Azra
Önümde yığılmış olan bulaşıklara isyan ederek bakıyordum. Bir yıldır İtalya'da kalıyordum bu süre boyunca hayatımı geçindirebilmek için çalışmadığım iş kalmamıştı. Temizlikçilik, yaşlı bakıcılığı, garsonluk ve daha nicesi... Sırf her ay az da olsa biraz para biriktirebilmek için o da pek mümkün olmuyordu bir şekilde zar zor biriktirdiğim üç kuruş paramda evde bozulan bir alete gidiyordu sonuç elde var sıfır.
Buraya kaçma nedenim ailemdi. Onlar yüzünden hiçbir zaman normal bir hayatım olmamıştı. Çocukluğumdan beri bana yaptıkları psikolojik baskı, dayak, aşağılama, sürekli bir hiç mişim gibi davranmaları... yüzünden hep kendimi eksik hissettim onlar yüzünden içine kapanık, özgüven eksikliği olan pasif biri haline geldim. Hiç arkadaşım yoktu çünkü insanlarla iletişim kuramıyordum onların yanında kendimi işe yaramaz gibi hissediyordum.
Tek bildiğim şey it gibi çalışmaktı.Çocukluğumdan beri bir sürü işte çalışıp kazandığım her kuruşu onlara verrdim sırf bana biraz sevgi göstersin, beni onaylasınlar diye. Gerçi vermeme gibi bir lüksüm yoktu bunu yapacağım zaman dayak yiyeceğimi bildiğim için asla yapmadım. Bir keresinde ayakkabı alabilmek için haftalığımın bir kısmını saklamıştım biriktirip öyle alacaktım. Babam bunu fark edince o akşam hayatımın en ağır dayağını yemiştim. Bayılana kadar dövmüştü beni bayıldıktan sonra da zevk almadığı için bırakmıştı. O günden sonra aldığım bütün parayı onlara verdim.Annem desem babamın ağzının içine her zaman bakardı o ne derse hak verirdi.Beni öldüresiye dövdüğü zamanlarda bile bunu hak ettiğimi söylerdi.Ama büyüdükçe bu duruma artık dayanacak gücüm kalmamıştı.
Yirmi üç yaşıma geldiğimde evden kaçmak için bir plan yaptım. Önce İstanbul da bir otelde iş buldum bir kaç ay çalıştıktan sonra da kazandığım para ile yurt dışına kaçtım. Kazandığım çok değildi sadece beni iki üç ay idare edecek kadar para biriktirebilmiştim çünkü otelde fazla kalırsam ailemin beni bulmasından korktum o yüzden de çok fazla durmadım. İtalyanın Portofino kasabasına gelme nedenim ise buranın tarihini ve doğal güzelliklerini sevmemdi sahil kasabasıydı ve en önemli neden ise İtalyancayı ana dilim gibi konuşuyor olmamdı.
Evet İtalyancayı ana dilim gibi konuşuyordum sadece o dilide değil bunun gibi sekiz dili daha biliyordum altısı ana dil seviyesinde iki tanesi de b2 seviyesindeydi.Başlarda ailemin baskısından akıl sağlığımı koruyabilmek için başladığım bir uğraştı ama sonra dil öğrenmede yetenekli olduğumu görünce daha fazla dil öğrenmeye başladım. Yemek aralarında, sigara molalarında, işten geldikten sonra geceleri yani fırsat bulduğum her dakika o dili öğrenmek için her şeyi yapıyordum. Bu sayede Polyglot olmuştum ailemin bana kazandırdığı tek iyi şey buydu belki de onların baskısı olmasaydı kendimi dil öğrenmeye vermezdim.
Düşüncelerimden sıyrılıp tekrar önümdeki bulaşık yığınlarına odaklandıktan sonra iç çekerek yıkamaya başladım.
"Hadi kızım Azra hızlı yaparsan bir saate biter hepsi" Gündüzleri restoranın mutfağında bulaşıkçılık yapıyordum bazı geceler ise buranın en ünlü barı olan yerde barmenlik yapıyordum hatta bazen otelin restoranında aşçılık bile yapıyordum.Ben ne kadar iyi olmadığımı düşünsem de etrafımdaki insanlar benim gerçekten yetenekli biri olduğumu söylerlerdi. Yaptığım yemekler olsun hazırladığım kokteyler olsun hepsini beğenirlerdi. Çalışma disiplinimi her zaman taktir ederlerdi.
İşlerimi bitirdikten sonra ikinci işim olan barmenlik için durağa gidip oraya gidecek olan otobüsü beklemeye başladım. Otobüsü beklerken durağın önünde hayatımın hiçbir döneminde yanından bile geçemeyeceğim siyah bir araç durdu.
' Bugatti La Voiture Noire ' Tanrım bu araç on küsür milyon değerindeydi. Aracı gören herkesin ağzı açık kalıyordu ve anlamadığım bir şekilde genç kızlar aracı görünce saçını başını düzeltip araca el sallıyorlardı.
Onlara şok içinde bakıp, " Deli mi bunlar neden araca el sallayıp kendilerini göstermeye çalışıyorlar ki?" diye kendi kendime söylenirken yanımda duran iki kızın konuşmalarına kulak misafiri oldum.
"Tanrım bu Alex Giovanni'nin aracı! "
"Bizi gördü mü acaba?"
"Bu adam İtalya'nın en zengin ve en yakışıklı erkeği "
"Onunla bir gece seks yapmak için her şeyi yapardım" diye aralarında konuşuyorlardı.
"Millet paraya para demezken benim gece gündüz çalışmam hak mı yani! " diye isyan ettim.
Bara gittiğim zaman hemen çalışmaya başladım burda saat başına ücret alındığı için her dakika benim için önemliydi. Bu bara gelen müşteriler genelde zengin işadamlarının şımarık çocuklarıydı. Hepsi baba parası yiyen bir haltı beceremeyen tiplerdi.Senelerce çeşitli işlerde çalışıp çeşitli insanlar tanıyınca artık insan sarrafı olmuştum. Karşımdakini ilk bakışta az çok ne mal olduğunu anlayabiliyordum.Bütün müşteriler para yiyici değildi tabi bazıları gerçekten babalarının işlerini daha da geliştirerek şirket isimlerini dünyaya tanıtmıştı ama çoğu dediğim gibi baba parası yiyen tiplerdi.
Karşıma yine o şımarık olan tiplerden biri gelip ," Şişşt barmen bana en sert içkinden ver" elini şıklatarak söyledi. Görgüsüz piç! Ona gülümseyerek, " Tabi efendim" dedim ve içeceği içkiyi hazırlayıp önüne koydum. Zaten kör kütük sarhoş hâlâ en sert içki diyordu.
Zorla oturduğu yerden bana bakıp, " Adın ne güzelim? " dedi. Barmenliğin en berbat yani müşteri ile konuşup onları memnun etmekti.Bazı müşterilerim olurdu bütün hayat hikayelerini anlatırlardı psikolog gibi bir seydim onlar için gelip içlerini dökerlerdi sonra da giderlerdi tabi onları dinlediğim için ve konuştuğum için de yüklü bahşişler bırakırlardı. Bu işi bırakmak istememe nedenim de buydu.Bahşişler gerçekten dolgundu. Ona en sevimli gülümsememle bakıp, " Azra" dedim
İsmimin yabancı olmasından dolayı kaşlarını çatıp, " Ne?" dedi.Daha yüksek sesle tane tane ,"Azra" dedim tekrardan.
"Ağzıa?" Tanrım İtalyanlar ayıkken adımı söyleyemiyorken bu sarhoşun bu şekilde telaffuz etmesi kulak tırmalayıcıydı.
"Nerelisin?"
"Türküm" dedim susmasını dua ederek ama susmaya hiç niyeti yoktu.
"Türk mü? Daha önce hiç duymadım neresi orası " hem sarhoş hem salak!
"Türkiye" dedim sabır dilercesine. Kafasını anlamış gibi yaparak salladı ama kalıbımı basarım bir halt anlamamıştı.Turkiye'nin nerde olduğu vs hiçbir şekilde bilmediğine emindim gerçi bu adamın kadınları becermek ve parası ile hava atmak dışında bildiği bir şey olduğunuda sanmıyorum.
"Burdan sonra planın yoksa bir şeyler yapalım mı? " ona iğrenerek bakmamak için kendimi zor tuttum.Beni o becerdiği kadınlardan sandı galiba.
"Üzgünüm efendim teklifinizi kabul edemem" dedim sakince içten içe sinirden kuduruyordum ama sorun da çıkartamazdım işimden olurdum.Cevabımı beğenmemiş olacak ki kolumu sert şekilde tutup ," Hadi ama sürtük güzel bile değilsin ama sana bu şansı veriyorum seni becermek istiyorum kârlı çıkarsın merak etme " yüzünü iyice yaklaştırıp pis alkol kokan nefesi ile ," Beni tatmin edersen yüklü bir para veririm tabi birde altımda zevkle çığlık atmalarında yanına kâr kalır" elimdeki şişeyi kafasında parçalamamak için kendimi zor tutuyordum. Kolumu çekmeye çalışırken, "Efendim lütfen kolumu bırakın canım yanıyor " desemde dinlemiyordu birkaç kişi çıkan sesten dolayı bize bakıyorlardı ama kimse bir şey yapmıyordu.Ben can havliyle kurtulmaya çalışırken birinin adamın elini sertçe çekip hızla belinin arkasına kırarcasına büktüğünü gördüm. Bana asılan piç acıyla bağırdı.
"Bıraksana lan!" diye bağırıp adamın suratına bakması ile korku içinde susması bir oldu.
"Kız istemiyor duymadın mı?!" diyip adamı sertçe itince içkiden zaten zor dengede duran adam yere düştü.
Korku içinde "Üzgünüm abi " diyip kalkmaya çalışınca bana yardım eden adam ilerde duran birkaç kişiye bakışları ile işaret verince iki adam anında gelip yerdekini aldı ve bardan uzaklaştırdı sonra bana bakıp, " Bana en iyi kokteyinden hazırla" diye emir verdi. Biraz önce olanlardan dolayı hâlâ şoktan kurtulamamıştım alık alık ona bakıyordum. Tepki vermediğimi görünce kaşlarını çatık sinirle," Dediğimi anlamadın mı?! İşini yapsana!" Onun bağırması ile kendime geldim.Pislik herif bu biraz önceki adamdan bile daha pislikti.Bana yardım ettiği için teşekkür edecektim ama asla insan muamelesini haketmiyordu. Ona düz bir ifade ile bakıp, " Hemen hazırlıyorum efendim" diyip en iyi yaptığım kokteyi hazırlayıp önüne bıraktım sonra da bardakları silmek için ondan uzaklaştım. Adam tahmini 28-30 lu yaşlarında 1.90 boylarında koyu kahverengi kısa saçlı yine saç rengi ile uyumlu koyu göz rengine sahip kaslı vücudu olan biriydi bakışları burda gördüğüm çoğu erkek gibi değildi sertti...Yani tüm kızların çıldıracağı yakışıklığa sahip olan biriydi ama gel gör ki karaktersizin de tekiydi.Onun tarafına bakmadan kendi işimi hallederken bana seslendi kokteyi gösterip, " Bu ne daha önce hiç böyle bir şey içmemiştim" dedi. Her zaman yaptığım gibi sahte gülümsememi takınarak, " Benim yaptığım bir koktey tarifi bana özel" dedim ve tekrar işime döndüm bana baktığını hissediyordum bir süre daha baktıktan sonra bir şey demeden içkisini bitirip masaya ücreti bıraktı kalkarken de "Üstü senin bahşişin " dedi o giderken bardaki bütün kızlar arkasından aval aval bakıyordu sonra bakışlarım masanın üstündeki paraya kaydı
"Ohaa! Resmen bir deste para bırakmış" dedim şok içinde ama içten içe de sevinmiştim bu bahşiş ile bu ay ve önümüzdeki ay baya rahat edecektim sonra merakla ardından baktım.
"Kim bu adam?" beni taciz eden adam ona bakarken korku doluydu...