Bölüm 4

941 Words
Gelen her şey zamanla bizim oluyordu. Hafızam bana oyun oynuyor gibiydi. Sanki izlediğim bir dizi vardı önceden her gün ayrı ayrı bölümlerini izliyor gibiydim. Uyurken aynı küçük kızı gördüm. Elinde kılıcı o gözleri görmeyen adama saldırıyordu. Adam neredeyse her darbesine karşılık veriyordu. Sanki görüyor gibiydi. 'Sen görüyorsun yalancı' dedi küçük kız. Adam güldü. 'tekrar saldır' dediğinde kız yerden kalkıp saldırmaya devam etti. 'Rüzgarı dinle, ağaçları, hışırtıları, adım seslerini, mesela sen şu an sol tarafımda duruyorsun' dediğinde kız şaşırdı. 'Nereden bildin' dedi küçük kız. 'Rüzgarımı kesiyorsun' dedi adam. Hareketleri, yaptıkları bana bir yerden tanıdık geliyordu. Sanki o hareketleri daha önce bende yapmışım gibiydi. Uyandığımda başımda bir ağrı vardı. Çekmeceleri karıştırıp, ağrı kesici bulduğumda sevindim. Hemen onu içtim. Çok fazla başım ağrıyordu. Aras Beye borçlu hissediyordum kendimi. Ne yapıp ne edip ona olan bu borcumu ödemeliydim. Yatağımdan kalkıp küçük bir duş alıp kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı üstten toplayıp, Asiye ablanın yanına doğru ilerledim. Şebnem'in o bet sesi geliyordu. Merdivenlerin arkasındaydı odam. Birden gelip, beni odamın kapısına doğru ittirdi. "Sen ne yapıyorsun burada" dedi sessizce. "Aras öğrenirse seni de beni de yaşatmaz" "Neyi öğrenirse" dediğimde kaşlarını çattı. "Ne diyorsunuz" dedim "Gerçekten hatırlamıyorsun" dedi şaşkınlıkla. "Sen beni tanıyor muydun?" diye kolundan tuttum. "Kimim ben" dediğimde gülümsedi. "Avcının evine girmiş birisin" dedi gülerek. "Ne" dediğimde iyice gülmeye başladı. "Şaka yapıyorum şaka, tanıyorum seni belki hatırlarsın diye yapmıştım" dedi. Giderken arkasından baktım. Bu kız kesin beni tanıyor. Ama ne diye 180 derece döndü böyle. Asiye ablaya yardım etmeye mutfağa gittiğimde, Aras Bey, mutfak masasında oturuyordu. Tam mutfağa girecekken konuştu. "Uçurum, güzel değil mi?" dediğinde mutfağın kapısında kalakaldım. "Niye soruyorsun şimdi, belli değil mi?" dedi o da fırından bir şeyler çıkartırken. Belli etmemek adına içeriye doğru girdim. "Günaydın" dediğimde bana döndü birden. Hatta fazla dönmüştü. Sandalyeden düşecekti. "Günaydın" dedi o da gülümseyerek. "İyi uyudun mu*" "Evet Aras Bey sağ olun" dedim "Yardım edeyim mi Asiye abla" "Yok ablam hallettim ben siz geçin hadi, işe gideceksiniz" dedi. İkimizde birbirimize bakıp masaya doğru geçmeye başladık. İkimizde kahvaltımızı yerken ara ara bakışmalarımız kesişiyor gibiydi. Şebnem gelip de masaya oturunca, bakmaya çekindim. Sessizce kahvaltımızı yaparken bir ses duydum. O gözleri görmeyen adamın da dediği gibi bu sefer rüzgarımı değil, güneş ışığını biri kapatıyordu. Başımı sağ tarafa doğru çevirdiğimde, ilerden ışığı kesen kişiyi gördüm. Saklanıyordu. Ağacın arkasına. Bakmak için çıktığında ışığımı kesiyordu. Fark etmiyor gibiydi. Bu adam da kimdi böyle. Sonra cesaretini toplamış olacak ki çıktı dışarıya. Silahını Aras'a doğrulttu. Kan beynime sıçramış gibiydi. Bir anda Aras Beyin üzerine atladım. Masanın altına o altta ben üstte düştük. Bahçe kapısının camı parçalandı bir anda. Şebnem de korkuyla masanın altına girdi. Aras Bey bana şaşkınca bakıyordu. Elinin biri belimdeydi. Ateş devam edince, diğer eliyle başımı göğsüne yasladı. Şu anda kalp atışını duyuyordum. Çok hızlı atıyordu. Elinin birini başımdan çekti, kemerinden silahını çıkarttı. Bana baktı. "buradan çıkma" dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. Üstünden kalkıp, masanın ayağına vurdum. Masa bahçe kapısına doğru sürüklendi. Adamın dizine çarptı. Aras Bey de fırsattan istifade, adamı yaraladı. "Asiye abla" diye bağırdı. "İyiyim ben" dedi Asiye abla. Etrafta başka kimse var mı diye bakındı. Sonra yere yanıma doğru oturdu. Üzerime baktı bir şey var mı yok mu diye. "Sen kimsin Uçurum" dedi bana bakarak. "Nereden anladın adamın geldiğini" korumaların bile sonradan haberi olmuştu. Sadece tesadüf eseri olmuştu. "Ben bilmiyorum" dedim ona bakarak. "Gerçekten bilmiyorum" dediğimde başını başka tarafa çevirdi. "Siz iyi misiniz?" dediğimde sadece başını salladı. Şebnem, kanepeye oturmuş ağlarken ben koltukta öylece oturuyordum. Asiye abla gelip ellerime kolonya döktü. "İyiyim abla" dedim sadece "Kızım bembeyaz olmuşsun" dedi Aras salonun ortasında geziniyordu. Biraz sonra Oylum geldi Batı ile beraber. Aras onları toplayıp olan biteni anlatmaya başladı. Bana baktı Oylum, yanıma doğru geldi. "Uçurum, iyi misin?" "İyiyim" dedim sakince. Şebnem gibi ağlayıp zırlamadığım için mi sürekli yanıma geliyorlardı böyle. "Nereden anladın adamı   geldiğini" "Güneş ışığı, sabah gözüme vuruyordu. Sonra bir anda kesildi. Sağ tarafıma baktım, ışığımı kesen birini gördüm. Sonra silahını gördüm." dedim sakince anlatıyordum. "Güneş ışığından anladın yani" başımı salladım. "Peki bu kocaman masayı adama doğru nasıl ittin" "Bilmiyorum ki" dedim şaşkınca. "O anda nasıl oldu anlayamadım. Birden ittirdim son gücümle..." dediğim de bana baktı. "Tamam, bir şey yok sadece merak ettim olayı" dediğinde Aras Beye baktım. "Tesadüf Aras o olamaz. Kıza baksana beti benzi atmış. Ama seni kurtarmış yine de. " dedi. "Kırpıcı mıdır ne haltsa bir bulursam onu" dediğinde Şebnem bana baktı gülmeye başladı. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım. "Bulacağız hangi fare deliğine girdiyse" diye Şebnem'e baktı "Bunun ne işi var burada ya sabah sabah" dedi sinirle "Sakin" dedi Batı, Oylum'a bakarak. "Sende git evine Şebnem" dedi Oylum sinirle. "Ortalığı boş buldu ya" diye Batı'ya doğru konuştu. "2 yıldır, ağzının payını alıyor valla helal olsun iyi sabır varmış" dedi o da gülerek. Peri öleli 2 yıl olmuştu anlaşılan. Şebnem, Aras'ın arkadaşı ve sanırım onu seviyor. Aras Bey de sevilmeyecek biri değil gerçekten de. Acaba bu kırpıcı dedikleri kızın gerçek adı ne. O rüyamda gördüğüm küçük kızla bir bağlantısı mı var acaba. Varsa bile benim rüyalarıma neden giriyor. Yoksa alakasız bir şey mi? Bu merak beni öldürecek. Aras Bey yanıma oturunca ona doğru döndüm. "İyi misin?" başımı salladım sadece. "Rengin atmış ama ilk kez karşılaşıyorsun belki böyle birşeyle" dediğinde yere bakıyordum. "Ne oldu" dedi. "Niye her yaptığımda benden şüpheleniyorsunuz" dedim "Sizi kurtarmam kötü bir şey mi, o kırpıcı dediğiniz kız mı olmamı istiyorsunuz" "İstemiyorum, o olmadığını bilmiyorum" dedi "Bilmiyorsunuz, umuyorsunuz sadece." ona doğru döndüm. "O kız bende olmak istemiyorum inşallah değilimdir." dedim "Uçurum" diye yanıma doğru yaklaştı "O kız o an beni kurtarmak yerine kurşunun önüne atardı" dediğinde şaşkınca ona baktım. "Zaten bu da onların adamlarından biri" "Ne istiyorlar sizden" "Kırpıcı kayıp, onu benim aldığımı zannediyorlar" dediğinde kaşlarımı çattım. "Tamam üzülme" diye elini omzuma koydu. Bana bakmaya başladı. Böyle yapmasına gülümsemeden edemedim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD