Kasaba, Mira ile Deniz’in ilişkisini fark eden ilk yerlerden biri oldu. Büyük tepkiler yoktu ama küçük bakışlar, yarım gülümsemeler vardı. Çünkü bu kasabada insanlar yüksek sesle konuşmaz, olanı sessizce kabul ederdi.
Pansiyonun sahibi Nermin Hanım, Mira’ya en yakın olanlardan biriydi. Altmışlarını geçmiş, yumuşak sesli bir kadındı. Mira’nın bazı sabahlar geç kalktığını, bazı günler daha solgun olduğunu fark ediyordu ama hiç sormuyordu. Bunun yerine mutfağa fazladan bir tabak koyuyor, çorbanın altını biraz daha kısık ateşte tutuyordu.
Bir gün Mira kahvaltıya indiğinde Nermin Hanım ona baktı. “Deniz dün seni eve bırakırken gördüm,” dedi. “İyi duruyordun.”
Mira gülümsedi. “İyiyim,” dedi.
Nermin Hanım başını salladı. “Belli,” dedi sadece.
Atölyeye gelen yan karakterlerden biri de Ali’ydi. Deniz’in çocukluk arkadaşıydı. Şehirde yaşar, ara sıra kasabaya gelirdi. Gürültülü konuşur, çok gülerdi. Mira ilk başta Ali’nin enerjisinden yoruldu ama zamanla ona alıştı.
Bir gün Ali atölyede Deniz’i dirseğiyle dürttü. “Bu sessizliği nasıl beceriyorsun?” dedi. “Ben beş dakika duramam.”
Deniz gülümsedi. “Bazı şeyler sessizken daha iyi,” dedi.
Ali göz ucuyla Mira’ya baktı. “Anlaşıldı,” dedi. “Sebebi belli.”
Mira bu cümlede rahatsız edici bir şey hissetmedi. Çünkü Ali’nin bakışında merak vardı, sorgu yoktu.
Kasabada bir de Elif vardı. Sahilde küçük bir dükkân işletiyordu. Mira ile kısa sürede yakınlaştılar. Elif, Mira’nın yavaşlığını hemen fark etmişti ama bunu bir zayıflık olarak görmemişti.
Bir gün sahilde yürürlerken Elif sordu: “Deniz iyi biri mi?”
Mira durdu, düşündü. “Evet,” dedi. “Zorlaştırmıyor.”
Elif gülümsedi. “En kıymetlisi o,” dedi.
Deniz, Mira’yla sevgili olduktan sonra da değişmedi. Daha fazla dokunuyor, daha çok yanında duruyordu ama hâlâ sormuyordu. Yan karakterlerin varlığı bile onu daha meraklı yapmamıştı. O, Mira’yı olduğu hâliyle kabul ediyordu.
Bir akşam hep birlikte Nermin Hanım’ın mutfağında oturdular. Çay, kek, yarım konuşmalar… Ali yüksek sesle bir şey anlatırken Mira başını Deniz’in omzuna yasladı. Deniz eliyle onun saçını tuttu. Bu küçük hareket, kalabalığın içinde bile yalnız kalabilmelerini sağladı.
Mira o an düşündü:
Beni seven herkes bilmek zorunda değil.
Bazıları sadece burada olmalı.
Kasaba, yan karakterleriyle birlikte akmaya devam etti. Kimse büyük sorular sormadı. Kimse cevap beklemedi. Mira ve Deniz de bu dünyanın içinde, başkalarının tanıklığında ama kendi sessizliklerinde sevgili kalmayı sürdürdü.