar yoğun hissetmek… garipti. Ama güzeldi. Ayten Sultan onu karşıladı: "Kuzum sen mi geldin? Yanakların kıpkırmızı olmuş." "Dışarısı soğuk." Ayten hanım duruyu bebekliğinden beri çok iyi tanıyordu ve bu durumunun soğukla ilgisi olmadığının farkındaydı ama durunun ona anlatması için başka bir şey sormadı Duru yorgun olduğunu ve dinleneceğini söyleyip odasına gitti Kalbi kuş gibi çarpıyordu . O sırada telefonu çaldı heyecanla baktığında babasının aradığını görüp hemen cevap verdi "Babacığım!" "Güzel kızım, nasılsın?" "Hayatımdaki en kıymetli adamın sesini duyunca daha iyi oldum." Babası durunun ne zaman sesini duysa yaşadığını hissediyordu Sesin çok iyi geliyor Evet çünkü babamla konuşuyorum şuan dedi duru sevgi dolu sesiyle Babasıyla uzun bir süre telefonla konuştu.telefonu kapattıktan sonra Kerim’e bir mesaj attı: "Bugün için teşekkür ederim. Çok güzeldi." Cevap gecikmedi: Bundan sonra her günü sana unutamayacağın bir gün gibi yaşatacağım durum….
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD