1- Kırık Kalbimin Aynası
Uyandığımda saat 6'yi gösteriyordu, her zamanki gibi kalkıp günlük cilt bakımımı yaptıktan sonra makyajımı yapmaya başladım.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmak benim için normaldi sanki dün gece yemekte benim hickiriklarim arasında "Evleneceksin" diye bağıran bir baba figürü yokmuş gibi okula hazırlanıyordum.
"Evlenmezsen tüm bu imkanlardan vazgeçmek zorunda kalırız" demişti.
Kafamı sallamak zorunda kalmıştım.
Eskiden bize ait olan ama şimdi iflas ettiğimiz için kime ait olduğunu bilmediğim üniversiteme girdim hiçbir şey olmamış gibi gülümsedim insanları selamladim.
Her şey normaldi böyle davranmak zorundaydım o yüzden bizimkilerin olduğu masaya ilerledim
"Naber aşklarım" diye gülümsedim.
" Sana da merhaba İdil, nasılsın iyisin iyi brn de iyiyim. NERDESİN KIZIM SEN" diye bağırdı sona doğru.
"Sakin ol Umut biraz kafa dinledim" diye mırıldandım. Umut'un hemen karşısında oturan Nazlı bana iyi misin der gibi bakıyordu. Ona kafamı salladım ve bir kahve sipariş ettim.
"Size bir iyi bir kötü haberim var önce hangisi"
"Aman Allahım kesin hamile kaldın ve baban bunu öğrendi simdi de harçlıklarını kesiyor" elini kalbine koyup bayılacak gibi bana bakan Umut'a peçete fırlattım
"Bi dinle be oğlum. Babam iflas etmiş simdi de beni evlendirmek istiyor" diye Bi kereden söyledim
Cansu'nun kahvesi boğazına kaçtı umut ise ağzı açık bana bakıyordu.
"kapa ağzını sinek kaçacak" dedim Umut 'a.
"Saçmalık" dedi Cansu. Ben de kafa sallıyordum ona.
"Tahmin edin koca adayım kim?"
"Brad Pitt" dedi umut hala işin dalga kismindaydi
"Yok eben amina koyayim. Brad Pitt olsa zorla mı olur o iş" dedi Cansu. Gülmeye başladım
"Çatlatma be kızım" dedi umut
"Atlas kancik, pardon Kanık. Kancık demek istemedim yani adamdan nefret ediyorum kancık herif"
"NEE!?" diye bağırdı ikiside.
"Hani şu seni her gördüğü parti ya da kutlamalarda inatla senden nefret eder gibi bakan ve hatta inadına üzerine bir kere kokteyl dökmüş olan Atlas Kanık mi?" dedi umut tek nefeste
Umutsuzca başımı sallıyordum ona
"ve asıl bomba babam değil onlar teklif etmiş bunu. Babası demişki kızını oğluma ver şirketin kurtulsun. Saçmalığın daniskası" O sırada telefonuma mesaj gelmisti cevap yaak için üstüne tıkadım.
+0567.....8909 ; konum at 1 saate gelip seni alacagim alışverişe çıkacağız.
Tahmin ettiğim kişinin numarasiydi. Ne alışverişi of hay sikeyim böyle işi.
İdil Ç ; alışverişe falan gelemem okuldayım
+0567......8909 ; zorla okuluna girip seni oradan çıkarmamı istemiyorsan 10 dakikaya kapının önünde ol.
İdil Ç ; BANA EMİR VERME.
+0567.....8909; 7 dakikan kaldı.
Sinirle soldum. Eğer işin içinde bir baba figürü olmasaydı o telefonu onun bi yerlerine sokardım ama şimdi sakin olmam gerekiyordu. Sadece bir alışveriş olacaktı. Hem bu olayları öğrendiğimden beri Atlasla hiç yüz yüze gelmemiştik. Benden nefret ediyordu neden benimle evlenmek istesin ki? Bunu sormak için iyi bir bahaneydi bu alışveriş.
"Çocuklar benim evimin direği gelmiş beni bekliyor çıkmam lazım" dedim ve masadan kalktım
"Nereye gelmiş noluyor lan" dedi Cansu
"Alışveriş falan diyor önemli bir şey değil konuşmamız iyi olur"
Umut seslice nefes verdi "dikkatli ol güzelim"
Dedi.
"sizi seviyorum sonra konuşuruz" diyip çıktım.
Elimdeki kahve bardağını en yakın çöpe atıp üstümdeki elbiseyi düzelttim.
Kısaydı hemde bayağı kısa beyaz bir elbiseydi.
Sırtı tamamen acıktı ve bir ip ile bağlanıyordu.
Eteğimi tekrar düzeltip kampüste çıktım
Atlas arabanın kaputuna yaslanmış sigarasini içiyordu. Kemikli yüzünü inceledim sakalları çıkmıştı ve saçları dağılmıştı şu an gözüme aşırı yakışıklı gelmesi normal miydi? Teninin bronz olduğunu yeni fakr ediyordum. Beni gördüğünde önce gözleriyle süzdü sonra ise çokta önemli biri değilmişim givi bir şey demeden sigarasini yere atıp ezdi.
"arabaya geç" dedi sadece.
"benim kendi arabam var. Otoparkta. Bir saniye bekle güvenliği arayıp aracımı getirmesini söyleyeceğim."
" Gerçekten çok konuşuyorsun. Ayrı arabalarla gitmemize gerek yok. Bin şu arabaya"
Kaşlarım havalanip kavislendi
Bana çok konuşuyorsun mu dedi?
Geveze miyim ben?
Tanrım.
"Sen bana geveze mi dedin" söylediği o kadar şey içinden buna takılmış oldufum için sabır dilemeye başlamıştı.
"Aşk dolu evliligimizin ilk alışverişinde kavga çıkmasın diye susuyorum" dedim dalgaya alarak o ise çoktan arabaya binmisti.
Yan koltuğuna oturdum ve tüm yolculuğun sessiz geçmesi için dua ettim.
Ama sonra ben konuştum çünkü biraz konuşkan bir insandım ve sessizlik sıkıcı gelmeye başlamıştı.
"Nereye gidiyoruz? Lutfen ucuz mağazalara gitmeyelim alsan bile giymem. Her neyse, evlilik hediyesi olarak yeni tasarım Chanell çanta istiyorum. Zenginsin sen sana koymaz"
dedim hala dalga geçiyordum. Bahsettiğim çanta ben de vardı zaten ama keyfini kaçırıp belki çok savuran olduğum için evlenmezdi benimle. Umarım cimridir.
"Koymaz koymaz. Ama bunun gerçek bir evlilik olmadığının farkında mısın bilmiyorum. Baban kendi götünü kurtarmak için seni satıyor benim babam da seni satın alıyor olan bu" dedi sertçe
Kırılma kırılma kırılma kırılma ağlama sakın ağlama. Kimsenin karşısında ağlamadım şimdiye kadar. Şakaya vur her zamanki gibi gülerek cevap ver, üzüldüğünü anlamasın.
Zorla Gülümsedim "Öyle" Diyebildim sadece. Bunun farkindaydım babam kendi kızını satmıştı biliyordum işte ama güçlü durmak zorundaydım. Ben bu'ydum.
Gerçekten ben bunu nasıl kabul etmiştim. Hayır etmemiştim buna mecbur kalmıştım.
Dün gece saat ; 20.00
yumarlak yemek masasının etrafina oturmuştuk.
Kimse ağzını açmıyordu. Sadece çatal kaşık sesleri dolduruyordu odayı. Ağzıma attığım büyük parça bir eti çiğnerken annemle goz göze geldik kafasını salladi gülümseyerek.
Babam bana baktı bir şeyler söyleyecek gibiydi
" şirketimiz iflas eşiğinde. Sahip olduğumuz her şey." dedi otoriter sesiyle. Şok olmuş gözlerle bir babama bir anneme bakıyordum. Bir sey söylememe izin vermeden devam etti sözlerine. "ama sen bizi kurtarabilirsin" dedi. Hiçbir şey anlamıyordum böyle bir şey nasıl olabilirdi? Daha dün yeni bir araba satın almıştım. Bir günde nasıl batabilirdi?
"Na-nasıl" dedim
" Kanık'lar. Barlas kanık'in oğlu Atlas ile evlenirsen eski gücümüze kavusabiliriz kızım"
Evlenmek? ATLAS KANIK İLE?
"olmaz bana ben istemiyorum onunla evlenmek lütfen" dedim.
"yapmak zorundasın. Eğer yapmazsan tüm düşmanlarımız akbaba gibi başımıza çöker! Ölmeyi dileriz anlıyor musun beni İdil? Sen akıllı bir kızsın" demişti babacan ses tonuyla. Masaya sindim sessizce. Babam bizim için hep en iyisini isterdi. Ve eğer çaresi olmasaydı bana bu teklifi yapmazdı bile. Ama tanrım neden ATLAS KANIK?
"Sessizlestin sanki. Ağır mı geldi babanın seni satmış olması?" dedi acımasızca
Gülümseyerek
" Olur mu öyle şey aşkım ben isteyerek evleniyorum seninle. Tek hayalim 34 çocuğumuzla parise gitmek" dedim gulerek
Kafasını iki yana salladi iflah olmazsın der gibi.
"3 gün sonrasi için tarih aldım nişan kına gibi saçmalıklar olmayacak. Gelinlik ve birkaç ıvır zıvır alıp çıkacağız"
3 gün?
Yanlış duydun İdil, 3 gün olur mu hiç ya 3 gün olsa yerinde duramazsın
"3 gün mü dedin ben yanlış duymuş olabilirim de"
"Yo gayet doğru duydun 3 gün sonra nikah var"
Şakamatik düğmesine basiyon şaka yapiyor
"Komikmiş bir daha olmasın"
Ya doğruysa? Kızım bizim bir itibarımız var 3 güne evlilik mi olurmus
"oldu olacak biz bugün evlenelim bosver sen 3 günü falan sür evine direkt bosver gelinlik falan! Deli midir nedir ya! 3 gün diyor! 3GUN!" diye ciyakladim resmen.
"Bağırma kızım ya kulağımı siktin! Sana nasıl katlanacağım bu ses tonuyla"
Arabayı sağa çekti gözlerini gözlerime dikip sabır dilenir gibi baktı.
"Katlanma Atlas? Sevmiyorsun beni, ben de seni sevmiyorum senin sözünle bozuluru bu iş. Söyle babana kurtarsın ikimizide"
Bir an sadece bir an kabul edecek sandım
"Şimdi benimle bu mağazaya gireceksin gelinliğin alacaksın. 3 gün sonra da evleneceksin. Sonra da bir çocuk vereceksin bana. Bundan ilerisini düşünme. Aşk değil mantık evliliği bu." son cümleyi tükürur gibi söylemişti.
"hayatını cehenneme çevireceğim Atlas Kanık" dedim
"Dikkat ette ben seninkini cevirmeyeyim"
"güzel yüzük alalım. Pırlanta istiyorum" dedim
Eger evlilik istiyorsa istediğini alacaktı. Ama. Benim yöntemlerim ile.
"Alırız." dedi sadece arabadan çıktı ve mağazaya ilerlemeye başladı
Bu adam. Tam bir öküz
Arabadan çıkıp arkasından ilerledim. Yürüdükçe sırt kasları hareket ediyordu ve beyaz gömleği bunu gözler önüne seriyordu. Dokuak istedim ama kendimi tuttum
"arabada cocuktan bahsettin ne çocuğu? Hani sahte bir evlilikti? Kendinle çelisiyorsun Atlas."
"Vazgeçtim. Bu evliliğin gerçekliğini iliklerine kadar hissedeceksin" çenemi tutup beni kendisine yaklastırmıştı. Ürperdim ve elinden kurtuaya çalıştim
Tam o sırada mağaza sahibi olduğunu düşündüğüm kadin yanımıza geldi ve atlas beni bıraktı.
"Atlas Bey, İdil hanım" dedi selam vererek
"Sizin için Fransa'da getirilen kumaşlar ile yapılmış birkaç gelinlik seçtik. Kızlar getirin gelinlikleri" dedi orta yaşlı kadın
Birbirinden güzel 3 gelinlik geldi Atlasa dönüp
"sen diğer taraflara bir yere git sevgilim düğünden önce uğursuzluk gelir" dedim
"O tarz saçmalıklara inanmıyorum" dedi Atlas ama kadın hemen olaya el atarak
"Yine de supriz olsun Atlas bey" Atlas nefesini verdi ve tamam der givi kafasini salladi ve başka bir odaya geçti.
Yaklaşık 2 saat sonunda gelinliği seçmiştim. Gerçekten isteğimle olsaydı haftalarca karar veremezdim ama şimdi hemen olup bitmişti.
Atlas yanıma gelip hadi gidelim der gibi kafasını salladi
"Beni okula bırakır mısın arabam orada kaldı" dedim
"henüz işimiz bitmedi. Mobilyaları falan da değiştirelim istiyorum ayrıca kıyafet falan da alırız. Mesela gecelik lazım olur sana"
Nefesim içime kaçtı bir an nefes alamadım
"Yo-yok be-benim var geceliğim. Gerçekten bak"
Cık diye ses çıkardı
"Yenileri lazım olur bize" benimle dalga geçiyordu. Korkumu kullanıyordu şerefsiz.
"pislik" dedim mırıldanarak.
"mobilya falan istemiyorum eminim evindekiler güzeldir ha yok güzel değil diyorsan beni okula bırak git kendin seç." dedim tek nefeste
Kahkaha atarak güldü. Gülerken kafasını arkaya atmıştı manzara çok güzel kızım
"neye gülüyorsun?"
"Seninle bayağı eğleneceğiz"
Yolculuğun geri kalan 15 dakikası sessiz geçti, arada dönüp ona bakıyordum ama o inatla bana bakmıyordu. Bu adam ile hayatımın geri kalanı nasıl geçecekti?
Arabayi büyük bir mücevher mağazasının önünde durdurdu. Her zaman alışveriş yaptığım bir mağazaydi, oldukça pahalıydı ürünleri.
İşte şimdi keyfim yerine geldi. Hadi batıralım müstakbel kocamızı!
"keyfin yerine geldi bakıyorum?" dedi. Hafifçe sırıtıyordu. Yakışıklı adam vesselam.
"Geldi geldi, keyfim yerine gelirken senin paraları da yanında götürdü" dedim sırıtarak.
"Hadi inelim artık" diyerek beni beklemeden arabadan indi.
Arkasından ben de indim ve birkac adım gerisinden yürümeye başladım. O yürüdükçe beyaz gomleginden sırt kasları belli oluyordu
"geriden yürüme gel bu tarafa" elini uzattı tutup tutmamak arasında kalmıştım bir nefes verip elini tuttum ve içeriye girdik
"O Atlas beyimiz uğrar mıymış buralara" dedi altmış yaşlarındaki adam. Bir elini Atlas'in omuzuna koyup sıvazladı. Sonra bana dönüp
"hanım kızımız kim?" diye sordu
"Nişanlım İdil " dedi Atlas beni tanıtarak.
"Meşhur nişanlınla tanışıyoruz sonunda demek" dedi adam.
Meşhur?
Nişanlı?
Nereden meşhur?
bana dönüp " Memnun oldum kızım Ali usta ben. Bu pırasanın amcasıyım" dedi. Atlas'in öz amcası miydi?
"ben de memnun oldum dedim uzattığı eli sıkarak. Ama biraz kafam karışmıştı açıkçası. Nereden meşhur oluyordum?
" Nisan yüzüğü için gelmiştik " dedi Atlas.
" Evet getiriyorum hemen yüzüğü " dedi ve tezgahın arkasındaki kapıdan içeriye girdi
" Yüzüğümü sen mi seçtin? " dedim kaşlarımı çatarak.
" Tam olarak öyle sayılmaz" dedi.
"Meşhur nişanlın dedi nereden meşhur oluyorum?" dedim Atlas cevap vermek üzereyken amcası içeriye girdi ve elindeki kırmızı kutuyu tezgaha bıraktı.
"Buyrun kızım Biricik yengemin yüzüğüydü. Çok severdi takmak sana nasipmiş". Dedi
Annesinin yüzüğünü bana mı veriyordu?
Eğilip yüzüğü elime aldım. Sıradan tektaşlardan farklıydı lotus çiçeğini andırıyordu. Çok güzeldi.
Atlas amcasıyla tokalaştı ben de teşekkür ettim ve mağazadan çıktım.
" annenin yüzüğünü neden bana veriyorsun?" diye sordum
" Üstüne alınma bu bir aile geleneğidir. Babam saklamış, sana vermemi istedi" anladım der gibi kafamı salladım ve arabaya bindim.
İçten içe hala o aşk romanlarında yaşıyordum sanırım. Yoksa iki cümle beni bu kadar kıramazdı. Ne vardı yani kendisi düşünüp yapsaydı? Hayret bir şey ya!
Ne günah işledim ben allahım yarabbim ya offf
" Beni okul kampüsüne bırakır mısın arabam orada kaldı" kafasını salladı. CEVAP BİLE VERMİYOR GUZEL.
Arabayı kampüsün önüne çektiğinde hiçbir şey demeden arabadan indim ve Sinirle otoparka girdim.
İdilcim seni kırmak üzmek istemem ama bir öküz ile evleniyorsun!
Bence sen Seyma subaşı gibi hemen hamile kalıp malına mülküne kon sonra da boşa bu herifi! Çekilecek dert değil.
Çantamdan araba anahtarlarımı çıkarıp eskiden benim olan ama şimdi müstakbel kocamın el koyduğu kırmızı porcshe'me doğru yürüdüm.
Arkamda duyduğum ayakl sesleri ile kafamı o tarafa çevirdim. Hiç görmeyi istemediğim kişi karşımda duruyordu.
"Oo kimleri görüyoruz burada böyle"
"siktir git Enes. Kendine eğlenecek başka birini bul."
"yok ben seninle eğlenmek istiyorum ama dıııttt sen eğlenmeyi bilmiyordun değil mi"
İğrenerek baktım yüzüne. Elimi çantama atıp biber gazını tuttum ne olur ne olmaz ben bu piçe hiç güvenmiyorum İdil! arabama doğru yürüdüm umarım uzatmadan çeker giderdi.
"Alınıyorum ama güzelim. Eskiden hiç böyle değildin."
"Sende eskiden hiç böyle değildin Enes." dedim yeşil-mavi gözlerine bakarak.
Sevgiliyken gayet nazikti beni kırmamaya çalışırdı. Seks için hazır olmadığımı söyleyince bir anda değişmişti. Erkekler kapatılsın lütfen!
"Seni sevmiştim İdil" dedi bariz bir şeyden bahseder gibi
"Sevgi seksten ibaret değil" dedim
" baban iflas etmiş istersen para konusunda yardımcı olurum güzelim" dedi
BU NERDEN BİLİYOR?
"YOK ÖYLE BİR ŞEY ENES SİMDİ SİKTİR GİT" diye bağırdım. Güldü sadece ben de hızlı adımlarla arabama bindim ve gaza bastım.
Atlas'ın ağzından /
Çakır ailesinin iflası kesin ve net olarak benim marifetimdi. Aslında amacım şirketi bize baglamaktı ama işler pek öyle gitmemişti. Fatih Çakır'ın piyasadan çekilmesi işimize gelmezdi ve babamın teklifini kabul etmiştim. Kızı İdil ile evlenecektim. Benim için hava hoştu hem şirketler birleşecekti hemde dedemin istediğini gerçekleştirmiş olacaktım.
Bana zararı olmazdı akşam eve geldi birkaç saatte katılacağım bir kadından ilerisi değildi, eğer normal bir kadın olsaydı öyle olurdu ama
İdil Çakır gibi bir kadın baş edebilir miydim işte bunu bilmiyordum. Dolgun dudakları iri gözleri ve her erkeğin hayalini süsleyen o vücuduna bakan her erkeği öldürmem gerekiyordu sanırım.
Siktigim. Bedenine. Bakan. Her. Erkeği.
Onu ilk kez 2 yıl önce şirket kutlamasında görmüştüm. Mini pembe elbisesiyle neredeyse her erkeğe gülümsüyordu. Ona ters ters bakarken beni yakalamıştı ve her gördüğü yerde bana ters ters bakmaya başlamıştı. Kindar olduğunu söylemek yalan olmaz sonuçta.
"Git al kızı bugün alışverişe çıkar" dedi babam
Kafamı salladım düğünden önce konuşmak iyi olurdu. Muhtemelen kriz falan geçirecekti 3 gün sonra nikahı olduğu için.
İdil'in ağzından
"Cansu kızım çocuk falan diyor bu adam 22 yasindayim ne çocuğu! Ben daha çocuğum"
Erkek kardeşim ise sakinleşmem için elini sırtıma koyup okşadı
"sakin ol kızım ya 22 yaşında çocuk yapan kimse yok mu? Essek kadar kızsın. "
ÇOK SAĞOL YA RAHATLADIM ŞU AN!
"BEN DE İDİL ÇAKIRSAM BU SÖZLERİNE PİŞMAN OLACAK" diye ciyakladim. Eren ise hala beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ofladim
"abla, bak biz bu hayatın içine doğduk bundan vazgeçmek çok zor olur bizim için. Hem zaten bu adamla evlenmeseydin babamız şirket birleştirme ayağına başka bir zenginle evlendirecekti seni biliyorsun bunu. Aynısını bana da yapacak biliyorum, tanımadığım bir kadınla evleneceğim. Burada işler böyle yürüyor. Sadece sakinleş ve işi evrene bırak. Evren sana doğru yolu gösterir. " kardeşim istediğinde cok ikna edici birisi olabiliyordu ve şu an çok ikna ediciydi. Haklıydı da! Babam'ın tekstil şirketi vardı ama bu olayın aydınlık ve medyaya yansıyan tarafiydı. Gerçekte silah mafyasıydı ve ben bu siktiğimin hayatının içine doğmuştum. Hep katı ve sert bir adam olmuştu ama beni severdi. Tek kızı bendim ve babam ne kadar erkek kardeşime işleri yüzünden ihtiyaç duysa da beni daha çok severdi
Ama şimdi Atlas'a hak veren parçam beni öldürüyor gibiydi. Babam benden vazgeçmiş gibi hissediyordum.
Daha fazla bu melodrama katlanamazdım derin bir nefes alıp yanaklarımı sildim
"ben dışarı çıkıyorum. Biraz kafa dağıtmam lazım." dedim ve yerimden kalktım.
"nereye" dedi Anlık ruh hali değişimime ağzı açık bakıyordu.
"gece kulübüne" dedim ve giyinme odama doğru yürüdüm.
Pembe askılı mini bir elbise çıkarıp üstüme giydim. Pembe Prada topuklularımı da çıkardım.
Pembe rengini cok seviyordum tamamen benim rengim gibiydi yaşayan bir renkti ve ben yaşıyordum. Kalbim atıyordu. Kimse beni satın alamazdı. 3 gün sonra atlas ile evlenecektim ama birileri beni sattığı için olmayacaktı bu. Ben istiyorum diye olacaktı. Çünkü biraz düşününce denklemi çözmek zor değildi. İflas etmemizin sebebi Kanık'lardı. İntikam da soğuk yenen bir yemekti.
Giyinip evden çıktım arabama yürürken bir yandan gelen mesajlarını kontrol ediyordum. Bindiğimde umutu arayıp telefonu arabaya bağladım.
"Umut, nerdesin?"
"Rentro Bar'dayim yanıma mi geliyorsun? " dedi
"kanka bir gün de evde ol be. Neyse evet yanına geliyorum"
"tamam bekliyorum" dedi ve kapattı telefonu.
Arabamı Rentro Bar'a sürdüm, yolda açtığım doja cat şarkısıyla modum yerine gelmişti.
Arabanın anahtarını valeye uzatıp içeriye girdim elbisem biraz mini olduğu için sürekli düzeltmek için eğiliyorum. Umut'u gördüğümde el salladım ve yanına gittim.
Eğilip yanağını öptüm "Naber bebeğim" dedi
"iyi sen aşko?" omuz sikti ve güldü
Barmene dönüp tekila istedim gülümseyerek.
"ben de iyi. Duygular da gelecekti bu gece eğlence var kızım" dedi Umut. İyi eğlenelim bakalım.
Dördüncü bardağım kafama diktiğimde arkadaşlarım ile bir masanın etrafında buldum kendimi. Bunlar ne zaman gelmişti?
"Ee İdil ne haber senden? Bu aralar aşk hayatın pek durgun senden beklenecek şey değil" dedi Duygu. Sadece gülümseyerek kafa salladım. Bu Kız salakti
"Atlas Kanık'tan ne haber" diye sordu bu sefer
Madem biliyor niye direkt sormuyor?
"Bilmem" dedim sadece
"ne bilmemi kızım ya elinde adamın annesinin yüzüğü var". Dedi pat diye
"EEE YUHHH AMA ÇÜŞŞ DUYGU YA SEN NERDEN BİLİYORSUN BUNUN ANNESİNİN OLDUĞUNU" ayaklı dedikodu makinesi mıdır nedir ya
Umut ve Cansu sadece olanları izliyordu çünkü zaten haberleri vardı. Duygu'yu pek sevmezdik ama inatla tüm grup eglencelrimizin içine ederdi yine etmişti işte KAFAYİ DAĞITMAK İÇİN GELDİĞİM EĞLENCEYİ MAHVETMİŞT
"Evleniyoruz Atlas ile" diyip kestirip attım OHA ÇÜŞŞ sesleri çıkarırken bara doğru yürüdüm bu kıza daha fazla katlanamazdım çünkü
Barmen bana göz kırptı ve geceden beri içtiğim tekila bardağını önüme itti.
Gözümün içine sırıtarak bakıyordu, Başla bir zamanda olsak şu an adamla flört ediyor olurdum ama şartlar pek müsait değildi o yüzden susup içimi kafama diktim.
Umut yanıma doğru yaklaştı ve kulağıma eğilip "telefon edeceğim" diyip dışarı çıktı. Kafamı sallayıp bir tekila daha istedim
"Bu kadar güzel bir kızı kim üzmüş" dedi Barmen elini omuzuma doğru uzatıp okşamıştı.
"O elini çekmezsen ben seni üzeceğim şimdi" dedi. Burna dolan parfümü ile kafamı çevirdim. Barmen hemen uzaklaşıp başka bir tarafa geçmişti.
Hafif çakırkeyfiydim "Aşkından beni takip mi ediyorsun" dedim dalga geçerek
"çıkalım şuradan gösteririm aşkı" elini belime atıp beni kapıya sürdükledi.
"ya bırak eğlencemin içime ediyorsun!" elimi çekiştirdim ama bırakmaya niyeti yoktu
Bir elini bacağımın altından geçirdi diğerini belime yasladı ve beni kucağına aldı
"bela mısın kızım ya rahat dur" dedi ve dışarı çıkardı beni hala çırpınıyordum kucağında. Sonunda pes edip beni yere bıraktı.
"çekil ya bekar hayatımın son 3 günü yüzünü görmek istemiyorum demedim mi ben sana!" diye çemkirdim
"Demedin İdil." sabır dilenir givi bir hali vardı.
"O zaman şimdi diyorum" ofladi ve beni arabasına yönlendirdi.
"3 gün içinde karım olacaksın, soyadın Kanık olacak. O yüzden hareketlerine dikkat et. Gece kulüplerinde içip içip erkeklerle eğlenemezsin!ha yok eğleneceğim erkeklerle diyorsan sen bilirsin.
Bir erkeğin sana baktığını bile hissedersem gözlerini oyar sana gönderirim"
Solugumu tutmuştum. Kahve gözlerini yeşil gözlerime dikmiş tane tane konuşuyordu
Yapar mıydı? Yapardı. Psikopat manyak pislik
"anlaşıldı mı?" kafamı salladım
"güzel" dedi ve beni arabasına yönlendirdi.
Atlas'ın ağzından
İdili takip ettirdiğim adamlardan biri arayıp Rentro bara girdiğini söylediğinde hemen ayaklanmıştım. Pek tekin bir yer değildi ayrıca babası iflas ettiğinden beri onu ve ailesini takip ettiriyordum. Güçleri kalmadığına göre babasının işleri yüzünden tehlikedelerdi. Ayrıca müstakbel karımdı. Babasına yaptığım şey yüzünden başına çok şey gelebilirdi. Bu yüzden arabaya binip Rentro bara sürdüm. Bu tamamen bir görevdi benim için.
İçeriye girdiğimde bir adam kolunu omuzuna koymuştu. Adamı dövüp olay çıkaramazdım sakın olmalıydım. Rentro barda olmazdı. Burasi düşman bölgeydi ve ben çokta çoğu kuralı buraya girerek ihlal etmiştim zaten.
.
.
.
Arabaya bindirdiğim gibi uykuya dalmıştı. Zaten çok kısa olan elbisesi oturduğu için daha da kısaydı, hareket etse külodu görünecek kadar hem de.
Neden bu kadar kısa elbiseleri vardı ki? Allahım sen bana sabır ver. Ayrıca neden sürekli pembe giyiniyordu?
İtiraf etmeliyim ki pembe ona yakışıyordu ve şu an arabamda minicik pembe bir elbiseyle uyuyordu. BENIM ARABAMDA
Sadece bir elbiseye sertleşmem hayatın bana yaptığı bir şakaydı sanırım. Derin bir nefes alıp
Fatih Çakır'ı aradım
"gece gece beni mi özledin Atlas" yanımdaki kızın kime çektiği belli olmuştu her şeyle taşak geçmek genlerinde vardı sanırım.
"İdil yanımda şu an arabada uyudu onu bizim eve götürüyorum zaten düğüne 2 gün kalmış bizim eve alışır hem" dedim rahatça
"böyle bir şeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Düğüne 2 gün var zaten sonra evine götürürsün" dedi. Kızına olan bağlılığı gözlerimi yaşartacaktı
"ben öyle istiyorum" dedim
"anlaşmada böyle bir şey yoktu. İki gün sonra evleneceksin zaten" dedi hala bir şeylerde sözünün geçmesini istiyordu derdi kızı falan değildi.
"anlaşmayı ben yapar ben bozarım Çakır" dedim sakin kalarak
Sinirle bir nefes verdi ve "öyle olsun bakalım" dedi. Zaten tersini söyleyevegini düşünmemiştim. İzin almıyordum sadece haber veriyordum.
Telefonu kapatıp yanımda uyuyan kıza baktım
Bacaklarına bakma Atlas bacaklarına-
Siktir
Arabadan inip kucağıma aldım ve eve doğru yürüdüm. Sabah uyandığında vereceği tepkiyi cok merek ediyordum açıkçası.