Bana bakışı… panikti. Karmakarışıktı. Beni mi taşıyordu, doğacak çocuğunu mu koruyordu, ayırt edemedim. Ama yüzündeki ifade her şeyden daha gerçekti. Bu, “kurtarmam gerek” ifadesiydi. Bu, “şimdi bir hata yaparsam ikisini de kaybederim” ifadesi. Korkuyordu, ama aynı zamanda ani bir güç yüklenmiş gibiydi. Gözlerinin kenarına kadar inen çatık kaşları, dudaklarının arasından kaçan hızlı nefesi, her şey sarsıyordu beni. Ve ben giren sancıyla çığlık attım. Agit ise saçma sapan bir şekilde beni ayaklarımın üzerine bıraktı. O gece oldukça karanlık, ay bile pusluydu. “Ne oldu? Zerya!?” “Ne olacak, doğuruyorum!” dedim neredeyse bağırarak. Alıp götürecek derken birden bırakması sinirime dokundu. Ya da ağrı beni birden daha sinirli yaptı bilmiyorum. Yüzü bir anda soldu. Ne yapacağını bilemedi. E

