0.2

1295 Words
Alışıktım insanların beni kabul etmemesine, alışıktım küçükken hep hor görülmeye. Sonra her şey değişti tabi ki. O küçük kız kendini sadece kendi kırabilecek kadar demir ağlarla ördü. Sayılı kişiler içerde kalırken geri kalan herkes dışarda kalmıştı. Pişman mıydın? Asla.  Ne yalan söyleyeyim bir ailem olabilme düşüncesi bile bana yabancıydı. Kara'nın söylediği sözler gram beni etkilememişti. Sadece küçük bir kardeşim olması beni mutlu etmişti ama her zamanki gibi bu mutluluk da kısa sürmüştü. Fakat insan varlığını bilmediği bir şeyin yokluğuna üzülmüyordu. Ben aile varlığını hiç tatmamıştım ki neden üzüleyim. Üzülmek bir yana dursun yüzümde tek mimik bile oynamadı. Sadece boş boş yüzüne bakmakla yetinmiştim. Önce tam gözlerimin içine baktı sonra ise yüzünü buruşturdu. Sanırım gerçekten de arkamda birini bırakmama gerek kalmamıştı zaten. "Eyvallah" Kafa ile selam vererek söylediğim kelime onu şaşkınlığa uğrattı sonra ise dalga geçtiğimi anladığında tekrar sinirlendi. "Ne bu sendeki küçük dağları ben yarattım havası? Ne sanıyorsun ki sen? İki günlük bir kıza alışmamı mı? Sen benim ablam falan değilsin hiç de olmayacaksın duydun mu? Sen de o kız gibisin. Üstüne giydiğin kıyafetler bile ona benziyor. Pahalı markalardan alınmış ayakkabı ve arabalar, arşa değen ego... Ah bir de şimdi senin her gün farklı bir erkeğin vardır değil mi? Neyi tartışıyoruz ki? Sen de onun gibi yaparak daha da bizim ailemizi darmadağın edeceksin." Daha fazla sabrımı sınamaması gerekiyordu. Kendimden küçük ,hiçbir şeyin farkında olmayan bir çocuğa vuramazdım. Benim kitabımda benden güçsüzleri bilek gücüyle ezmek yoktu. "Asıl sen ne sanıyorsun ? Sizin ne paranıza kaldım ne de evinize. Sen beni ne sanıyorsun asıl ben ona şaşırıyorum. Makyaj yapıyorum ,evet . Bu kimseyi alakadar etmez. Kısa giyiniyorum. Ne yani bunları yaptım diye sürtük mü oluyorum? Bir kadın açık diye aranıyor kapalı diye yobaz değildir. Veya sırf kendini böyle seviyor diye ona bu muameleyi yapamazsın. Kendimden küçük birine hele ki o daha bütün insanların aynı olmadığını anlayacak kavrama yetisine sahip değilse hayatta dokunmam. Ayrıca ne sanıyorsun burada kalacağımı falan mı?" Önce gözlerinin içinde bir yıkım yaşadı. Neden olduğunu pek anlamasam da karşımdaki insanlara üzülmeyi uzun süre önce bırakmıştım. İnsanlar beni üzerken bana acımıyorsa ben neden onlara gerçekleri söylerken acıyayım sonuçta. Demet Hanım'ın konuşması ile yeniden ilgim ona yöneldi. "Ne demek burada yaşamayacağım kızım? Bize bir şans vermeyecek misin? "Dolu gözlerle bana baktığında yeniden iç geçirdim. Onu kırmak istemiyordum fakat yeni tanıştığım birinin evinde kalacak kadar da akıl yetimi kaybetmemiştim. Kaybetmemiştim değil mi? "NE OLUYOR BURADA?" Bağıran pardon kuyruğuna basılmış kedi gibi böğüren şahsa çevirdim gözlerimi. Burak Bey'in yaklaşık 20 sene önceki kopyası gibiydi. Sanırım yeni bir aile vakası daha çıkıyordu. Burak Bey söze girerek aileyi sakinleştirmeye çalıştı. "Hepiniz sesinizi kesin. Öncelikle herkes gelip oturuyor." "Ba-" "Herkes oturuyor dedim Emir" Herkes tek tek otururken onları üstün körü süzüyordum. Üç tane abim olduğunu tahmin ettiğim ve üç tane güzel kadın yan yana oturdular. Sonra içeri seke seke giren 7-8 yaşlarındaki kız da benim yanıma oturmuştu. Yanımdaki küçük kız beni süzerken Burak Bey söze girdi.  "Öncelikle karşınızdaki Karaca . Bunlar da sırasıyla en büyükleri Lodos ,ortanca Asaf ve onun yanındaki de en küçükleri Emir. Yanlarındakiler de güzeller güzeli kızlarım sırasıyla Berfun, Elzem ve Bilge. Son olarak yanındaki tatlı kızımız Duru ,Lodos abin ve Elzem ablanın kızı. Bilge ise erkek bir bebeğimize hamile."  Gözlerimi hepsinin üstüne gezdirdim. Üçü de bana nefretle bakıyor yanlarında kadınlar ise hem şüphe hem de samimi bir şekilde bana bakıyorlardı. Bilge abla'nın hamile olduğunu üç metreden anlaşılıyordu zaten. Göbeği baya büyümüş en az yedi aylık hamileydi. "Sana defalarca söyledik baba . Bizim bir kız kardeşimiz yok. Tek kardeşimiz Kara ve hep öyle kalacak. Başka birine gerek yok." dedi adının Asaf olduğunu öğrendiğim ortanca abi. Ben sana bayılıyorum sanki dememek için zor duruyordum. Ona boş boş baktıktan sonra yanımdaki sesle kendime geldim. "Merhaba Karaca Hanım. Ben Duru Bozkurt yani senin yeğenin oluyorum. "küçücük elini bana tanışmak için uzattığında bu tatlı haline istemsizce tebessüm ettim. Çocukları severdim. Onlar bize emanet edilen masum birer melekti. Elimi kaldırarak elini sıktım. "Tanıştığıma memnun oldum küçük hanım. Ayrıca bana hanım demene de hiç gerek yok." "Gerçekten mi?" dedi heyecan barındıran sesiyle. "Gerçekten" kocaman gülümseyerek kafasını salladı. "Kızım sen Mira ablanla odana çık bizim konuşacaklarımız var." dedi adının Lodos olduğunu öğrendiğim adam. "Ama bab-" "Hadi Duru." O kafa sallayarak odadan çıkarken aklıma gelen anıyla içim buruldu. -Velet defol git bodrumda yat. Bana ne başkalarının odası varsa. Sen onlar gibi misin? Sen sevilmeyen bir varlıksın. Duydun mu beni? Seni kimse sevmeyecek. Hem babasının sevmediği birini kim neden sevsin. -Bir daha baba demeyeceksin lan piç. Kimden olduğun bile belli değil senin. Annen her kimden peydahladıysa seni ona yamasın bana değil. "Ne kadar istiyorsun?" Düşüncelerimden kurtularak sesin sahibine döndüm. Büyük boydan gelmişti bu soru. Odada sadece üç silahşörler ve ben kalmıştık. (Biliyorsunuz ki üç silahşörler dört kişidir.) "Anlamadım." dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle. "Diyoruz ki küçük para göz. Ailemizden defolman için ne kadar istiyorsun? Gerçi pek paraya ihtiyacın yok gibi. Eski ailen de fakir nasıl bu kadar pahalı markalar giydiğin de ayrı bir muamma." "KES SESİNİ." "SEN BENİM ABİME BAĞIRAMAZSIN. NOLDU DOĞRULAR ZORUNA MI GİTTİ KÜÇÜK HANIM?" "DOĞRULAR KİMSENİN ZORUNA GİTMEZ FAKAT NAMUSUM HAKKINDA İLERİ GERİ KONUŞAMAZSINIZ. Kİ DEDİĞİNİZ MESLEĞİ DE YAPIYOR OLABİLİRDİM VE KİMSE BUNA KARIŞAMAZDI. FAKAT YANILDINIZ BEN NE SÜRTÜĞÜM NE DE PARA AVCISI. EVİNİZ DE PARANIZ DA HATTA AİLENİZ DE SİZİN OLSUN. " Sinirle çantamı aldığımda içinden düşen askeri kimlik her şeyi daha da karmaşıklaştırmıştı. Kimse görmeden çantama attım. Ya da ben öyle sanıyordum. Hızlı adımlarla ayağa kalkarak yolunu unutmaya bile fırsatım olmadan geldiğim kapıya doğru yürüdüm. Fakat tam kapıyı açacağım anda gelen soruyla olduğum yerde biraz beklemek zorunda kalmıştım. "Ajan mısın?" dedi Emir denilen en küçük boy. "Yine ne saçmalıyorsunuz amk?" "Bacağındaki silahı açıklar mısın ABİCİM?" dedi orta boy abi Asaf. Bu kadar dikkatli olmasına son derece şaşırmıştım. "Açıklamam ABİCİM." dedim bende aynı onun ses tonu ve sert tonuyla. " AÇIKLA LAN." yine böğürdü en büyük boy. "Size hiçbir şey açıklamak zorunda değilim. Eğer çok merak ediyorsanız insan gibi sorsaydınız bende size insan gibi açıklama yapsaydım. Demet Hanım ve Burak Bey tanıştığıma memnun oldum. Fakat daha fazla bu karakter düşürücü ortamda kalmak istemiyorum. Her şey için teşekkürler. " Kapıyı açarak dışarı çıktım fakat beklediğimden farklı bir koruma ordusu önümdeydi. "Kim olduğunu açıklamadan asla bu evden çıkamazsın." "Kim olduğumu DNA testi ile anlamış olmanız lazımdı Asaf Bey. " "YAKALAYIN." dedi en büyük boy. Bu adamın ses telleri nasıl kopmadı aklım almıyor.  Düşünmeme fırsat kalmadan üzerime gelen koruma ordusuyla çantamı arabamın olduğu yöne doğru atarak kendime gelen atakları beklemeye başladım. Kollarımdan tutan iki adamın kollarını bir anda döndürerek ikisine de tekme atarak yere attım. Yüzüme gelen yumruğu eğilerek atlattıktan yerden yükselerek bacak arasına tekme attım. Anında arkamdan sarılan kollarla ters takla atmak zorunda kalmıştım. O da yeri boylarken kafama doğrultulmuş üç tane silah fark ettim. İkisinin elini anında bilekten kırarken silahları tekte uzağa fırlattım. Bütün korumaları yere serdiğimde bütün hepsinin şaşkınlık ve sinirle bana baktığını fark ettim. "KİMSİN SEN?" dedi az buçuk kim olduğunu anladığınız büyük boy . "BEN YÜZBAŞI KARACA BOZKURT. NAMI DİĞER KARA." diyerek çantamı yerden alarak arabama bindim. Otele doğru sürerken içimde oluşan sebepsiz huzursuzluğun sebebini açlığıma vurdum.  Hayır siz kimsiniz bana para avcısı dersiniz? Siz kimsiniz sırf makyaj ve elbisem yüzünden bana namus bekçiliği yapmaya kalkıyorsunuz? Madem o kadar namus bekçiliği yapmaya heveslisiniz eşlerinizden önce bana olduğumu ima ettiğiniz kızlarla beraber olmayacaktınız. Bunca sene ortağımız olduklarından az çok fikir sahibiydim. Otele vardıktan sonra kısa bir duşa girerek içimdeki bütün sinir ve öfkeyi atmaya çalıştım. Birazcık başarılı olduğuma karar verince ise üstüme rahat bir şeyler giyerek yemek sipariş ettim. O gelene kadar ise silahımı temizledim.  Bu hayatta beni mutlu eden sayılı şeylerden biriydi silahımı temizlemek. İnsan değer verdiği şeylere bakmalı ve korumalıydı bana göre. Çiçeğine, sevdiğine ,vatanına...  Çalan kapı sesiyle koşar adım oraya yönelmiştim. Kapıyı açınca içimden koca bir küfür ettim. Hangi akla bakmadan açarsın ki .  "Bunca zaman sonra tekrar karşılaştık ha Kara." Bölümün sözü: "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur." -Albert einstein
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD