Bölüm 1

744 Words
West Yetimhanesi 1912 Bir kış günü, gecenin tüm ormanı kapladığı saatlerde, karanlık koridorda odaya doğru gidiyordum. Bir yere çarpmamak için dikkatlice yürürken kırık pencereden içeri süzülen soğuk hava ile ürperdim. O kadar bakımsız, fakir bir yetimhaneydi ki pencerelerin neredeyse tümü kırıktı, doğru düzgün bir ışık bile yoktu. Etrafta ki sessizlik ile tıpkı bir korku filminde gibiydim. Bu düşüncem ile odaya gitmek için hızlandım. Kapıyı açtığımda soğuktan ürpererek eskimiş kazağıma sıkıca sarıldım. Yanan sobanın yanına giderken yatakların üzerinde oturan kızlar heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. Elimi çatırdayan ateşin üzerine uzattım, gelen sıcaklık ile gülümsedim. Kısa süre sonra Emma'nın "Virginia, buraya gel!" demesi ile yatağına gidip oturdum. Emma'da montuna sıkıca sarılmış yanakları soğuktan kızarmış halde bana bakıyordu. "Ne oldu?" diye kısık sesle sordum. Başka bir kız heyecanla yerinde kıpırdanırken dikkatimi ona verdim. "Yarın yeni bir kız geliyor" dedi. Şaşkınlıkla ona baktım ve "Buraya mı?" diye sordum. Yabancı birinin buraya gelmesi imkansız gibi bir şeydi. Bilinmeyen bir köyün en ücra köşesindeydi. Burada ki tüm kızlar bebekliklerinden itibaren buradaydı. Yıllardır aramıza kimse katılmamıştı. Yetimhanenin kötü itibarı bunun sebebiydi. Hepimiz adeta kardeş gibi birlikte büyümüştük. Koluma giren Emma başını başını omzuma yasladı. "Şaşırtıcı... Oda bizim gibi" kalbim acı ile sızladı. Bir cümle ne kadar can yakabilirdi? Herkes sessizleşirken yutkundum "Kimmiş" diye sordum. "Bilmiyorum sadece yeni birinin geleceğini konuşurlarken duydum. Kadın büyük ihtimalle bizim yaşlarımızda olacağını söylüyor" biraz duraksadıktan sonra "Umalımda aptal bir kız denk gelmesin" kızların bazıları gülerken kendi aralarında nasıl biri olduğunu tartışmaya başlamışlardı. Bakışlarımı halıda tuttum. Tek bir söz bile canımı yakıyordu. Ne kadar zayıftım böyle? Emma fısıldayarak "İyi misin?" dedi. Başımı ona çevirmedim, derin bir nefes aldım. "İyiyim sadece eski günler aklıma geldi kıza üzüldüm" Emma hafifçe geri çekildi. "O daha şanslı en azından doğduğu an bir çöp gibi atılmamış" sesinde ki acıyı hissederek ona sarıldım. Anında ellerini belime koydu. "Biz varız" dedim. Gülümsediğini duyar gibi oldum. Geri çekildim "Bence o daha şanssız" "Nasıl yani?" "Daha çok acı çekecek. Çünkü biliyor bir annesi bir babası olduğunu biz görmedik o yüzden çok acıtmadı ama o..." başını sallarken haline üzülmüş gibiydi. kar taneleri cama yapışırken hafifçe gülümsedim. " Sabaha savaş var, ve bir şanssızlığı daha var savaş varken burada olacak" başını kaldırıp neden bahsettiğini sorarken cami işaret etmem ile cama koştu. Tıpkı diğer kızlar gibi. Yanağımdan akan bir damla yaşı silerken yanlarına gittim. Sabah olduğunda her zaman olduğundan daha erken uyanmıştım. Güneş bile doğmamıştı. Kızlar uyurken rahatsız etmemeye özen göstererek dolaptan montumu, atkımı aldım ve botlarımı giydim. Kapının gıcırtısına rağmen kimse uyanmamıştı. Sonunda yetimhanenin ön bahçesine çıktığımda sert esen rüzgara rağmen yüzüme düşen kar tanelerini seyre daldım. Yetimhanenin duvarla çevrili sınırları ile tıpkı bir hapishane gibiydi. Kimse istediği an çıkamaz istediği an giremezdi. Bahçeye bile çıkmak izin isterdi. Bugün ve dün bu kadar rahat olmamızın sebebi müdirenin alışveriş için köye inmiş olmasıydı. Alışveriş dediysem bizim için değildi elbette kendi içindi. Bu düşünce ile burukça gülümsedim Döndüğü an ise her şey eskisi gibi olacaktı. Bedenime atılan kartopu ile düşüncelerimden sıyrılırken hızla arkamı döndüm. "Bizi uyandırmamanın cezası!" gülme sesleri gelirken yere eğildim. "Tamam... Bire karşı beş" karşımda duran kızlarda benimle hareket ederken birbirimize kar topu atmaya başlamıştık. Net resim ise onların beni kar topu yağmuruna tutması benim ise elime geçen her karı onlara fırlatmamdı. Kahkahalarımız ve çığlıklarımız boş arazide yankılanırken Emma "Teslim olma şansın var!" diye bağırdı. Bankın arkasına geçerken gülmemi bastırmak için dudaklarımı ısırdım. "Teklifin reddedildi! " önüme kar topları düşerken gizlendiğim yerden hedef alarak atmaya başladım. Emma'nın suratına çarpan kar ile yere düşmesi bir olmuştu. Yanına gidecekken kahkaha atması ile durdum. Clara kaldırırken araba sesi gelmesi ile adeta mutluluk baloncuğumuz patlamış gibiydi. Herkes elinde ki kar toplarını olabildiğince uzağa atmış, üzerinde ki karı silkelemisti. Bende aynen tekrar ederken kızların yanına gittim. "Umarım fark etmez..." Clara konuşurken stresle dudağını ısırıyordu. Demir kapının açılması ile derin bir nefes aldım. Emma koluma girmişken içeri giren müdire Rose arabasının anahtarını park etmesi için güvenlik görevlisine verdi. Her zaman ki gibi kaşları çatıktı sanki her şeye ve herkese sinirli gibiydi. Üzerinde zengin kumaştan dikilmiş takımını düzeltirken elini uzattı. Elini tutan minik ellerle gözlerim şokla büyüdü. "Bu yeni kız mı!" herkes şaşkın bir şekilde kıza bakarken, içlerinden biri "Daha büyük bekliyordum" dedi. Gelen kızın 16 yaşlarında olacağını söylemişlerdi. Ama muhtemelen gelen 6 yaşlarında görünüyordu. konuşurken korkak adımlarla içeri giren kıza baktım. Başı öndeydi, adımları zoraki idi. Tek bir an başını kaldırdı ve hepimize hızlı bir bakış attı. İstemsiz bir şekilde ona gülümsedim. Dudakları hafifçe kıpırdar gibi oldu ama o anda Rose bizi fark etti ve elini tuttuğu kızı sertçe peşinden sürükleyerek bize doğru geldi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD