Ölüm Fermanı

1213 Words
-Öyle mi dersin? Çenemi kapalı tutabilseydim daha iyi olabilirdi ama ne diyebilirim ki son sözü söylemeyi severdim. Ne yazık ki hiçbir şey bitmemiş, aksine yeni başlıyordu. Elinin gevşemesiyle ondan hızla kurtulup koşmaya başlamıştım ama peşimden geldiğini anlamak hiç de zor değildi. Antrenmanlı olduğum için şanslı sayılırdım. Hızla koşarken saklanabileceğim bir yer düşünüyordum. İki katlı evleri geçip ana yola çıktığımda içimde bir yerlerde umutsuzluk oluşmaya başlamıştı bile. Sağa sola baktım ve sol tarafa koşmaya başladım. İnsanların arasına gidersem kurtulabilirdim. Ben masum bir kadındım ve bu herif beni kovalıyordu değil mi? Havanın soğuk olması durumu iyice zorlaştırıyordu. İnce maskenin altındaki yüzüm adeta donmuş, sabah emek çeke boynuma taktığım atkım arbede sırasında uçmuştu. Antrenmanlı olsam da vücudum isyana başlamıştı. Bacak kaslarım yanıyor, açıkta kalan ellerim ve yüzüm donuyordu. Telefonum yanımda olmasına rağmen kimseyi arayamıyor olmak çok sinir bozucuydu. Polisi aramam ise imkansızdı. Bu işi biraz araştırır ve evde gizlediklerimi bulurlarsa bu ben ve Esma için hiç de iyi olmazdı. Yaklaşan ayak seslerinin seni telaşlandırmasına izin verme! Ama olmuyordu işte. Ciğerlerim zorlanmaya başlamıştı. Bırak hızlı koşmayı bu havada nefes almak bile zordu. Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum. Sahi nereye kaçabilirdim ki? Bir an gözlerim kararınca dengemi bulamadım ve yüz üstü yere kapaklandım. Tabi bunda yerdeki buzlanmanın da etkisi vardı. Ağaya kalkmayı deneyip tekrar yere düştüm. Bünyesi zayıf olan biri değilim ama akşam yemeği ve kahvaltıyı atlamış olmam beni bu duruma çekmiş olmalıydı, daha önce böyle olmazdı. Kaldırıma tuz atmayan belediyenin ben... Ayağa kalkmaya fırsat bulamadan bir el kolumu yakaladı ve beni sürüklemeye başladı. Nefes nefese kalmıştı, yani kaçmaya fırsat bulabilirdim. Tabi benim de ondan bir farkım yoktu ama adrenalin benim yanımdaydı. Yürüyebilecek kadar iyi olmama rağmen bir araba yada birinin gelmesi umuduyla ayaklarımı sürüyerek ve ara sıra duraklayarak yürüyordum. Bir planım vardı. -Kaçma denemelerinin kendini yormaktan başka işe yaramadığını öğrenmişsindir. -E iyi bari ölüme boyun eğeyim o zaman. Rolümü iyi oynuyordum demek. Onun beynimde dönenlerden haberi yoktu tabi. Oldukça yavaş olduğumuzdan henüz sokağın başına gelememiştik. Şu anda fark ettiğime göre epey yolu birkaç dakikadan az sürede koşmuştuk. Her işe burnunu sokan şu komşular bu gün nerdeydi! Köşeyi dönene kadar oldukça sakin bir şekilde ilerlemiştim. Köşeyi döndüğümüz anda ise elinden kurtulup mahallede tekrar koşmaya başladım. Arkamdan söylediği şeyin bir küfür olması bir şey fark etmezdi. Ben de içimden ona epeyce sövmüştüm. Eğer motoruma yeterince hızla ulaşırsam kurtulabilirdim ama lanet olsun! Boyu bir doksanı geçik olan adam çok hızlıydı! Evin önüne gelmeden cebimden anahtarı çıkardım ve hazırladım. Garajın önünde gitmek için hazır bulunan motoruma atladım. İyi ki içeri koymamıştım. Gazı kökleyip hareket ettiğim anda adam montumun yakasından tuttuğu gibi beni yere fırlattı. Bedenimin hunharca yere çarpması sonrasında gözlerimin önünden kara bulutlar geçerken gözlerimi birkaç kere kırpıp öpmek üzere olduğum yere baktım. O bana nasıl yetişmişti?! Canımın yanmasına rağmen ses çıkartmadım ve dişimi sıktım. Motoruma baktığımda bir süre kendi kendine gidip ardından yolun ortasına gürültüyle yıkılmasını izledim. Tıpkı benim gibi. -Kurbanlarıma ölmeden önce acı çektirmeyi sevmem ama bu tepkisiz kalacağım anlamına gelmez Hacker kız. Bakışlarımı arka tekerleği hala dönmekte olan motorumdan çektim ve nefretle adama çevirdim. O motor kaç paraydı haberin var mı senin? Tamam onu karanlık işler çeviren zengin birinden çalmıştım ama baya zahmetli olmuştu! -Bunu ödeyeceksin. Sızlayan omzumu ve ayak bileğimi unutmaya çalışarak ayağa kalktım. Kaçma fırsatım elimden gitmişti.. Şimdi savaşma zamanıydı.. Kalkar kalkmaz yüzüne attığım yumruğu engellemişti ama elimi tutmayışı şaşırtıcıydı. -Cidden böyle mi oynayacaksın? O gülüyor mu yoksa ben mi yanlış görüyorum? Bu beni daha da sinirlendirirken hızlandım. Acıyan yerlerimi yok sayıyordum. Boyum bir yetmiş civari olsa da bu adam hala çok uzundu. Yumruklarım yüzüne ulaşamadan onun tarafından engelleniyordu. Ardı ardına attığım her yumruktan ustaca sıyrılmayı başarıyordu. Onu bir anlığına şaşırtsam bu sefer kaçabilirdim. Beni o arabaya soktuğu anda her şey çok daha karmaşık bir hale gelirdi. Sakin ve umutlu ol Derin, umutsuzluğa kapıldığın an, işte o zaman her şey biter. Kar?. Bana inat izleri silmek için şimdi de kar mı yağıyordu? Etrafta zarifçe uçuşan kar tanelerini görmezden gelmeye çalıştım. Ellerime biraz izin verirken dönerek karın boşluğuna hızlı bir tekme attım. Uzun süredir bu dövüş stilini bilmeme rağmen o benden daha iyiydi. Atığım tekme güzel bir hamleydi ancak yine benden kurtulmuştu. Öfkeden gözüm dönerken mantıklı düşünemiyordum. Hiç yılmadan üzerinde bildiğim bütün şeyleri denedim ama nafile, o hepsinden rahatlıkla kurtulup karşı hamlede bulunmamıştı. Dövüşü biliyor olup da kullanamamak, bu adamın karşısında tam olarak buydum. Son bir kez attığım tekmeden yana kaçarak kurtuldu. Kaçmak için uygun zaman değil.. Yana kayarak bana doğru bir adım attığında nefeslerimizin birbirine değeceği kadar yakınlaşmıştık. Zaten fazla uzak değilken şimdi tam çaprazımda duruyordu. -Aslında bunu yapmak istemezdim ama beni sinirli görmek istemezsin. Fısıldayarak dişlerinin arasından söylediği bu cümlede sakin olduğunu ima ediyorsa gerçekten istemezdim. Çevredeki evlere baktım. Her gereksiz anda ortada bitiveren komşuların gün yüzüne çıkmaması şaşırtıcıydı. Bunun arkasında bir şey.. yada biri olmalıydı... -Bunca gürültüden uyanmamalarını merak etmişsindir. Dehşetle ona döndüm. -Eğer onlara bir şey yaptıysan.. -O kadar da adi bir adam değilim. Sadece bu sokak ve çevresine verilen yemekten biraz zehirlenmiş olabilirler. Sesi o kadar soğuk ve ruhsuzdu ki.. bir de kendimi soğuk sanırdım. Bu insanları sevdiğim söylenemezdi ama masum insanların zarar görmesini sevmezdim, hatta bu fikir beni deli ediyordu. Aklıma ailemin gelmesiyle beynime kan akışı bir anlığına kesilmişti. Biz de bir zamanlar masum insanlardık... Geriye motoruma doğru bir adım atacağım sırada bir eliyle kolumdan tutup diğer eliyle boynuma bir şey batırmıştı. Elini çeker çekmez boynumda hissettiğim sızıyla gözlerimi kapadım. Gözlerimi açtığımda beynim bana ihanet etmiş ve bedenime komut vermeyi bırakmıştı. Elimi sızlayan boynuma götürmeye çalışıyor ama yapamıyordum. Yere düşmeden hemen önce hala kolumu tutmakta olan adam beni tek seferde omuzuna almış ve yürümeye başlamıştı. Bilincim hala açık olmasına karşı yapabildiğim tek hareket gözlerimi kırpmaktı, şu an görebildiğim tek şey adamın kıçıyken ne yapmam gerekiyordu. Bana enjekte ettiği şey her neyse vücudu felç edip bilincin bir süre sonra kapanmasını sağlıyor olmalıydı. Bunu düşünce akışımın yavaşlamasından anlayabiliyordum. Adam, düşmemem için bir eliyle beni tutarken bir yandan yürümeye devam ediyordu. -Paketi aldım. Benimle konuşmadığını anlamam zor olmasa da anlama kabiliyetimde azalma vardı. -Biraz pürüz çıkardı. Yaptıklarım ona göre "Biraz pürüz" müydü yani? -Neyden bahsediyorsun be adam! öyle şeyler yapmadığımı öğrenemediniz mi! Şu anda duyduğum ses tonu bu durumda bile titrememe sebep olmuştu. Ses tonu tam bir katile aitti. Siyahım elimde olsaydı dönüşeceğim kişiye benziyordu. -Bu akşam iş biter. Gerisine karışmam. Bu cümleyi duyan tüm iç ve dış organlarım kaçmamı haykırıyordu. Nasıl olacağını da söyleseler fena olmazdı. Durduğumuzda arabanın yanına geldiğimizi anlamıştım. Kapının açıldığına dair bir ses işitmemin ardından beni omuzundan indirip arka koltuğa yatırdı. Doğal olarak sığmamıştım ve bacaklarımı hafif büküp yan döndürmüştü. Bu esnada maskesini indirdiği yüzünü görebilmiştim. Koyu kumral saçlı, bakışlarıyla bir insanı eritecek gibi duran siyaha yakın gözlere sahipti. Bu muazzam yüz kesinlikle bir kiralık katile yakışamayacak kadar güzeldi. Neden bilmiyordum ama bu adama karşı bir sempati hissetmiştim sanki, sanki o da benim gibiydi. O da arabanın şoför koltuğuna biner binmez ani bir manevra ile arabayı park yerinden çıkardı ve hızla sürmeye başladı. Ne kadar hızlı süzse de bunda etkilenmiyordum. Araba yüzünden olmalıydı. Tabi bu bebeğe basitçe araba denebilirse.. -Bu sessiz halini pek sevmedim hacker, bana cevap veremeyecek olman ne acı. Sesinde alay vardı. Karşılık vermek istesem de vücudum hala bana ihanet halindeydi. Düşüncelerim azalmaya ve uyku denizine batmaya başlamıştım. Araba hafifçe sallanırken Gözlerim yavaşça kapandı. -İyi uykular dark hacer. Güzelce dinlen. Senin için zor bir gün olacak. Anemin söylediği bir ninni kadar tatlı gelen o ses benim ölüm fermanım mıydı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD