Ben hala gelinliğimle ayakta dikilirken üzerimde dolaşan bakışlardan da rahatsız olmaya başlamıştım. Serhat bir sürü söz söylemiş ve yine çekip gitmişti. Allah aşkına düğünümü mahvedip beni buraya tıkan kendisiyken nereye gidebileceğini sanıyordu bu adam. Gelinliğin eteklerini toplayıp peşinden girdiği odaya girdim. Hemen hemen kendi yaşlarında bir adamla hararetli bir konuşmanın içindeydi. Kaşları onu tanıdığımdan beri çatık ve bedeninin katılığı on metre öteden bile seçiliyordu.
Sinirliydi ! Ama en azından benim kadar çaresiz değildi.. Onun eski sevgilisi yüzünden bu hale düşmüştüm. Bu durumda köyden gelen misafirlerimiz baba evindeyken oraya bile geri dönemiyordum. Sevgili kertiğim o eve girdiğim an beni alıp gidecekmiş gibi his vardı içimde... İşte bu sebepten burada kaçma kocamı sabırla bekleyip duruyordum.
Serhat'ın gözleri bana döndüğünde karşısında ki adama başını salladı ve bana doğru yürümeye geldi.
"Sen daha gitmedin mi ? " diye sordu.
"Gidecek yerim yok " dedim.
"Ailenin evine geri dön. Bir yanlışlık olmuş de , ne bileyim söyle bir şey gelsin alsınlar seni " dedi. Elleri sürekli ensesindeydi bu adamın. Yüzünde sıkılgan bir ifade vardı.
Ben sustukça çözüm yolları aramaya devam ediyordu..
"Allah aşkına gidecek hiçbir yerin yok mu senin " diye bağırdı en sonun da..
Vardı elbet . Olmaz mıydı ? Babamın evi vardı ama orada da akbabalar vardı be kocacığım. Hiçbir kuvvet beni o eve geri döndüremezdi. Hele üzerimde gelinlikle , damat değişikliğiyle ölsem gitmezdim..
Ben sustukça o daha fazla delirdi. Ah size kendim hakkında bir şey söylemeyi unuttum. Susarak insanları delirtme gibi bir huyum vardı..
Kolumdan tutup beni kendiyle birlikte yürütmeye başladı. Sürükledi desek daha doğru olur... Odun herif ne olacak.
Gelinliğimin etekleri leke olmuştu. Ah ah ben ne hayaller kurarken neler yaşıyordum.
"Allah aşkına biraz yavaşlar mısın ? Üzerimde ki elbise değil gelinlik ve benim senin gibi leylek bacaklarım yok " diye bağırdım en sonunda.
Kolumu bırakıp hışımla bana dönerken " sen bana leylek bacaklı mı dedin " diye kükredi. Bir adım geri attım.
"Hayır hayır, uzun bacakların var demek istedim yani şey benden uzunsun ya adımlarına yetişemiyorum dedim. " Dedim dedim ve giderek saçmaladım. Ya sabır çekerek otoparktaki arabalardan birine bindi.
Allah'ın öküzü..
Tanımadığı bir semtte geldiğimiz de oldukça lüks bir apartmanın önünde durdu araba. Merak ettiğim çok şey olsa da sormadım. Mesela bir polis memuru nasıl bu kadar lüks bir arabaya binebiliyordu.
Bu sefer odun kocam kapımı açtı ve inmeme yardım etti. Yarım saat önceki davranışlarından sonra bu haline şükrediyordum... Nasıl olsa daha ilk dakikadan içinde ki hanzoyu belli etmişti.
**********
Berbat başlayan gün berbat bir şekilde devam ederken bu kızın başına kalacağın biliyordu. Sahi neyi bekliyordu. Kızın anası babası o orman kaçkını herifin ailesini alıp gittiğinde pelinin de gideceğini mi ? Evet başta öyle sanmışsa da yanıldığını anlaması uzun sürmemişti. Şimdi arabasında gelinliğiyle oturan bu kız hayatına dahil olmayı başarmıştı işte bile.. Normal de onu bir otele götürmeli ve başında savmalıydı.
Bunun tek çözümü bu gibi görünse de kararını evinden yana kullandığını apartmanın önünde geldiğinde fark etti. Eski sevgilisi e çok zararı Peline vermişti. Kendinin bir kaybı yoktu. Sadece kurtulması gereken bir evli ibaresi vardı..
Ama Pelin..
He rşey ortaya çıktıktan sonra bile ailesiyle gidemeyip tanımadığı bir adamla kalacak kadar zor bir durumdaydı anlaşılan. Ahhh. Lanet olsun. Bir de o adam vardı. Adam demeye bin şahit istese de onun karısına , ben seninle evlenirim demişti... Lan kim kiminle evleniyordu. Bu kadın zaten onunla evliydi. Arabanın kapısını açıp inmesine yardım etti. Gecenin bir yarısı o devasa gelinlikle kendisine zarar vermesine izin veremezdi. Apartmana girdiklerinde güvenlik görevlisinin tebrik etmesiyle sinirleri tepesine çıkan Serhat sakinleşmek için en iyi bildiği yöntemi yapmaya başladı. Yüzden geriye saymak..
En son sinirlendiğinde eksi on bini görmüştü ama şuan bunu düşünmeyecekti.
Asansöre binmek üzereyken buz gibi eline değen sıcak tenle kaşlarını çattı. Pelin bir eli gelinlikte diğer eli avuçlarının içinde kendisine bakıyordu.
"Yetişemiyorum Serhat yavaş ol "
"Ya da sen biraz hızlı ol ha bebek adımlarıyla yürümekten vazgeç " dedi m
"Kim dedi sana o kadar dar gelinlik giy diye "
"Kocam , ah pardon kocam sendin değil mi kocam sandığım adam oldukça beğenmişti gelinliği mi ? " Bu kız bana laf sokmaya iyi alışmıştı.
"Hah ne güzel dedin bak kocan olduğunu sandığın adam beğenmiş , senin kocan benim ben beğenmedim " dedim..
"Senin o manyak sevgilin olmasaydı sen kocam falan olmayacaktın , ben şimdi Umutla "
"Sen şimdi Umutla ne ? Söylesene Pelin Bahtıkara ya da pardon mutlu mu demeliydim.. Eğer Banu olmasaydı seninle evli olmazdık ya da şöyle düşün eğer ben bu gece o düğüne gelip seni almasaydım çakma bir kocayla aynı odaya girecektin " dedim. Yüzü domates gibi kızarırken ilk defa bunun farkına varmıştı anlaşılan. Ahhh Banu ah sen elime geçirirsem kimse elimden alamayacak.
Madem intikam almak istiyordun neden beni bu cadıya mahkum ettin ki ? Koca evlendirme dairesinde başka kadın mı kalmamıştı.
Dairenin önüne geldiğinde elini bırakıp cebimden anahtarı çıkardım. En azından biraz dinlenirsek daha sağlam kararlar alabilirdik.
******
Eve girdiklerinde salonun ortasında dikilen bir adet gelin ve ben vardım.
Evin kapısını sertçe kapayıp kızın karşısına dikildim... Her defasında daha ne olabilir derken başıma gelmeyen kalmamıştı.. Bunca şeyden sonra daha fazla ne gelebilirdi başıma..
"Ayakta kalma " geç " dedim karısına. Karım bu hitap dudaklarıma pek yakışmasa da aldırmadım.. Bu durumdan en kısa sürede kurtulacaktmı nasıl olsa..
Üstünü değiştirmek için odaya yöneldiğimde kapı zili doldu kulaklarıma.. Gecenin o saatinde gelen pek hayırlı bir haber getirmezdi. Saat neredeyse sabaha karşı beşti.. Endişeyle kapıyı açtığımda karşım da bir adet gülse ve annem vardı.
İşte şimdi tam anlamıyla b*ka batmıştı.. Vatana millete hayırlı olsundu..
Kapıda annem ve kız kardeşim evimde üzerinde gelinlikle duran bir Adet Pelin. Hangisi daha kötüydü bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey vardı. Bu işten bu kadar kolay kurtulamayacaktım.
"Sen nasıl bize haber vermezsin Serhat ,i oğlum biz senin ailen değil miyiz ha " dedi daha içeri girmeden.
"Madem evlenmek istiyordun neden söylemedin oğlum , hadi evlendin neden haber vermedin . Ben seni böyle mi yetiştirdim ha " Annem bağırarak salona geçti. Gülse neredeyse kahkaha atacaktı ama can sağlığı için yanaklarını kemiriyordu. Bu arada aneminde sesi kesilmişti.
Şimdi karşı karşıya bir adet gelin ve kaynana vardı evimde. Pelin şaşkınca anneme bakarken annem vakur bir tavırla öpmesi için elini uzattı. Annem eski Anadolu kadınlarındandı. Örf ve adetleri yaşatmayı severdi. Pelin annemin elini kavrayıp önce öptü sonra da alnına koydu.
Annemin gözlerinde ki artılar hızla yükselirken bana döndü.
"Anne bak nerden öğrendin bilmiyorum ama bildiğin gibi " değil dedim. "Aslında biz gerçekten evli bile değil" Sözümü tamamlayamadım.
Gülse ara kızım babanı , çocukların imam nikahları kıyılacak " dedi.
"Anne bak yanlış anlıyorsunuz , bırak anlatayım ne olur , Pelin senden bir şey söylesene "
"Sus Serhat benim her şeyden haberim var . O eski kırıkların yüzünden başına gelmeyen kalmadı.. Bir tek senin başın değil gencecik kızında başını yakmışsın. Oğlum ben sana hiçbir şey öğretemedim mi ? Şimdiye kadar aklın neredeydi ? Madem bir yanlış anlama var önce haber verseydin ya kızın düğününü basmak ne demek evladım. Ne duruma düşürdün kızcağızı haberin var mı ?"
"Anne benimde bu gün haberim oldu anne bak zaten boşanacağız nikahın iptalini isteyeceğim , ne olur ortalığı karıştırma "
"Boşanma falan olmayacak Serhat Mutlu yediğin haltın sorumluluğunu alacaksın. İmam nikahı kıyılacak. Bu son sözümdür . Yoksa bir annen olduğunu unut " dedi.
Bu sözlerden sonra gözümün önüne gelen tek şey üç dört yıl sonra kucağımdaki birkaç adet çocuktu.. Annem de bu azim varken Peline beni EVLİ MUTLU ÇOCUKLU da yapardı.