2. Bölüm k

1306 Words
Üzerimi değiştirip kediler için topladığım bir kaç yiyecek poşetini elime alıp dışarıya doğru yürümeye başladım. Kedileri bağırınca hemen geldiler. Kaplarına, yiyecekleri koyunca mutlulukla yemeye başladılar. Bir süre onları izleyip yürümeye başladım. "Ömürrrr" diye gürleyen müdür ile korkudan kalbim küt küt atmaya başladı. Ses duymayı beklemediğim için çok korkmuştum. Dönüp çatık kaşlarla müdüre ve arkasında duran bana pis pis sırıtan yelloza baktım. Yanında ki adamın yüzünde hiç bir mimik oynamıyordu. Yine ne yapmışım diye düşünerek müdüre döndüm. "Bir şey mi oldu?" Müdür hızla yanıma geldi. "Seni defalarca kez kedilere içerden yiyecek getirme dedim. Senin hakkında kaç kez daha şikayet duyacağım?" Bu sözlerin sonu kovulmamla sonlanacaktı. Bunu anlamıştım. Okulun açılışına bir ay vardı ama ev temizliğine giderdim harçlığı mı çıkarırdım.. Gözlerimi üçünde gezdirip en son müdüre baktım. "Biliyor musun müdür? Beni kovmak için neden aramana gerek yok. Şu arkanda ki süslü kokana ve yanında sus pus duran zampara ile otelin restoranını alıp başına çalabilirsin. İhtiyacım olmasaydı bunca zaman senin pisliklerini çekmezdim. Ama lanet olsun ki sen beni bir rahat bırakmadın. İstifa ediyorum mutlu olun. İçerde kalan iki günlük paramı şu arkanda duran zenginlerin kahveleri için say. Hepinizin canı cehenneme lanet olası kan emiciler" Arkama dönüp koşmaya başladım. Kokananın çığlıkları müdürün bağırtılarını umursamadım. Yine gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Yarım saatlik yolu 10 dakika da gelmiştim. Bir süre etrafta dolaşıp sakinleştim ve eve girdim 1,5 sene sonra Yaklaşık 6 aydır iş arıyordum ama bana uygun iş bulamıyordum. Akşam olmuş ayaklarıma kara sular inmişti. İlerde ufak bir kalabalık görünce oraya doğru ilerledim. "Adam ölüyor" "Nefes alamıyor" Suni teneffüs eğitimi almıştım ama kendimden emin olamadığım için biraz bekledim. Kimse gönüllü olmayınca iş başa düştü diyerek bir kaç kişiyi geçip genç adama baktım. Yerde upuzun ölü gibi yatıyordu. Hemen yanına gidip kalabalığın şaşkın bakışları arasında çantamı yere koydum. İki elimle adamın dudaklarını aralayıp bismillah diyerek göğüs kafesinin üzerinden baskı uygulamaya başladım. Bir süre sonra dudaklarına eğilip nefesimi üfledim. Dudaklarım dudaklarına değince tuhaf hissetsem de devam ettim. Adam sonunda nefes almaya başladı. Biraz öksürdükten sonra beni görüp geriye doğru itti. Gözleri gözlerime kitlenince adamı nerden tanıdığımı düşünmeye başladım. Tabi ya o mavi gözleri unutmak ne mümkündü? "Kız hayatını kurtardı böyle mi teşekkür ediyorsun ukala herif" diye bağıran teyzeye bakıp elini dudaklarına götürdü ve tükürmeye başladı. Benden iğrenmişti. Onu kurtarandaydı kabahat. Bıraksaydım ölseydi keşke ama vicdanım beni bırakmazdı. Ayağa kalkıp eteği mi elimle düzelttim ve yerde ki çantamı aldım. "Hiç değişmemişsin hâlâ adam olmak için uzun bir yol var önünde" diyerek arkamı döndüm hızlı adımlarla yürümeye başladım. "Hey" diye bağırsada dönüp bakmadım eve dönüp babaannemi kucakladım "Hoşgeldin kızım" "Hoş bulduk tontişim nasılsın?" "İyiyim kızım iş buldun mu?" "Henüz değil" Babaannemle az daha sohbet edip yatağıma geçtim Ertesi gün Telefonum çalınca heyecanla açtım ve görüşme için çağrılmıştım. Sonunda işe girmek için büyük bir şans yakalamıştım. O günü hazırlık yaparak geçirdim. Geceyi zor geçirip ertesi gün hemen verilen adrese geldim. Önümde ki koskoca şirkete bakıp derin bir nefes alarak güvenliğin yanına gittim. İsim soyisim verince içeri aldılar. Danışmaya gidince kadın bana tuhaf tuhaf bakıp gideceğim katı söyledi. Hızla asansöre binerek 25. Kata çıktım. Asansör den çıkınca uzun bacaklı zayıf kızlar beni karşıladı. Ben onlara onlar bana tuhaf tuhaf bakıp önlerine döndüler. Sanki herkes ince uzun bacaklı olmak zorundaydı arkadaş. Her yerde aynı sıkıntı. Üzerimde beyaz gömlek ve lacivert ceket vardı altımda dize kadar etek. Boş bulduğum bir yere oturup izleniyorum hissini yok saymaya çalıştım. Gerçi bu kadar güzel kızın içinde beni seçecek değillerdi. Hatta şimdiden yola çıksam anca giderdim evime. Stresle elimde ki oynadığım kalemi düşürdüm, tam eğildim alacağım sırada "Ömür hanım Tolga bey bizzat sizinle görüşmek istiyor. Geriye kalan herkes elendi üzgünüm hanımlar dağılabilir siniz" Kızlar söylenerek ayağa kalktı. Bende şaşkınlıkla kalemi alıp ayağa kalktım. Elimi gözlüklerime atıp geriye ittim ve kadının açtığı kapıya doğru yürümeye başladım. Beni işe almışlar mıydı? Aldıysa neden almışlardı? Kapıda ki kadın beni şaşkınlıkla süzdü. Anlaşılan benim gibi birini beklemiyordu. Bakışları mı kadından alıp içeriye girdim. Bir çift mavi gözle karşılaşmayı elbette beklemiyordum. Stresle bacağımı sallamaya başladım. Oturduğum sandalye rahat olsada ben hiç rahat değildim. Gözümde ki gözlükleri geriye itip Tolga denen adama baktım. "Daha önce deneyimin var mı?" Yutkunarak "Hayır yok" Tolga pencereden bakmayı bırakıp önüme kadar geldi. Poposunu masaya dayayıp beni süzdü. Eteğimin ucundan tutarak çekiştirmeye başladım. Bu pislik ne yapıyordu şimdi? Bana bakıp strese mi sokmak istiyordu? İstediği buysa fazlasıyla başarıyordu "O zaman seni neden işe almalıyım?" Beni tanımış mıydı acaba? Dalga geçmek için mi beni çağırmıştı? "Stajyer olarak başlayabilirim zamanla iyi olacağıma inanıyorum" Tolga ayağa kalkıp önümde durdu elini dizlerime koyunca irkildim. Ama şaşkın olduğum için ne tepki vereceğimi bilemedim. Dizlerimi aralayıp bacağını araya koydu "Özel Asistanlığın gerektirdiği tüm görevleri yapabilecek misin?" Kaşlarım çatılmış şekilde yüzüne baktım bacağını iterek ayağa kalktım "Bu ne demek oluyor şimdi?" "Hiç bir şey yarın iş başı yapabilirsin. Sekreteri mi bu konuda bilgilendireceğim" "Nasıl yani işe alındım mı?" "Evet hayatımı kurtardığın için sana bu fırsatı sunuyorum" "Beni tanıdınız mı?" "Elbette ben hiç bir şeyi unutmam" diyerek korkutucu olduğunu düşündüğüm bir bakışla baktı bana İçimi ürperten bakışıyla yutkunma ihtiyacı hissettim. Bu işi reddetsem yeniden iş teklifi gelir miydi? Bu kadar iyi şartlar ayağıma gelir miydi? Şirket evime yakındı tek dolmuşla gidip gelebilirdim. Hem bir süredir çalışmadığım için borç almıştım. Yoksa babaannemin hastane masraflarını karşılayacak durumumuz yoktu. Bir süre burda çalışsam CVC'me eklesem önüme daha iyi fırsatlar çıkabilirdi "Anladım" Tolga başını sallayıp kapıyı gösterdi. O göstermeseydi sanki kapıyı başka yerde arayacaktım. Arkamı dönüp odadan ayrıldım. Yeni yerlere CVC mi bırakıp en kısa sürede bu adamın yanından ayrılmalıydım. Çünkü hareketleri bana güven vermiyordu. Düşüncelere dalmış şekilde şirketten ayrıldım. Dolmuşa binerek eve geldim anahtarla kapıyı açıp içeriye girdim "Sen mi geldin kuzum?" "Evet babaanne" Oturma odasına geçip babaanneme uzaktan bir öpücük yolladım "Üzerimi değiştirip geliyorum hemen tontişim sorularını biraz sakla olur mu?" "Acele et deli kız" "Peki babaanneciğim" Odama geçip hızlıca pijama takımı giydim. SAçımı bağlayıp oturma odasına geçtim. Babaannem taramalıyı hazırlamış beni bekliyordu ve beni görür görmez hemen soru yağmuruna tuttu. "İşe alındın mı Ömür?" Koltuğa oturup "Alındım babaanne" Babaannemin gözleri gülünce doğru karar verdiğimi düşündüm umarım öyle olurdu "Başaracağını biliyordum güzel kızım" Babaannemin yanına oturup yanağına Suluca bir öpücük bıraktım "Umarım her şey bizim için çok güzel olur tontişim" "Seninle her şey güzel zaten torunum. Sen bana tüm acılarımı unutturan tek insansın" Annem babamı trafik kazasında kaybetmiştim. Arabadan sağ çıkan tek kişi benmişim, hemde daha bir bebekken. Anne babamı hiç tanımadım. Beni babaannem büyütmüştü her şeyimi ona borçluydum. Babaannemle biraz daha sohbet edip eskileri yad ettik ve babaannem yatmaya gitti. Uyuyamayacağımı bilsem de bende odama çekildim. Yatağıma uzanıp bugün olanları düşündüm. Sabah iş başı yapacaktım ama içimde korku vardı. Uyuyabilmek için bir sağa döndüm bir sola ama uyumam geç saatleri bulmuştu. Sabah erken uyanıp duş aldım. Saçımı kurutup Lacivert takım elbisemi giydim. Zaten başka takımım yoktu ilk maaşımla alacaktım. Sessiz şekilde kapıdan çıkıp ilk dolmuşla şirkete geldim. Kapının önünde ki görevliye yaklaşıp ismimi söyledim. Adam geçebileceğimi söyleyince şirkete girdim. Danışmaya uğrayıp isim soyisim verdim beni yine 25.kata yolladı. Asansörü çağırıp 25. Katta indim. Etrafta kimse olmadığı için Tolga Poyraz Kılıç yazan odanın yan tarafında ki oturma kısmına oturdum. Bir süre stresli bekleyişin ardından dün beni içeri davet eden uzun bacaklı sekreter yanıma geldi. Ayağa kalkıp "Günaydın Ömür hanım ben Tolga beyin sekreteriyim sana bugün ben yardımcı olacağım adım Mine" "Günaydın Mine hanım memnun oldum" Mine bana tatlı gülümsemesini sunarak "Bende memnun oldum Ömür sana bu şekilde seslensem sorun olur mu?" Bende gülümsedim "Hayır sorun olmaz" "Hadi gel sana odanı göstereyim" Mine önden yürümeye başlayınca bende onu takip ettim. Tolga beyin yan tarafında ki odaya girince kaşlarım çatıldı. İş ilanında Tolga beyin asistanı olacağım yazmıyordu. "Şey ben Tolga beyin asistanı mı olacağım?" "Ah söylemeyi unutmuşum normalde asistanı vardı ama Tolga bey yerini değiştirdi. Bugün den itibaren sen Tolga beyin özel asistanı olacaksın" Kafam karışık şekilde duyduğum son bilgileri sindirmeye çalıştım Ömür 168 boy 75 kilo Gözler kahverengi Saçlar açık kahverengi 22 yaş Tolga Poyraz 188 boy 82 kilo Gözler mavi Saçlar koyu kahverengi 28 yaş
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD