3. Bölüm

1393 Words
Mine ile bir süre oturup işim hakkında konuşmuştum. Bana sadece Tolga beyin istediklerini yapmam gerektiğini söyledi. Oturduğum odanın her yeri cam'dı. Yani ben odanın dışını görüyordum, odanın dışındakiler de beni görüyordu. Sıkıntıyla derin bir iç çektim Mine ile aynı kattaydık, ama sürekli onu rahatsız etmek istemiyordum. O yüzden önüme koyduğu asistanın görevleri adlı dosyayı açıp okumaya başladım. Bir süre sonra sesler duyunca dışarıya baktım. Tolga bey yanında uzun boylu manken gibi bir kızla geldi. Çalışanlar dan biri olduğunu giydiği kıyafetten anladım. Ayağa kalkıp Tolga bey'e baş selamı verdim Tolga bey bana sadece boş bir bakış atıp yanındakiyle odasına girdi. Yan tarafıma bakınca Tolga beyin benim trafimda ki cama yaklaştığını gördüm. Bana bakarak camın storunu aşağıya indirdi. Kaşlarım çatılmış şekilde yerime oturdum. Benim görmemem gereken ne konuşacaklardı? Ya da konuşacaklar mıydı? Artık her neyse banane Önümde ki telefon çalınca heyecanlandım telefonu hemen elime alıp "Efendim" "Bize iki Türk kahvesi yap sade" Kaşlarım çatıldı sanki asistan değil de köle almıştı mikrop. Bide telefonu suratıma kapatmıştı. Ayağa kalkıp Mine'nin yanına geldim boğazımı temizleyip Mine'nin bakmasını sağladım mahçup bir tebessümle "Şey Tolga bey iki sade kahve istedi nerde yapabilirim" Mine biraz şaşırdı "Sen mi yapacaksın? türk kahvesi için özel bir barista yani türk kahvesi ustası almıştı işe şimdi neden senden istiyor ki" Kaşlarım çatılmaktan sanırım kırışacaktım "Bilmiyorum" "Gel seni bizim küçük mutfağımıza götüreyim. oraya canın bir şey çekerse gidebilir yapabilirsin" "Teşekkür ederim Mine sana da yük oluyorum ama" "Ne yükü bu benim görevim hem diğer asistanın gitmesine çok sevindim ukalanın tekiydi kendisi güzel içi boştu" Mine'ye tebessüm ettim. Mine ayağa kalkıp yürümeye başladı. Bende onu takip ettim Beni küçük bir mutfağa götürdü mutfakta orta yaşlarda bir kadın vardı "İşte küçük mutfağımız bu abla emine ablamız çok güzel kahve yapıyor özel istekte bulunabilirsin seni kırmayacağına eminim" Dönüp kadına baktı "Günaydın Emine abla bu arkadaş Ömür bugün başladı işe Tolga beyin özel asistanı" "Memnun oldum Ömür hanım" "Bende memnun oldum Emine hanım" "Ay şu hanım işlerini geçelim lütfen" Başımı sallayıp Mine'yi onayladım "Emine abla sen iki kahve yap Tolga bey ve Ceren paçozu için bizde az muhabbet edelim" "Hemen yapıyorum" "Ama Tolga bey benden" Mine koluma girip beni sandalyeye oturtunca stresle yüzüne baktım "Anlamaz boşver" Mine bir çekmece açıp simit poğaça çıkardı stresten anlamamıştım ama gerçekten acıkmıştım Mine torbayı önüme koydu "Hadi hızla atıştıralım eminim açsın" "Evet çok teşekkür ederim" "Bana ilk günleri mi hatırlatıyorsun Ömür. Bende ilk geldiğim gün böyleydim. Bana hiç kimse yol göstermemişti ama ben yeni gelenlere her zaman destek oluyorum" "Çok iyisin Mine sana minnettar kalacağım" Mine hafif tebessüm ederek eline bir simit aldı. Bende çekinerek bir poğaça aldım ve hızla yedim. Emine abla kahve tepsisini önüme koyunca hemen aldım. Mine ile yerimize geri döndük. Mine omuzumu ovup şans diledi o gidince kapıyı çaldım 'gel' diye ses duyunca derin nefes alarak kapıyı açtım. Ceren denen kadın bacak bacak üstüne atmış nerdeyse çamaşırı görünüyordu Tolga bey kendi sandalyesindeydi. Yanlarına giderek önce kadının ardından. Tolga beyin kahvesini önüne koydum "Afiyet olsun" diyerek arkamı döndüm odadan çıktım Tepsiyi alıp odama geçtim birazdan boşları almam gerekecekti. Asistan hemde stajyer asistan olunca bu getir götür işleri bize kalıyordu. Tabi herkese değil patrona özel Telefon çalınca tekrar açtım "Odama gel" Sesi sinirli geliyordu şimdi durduk yere ne yapmıştım? Ayağa kalkıp odanın önüne geldim kapı benden önce açıldı. Ceren denen kadın beni göz ucuyla süzüp yanımdan ayrıldı açık kapıyı tıklatıp odaya girdim. Tolga bey çatık kaşlarıyla bana bakıyordu "Beni çağırmışsınız" "Bir kahve bile yapmayı beceremiyor musun? Benim emrime neden karşı geliyorsun? Al şu kahveyi bana sen yap" Sesi yüksek çıktığı için irkildim. Kahve için özel kadın getirtmiş ama yine benden istiyordu kahveyi pislik. Başımı sallayıp elimde ki tepsiyle önünde ki ve diğer boş kahve fincanını aldım odadan ayrıldım. Daha ilk günden sinirimi bozmayı başarmıştı. Mutfağa gittiğim zaman boştu. Fincanları yıkayıp kahve için gerekli malzemeleri aradım. Hepsini bulunca kahveyi yaptım. Kahveyi tepsiye koyup tekrar odasının önüne geldim. Kapıyı çalıp içeriye girdim yine sinirle bana baktı şeytan diyor al tepsiyi kafasına geçir "Ben gel demeden neden giriyorsun?" Kaşlarımı sabit tutmaya çalışarak "Peki Tolga bey" Arkamı dönüp odadan çıktım , kapıyı kapatıp boşta kalan elimi yumruk yaptım. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım 'gel' diye seslenince göz devirdim. Kapıyı açıp odaya girdim. Yüzüne hiç bakmadan kahve ve suyu önüne koydum. Elini fincanın kulp'una koyup bir yudum aldı. "Olmamış ama bu seferlik böyle olsun. Emine hanıma söyleyeceğim sana kahve işini öğretsin şimdi çık" Biri de sana adamlığı öğretse? Başımı sallayıp odadan ayrıldım. Bana daha bulaşmamış o günü öyle geçirmiştim. Şirketten çıkarken sonunda diyerek hızla uzaklaştım. Dolmuşa binip huzur yuvama doğru yola çıktım. *** 4 gün sonra 4 gündür getir götür işleri ve kahve yaparak geçiyordu. Biraz alışmış olsamda diğer asistanlar dan çok çalışmam beni şüpheye düşürüyordu. Yemek molası gelince Mine'nin yanına uğradım. Beni görünce hemen gülümsedi. Bende ona gülümseyip önünde ki sandalyeye oturdum. "Akşam için hazır ol iş yemeğine çıkacaksın" Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü "Nasıl yani" "Tolga bey ile iş yemeğine giderek önemli konuları not alacaksın bu kadar basit" Kalbim stresle hızlanmaya başladı başarabilir miydim bilmiyordum "Şey ne giymem gerekiyor" Mine beni şöyle bir süzdü "Elbise ve üzerine ceket çok güzel olurdu" Benim lüks yerlere gidecek uygun kıyafetim yoktu ki "Hemen asma yüzünü bir saatlik arada sana kıyafet seçebiliriz" Yanaklarım utançla kızardı "Daha maaşımı almadım" "Parası benden hadi kalk düşündüğünden iyi kazanıyorum" "Kesinlikle olmaz" Mine ayağa kalkıp koluma yapıştı "Olur olur kalk hadi" Mine beni sürüklerken "Maaşımı alınca ödeyeceğim" Tolga beyin odasının önünden geçerken odanın kapısı açıldı ve Tolga bey ters ters bize baktı "Neler oluyor Mine?" Mine mahçup olmuş şekilde "Kusura bakmayın Tolga bey rahatsız ettik" "Bir daha olmasın ve saatinde sandalyenizde olun" "Emredersiniz efendim" diyerek koluma girdi Tolga bey hızla önümüzden geçip giderken göz devirdim Mine beni dürtüp "Kameraları unutma Ömür" Elimi ağzıma koyup kendime saydırdım. Mine asansörü çağırınca biraz bekledik ve asansöre bindik. Girişte inerek hızla Mine'nin beni sürüklediği yere doğru yürümeye başladım. Küçük bir kıyafet satan yere girip bakınmaya başladık. Mine eline bir elbise alıp beni kabine yolladı. Ama elbise iğrenç durmuştu hemde beyazdı. Ardından siyah bir elbise seçti ve beni tekrar kabine yolladı. Kabinden çıkınca Mine baş parmağını kaldırıp "Çok güzel oldun" Aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm. gerçekten tam benlik olmuştu hem akşam için uygundu. "Teşekkür ederim sende beğendiysen alalım" "Sen beğendiysen alacağız güzelim akşam makyajını ben yapar öyle çıkarım" Mine'ye gülümseyip "Teşekkür ederim çok iyisin Mine" Mine aslında 27 yaşındaydı ama abla denmesini sevmediği için bana abla dedirtmiyordu. Kendimden büyük birine böyle hitap etmek hoşuma gitmese de onu kırmamak için ona Mine diyordum. Çok iyi bir kızdı umarım her şey gönlünce olurdu. "Ben kasaya gidiyorum sen elbiseyi alıp gel" Başımı sallayıp onu onayladım. Elbiseyi alınca çalışan fişini poşetin içine koydu, ne kadar olduğunu göremedim. Neyse şirkette ilk fırsatta fişe bakacaktım. Mine şirkete giderken atıştırmalık almak istedi. Ama izin vermeyip paraları ben ödedim, o kadar da değildi. Yiye yiye şirkete girdik Mine benden bir saat erken çıkıyordu ama bugün beni beklemişti. Şu an heyecan stres karışımı duygular içinde boğuluyordum. Mine yanıma gelip beni elimden tuttu hızla lavabolara doğru yürütmeye başladı. Çantasını kuru bir yere koyup makyaj malzemelerini çıkardı. Gözlüğümü çantasının içine koyup beni boyamaya başladı. Aşırıya kaçma diye diretsem de dinlemedi. En son uzun açık kahverengi saçımı çözüp küçük tarağı ile taradı ve iki taraftan küçük örgüler örüp arkada bağladı. Gözlüğü mü takıp aynaya döndüğüm zaman kendimi nerdeyse tanıyamamıştım "Çok güzel oldun zaten güzeldin ama mükemmel oldun" "Yalancı" "Yalan olmadığını biliyorsun hadi elbiseni giy" "Elbise nerde?" "Engelli tuvaletinde orası geniş olduğu için rahat olur diye oraya astım" Ağzım açık Mine'ye baktım. Ne ara bu kadar ayrıntılı plan kurmuştu? "Kapat ağzını giyin hadi" Mine beni eliyle iteleyince yürümeye başladım. Engelli tuvaletine girip elbiseyi kılıfından çıkardım ve giydim. "Fermuarı çekebilir misin Mine?" Kapı açılınca Mine yanıma geldi narin elini fermuara getirip yukarı çekti. Hafif bir ıslık çalarak beni utandırdı. Mine en fazla 36 bedendi boyu uzun manken gibiydi. İş kıyafetleri mi kılıfın içine koyup yürümeye başladım. Mine benden öndeydi bir anda bana dönüp "Ayakkabıyı unuttuk" Ayağımda ki kalın topuk ayakkabılarıma bakıp "Zaman yok Mine boşver" "Öyle olacak mecbur zaman yok" Hızlı adımlarla Mine'nin masasına ilerledik. Mine gözlüğü mü çıkarıp çantama koydu. Stresle onunla Tolga beyin beni çağırmasını beklemeye başladık. Tolga bey odasını açınca Ceren denen kadınla odadan çıktı. Biz onları arkadan izliyorduk. Hatta net olarak bile görmüyordum ama beni iş yemeğine götürmeyeceğini çok net anlamıştım. Hayal kırıklığı ile kollarım yana düştü "Çok üzgünüm Ömür. Benim yüzümden sende yanlış hayallere kapıldın. Normalde Tolga beye eşlik etmesi gereken kişi sensin ama o sürtüğünü götürmeyi tercih etti"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD