0.1

1759 Words
Havalimanından sonra taksiye atlayarak otele doğru yola çıkmıştım. Havalimanından yarım saat mesafede lüks bir otelde yer ayarlamıştım. Sonuçta hiç bilmediğim insanların evinde kalamazdım. Baba demeye bin şahit isteyen adam defalarca aramış ama bana ulaşmamıştı. Bu işin içinde bir iş vardı. O adam beni asla aramazdı ki numaramı bile bildiğini yeni öğrenmiştim. Bu kadar mı heyecanlıydı benden kurtulacağına? Sanki ben onlara bayılıyordum. Kendi pisliklerinde boğulsunlar. Taksi büyük bir otelin önünde durunca ücreti ödeyerek kapıyı açtım. Bavulumu da alarak yavaş adımlarla otele doğru adımlamaya başladım. Otel tam bana göreydi. Dışı siyah içi gri siyah... Siyah bana saklamayı öğretti. Siyah bütün renkleri içinde barındıracak güçlü kalmayı öğretti. Kanın bile üstünde gözükmediği zamanlarda o kanı sadece senin hissetmeni öğretti. Kimine göre siyah karamsarlık gibiydi. Bana göre ise siyah her şeyi bilerek susan bir insan gibiydi. Ne demişler: "Hayatı her zaman renkli yaşamak zevk vermez insana, bazen de siyah beyaz yaşamalısın hayatı." Bu söz benim için tam tersiydi. Benim hayatımda renklere yer yoktu. Renkler birçok duyguyu, olayı belki de zamanı temsil ediyordu. Benim hayatımda duyguya yer yoktu. Dağda senden başka kimse sana ne hissettiğini sormazdı. Zaman ise benim için ya vardı ya da yoktu. Çoğu zaman nefes almak için bile zamanı olmayan bizlerin zaman kavramına çok hakim olması beklenemezdi zaten. Benim hayatım siyah beyazdı. Ya bir şey vardı ya da yoktu. Ki çoğu zaman yoktu. Bunları düşünürken rezerve ettiğim odaya çıkmış, bavulumu kenara bırakmış odayı inceliyordum. Aynı otel gibi sanırım bütün odalar siyahtı ki bu benim burayı daha da sevmemi sağladı.  Çalan telefonumla bütün odağım o olmuştu. Çantamda çıkardığım telefonun üstünde yazan ismi görünce ister istemez mutlu olmuştum. "Alo. Efendim Tehlike?" "Vardınız mı komutanım?" dedi Tehlike. "Vardım aslanım vardım. Şimdi hoparlörde olduğumu bilerek herkese söylüyorum. Burada ne kadar kalacağım hakkında en ufak fikrim yok. Fakat geri geldiğimde birinizde bir hantallaşma sezeyim o zaman kaçacak delik arayın."  "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM"  "Keyifler nasıl?"  "İyiyiz komutanım. Sizsiz burası da çekilmiyor valla. Hele bir geri gelin içtimayı iki kere üst üste yapacağım." dedi Kurt.  "Ben unutmam bu sözleri Kurt. Gelince ilk işim sana iki kere içtima yaptırmak olacak aslanım." Gülme sesleri gelirken Kurt'un söylenmelerini dinledim bir süre. Sonra ise saatin yaklaştığını fark ederek telefonu kapattım. Kısa bir duş aldıktan sonra üstüme kafama göre bir şeyler giyerek silahımı bacağımın üst bölgesine taktığım aparata sakladım. Saat bire gelirken odadan çıkarak çağırdığım taksiyi bir galeriye sürmesini istedim. Sonuçta ne kadar kalacağım belli değildi. Taksilerde sürünmek yerine bir araç kiralamak daha mantıklıydı. Bir galerinin önünde durduktan sonra parayı ödeyerek galeriye girdim. Gözüme kestirdiğim ilk araca bakarken yanıma gelen adam konuşmaya başladı. "Bu sizin gibi bir bayan için fazla kaba değil mi?" "Anlamadım." "Sizin için diyorum bu araç çok fazla kaba duruyor. Sizi en iyisi arkadaki daha spor modellere yönlendirelim." "Öncelikle bayan değil kadın. Bunu bilemeyecek kadar medeniyetsiz olmanız sizin kabahatiniz. Bir başka konu ise kiralayacağım aracın nasıl ve hangi model olacağına ben karar veririm kendi düşüncelerinizi kendinize saklayın. Ki bu aracı kiralıyorum. " Sözlerimden sonra elini koluma koyarak hem okşayıp hem de ileri geri hareket ediyordu. Bir yandan da konuşuyordu. " Sert kız ha. Severiz bebeğim. Merak etme sen ben sana bu aracı kira değil direk veririm ama sende beni tatmin edeceksin. " sözlerinden sonra kolumu tutan bileğini tek bir hareketle ters çevirerek dizine ayağımı geçirdim. Anında ters çevirerek diz üstü çöktürdüm. Kolunu ters bir şekilde sırtına baskı uyguladım. Aynı zamanda bağırarak konuşmaya başladım. " SENİ ... NEDİR BİZİM SİZDEN ÇEKTİĞİMİZ?NEDİR SİZİN BU HER KADINI AYNI KEFEYE KOYUP MUAMELE ETMENİZ? YETMEDİ Mİ ? SİZİN YÜZÜNÜZDEN SOKAKTA RAHAT YÜRÜYEMEYECEK MİYİZ ? BANA BAK OĞLUM BİR DEFA DAHA SÖYLEMEYECEĞİM. ŞU ARABANIN KİRASI HER NE KADARSA YAZIYORSUN BENDE ARABAYI ALIP GİDİYORUM . DUYDUN MU? DUA ET SENİ BURADA GEBERTMEDİĞİME . ŞU KONTRATI HAZIRLA . BİR KERE DAHA BÖYLE BİR ŞEY YAPTIĞINI GÖREYİM VEYA DUYAYIM SENİ ŞİKAYET EDERİM, DUYDUN MU BENİ?" kafa salladığında kolunu bıraktım ,o da hemen kontratı hazırlayarak getirdi. İmzayı atıp parayı ödedikten sonra hastanenin adresine doğru yola çıktım.  Navigasyon ile birlikte yaklaşık yarım saatte geldiğim hastanenin otoparkına arabayı park ederek gözlüğümü taktım. Filmli olan camlardan dışarı baktığımda bahçedeki herkesin bu pahalı arabanın sahibini merak ettiğini anladım. İnsanlar böyledir işte. Sadece bir şeyin dışına bakarlar. Mesela bir pasta aldığınızda onun dışarıdan da lezzetli görünmesi önemlidir. Kimse onun ilk tadına bakmaz. İnsanlar içinde aynısı geçerliydi. Kimse çocuğunun bir fakirle arkadaş olmasını istemezdi benim okul zamanımda. Kimse de olmamıştı ya neyse. Şimdi ise ben onlarla olmuyordum. Nasıl zamanında benden tiksinirmiş gibi bakıyorlarsa şimdi bende onlara öyle bakıyordum. Arabadan indiğimde herkesin beğeniyle beni süzdüğünü fark ettim fakat takmayarak arabayı kilitleyip hastaneye girdim. Danışmaya giderek gideceğim yeri sordum. Duvardaki saate gözüm iliştiğinde saatin ikiye beş kala olduğunu gördüm. Zamanında yetişmiştim.  "5. kat sağdan üçüncü oda efendim. Burak Bozkurt yazıyor kapıda. Başka bir isteğiniz?" "Hayır ,teşekkürler. İyi çalışmalar." diyerek asansöre bindim. Yanımda benden yaşça kendini büyük göstermek için çabalayan bir kız vardı. Açıkçası kimseyi giyiniş veya makyajına göre yargılamak kimsenin haddine değildir fakat kızın hal ve tavırları son derece iticiydi. Eğer birini dış görünüşe göre yargılasaydım başkalarından farkım olmazdı.  Asansör durduktan sonra kızı takmadan ilk inerek danışmadaki kadının tarif ettiği odanın önüne geldim. Tesadüf olduğuna inanmadığım bir şekilde o kız da arkamdan geliyordu. Kapıyı tıklayarak içeriden ses gelmesini beklerken o kızın kapıyı çat diye açtığına şahit oldum. Kimseyi takmadan odada bulunan sandalyelerden birine oturduğunda ne kadar görgüsüz olduğunu fark ettim. Kızı daha fazla takmayarak açık kapıyı tekrar tıklattıktan sonra içeri girerek herkese baş selamı verdim. Sonra ise boş olan bir koltuğa oturarak etrafıma bakmaya başladım. Odada anne ve baba mahlukatları ,onların yanında ise işi düşünce sürekli beni arayan fakat ulaşamayan abimi gördüm. Onlara küçümseyici bir bakış atarak yanındaki sandalyedeki kızla annem olacak o kadının ne kadar benzediğine şahit oldum. Karşımda bir koltukta ise oldukça zarif bir kadın ,onun yanında ise aynı onun gibi dik duruşlu bir adam oturuyordu. Kadın bana hem hayranlık hem de biraz özlemle bakıyordu. Sanırım çok emindi onların kızı olduğumdan. Şu da bir gerçekti ki kadının gözleri aynı benim gözlerimdi. Hemen onların sağındaki tekli koltukta ise esmer genç bir çocuk oturuyordu. Ona bakarken bana baktığını fark ettim. Aynı o kız gibi küçümseyici ve nefret dolu gözlerle bana bakıyordu.  Bu bakış benim için hiçbir şey ifade etmemekle birlikte içimden dalga geçmeme sebep oldu. Sırf birini tanımadan ona nefret beslemek çok acizceydi. Başkalarını yargılarken insan bir de dönüp aynaya bakmalıydı. Eğer bu aile benim öz ailemse bile onlara ön yargıyla yaklaşmazdım. Sonuçta bu hayatta kimin ne yaşadığını ondan iyi kimse bilemezdi. İçeri giren otuzlu yaşlardaki doktor ile birlikte herkesin bakışları oraya döndü. "Öncelikle hepinizden çok özür dileyerek söze giriş yapıyorum. Ben bu hastanenin yeni baş hekimliğine geçtim. Dosyaları incelerken seneler önce yapılan hatayı fark ettik. Bunların sorumlularını bir bir hakkettiği cezayı verdik. Size gerçekten çok üzgün olduğumu söylemek istedim. Sonra ise Karaca Hanım'ın saç telinden alınan örnek ve Ceylan Hanım'ın kanından alınan örnekler ailelerle karşılaştırılmıştır. Karaca Hanım Burak Bozkurt'un , Ceylan Hanım ise Tayfun Timur'un öz kızı olduğu ortaya çıktı." Bunun olacağını az çok biliyordum. Fakat bana bir kere sevgi göstermeyen kadının yeni bulduğu kızına bu kadar özlemle sarılması zoruma gitmedi desem yalan olurdu. Eski ailem yeni kızlarıyla dolu dolu sarılırken onlara tiksinç bir şekilde aktıktan sonra öz aileme döndüm. Kadın ve adam bana özlemle bakarken yanlarındaki genç bana son derece nefret ile bakıyordu. Kadın hızla yanıma gelerek boynuma atladı. Bunca sene anne kokusu almamış olmanın getirdiği zorlukla ellerimi yavaşça sırtına yerleştirdim. Kadının hareketleri içtendi. Mesleğimin getirdiği özelliklerle samimi ve sahte hareketleri çok kolay birbirinden ayırıyordum. Yanımıza o adamda gelerek bir süre o da sarıldı. Ellerimi geri çekince eski babam olacak et yığını konuşmaya başladı. " Herkes öz kızını alsın." Ona küçümseyerek bakarken onun bu dediği herkes onayladı. "Mahkeme kararı bugün yarın çıkar. Resmi olarak da bütün olay halledeceğiz." dedi yanımdaki adam. Herkes onayladıktan sonra bir şey fark ettim. Bozkurt soyadı hem kapıda hem de hastanenin adıydı. Demek ki onlara aitti. Cihangir babanın ortaklarının soyadı da Bozkurt'tu. Zengin oldukları belliydi fakat bu beni o kadar alakadar etmiyordu. Zengin fakir, güzel çirkin hepsi benim için aynıydı. Bir zengin olup içinde gram merhamet olmayan insanlar vardı bir de fakir olup lokmasına kadar paylaşanlar. Kısacası beni içleri alakadar ediyordu.  Bu zamana kadar yanımda kimse yoktu. On beş yaşımdan sonra hayatım askeride şekillenmişti. Cihangir baba sayesinde ait olduğum yerin orası olduğuna karar vermiştim. Bunu ona söylediğimde bana söylediği tek şey "Seninle gurur duyuyorum Karaca'm" olmuştu. Baba sevgisini ondan görmüştüm. Kardeş sevgisini ise 2 senelik timimde bulmuştum. Hiçbiri evli olmamakla birlikte biz aile gibiydik. Fakat anne yanım hep boştu benim. Arkamda bırakacağım insanların olması beni güçsüz mü yapacaktı peki? Zaman gösterecekti. "Eve geçelim mi kızım?" adının Derya olduğunu öğrendiğim öz annemden gelmişti bu soru. "Aslında bir-" "Lütfen annecim." Dolu gözlerle bana baktığında içimde bir şeylerin acıdığını hissettiğimde kafamı salladım. "Siz önden gidin. Ben sizi takip edeceğim." Kafasını salladığında araba binerek peşlerinden gitmeye başladım. Radyoda çalan şarkı tam hislerimi anlatıyordu. Biliyorum herkes tektir Hayat gibi bazen o rengareng-i ayaz Önce yağmur sonra güneş Sonra bize de gökkuşakları Saydım ben Kaç günün o batımı bana yara gelir Ay gibi geceye ben sana deli Her şeyi silemedim Üstü tek renkten bi' gökkuşağı gibi Bi' anda gülmemiş Biraz benim gibi Dışarda tüm bütün evren Gerekse biraz direnmen İçinde gökyüzü var bense yarından beter Sen bırak tutunmayı Dünya bizi sarmalar Deyim yerinde, en içinde Rengarenk acılar Sen bırak tutunmayı Dünya bizi sarmalar Deyim yerinde, en içinde Rengarenk acılar Biliyorum herkes tektir Hayat gibi bazen o rengareng-i ayaz Önce yağmur sonra güneş Sonra bize de gökkuşakları Saydım ben Kaç günün o batımı bana yara gelir Ay gibi geceye ben sana deli Her şeyi silemedim Üstü tek renkten bi' gökkuşağı gibi Bi' anda gülmemiş Biraz benim gibi Dışarda tüm bütün evren Gerekse biraz direnmen İçinde gökyüzü var bense yarından beter Sen bırak tutunmayı Dünya bizi sarmalar Deyim yerinde, en içinde Rengarenk acılar Sen bırak tutunmayı Dünya bizi sarmalar Deyim yerinde, en içinde Rengarenk acılar Büyük bir villanın önünde durduğumuzda arabamdan inerek yanımda duran görevliye anahtarı verdim. Yaklaşık elliye aşkın korumanın olduğu kocaman bir bahçesi vardı. İçeri geçtiğimde etrafı inceleme fırsatı bulmuştum. Şimdiye kadar birkaç tane kadın çalışan ve orta yaşlarda bir kadın görmüştüm. Burak Bey'i takip ettiğimde büyük bir salon karşımdaydı. "Geç kızım." Kafamla onayladıktan sonra yanıma Demet Hanım ,karşımıza ise Burak Bey ve adının ne olduğunu hala bilmediğim bana nefret dolu gözlerle bakan çocuk oturdu. "Kızım öncelikle bunca sene sonra seni bulmanın vicdan azabını çekiyorum. Biz çok özür dileriz ya-" "Sorun değil." Göz göze geldikten sonra Demet Hanım konuşmaya başladı. "Kızım abilerin de birazdan burada olur. Karşındaki de kardeşin Kara." Kara deyince hafif gülümsedim. Lakabımın öz kardeşimin ismi olması beni nedensiz bir şekilde mutlu etmişti. Ta ki o aşinası olduğun nefret dolu sesi kulaklarıma ulaşana kadar. "BENİM BİR ABLAM YOK. HİÇ OLMADI HİÇ DE OLMAYACAK. BEN ONUN KARDEŞİ FALAN DEĞİLİM."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD