4. Bölüm

1193 Words
"İyi olduğuna emin misin Ömür? değilsen seninle gelebilirim" Zoraki bir tebessümle Mine'ye baktım "İyiyim git sen hadi biraz hava alıp bende dolmuşa biner evime giderim. Sen yeterince bekledin zaten" Mine bana sarılınca gözlerim doldu sarılışına karşılık verdim. Mine benden ayrılıp gözlerime baktı. "Merak etme iyiyim git artık yoksa daha kötü hissedeceğim" Mine başını sallayıp "Eve gidince mutlaka ara tamam mı canım?" "Tamam arayacağım hadi iyi akşamlar" Mine tebessüm ederek "Sana da" Mine arkasını dönüp yürümeye başlayınca gözlüğü mü çıkarıp ıslak gözlerimi sildim ve kendimi toparlayıp gözlüğü taktım. Mine dönüp bana bakınca tebessüm ettim. Elimde ki elbise kılıfını kavrayıp elbiseyi aldığım yere doğru yürümeye başladım. İçeri girince hemen kasaya yöneldim. Elbiseyi kadına verip "Merhaba İade etmek istiyorum denedim ve olmadığına karar verdim daha bugün almıştım" Cebimden fişi çıkarıp baktım 2500 tl yazıyordu. Fişi kadına verince kılıfı açıp elbiseye baktı "Merhaba Para iadesi yapmıyoruz elbise yerine yeni kıyafet tercih edebilirsiniz" Bıkkın bir nefes verip "Etek gömlek var mı? Bir şirkette çalışıyorum şirkete uygun olmalı" Kadın elbiseyi alıp kasanın arkasından çıktı "Beni takip edin" Kadını takip ederek etek bölümüne geldik. Krem rengi ve pudra rengi iki etek ve bir tane gömlek almaya yetmişti para, buna da şükürdü. Gömlek her renkle olacağı için bir tane yeterdi bir tane de üzerimde ki vardı. Her gün aynı takımla gelmeye utanıyordum. Ama fakirlik utanılacak bir şey değildi. Zor bela geçiniyorduk zaten ve fiyatlar da malumdu. Aldığım kıyafetler çok kaliteli görünmüyordu. ama elimle yıkarsam daha uzun süre dayanırlardı. Maaşım asgari ücret olacak burda devam edersem yükselecekti, ama Tolga beyin asistanı olmaya devam edemezdim. İnsana insan olduğu için değer veren bir patron istiyordum. İki metrelik uzun bacak delisi bir patron değil. Kaç metre bacak sevdiği umrumda değildi, ama benim yapmam gereken görevler de beni görmezden gelmesini kabul edemezdim. Getir götür işlerinde beni gayet güzel kullanıyordu. Ama yanına yakıştırıp iş yemeğine götüremiyordu. Dükkan dan çıkıp hızlı adımlarla dolmuşa bindim. Babaannem merak etmiştir. Dolmuştan inince koşar adım evin kapısını açtım. Babaannem beni kapının az ilerisinde karşıladı. "Nerdeydin kızım?" "Özür dilerim babaanne bir kaç kıyafet aldım" "Yine borç mu aldın?" "Maaşı mı alınca veririm tontişim üzülme sen" "Tamam kızım gel hadi yemek hazır bir daha geç kalırsan mutlaka ara merak ediyorum" Tipik babaanne işte başımı sallayıp odama koştum. Üzerime rahat şeyler giyip mutfağa girdim. Arkadan babaanneme sarılıp yanaklarına sulu öpücükler bıraktım. Babaannem yaşlı olduğu için dışardan gelir gelmez ona yanaşmıyor, elimi yüzümü yıkadıktan sonra onu mıncırıyordum. Babaannem gülerek bana karşılık verince daha fazla öpmeye başladım. Ben öptükçe kahkaha atmaya başladı. Kadının kalbine indirmemek için ondan uzaklaştım. Bu kadar heyecan kalbi için fazlaydı. Babaannemi bile ölçülü sevmek zorundaydım yoksa ona zarar verirdim. Ben ve benim hayatım işte. Yemeğimi yiyip tontişimle zaman geçirdim. Popomu ondan aldığım kesindi. Kocaman bir popom vardı. Aslında popomu seviyordum güzel hissettiriyordu. Babaannemle zaman geçirmek bana iyi gelse de, gece yatmadan bugün olanlar doldu aklıma yine üzüldüm ama takmayı bırakıp uykuya daldım. Sabah erken kalkıp babaannemi uyandırmadan evden ayrıldım. Şirkete gidince Mine'yi buldum, iyi olduğu mu görmesini istedim. Odama geçip Tolga efendinin gelmesini beklemeye başladım. Bu sabah hayret tek gelmişti bana dönüp bakmadan odasına girdi iki dakika sonra telefon çaldı. "Kahve" Sana da günaydın. Yerimden kalkıp mutfağa girdim Emine ablanın yardımıyla kahveyi yaptım. Bir süredir o şekilde yapıyordum Kahveyi tepsiye koyup Tolga beyin odasının önüne geldim kapıyı çalıp 'gel' diye seslenince kapıyı açtım. Tolga bey başını kaldırıp beni yukardan aşağıya doğru süzdü. Üzerimde beyaz gömlek altta pudra pembesi etek vardı eteğin kenarında hafif yırtmaç vardı. Bakışların dan rahatsız olup hızla kahvesini önüne koydum. Ona hiç bakmadan "Afiyet olsun" diyerek odadan ayrıldım bakışları bile beni sinirlendirmeye yetiyordu Odama geçip sandalyeme oturdum. Yan tarafımdan ses gelince o tarafa baktım. Tolga efendi benim tarafımda ki camın storunu yukarı çekip bana baktı. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı çünkü ilk kez storu yukarı çekmişti ve engel olmadan birbirimize bakıyorduk. Daha doğrusu ben bu adama niye bakıyordum? Bakışlarımı önümde ki dosyaya çevirerek okuyormuşum gibi yaptım. Onu görmeye tahammülüm hiç yoktu. *** Sürekli izleniyorum hissiyle bir süre boğuştum. Telefon çalınca ifadesiz kalmaya çalışarak. "Efendim" Kim olduğu belliydi beni ondan başkası aramazdı. Çünkü başkasından emir almıyordum "Odama gel" Telefonu kapatınca ayağa kalktım. Oturunca gömleğimin düğme araları açılıyor atletim görünüyordu. Gömleğin altından kesinlikle Beyaz atlet giyerdim yoksa sadece sütyenle mümkün değil gezemezdim. İster istemez gömlek iç gösteriyordu. Gömleğimin önünü çekiştirip düzeltmeye çalıştım. Göğüslerimin de maşallahı vardı yani. Gömlek zorunlu olmasa kesinlikle giymezdim. Kafama dank eden gerçeklikle Tolga beyin odasına baktım, bana baktığını görünce yanaklarım kızardı Ellerimi gömleğim den çekerek gözlüğümü geriye doğru ittim. Odamdan çıkarak odasının önüne geldim. Kapıyı çalıp sesini duyunca içeriye girdim. biraz ona yaklaşıp yüzüne baktım. "Buyrun Tolga bey?" Eliyle sol tarafında ki kocaman kitap dosya karışık rafları gösterip "Onları tek tek aşağıya indir rafları temizle ve tekrar yerleştir" Tolga beye bön bön bakıp aklımdan asistan görevlerinin bu görevi kapsayıp kapsamadığını hatırlamaya çalıştım . Ama bu konu hakkında hiç bir fikrim yoktu. "Üzerimde ki kıyafetin uygun olduğunu zannetmiyorum Tolga bey" Tolga bey beni süzünce ifadesiz bakışlarını yüzüme çevirdi "Bence gayet uygun. Şimdi yemek molası ver zaten az kaldı. Sonra gelip rafları temizle kitap ve dosyaların tozunu al yerine yerleştir" "Peki Tolga bey" Arkamı dönüp odadan çıktım Mine'nin yanına uğrayıp "Raf temizlemek asistan görevi mi?" "Şimdi nerden çıktı bu?" "Tolga bey odasında ki rafları temizlememi istedi" Mine sesli şekilde gülünce tek kaşım havalandı "Bence seni görmek istediği için öyle bir şey istedi" "Allah aşkına Mine yanında gezdirdiği kadınla ufaktan yakından alakam yok beni niye görmek istesin?" "Kendine çok haksızlık yapıyorsun bence taş gibisin ve Tolga beyi etkilemişsin" "Bence yanılıyorsun onu 36 beden üstü kurtarmaz. Ben 40 bedenim büyük ihtimalle dalga geçmek için benimle uğraşıyor" "Bence yanılıyorsun ama yine de Tolga bey den uzak dur. O sana yada bize göre biri değil. Adam çapkın sevgiyle ona yaklaşan her kadın kaybeder" "Allah korusun adımızı yan yana bile söyleme şeytan doldurur" Mine sesli şekilde gülümsedi "Sen hâlâ burda mısın Ömür hanım?" Tolga beyin sesiyle baston yutmuş gibi yavaşça ona döndüm "Bende gideceğimi haber veriyordum şimdi çıkıyorum Tolga bey" "Anlaşılan sizi aynı katta tutmak hata. Daha tanışalı bir hafta olmadı ayrılmaz ikili oldunuz" Mine'ye dönüp mahçup bakışlarımı yolladım ardından yürümeye başladım. Tolga beyin önüne gelince "Benim hatam şimdi yemeğimi yemeye gidiyorum" Tolga bey boş boş bakıp asansöre doğru yürümeye başladı. Bende odama girip ceketimi giydim ve odadan ayrıldım. Tolga beyin hâlâ asansörün yanında olduğunu görünce gitmesini bekledim. Tolga bey bana dönmeden "Gelsene Ömür ne bekliyorsun?" Senin gitmeni neyi bekleyeceğim? Bide burda olduğumu nerden biliyor, arkasında gözümü vardı? Hızla yanına giderek "Sizi rahatsız etmek istemedim önden siz inin ben sonra inerim" Tolga bey elini düğmeye bastırıp asansörün kapısını açtı. İçeriye girince derin bir nefes aldım sonunda gidiyordu "Bin" Nee? "Sizi rahatsız etmeyeyim" Tolga sert bakışlarını bana çevirince, yavaşça asansöre yürümeye başladım. Tam ortada durduğu için kenardan hatta asansörün kapısına sürtünerek içeriye girdim. Ortada mı durur insan arkadaş neyse sonuçta değmeden geçmiştim. Asansör orta büyüklükteydi en arkaya geçip asansörün demir duvarına yaslandım. Tolga bey geriye adım atınca aramızda bir adımlık mesafe kaldı kokusu burnuma dolunca istemsizce içime çektim Sonra kendime gelip diğer tarafıma döndüm Bu adamın amacı neydi şimdi? Kafam karışık şekilde girişe inmeyi dar bekledim. Asansörün kapısı açılınca Tolga beyin inmesini bekledim. Neyse ki yavaş adımlarla da olsa sonunda indi. Derin bir nefes alıp bende indim. Tolga bey şirketten çıkınca bende yemek yemek için şirketin yemekhanesine gittim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD