Mert’ten Defne kucağımda, ormanda yürüyorum. Galiba kaybolduk. Bir kayanın üstüne oturdum; telefon çeker inşallah. Defne her geçen dakika daha sıkı sarılıyor. Bir de az önceki öpücük… Off! O bana sarılırken bacaklarını dizlerime bıraktım, telefonu elime aldım ama çekmiyor. “Hep senin yüzünden, kaçak kız. Aklın gibi kendin de kaçaksın tekisin, beni de kaybettin,” dedim, sanki bana tepki verecek gibi. “Sen kendini bana bıraksan, ohoo oooo,” dedi baygın baygın sesiyle. Bu kıza her ne vurdularsa, yaramıyor anlaşıldı. “Defne…” Biraz uyanmaya çalışsa fena olmaz, yoksa ayarımı iyice bozacak. Eski usül bilgisayar kabloları gibi beyin kıvrımlarım birbirine girdi. “Defne… Uyan, hadi kendine gel.” Kafasını biraz daha göğsüme yerleştirdi. “Ben rahatım,” diye mırıldandı. Tabii rahat olursun ana

