Başlıksızbölüm 1

2720 Words
Merhaba sevgili okuyucularım; İhtimaller Kraliçesi benim ilk kitabım umarım beğenirsiniz. Gözümden kaçan yazım yannışları olduysa kusura bakmayın lütfen. Kitaba başladığınız tarihi buraya yazar mısınız? iyi okumalar Sonun bilinmezliği mi yoksa yoksaydığımız acılarımız mı bizi ayakta tutar? Bu boşvermişlik, sona rağmen sonsuzluğa adanan hayallerin temeli ne? Söyleyin. Ona tutunmak, kendi hayatımın temel taşı yapmak istiyorum, Çünkü yoruldum. Bu hayat denen zehirli efsuna ihtiyacım var. Gerçeklerin korkutuculuğunu çok erken tattım artık yapamıyorum biri beni uyandığım gençlik rüyasına geri yatırsın, yoruldum. Tanrım tek bir sorum var sana. Neden ruhumu gerçekliğin araf'ında yakıyorsun? Yetmedi mi? "Asel hanım doktor hanım sizi bekliyor" Omzuna dokunan eller ile daldığım düşüncelerden gerçekliğe doğru çekildim. Algılarım tam açılmamış olucak ki sekreter hanımın bana doğru uzattığı peçeteye boş boş baktım. Aldığım peçete ile ayağa kalktım hala algılayamadığım onlarca şeyden biri de neden elimde bu? "İyi misiniz Asel hanım su ister misiniz?" Yüzünde ki hüzün ile harmanlanmış şevkati gördüğüm anda beynim de bir şimşek çaktı. Ah! Yine çekildiğim düşüncelerimin arasında ağlamış olmalıyım. Yüzümü yordamı ile silip kurumuş boğazımı temizledim. "Teşekkürler" Ne yapacağımı bilemez halde ayakta dikilirken yine imdadıma yetişti ve "Buyrun, doktor hanım sizi bekliyor." dedi. Başımı sallayıp adımlarımı kapıya yönelttim. Yavaşça vurduğum kapının ardında her zaman ki zarif sesi duyuldu. "Gel" Sakin adımlarım her zaman ki tarafa yöneldip ve kendimi tam anlamı ile koltuğa attım. Birkaç küçük hareketten sonra rahat olduğuma emin olunca gözlerimi kapattım. Bazen burada saatlerce hiç konuşmadan gözlerim kapalı yatar. Bazen sadece müzik dinler, bazen sessizce ağlar, bazen hiç susmadan saatlerce konuşurum. Buranın değişik havası garip bir güven versede hiç bir zaman güvenemedim kendi gölgeme dahi. " 'Parçalanan ruhumun kırıkları ile benliğim kan içinde' demiştin en son görüşmemizde Asel şimdi nasılsın hala aynı ruh hali içinde misin?" Çiçek hanım'ın sorusuna kulak kesildim fakat tepki vermedim. Konuşmamız gereken konular var ama canım hiç istemiyor. Boğazımı temizledim çatallı çıkan sesimi umursamadan. Bir tanesini dahi içmediğim ilaçların yalanlarını sıralamaya başladım. "İlaçlar işe yaradı sanırım depresif hallerim azaldı hatta Umay ile alışverişe bile çıktık malum üniversite eksikleri hiç bitmemecesine devam ediyor" Birkaç ufak hışırtı sesinden sonra konuştu. "Emin misin peki? Şükran hanım ve Asaf bey'in bu istekleri seni çok yıprata bilir." Hiç tereddüt etmeden cevapladım "Evet farkındayım herşeyin ama daha iyiyim daha sağlıklıyım kendime güveniyorum bu sefer hem 3 aydır Afel yok hatta son 2 haftadır ona düşüncelerim de bile yer vermiyorum. Belki bu bana iyi gelecek ve iyileşeceğim hayata tekrar tutunabilirsem o bir avuç ilaca da gerek kalmaz." Başımı çevirip baktım, yuvarlak gözlüklerinin ardında saklanan kemikli yüzüne. Öyle çok yaşlı değildi fakat, o bilge duruşu ve gözlerinde ki anlayıp kabul eden bakışları ile yine beni izliyordu. "Evet Asel ancak sen tekrar ayağa kalkarsan yaşamaya başlıya bilirsin. Aldığın nefesi hissetmek isteyen ruhun ancak sen tekrar ayağa kalktığında rahatlar." Gülümsedi. "Başarmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştın Asel." Yüzüm istemsiz olarak onun yüzünü taklit etti. Gülümsedim. "Birkaç çekindiğim konu var ama sanırım üstesinden geliyorum." Kaşlarını ima ile kaldırdı. "Evet duydum bunun için ayrıca mutlu oldum. Asel, eğer bir düzen kuracak isen bunu kendi kuralların ile yapmalısın. Sen o yaşa ve olgunluğa sahipsin." Kıkırdadım. "Evet bana destek çıktığınızı fark ettim. Annemi bile yola getirmişsiniz başta itiraz eden annem şuan benden bile istekli bir şekilde yeni evime eşya seçiyor." Kıkırdamalarım gözlerine yeni ışıltılar katarken tekrar konuştu. "Üniversite yeni evin arkadaşların derken beni burda unutma olur mu? Hep gel bana mutluluğunu da paylaşmak istiyorum seninle." Başımı sallayıp. "Unutmam tabi ama bugün biraz erken kaçmam gerek malum işlerimi halletmezsem bu sefer annemin gazabı üzerimize çöker." Ayağa kalkıp üzerimi üstün körü düzelttim. "Tamam bakalım kolay gelsin." Yüzüne son kez gülümsedim ve kapıya yöneldim. Klinikten çıkana kadar yüzümde ki ifadeyi korumaya gayret ettim. Sahile inen dar yolu kısa sürede geçince ciğerlerime denizin sakinleştirici kokusunu çektim. Sona az kaldı yıllarımı hapseden o karanlık. O veba günü çıkan yangın, hayatımı yıllardır sönmeyen cehennem çukuruna dönüştürdü. İntihar denemelerim, ağlama krizlerim, öfke nöbetlerim, depresif melenkoli hallerim ancak bu kadar azaldı, geride sadece dönüştüğüm bu enkaz kaldı. AFEL... İçimde ki cehennemin şeytanı, ölümü arzulama sebebim. Tamamen aynı bir ben fakat bir o kadar da benden uzak. Benden alakasız. Şuan tek istediğim onsuz, sadece kendime ait bir yarın... Sahil'de o bankın üzerinde ne kadar süre oturdum bilmiyorum fakat denizin o özgürlüğü anımsatan kokusu bile boğulduğum düşüncelerimden kurtaramadı beni. Kararan gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. "Az kaldı ya batacağız ya çıkacağız." Artık eve gidip kalan işlerimi de halletmem olabildiğince normal sakin olmalıyım kurduğum ihtimaller planlar projeler en ufak bir dikkatsizliğim de hatam da yerle bir olur biliyorum... 🍁 🍁 🍁 5 GÜN SONRA. "Evet biliyorum yaklaşık 100 kez tekrarladım bu konuşmayı tamam arayacağım ikinizi de lütfen artık yordunuz beni bırakın gidiyorum ben " Bezmiş ifademi bile önleyemeyecek kadar üzerime gelmişlerdi. Babamın memnuniyetsiz yüz ifadesi yine her zaman ki yerindeyken düşünmeden edemedim. Babannem bu adamı doğurduğunda da böyle miydi acaba? İnsan mimik kullanır ya incileri eksilmeyecek ya canım. Kuru bir vedanın ardından yeni arabacığıma yerleşip yeni evime sürdüm. Aslında dışarıdan bakıldığında büyük radikal kararlar değiller ama benim için çok kıymetli. ARTIK ÖZGÜRÜM! Bu benim için paha biçilmez bir değer. Ayrı bir eve çıkıp Üniversite'ye başlıyorum. Son bir sene de düşüncelerim ve gelen farkındalığım ile bu adımları atmak için çabaladım. Babanneme baş kaldırıp onunla anlaşmalar yaptım çünkü o ; Mihrimah Yel buralar da son söz onundur emirler ve istekler sadece ona aittir yani kısacası o tek güç tek yönetim. Onun beni ve diğer kızları dünüştürdüğü herşeye rağmen anlaşma sağlamak zor olsada, başardık. Bizler Mihrimah Yel'e rağmen yine de kazandık! Biricik varisleri "YEL" mirasının tek geleceği Asel Yel bir deli. İşin komik yanı da şu ki ellerinde benden başka bir seçenek yok. Tüh tüh ne yazık ki bu ellerini zayıflatan en büyük sorun. Elime aldığım telefondan Kayra'nın numarasını buldum, ancak beşinci çalışta açabildi şehzade hazretleri. "Ooo güzellik ne yapıyorsun?" Şen şakrak sesinden keyfinin yerinde olduğunu anladım ve gülümsedim. "Yeni evime gidiyorum son eşyalarımı da aldım. Yel radarından artık çıktım bunu kutlamalıyız." Kahkaha attı. " Hemen geliyorum güzellik." Telefonu kapatıp kalan yola odaklandım 3+1 dairenin olduğu siteye giriş yaptığım da site güvenliğinden geçerken Kayra'nın geleceğini ve o geldiğin de beni aramalarına gerek olmadığını direk alabileceklerini söyledim. Kalan eşyalarımı da yerleştirirken babannem den gelen aramayı gördüm. "Alo babanne" Telefonun ucundan sinirli sesi duyuldu. '' Beni hatırlaman ne hoş Asel hanım ben unutmuşsun diye düşünmüştüm.'' Kadın bütün babanne modellerine aykırı. Dedemin vefatından sonra herşeyin başına geçti ve hala o yönetiyor, bizimkilerde onun kölesi. Tam anlamıyla beni mest eden bir konu olmuştur her zaman, ne şirketlerde ne de malların hiç birinde %1'lik bile hak sahibi değiller ve olamayacaklar çünkü aile kuralları bu. Babannemin'de vasiyeti hazırlandı ve geçen yıl duyuruldu. Bilin bakalım tek varis kim? Kraliçe'nin emri ile bizimkiler ömürlerinin sonuna kadar YEL GRUP'tan soy bağı haklarını alabilecekler ama bütün çalışan hak sahibi akrabalarım gibi ancak bu kadarına tamam demek zorundalar. Büyük büyük dedemimin yarattığı güç bugünlere kadar katlanarak çoğaldı. Adam resmen tüm sülalesine boyun eydirip kendisi için çalışmalarını sağlamış ve tam 5. kuşak babamı es geçip bana geçen bir güç devam ediyor. Rahmetli dedemi en çok ona benzetirlermiş babamın dedeme olan korkusu ve dedemin güçlü duruşu ile dize getirdiği insanlar şok edici ama bu bana ilginç derece de çekici gelmiştir. Boğazımı temizleyip. ''Kraliçe hazretleri bu aciz kölenizi bağışlayınız ancak gelininizin gazabından kurtulabildim. Geldiğimden beri kalan eşyalarımı yerleştirmeye çalışıyorum.'' Sert sesi hafif bir yumuşadı. ''Yarın geliyorum ve gelirken de yanımda sana yardımcı olması için Nuray Hanımı getireceğm.'' Moralimi bozan haber ile seslice ofladım. ''Şükran Hanım'ın kıskacından çıkıp, Mihrimah Hanım'ın boyundurluğuna gireceğim yani ne kadar harika!'' Dedim. ''Anne'nin susması için geliyorum zaten cennet bal'ım.'' Bu sözü her duyduğum da içimde oluşan mululukla sitemli bile kalamadım. ''Tamam kraliçe hazletleri sizi tercih ederim zaten her halukarda'' Güldü. ''yarın görüşürüz ve ben gelene kadar da evde dikkatli ol kapını kitle ve anahtarını da üzerinde bırak. Asel evde çıplak dolaşma üzerindekiler ile uyu ben gelene kadar sakın üzerini değiştirme bile duydun mu beni sakın!'' Sözleri ile baştan aşağıya ürperdim. ''Tamam babanne ama bu çok fazla değil mi yani.'' Telefonun diğer ucundan iç çekişini duydum. ''Emin ol birtanem az bile gelince konuşacağız Asel.'' Dedi. kısa br vedalaşma faslından sonra hemen Kayra'ya mesaj attım. ''Babannem'in şühelendiği birşeyler varmış evde ona göre konuşalım.'' Mesajımı attıktan yaklaşık 20 dakika sonra Kayra kapıyı kırarcasına çalmaya başladı. Gerçekten bu çocuk normal değil. ''Anırma allahın cezası geliyorum.'' Söylene söylene kapıyı açtım. Sarı dalgallı saçları dağınık halde anlına hatta bir kadını kıskandıracak kadar güzel ve şekilli burnuna dökülerken bile cam gibi parlak yeşillerini kapatamamış. Pis köpeği kıskanmamak elde değil benim gözlerimden daha güzel gözleri var. Kirli sakallarına rağmen yakışıklı ki ben, sakallı erkek sevmem. Beni karşısında gördüğü gibi resmen üzerime atladı. Sanırım bir kaburgam kırıldı. ''Ahh ne-nefes ala-mıyorum bırak beni hay-van.'' Dev gibi boyu ve vicudu ile beni Allahıma kavuşturmayı düşünüyor sanırım salak herif! Hayır ben kısa değilim 1.74 boyuma rağmen bana bile dev gibi geliyor mubarekte bi boy var 1.90 diye boy mu olur? Teyzem bunu sulak yerde mi büyüttü ne yaptı? Sonunda bıraktığında rahat bir nefer alabildim. Omurgamdan bir kaç kıtırtı geldi resmen çok şükür ki sakat kalmadan bıraktı. Kendimi salonda ki tekli koltuğa adeta attığım da derin bir ohh çektim. Attığım mesajı gördüğü için koca geceyi boş goy goy ve Kayra'nın şebeklikleri ile geçirdik her ne kadar konuşmamız konular olsada erteledik ama sanırım en çokta bu iyi geldi. Artık geç olduğu için evden kovdum, evet kovdum napiyim resmen koltuğum dan kazımak zorunda kaldım ama başardım yannızlığıma güzel derin bir oh çektim. Son zamanların en huzurlu uykusuna bıraktım kendimi. Sabahın köründe gereksiz kahvaltı senfonisine uyanmayacağımı bilerek özgürce uyancağım yeni sabahıma... ˜˜ Evet kaldırılmak zorunda kalmadığım bir kahvaltı yok ama berbat bir zil sesi var offf. Can çekişerek kaldırdığm başımı çtelefonuma çevirdim. NE! 12:47 mi?! Jet hızı ile yataktan kalktıp direk kapıya koştum. Kapı açmam ile karşımda babannemi gördüm ve arkasında ki bir ordu insanı. Yemin ediyorum bu kadın bu hali ile beni 50 kere cebinden çıkarır, öyle bir dik duruş öyle bir asalet. Nasıl 68 yaşında olabilirsin be kadın. Boş boş kapının ağızında dikilmeyi kesip babannemi ve ardındaki bir ordu insanı içeriye davet etttim. Dün benim kendimi hayvan gibi attığıım tekli koltuğa asaletle süzülüp oturdu, e tabi bende aynı kibarlıkla karşısındaki koltuğa oturdum. ''Serdar başlayın ve hiç bir yeri atlamadan eksiksiz arayın.'' Çatılı kaşlarım ile babanneme döndüm. ''Ne oluyor babanne?'' Yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadan bana döndü. ''Konuşacağız Asel görünce zaten anlayacaksın.'' Bakışlarını benden çekip başını sol tarafına doğru hafif çevirip arkada orta yaşlı kadına doğru ''Nuray kahvvaltıyı hazırla.'' dedi, sonrasında bana doğru dönüp. ''Telefon'unu değiştirceğiz Asel'' Sözünü bitirdiği gibi arkadaki duran adamlardan ikisi ellerindeki elektronik aletlerin olduğu kutuları orta sehpahaya koydular. Ciddileşme sırası bende idi çünkü burda sadece telefon yoktu. Telefon, leptop,kulaklık herşey vardı. Neler oluyor? ''Arabanın anahtarını ver Asel.'' Babannemin isteği ile başımı sallayıp vestiyere doğru yöneldim çantamdan anahtarlarımı alırken yan tarafımdaki adam güvenlik kutusundan küçük birşey söktü ve elindeki şeffaf poşete koydu. Hadi be! koşar adım salona dönüp anahtarı babanneme doğru uzattım. Başı ile işaret verdiği adamlar yan taraftan hareketlenip anahtarı elimden aldılar başlarını hafifçe eğip hızla salondan çıktılar. ''Babanne neler oluyor korkmaya başlıyorum artık bu adamlar neden evin her tarafından birşeyler söküp duruyorlar.'' Gayet sakince bana dönüp. ''temizlik yapıyorlar Asel. Şükran ve Asaf'ın pisliklerini temizliyorlar, burada ki işim bitsin onlara gideceğim'' Derin bir nefes çekip babannemin getirdiği elektironik aletlerin jelatinlerini açtım tek tek bu süre zarfında evdeki adamlar durmadan her yerden birşeyler söktüler. Saat öğleden sonra 2 ye doğru gelirken kurulan sofraya oturduk, tam o sırada korumalardan biri elinde ki bir koca poşet o söktükleri küçük şeyler ile geldi. ''Efendim bütün ev temizlendi.'' Babannemin ciddileşen yüzü ile belanın tekrar geldiğini anladım. ''Nerden neler çıkardınız?'' Adam boğazını temizledi ve elindeki kağıdı uzattıp konuştu. ''Efendim salon da çeşitli yerlerde konumlanmış 12 kamera vardı. İyi yerleştirilmiş düzenekler hiç kör nokta bırakmamış. Mutfakta ve kış bahçesinde toplam 8 tane, giyinme odasında 4 tane yatak odasında ise 5 tane, ebebeğin banyosu ve misafir banyosundan ise ikişer tane düzenek söktük.'' Dehşete düştüm resmen kanım çekildi. ''Neee!'' Sinirden kıpkırmızı olan babannem ''Asel tuvaleti kullandın mı üzerini değiştirdin mi?'' Dehşet içinde kalan sesim ile ''hayır senin ile konuşunca tuvalete bile gitmedim'' Biraz olsun rahatlıyan yüzü ile bakışlarımı benden çekti, o an aklıma gelen gerçekle ile kuvvetli bir kahkaha attım. Babannemin soran gözlerime hitaben. ''Dün Kayra geldi o girmişti tuvalete'' Zar zor bastırdığım kahkahalarım yüzünden kasılan karınımı görmezden gelmeye çabalarken babannemin sözleri ufak kıkıtılarımı sebest braktım. ''O çatlak kameraların olduğunu bilse dönüp kameraya doğru yapar yapacağını.'' Haklı tespiti le biraz daha kıkırdadım. ''Babanne bütün bunlar ne oluyor peki kim neden bana bunu yapsın ki?'' Soran gözlerim ile baktım tekrar. ''Cennet Bal'ım sana herşeyi anlatmmamın vakti geldi fakat tek korkum bunları kaldıraman.'' derin bir nefes aldım. ''Aslında bir kaç tahminim var.'' Zihnine dolan soruların bakışlarından anlamamak imkansızdı. sözümü kesmesine fırsat vermeden devam ettim ''Babanne bana dürüst ol lütfen sen benim son gerçekliğimsin senin de bana yalanlar söyleyi arkamdan iş çevrene dayanamam.'' gözlerinden geçen onlarca duyguyu yakalamakta zorlanmıştım. Derince bir nefes aldı ve ''Anlatacağım bal'ım anlatacağım.'' Güç almak istercesine iki elim ile sıcak kahveme sarıldım. Çünkü içimden bir ses 'işte başlıyoruz' diyordu. farkındaydım birşeyler dönüyor ve işin sonu hep ona çıkıyor. Daldığımız bu sessizlik bizi daha da derinlere itiyor gibiydi fakat ben sabreden taraftım. Nerden başlaması gerektiğine karar verene kadar bekleyeceğim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama elimde ki kahvem soğumaya yüz tutmuştu. Sonun da babannemin sesi doldu kulaklarıma. ''Sen bizim geleceğimizsin Asel bunun sende farkındasın. Deden ile YEL'i sana bırakmaya karar verdiğimizde sen daha 15 yaşına yeni girmiştin ve daha çok küçüktün bu yüzden deden ile birlikte bir sözleşme hazırladık. 18 yaşına girip şirketi yönetebilecek kapasiteye varana kadar YEL'i biz yöneticek, ikimizden birinin ölümü olursa diğeri geçicekti miras bir sonra ki nesile değil eşe geçip kimseye hak tanınmayacaktı. Sen yani bizim tek varisimiz büyüyene kadar bekliyecektik.'' Bunu biiliyordum. 16 yaşımın ortalarına geldiğim de öğrenmiştim babam çılgına dönmüştü haftalarca evde durmadan kavgalar çıkmış en sonun da Asaf bey hazretleri ben suçlaayıp üzerime yürüyünce korkudan aklım gitmişti. Dedemi nasıl arayıp ağladım hayal meyal hatırlıyorum, hatta ağlamaktan konuşamamıştım ama Allah'tan dedem yarım saat geçmeden gelmişti ve asıl kıyamet kopmuştu. Beni yanın da götürüp aylarca babama göstermeyip tüm haklarını ellerinden almıştı. Ozaman şirketten kovulan babam bir daha hi girememişti tüm hakları elinden alındığı için iyice kinlenmişti bana. ''Baban çok ileriye gitti bitanem gözüne inen para hırsı ile yapmadığı kalmadı. Hastalandığını öğrendiğim gün dünyam başıma yıkılmıştı. yıllarca gördüğn tedaviler başına gelenler ile maffolduk, fakat baban tam tersini yaptı. Senin bu halini kullanıp vasiyet için oralığı birbirine kattı. Onsekizine girdiğin gün Afel geldi ve benim ile anlaşma yapmak istediğini karşılığında da senin özgürlüğünü istedi kızım. Bağımsızlığını ve onun yaratacağı gücün tek sahibi olmanı istedi benden. Önüme ince ince işlenmiş 3 yıllık bir plan koydu. 'Ya kabul edip yanım da olursun ya da seni de yok ederim bunak.' diyişi hala kulaklarım da.'' Kısılan gözleri ile aklına gelen anıya hafif bir tebessüm edip devam etti. ''Ona kendi soyadımı verdim istediği herşeyi önüne serdim, yakıp yıkmasına izin verdim çünkü anladım Asel, Afel senin özgürlüğün için çabalıyordu kızım. Anlaşmamız 4 ay önce bitti dediği herşeyi yaptı ve yarattığı bu dünyayı sana bıraktı.'' Şok olmuştum kanım vicudum da adeta donmuştu. ''Afel hani beni ölürmek için yapmadığını bırakmayan o şeytan beni nasıl korur anlamıyorum. kesinlikle seni de dolandırdı babanne başka bir açıklaması olamaz.'' Ben şaşkın şaşkın bakarken babannem çantasından çıkartığı flash belleği bana uzattı. Almadım. İçim de kabaran öfkem ile dönüp. ''Sen nasıl bu kadar kolay sanıyorsun babanne o şeytanın ne planı var bilmiyorum ama kesinlikle bu değil eminim. Afel ya Afel! o şeytan yüzünden başıma neler geldi benim madem beni düşünüyor neden ben hergün bir avuç ilaç içiyorum! İstemiyorum ona ait hiç birşey sadece gitsin yok olsun artık hayatımı geri istiyorum! Ben artık her an gelicekmiş gibi diken üstünde durmaktan bıktım! Ben onu istemiyorum ben dostlara sahip olmak 21 yaşındaki bir gencin hayatını istiyorum! Birine aşık olup sevgiyi tatmak istiyorum! Ben ondan başka bir ben istiyorum!'' Titreyen ellerim çınlıyan kulaklarıma inat devam ettim. ''Afel ile ne anlaştın ilgilenmiyorum eğer istediğin ben isem benim istediğime kulak ver.'' dedim kendimden emin bir şekilde. Derin bir nefes aldı yılların çökeltemediği o omuzları bizim arafımızdaki savaşta çöktü onunn bu halini görmemek için kafamı çevirip ayağa kalktım. Boğazını temizledi. ''Bal'ım.'' dedi ve elinde ki flashı orta sehpaya bırakıp. ''Bu Afel'i anlamak ve aklından geçenleri öğrenmenin ilk adımı istersen Kayra'da sana destek olsun çünkü o Afel'i en çok görenlerden biri.'' Yavaşça toparlanıp ayağa kalktı. ''Şimdi gidiyorum baban ve annenin vermeleri gereken hesaplar var.'' Arkasını dönüp gitti o kapıdan çıkana kadar öylece ayakta durdum. Kapının sesini duyunca kendimi koltuğa bıraktım. Mihrimah YEL yeni oyun mu kurdun? oynamak mı istiyorsun? planın ne ? Kayra bittin sen, seni o kurulan oyunların ilk kurbanı edeceğim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD