Bölüm 10 : Ateşin İki Alevi Sabahın ilk ışıkları, Mardin'in taş evlerinin ardından sızarak odanın tozlu zeminine düşüp, dün geceki yıkıntıyı aydınlattı. Mavi, bana sırtını dönmüş, küçülmüş, kırılgan bir vaziyette uyuyordu. Omzunun üzerinden gördüğüm yanağı, kurumuş gözyaşı izleriyle çizilmiş bir haritaydı. İçimde, onu bu hale getiren adamdan nefret ettim. O adam bendim. Usulca yataktan kalktım, çıplak ayaklarımla soğuk taşlara basarak balkona çıktım. Ufukta, güneş, Dicle'nin üzerine kan kırmızısı bir aydınlık yayıyordu. Bu güzellik, içimdeki çirkinlikle o kadar tezat oluşturuyordu ki, midem bulandı. Dün gece, Mavi'ye sadece fiziksel bir acı vermemiş, ona olan sevgimi, saygımı ve güvenini de kirletmiştim. Onu, içimdeki şeytani arzularım için bir çıkış yolu, bir sünger olarak kullanmıştım.

