Sabah ışınları yüzüme doğru vururken gözlerimi açtım, oturduğum yerden kalkmaya çalıştım ama nafile gerçekten ev hapsi ne tâbi tutuluyorduk benimle birlikte Melahat abla da işkence görüyor du. İyi'ki kızlar yoktu, hepsi benimle birlikte işkence görür dü ah kaderim ah gerçekten bunlar bana bize reva mıydı isyan değil ama annem öldü babam bu saatten sonra babam değil ölmeyi düşünüyorum bir yandan, diğer yandan ise hayatı seviyordum inişli çıkışlı olmasına rağmen.
*Hayat kızım nasılsın *
*Bilmiyorum ki nasıl olduğumu *
*İyi olacağız yavrum hadi bı kaçış için şunları kırmaya çalışacağız *
*Abla kırılmaz demirden *
*Hayat neden boylesin ben 40 yaşında olmama rağmen hâlâ bir umut besliyorum ne olur yapma böyle*
*Abla ne olur yapma ismin hayat ama hayatım da herşey babam olacak yüzünden bok gibi oldu bak hangimiz rahat rahat yaşıyoruz, tıktı bizi buraya soldum genç yaşımda abla * olduğum yere çöktüm içim çıkana kadar ağladım.
*Hazırlan gidiyorsun *
*Hiç bir yere göndermezsin *
*Melahat abla birak madem gönderiyor giderim * diyip Bir hışımla çıktım hem ağladım hem valizimi hazırladım ahu abla nin yeni aldığı kıyafeti giydim saçlarımı topladım çıktım, yabancı adamlar Melahat ablayı tutuyor du. Melahat abla ağlıyor hem babama bagiryor hemde adamlardan kurtulmaya çalışıyor du. Yanına gittim karşısında durup ellerimle yüzüne dokundum
*Abla lütfen boşver beni artık git bu evden ve kızların la yaşa ne olur, sen bu yaşıma kadar ölen annemin yerini aratmadın emineden, nazandan, ahu abla dan ayrı tutmadın çok teşekkür ederim hakkını helal et* diyip sarıldım ağladık ablam da bana sarildi.
*Kızım seni hiç ayırt etmedim, gerçekten kızım gibi sevdim benden yana hakkım helal olsun kızım sende helal et hakkını unutma hiç bir zaman peşini birakmayacagiz. En yakın zamanda seni gittiğin yerde bizzat ben gidip getireceğim. Tamammi kızım *diye tekrar sarıldık babama bakmadan önünden geçip gittim. Son kez döndüm baktım evime baktım uzun uzun doğduğum büyüdüğüm eve. Biri kolum dan tutup arapça birşeyler dedi anlamadım yüzüne baktım gidelim der gibi bakıyor du kabanima daha fazla sarıldım yüzüme vuran soğuk la, arabaya bindik havaalanı na doğru gidiyorduk içimde ki kırıklar batıyor du ülkeden gitmek çok kötü idi anlamıştım ki babam beni Araplara satmıştı bir mal gibi bir eşya gibi para da almıştır eminim
Hiç akılıma gelmezdi böyle bir pislik şeylerin önüme sunulacağı ve benim bizzat içinde olacağıma neydi bu hayat dedikleri şey parayı veren düdüğü çalar mıydı. Yoksa paran olunca herşeyi herkesi isteğin gibi alırmıydın hani para ile saadet olmazdı. Ah baba ah bütün ahlarım sana bütün nefretim sana
Havaalanı na geldimiştik artık yanımda ki adam hiç konuşmuyor du konuşsa bile bende o enerji yoktu.
Uçağa geçtiğimizde yavaş yavaş hareket ediyordu ben başımı koltuğa dayadım gözlerimi kapattım Düşündüm ağladım ülkeme sonkez görme umudu ile baktım. Ama buluttu her yer
4 saat geçmişti ve inişe hazırlanıyorduk ve iniş artık Arabistan da idim birden yanımda ki adam bana dönüp
*Şu çanta da bukra var onu giy *diyince şaşırdım çünkü hayatım da bukra gitmemiş tim
*Neden giyecek mişim *diyip inat ettim birden kolumu hızla tutup bir yere götürdü ve bukrayi giydim simsiyah olmuştum giyip çıktım elbisemin üzerine arapça diline hiç hâkim değildim ne diyorlar ne yapıyorlar bilmiyordum çok zor bir durum gerçekten içinde olduğum durum ölüm gibi birşey
Bugün için bı otelde kalacağımızı öğrendim gösterilen odaya çıktım gözüme çarpan telefona koştum ama nafile çalışmıyor du yine gözlerim dolmuştu yatağa uzandım ve ağlaya ağlaya uyumuşum
Yine sabah olmustu ve kapım çaldı üzerimde çıkarmadığım bana ait olmayan bukaraya bakarak kapıya yöneldim
*Ki o*
*Ben Hüseyin *dedi Hüseyin kimdi ki bilmiyordum ama tek Türkçe bilen satıldığım kişi idi yavaşça kapıyı açtım ve evet o yaşlı adam di
*Hadi çıkıyoruz hazırlan *diyerek gitti nereye gideceğimi dâhi bilmeden hazırlandım neden kaçmak için birşey yapmıyorum hiç bir fikrim yok ama Kaçış planları nı hemen devreye koymam lazım dı. Ama nasıl nüfus cüzdanım pasaportum Hüseyin denilen adamda idi
Otobüse binmiş tik yavaş yavaş gidiyordu toprak yolda, sessiz sakin ce yola bakıyordum ihtişam li yerler bitmiş ti, geldiğimiz yer çok lüks yaptılardı ama bura resmen unutulmuş gibiydi.
*Hüseyin bey babam beni size ne diye sattı * Hüseyin güldü
*Biliyorsun babanin sattığını eş olarak sattı seni bizim aileye *
Gözlerim doldu yine birşey demeden döndüm pencereden tarafa çöle düşen su damlası gibi benim de gözümden tek tek düşüyordu damlalar yüreğimden düşüyordu herşey bütün kırgınlığım içimde idi kime kırılıyor dum sahi beni satan babamı kırgınım, hayır hayır artık ona tek bir damla bile düşünmüyordum.
Hayat insanı 1 hafta da 18 den alıp 80 yapıyormuş ruhum yorgundu yanımda ki adam eşim mi olacaktı babam yaşında idi ben ne yapacağım Allah'ım ne olur sen yardım et bana
1 gün sonra ...
Otobüs bir köyün içine girmiti teker teker inenler oluyordu geneli erkek ti otobüs tekilerin, tek tük kadın vardı.
Hüseyin denen adam ayaklandı bana baktı hadi dercesine ne bende kalktım bir dağın başında indik elimde bavulum, yavaş yavaş gidiyorduk kış ayı olmasına rağmen hâlâ sıcak bir hava söz konusu idi. Boncuk boncuk terleken dağın başına tırmanmaya devam ediyorduk.
Yorgunluktan resmen ayaklarım tutmuyordu. Tam bı Kaya'nın üstüne oturacakken Hüseyin geldik dedi başımı kaldırıp geldiğim eve baktım. Resmen ev ev değildi yıkık dökük dü
Eve gittiğimizde kapının önünde ki balkonda 6 kişi oturuyordu öylece kala kaldım Hüseyin gidip yaşlı çiftin elini öptü ve Arapça birşeyler diyip bana baktı.
*Ellerini öp bunlar annem ve babam *dedi gidip ellerini öptüm yaşlı çift gülümsedi
*Bu eşim Zehra bu gelinim Hafsa bunlada çocukları eşi yurt dışında çalışıyor *
*Merhaba*dedim kısık sesle ama anlamadılar Zehra hanım elini uzatıp öptür dü zorla Hafsa denilene de sarıldım öylece bakıyordum Zehra hafsaya birşeyler dedi Hafsa da yanımızdan kalktı. Hüseyin bana dönerek * hayat sana emine arapça öğretecek o sizin dilinizi biliyor *
*Emine kim *
*Emine ailesi birlikte uzun zaman Türkiye de kaldı sende ders alacaksın artık dilimizi öğrenmen lazım *
Birşey demedim çünkü dil öğrenmem şarttı artık burada.
Akşam olmuştu beni bı odaya götürmek için Hafsa önümden girdi eve ev demeye bin şahit gerekti. Dişi yine güzel olan evin beyaz toprakla sıvanmış sıvası düşen yerler ise inek pisliği ile sıvanmış ti alalı bulalı olan ev 5 oda idi eşya bile yok denile bilirdi oturma odasında yer minderi yaslanmak için ot yastığı gibi birşey var elektrik bile olmayan bu köyde hava kararmadan her işin bitmesi lazım dı.
Diğer 3 oda yatak odası idi ama sadece halı serili bir köşede ise kıyafet duruyordu,
Yatak odasının birine girmedik nedenini bilmiyorum ama bananeydi çok durmayacaktım burda zaten.
Mutfak olan bölümde ise tahta ile birşeyler yapılmış az bı eşya vardı mutfak ta Su olmadığı dikkatim den kaçmamış tı.
Tuvalet dışarda idi banyo ise küçücük bir yerdi rahat rahat banyo bile yapılacak bir durumu yoktu. Gösterdikleri yerde duşumu aldım bir kalıp yeşil sabun verdiler elime bir testi de Su iyi kötü çıkmıştım saçlarım çok uzun değildi sabun sürünce sertleşmiş ve tarak dahi geçmiyordu zorla taradım. Boş bı oda da oturdum saat kavramı inanın yoktu çünkü hiç bir yerde saat yoktu birden aklıma Melahat abla nin doğum günümde aldığı saat aklıma geldi almıştım da takmayı unutmuştum çantamdan çıkarıp koluma taktım ne çok özlemiştim Melahat ablayı kızları ahu ablayı tek dileğim Melahat ablanın beni burda kurtarmasını beklemekti çünkü yol bilmiyorum iz bilmiyorum Allahım sen yardımcım ol Yarabbim.
Sabah gözlerimi bağırık ile açtım Zehra Hüseyin'e bağırıyor du ama ne dediğini anlamıyor dum
Yavaşça üzerimi giyinip kapıyı açtım Hüseyin tam kadına vuracak ken bağırdım Zehra ağlıyordu ama neden olduğunu bilmiyordum.
Hüseyin kahvaltı yapıp çıktı ardından bizde yaptık ama bı mayalı ekmek bı de peynir vardı
Hüseyin yanında bir kadın ile geldi Zehra hâlâ küskün dü ama Hüseyin emrivaki birşeyler diyordu Zehra ise isteksiz ce yapıyordu .
Hüseyin bana dönerek *hayat bu emine sana arapça öğretecek sende umarım çabuk öğrenirsin*
*Merhaba hayat ben emine *diyerek elini uzatan emineye gulsedim elimi uzattım tanışma faslından sonra derslere başladık.
Hüseyin biraz yanımda oturup kalkıp gitti emine ardından kalkıp kapıya baktı gittiğine emin olunca
*Hayat neden buraya gelin olarak geldin Özel değilse Türkiye gibi cennet bırakılıp ta gelmene şaşırdım doğrusu * gözlerim doldu yüzüne baktım
*Beni babam buraya sattı emine elbette istemedim çok ağladım yalvardım ama tanımadığı bilmediği adama bir eşya gibi sattı * dedim Emine'nin de gözleri dolmuştu Zehra yanımıza gelip oturdu arapça birşeyler sordu emineye eminede cevap verdi
*Üzülmesin diyor Zehra teyze *dedi yüzüne baktım gülümsedi bana bende donuk ifade ile durdum
Akşam olduğunda biraz birşeyler öğrenmiştim deftere yazdığım şeyleri tekrar larken hava kararmış ve gün bitmişti akşam yemeği olarak patates püresi ve yanında bilmediğim bir et yemeği vardı utanarak yediğim için bugün yemeği Hafsa kaldığım odaya getirmişti
Melahat abla nin yemekleri geldi aklıma birde 40 yıllık usta yım tâbi güzel olacak derdi hepsi burnum da tütürüyordu resmen.
Artık koca bir hafta geçmiş ama ben hâlâ aynı idim emine ile ders almaya devam ediyordum bayağı kelime öğrenmiş tim artık çok denileni anlamıyorum emine çok hızlı öğreniyorsun diyordu
Akşam olmadan Hüseyin eve bir adamla gelerek
*Bugün nikahın kıyılacak üzerine bukranı giy gel *diyerek kapı eşiğinden döndü yine ağlama ya başladım benim hayalimdeki düğün boylemiydi tanımadığım bir adama ikinci eşi mi olmaktı her genç kızın hayalî olan düğün sevdiği adamla beyaz gelinlik giyerek olurdu. Benim ki ise bukra giyerek icim gibi siyah şeyle evlenmek ti bumudu bana reva görülen hayat bumudu bana rave görülen değer artık baba demeyi de kestim çünkü içimde ona olan sevgi kırıntısı bı dair 1 haftada çöpe attım artık içimde ona karşı kin öfke var o hayallerimi çalan ülkemden eden biri artık bukrayi giyip çıktım Hafsa gülümseyip beni o girmedigimiz odaya doğru götürdü yatakta yatan 25 li yaşlarda hastalıktan sararmış biri vardı bana baktı ben de istemsizce ona baktım Hüseyin de baktı
*Artık kocan zeyn olacak zeyn Abu Mecit *dedi
Ben Halime sevinsemmi ağlasam mı bilemedim çünkü Hüseyin ile evlenmeyecektim zeyn yine yaşı yaşıma uygun du.