“Gördüğün gibi pek hoş gelmedim.” dedim. Ses tonumu kontrol etmeye çalıştım ama yine de kırgınlık damlıyordu kelimelerden. Bence benimle dalga geçiyordu. Saçımdan sürünerek buraya geldiğimi görüyordu. Nasıl hoş gelecektim? O kadar sakin, o kadar zarifti ki… O an karşısında saçlarım dağınık, gözlerim uykusuzluktan mor, içim de dışım kadar darmadağınıktı. Ama yüzümdeki yarım ifade her şeyden daha çok acıtıyordu. “Agit’ in bu ara sinirleri bozuk. Ona ters gitme.” dedi. O anaç, sakin ve yumuşak ses tonu... Sanki beni koruyormuş gibi... Sanki ben onun tatlı küçük kız kardeşiymişim gibi... Ama ben o değilim. Ve bu oyun çok eski bir oyundu. Sözleri içime buz gibi oturdu. Boğazıma bir yumru geldi. “Beni düşünüyor gibi yapma.” dedim. Gözlerinin içine bakarak, net bir şekilde. “Kimse üzerine kuma

