MERHABA BEN ÖMÜR

921 Words
Eş sevgili arkadaş hayatımıza dahil edeceğimiz insan ile bizim uyumumuz ne kadar önemli onca yıl birlikte oluyorsun birşeyler paylaşıyorsun hayatımıza ortak ediyoruz sonra çöp oluyor giden yıllarımız kaybolan zamanımız ne kadar zordu onunla geçirdiğin anıları silmek unutmak istemek beraber güldüğün insanın gülüşlerini unutmak huylarını unutmak. Gözlerim bir cumartesi sabahına merhaba diyordu ama ben diyemiyorum neden ya neden bu gün işin yok neden erken kalkıyorsun banyoda işlerimi halledip camı açtım. Dolapta birşey kalmamış kalmaz tabi evde yemek yediğin yokki en son ne zaman alışveriş yaptın Zeynep uyanmış yanıma geliyordu uyumak iyi gelmiş suratı bir nebzede olsa toplanmıştı hiç mutfağa gelmesine gerek yoktu çünkü kahvaltımızı dışarıda yapacaktık "git benim dolabımdan birşeyler geçir üstüne dışarı çıkıyoruz" far görmüş tavşan gibi bakıyordu suratıma birşey demeden odama yöneldi dışarıda kahvaltı çok severim Zeynep üzerini değiştirene kadar bende fahriye ablayı arayayım gelsin evi biraz temizlesin. Fahriye abla işini hallettikten sonra bende odama adımladım sonuçta bu gün sivil hayattayım topukluya eteklere ceketlere gerek yoktu dolaptan çıkarttığım krem rengi eşofman altını üzeri içinde beyaz v yaka badimi çıkarttım bir ara kuaföre gitmeliydim saçlarımın acil bakıma boyaya ihtiyacı vardı öyle doğal saç doğru saç gibi düşüncem yok ben neyi beğenirsem o olurdu. Üzerimi giyinip saçlarımı föneldim maskara yeterliydi üzerime krem rengi yeleğimi alıp içeriye ilerledim ayakkabılarımızı giyip evden çıktık arslan bu gün izinliydi arabaya biner binmez ısıtıcıları açtık gaza basma zamanı yolda ilerliyorduk kafalarımız doluydu hemde çok sessizlik hakimdi ortamda arkadan bir sezen çok güzel giderdi hafif sesini açmıştım şimdi mükemmel bir ortam olmuştu arada bir gözüm zeynebe kayıyordu işi cidden zordu dalıp dalıp gidiyor gözleri doluyor ama belli etmemeye çalışıyordu sonunda geleceğimiz yere varmıştık ormanın içinde harika bir kahvaltı salonuydu buranın efsane börekleri vardı "ömüürr harika burası ne zaman keşfettin burayı" bu tepkiyi bekliyordum "yaklaşık 1 ay önce sana söyleme fırsatım olmadı bebeğim" gözleriyle etrafı tarıyordu çok beğenmişti yüzünden anlaşılıyordu içeriye girdiğimizde sıcak hava karşıladı bizi mekanın ortasındaki soba sobanın üzerinde kestaneler çocukluğumu hatırlatmıştı bana masaya doğru ilerlerken insanı mest eden enfes börek kokuları geliyordu . Kahvaltımızı yapmış kahvelerimiz içiyorduk " ben 2 hafta sonra bursyaa gideceğim istersen sende gel benimle hem sana iyi gelir hemde kafan dağılır hemde yol arkadaşı olursun bana" sanki bunu söylememi bekliyormuş gibi sırıtmaya başladı "gelirim tabi neden gelmiyim ne kadar kalıcaz" bu heyecana gülmeden edemedim çocuk gibiydi "1 hafta kalacağız biri evleniyor illa sende gel dediler hem bende annemle babamı özledim görürüm" kahvesinden bir yudum alan çocuk ruhlu arkadaşım sigarasını yaktı "ahsen teyzeye söyle Arnavut böreği yapsın kaymaçina yapsın samsa yapsın yaa ben çok seviyorum onları sende arnavutsun ama hiç yapmıyorsun hem ahsen teyze daha güzel yapıyor" beni resmen gömüyordu vaktim varda ben yapmıyorum sanki "tamam söylerim anneme yapar başka birşey istermisin sopa gibi mesela" kafasını iki yana sallamaya başlayınca kıkırdadım iyi insan lafının üzerine ararmış "efendim sultanım" biraz yağdan zarar gelmez "yağcılarda inicek var ömür yavrum napıyorsun neredesin nasılsın" anneee nefes al nefes "iyiyim anne Zeynep le kahvaltı yapıyoruz sen nabıyosun nasılsın" genemi dışarda yiyorsun kaç kere dedim sağlıksız "gene dışarıdasın ömür sağlıksız onlar hayır beceriksiz bir kızda değilsin ki ben sana öğrettim" biliyorum öğrettin anne ama ben kahvaltı yapmıyorum "evet anne haklısın öğrettin bu gün kaçamak yapalım dedim" karşımda Zeynep bana sırıtarak bakıyordu birazdan içtiği sigarasını gırtlağına sokucaktım haberi yok "neyse şimdilik bunu bir kenara bırakıyorum cadı geliyorsun değil mi!?" hayır desem başıma gelicekleri biliyorum "evet anne zeynepte geliyor senden börek samsa kaymaçina istiyormuş" evet annem 2. Kanala geçti "PO kızçem PO" (tamam kızım tamam) kaptırdı kendini canım annem "tamam anne hadi kapatıyorum ben hoşçakal babama selam söyle Allaha emanet olun" annemde aynı şekilde cevap vermesiyle sinsi sinsi bakıp zeynebe döndüm "annemin selamı var gelmesin o mutfağı yiyip bitiriyor dedi" Zeynep hiç oralı olmadı biliyordu annemin öyle bir şey demyeceğini. Biraz daha oyalanıp ayrıldık mis gibi yerden zeynebi evine bırakıp eve doğru yola koyuldum bu telefon hiç susmazmı ya "efendim arslan" arayan arslandı normalde aramazdı acil birşey oldu sanırım "ömür abla çarşamba akşam davet etti Azranın ailesi müsaitsen gidermiyiz" ah ben tamamen unutmuştum "tamam arslan gideriz ablacım" arslan kardeşim gibi oldu artık benim için "teşekkür ederim ömür abla Allah razı olsun" telefonu kapatıp rotamı kuyumcuya doğru çevirdim. "kolay gelsin Tahsin abi" Tahsin abi benim kuyumcum babamın arkadaşıydı "sağol ömür hoşgeldin kızım ne içersin" küçük dükkanı vardı ama baya iş yapıyordu "bir çayını içerim Tahsin abi" Tahsin abi çayları söyleyip yanına geldi "hayırdır kızım" adam şaşırdı tabi ne zamandır gelmiyordum "Tahsin abi sevdiğim bir kardeşimin sözü var onun için bir hediye bakıyorum" kafasını salladı içeriden 8 tane set ve yüzükle döndü gözlerim setlerde gezerken çaylarımız gelmişti "Tahsin abi hepsi çok güzel hangisine karar vereceğimi şaşırdım". Tahsin abi gülmesedi "valla kızım bunlar özel yapım belliki değer verdiğin bir kardeşin gözlerinden belli bende nadide parçalarımdan çıkarayım dedim" hepsi harikaydı ama bir tanesi vardı dehşet güzeldi elime alıp inceledim baget bir setti hoş duruyordu "Tahsin amcam bu olsun" Tahsin amca gösterdiğim sete baktı "çok güzel seçim güzel kızım Allah tamamını erdirsin" işlerimi halledip paketimi alıp evime döndüm Bu günde böyle geçmişti havlar iyice soğumaya başlamıştı eee kasım ayındayız. Telefonumda bakınırken bir köpek dikkatimi çekti ne kadar tatlıydı istiyordum uzun zamandır ama vakit bulamıyordum barınaktaymış bu cins bir köpeğin barınakta ne işi vardı bir anlık karar arabanın anahtarını alıp barınağa doğru yola koyuldum. sahibi bırakmış bakamıyormuş gerekli şartları bakımını öğrenip köpeğimi sahiplenmiştim. Çin aslanıydı cidden çok tatlıydı evimize geldiğimizde onu yere bırakıp mama kabını su kabını yerlerine yerleştirdim hoşgeldin evine şila. Biraz şilayla oynayıp vakit öldürdüm akşam yemeği için hızlıca tost yapıp koltuğuma konumlandım şilayla baktığımda çoktan koltuğun üzerinde uyuduğunu gördüm. Banyoda kısa bir duşun ardından yatağıma uçuş yaptım telefonumu şarja takıp uykunun ellerine kendimi bıraktım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD