2 günün ardından yine iş günüydü. Sabah alarmı kapatıp az daha kestireyim demenin bedelini uçarak evden çıkmakla, bir kaç kişiye çarpmakla ve otobüsü kaçırmakla ödemiştim.
Şirketin önüne gelince Tolga beyin gelmemiş olmasını dileyerek hatta dua ederek şirkete adım attım. Derin bir nefes alıp hızla asansöre doğru yürümeye başladım.
Asansör de takım elbiseli bir adam görünce gözlerimi açtım ve Tolga bey olmaması için dua etmeye başladım.
Ve beklenen oldu Tolga beydi.
Neyse ki asansör kapısı kapanmış ve beni görmemişti.
Saniyeler sonra asansörün kapısı açılınca arkamı döndüm. Koskoca alanda benden başkası yoktu.
"Ömür hanım?"
Hay senin Ömür hanımına tüm dişlerimi göstererek gülümsedim ve Tolga beye doğru döndüm. Tolga beyin tek kaşı havadaydı.
"Buyrun Tolga bey"
"Buraya gel"
"Sizi rahatsız etmeyeyim"
"Ömür hanımm"
Başbaşa iken hanım eki kalkıyordu dengesiz herif.
Yavaşça yürüyerek asansörün yanına geldim.
Tolga bey yana geçip bana yol verdi. 25. Katta sadece üç kişi olduğumuz için bu asansörü sadece üçümüz kullanıyorduk.
Arka tarafa geçip asansör duvarına yaslandım.
Asansörün kapısı kapanınca Tolga bey arkasını dönüp bana baktı. Bir adım atarak dibime kadar girdi. Kokusu burnuma doluyordu yan tarafa doğru giderken, elini gideceğim yere koyup beni engelledi.
"Neden geç kaldın?"
"Şey alarmı duymamışım"
Kesinlikle yalandı
"Hm inanmalı mıyım?"
"Bence inanın" diyerek hafif gülümsedim
Tolga bey başını hafif eğerek bana yaklaşırken gülümsemem soldu. Nefesi yüzüme vururken kalbim heyecanla hızlanmaya başladı.
Neden bana yaklaşıyorsun Tolga bey? Neden kalbimin ritmini değiştiriyorsun?
Bana tam 2 3 cm mesafe kalarak durdu
"Geç kalmanın bir cezası olacak"
Pembe hayaller den çıkıp gerçekliğe dönünce kaşlarım çatıldı.
"Ne cezası?"
Tolga bey benden uzaklaşıp sırtını bana döndü
"Düşüneceğim"
Tam konuşacağım sırada asansör durdu kapı açılınca Tolga bey hızla indi.
İnerken Mine'nin şaşkın bakışları ile karşılaşınca soru yağmuru için kendimi hazırlamaya başladım.
"Mine odama gel ve bana bugün yapacaklarımın özetini geç"
Mine bana daha sonra konuşacağız bakışı atarak Tolga beyin peşine takıldı. Kendimi odama atıp derin bir nefes aldım. Tolga beyin odasına bakınca Mine'nin bir şeyler anlattığını gördüm.
Mine'nin anlatacakları bitince odadan ayrıldı. Direk benim odama daldı.
"Ya önemli bir şey yok. Sadece asansör de karşılaştık ve geç kaldığım için beni cezalandıracağını söyledi"
Mine bana muzip bakışlarını yönlendirdi
"Belki onu sormayacaktım" diyerek gülümseyince yanaklarım kızardı.
Mine'nin yüzünde ki gülümseme büyüdü.
"Tamam tamam neden birlikte geldiğinizi soracaktım"
Telefon çalınca hemen telefonu kulağıma aldım
"İş başına, mesai saatlerinde tembellik istemiyorum"
Yan tarafa dönüp Tolga bey'e baktım.
Önünde ki dosyaları karıştırıyordu telefonu suratıma kapatınca.
"Ay götüm" diye sesli bir cümle kurmuş bulundum.
Tolga bey dönüp bana bakınca ağzım açık kaldı. Telefon tekrar çalınca
Mine'ye sen bak bakışı attım, mine omuz silkti.
Mecburen telefonu elime aldım ve kulağıma götürdüm.
"Cezan katlandı" diyerek tekrar suratıma kapattı. İçimden tepinip telefonu yerine koydum.
En fazla bir kaç dosya fazla taşırdım ne yapayım?
"Neyse sana iyi günler şekerim"
İyi gün kaldıysa tabi
"Sana da Mine" diyerek onu yolcu ettim
Telefon tekrar çalınca kahve isteği geldi. Emine ablanın yardımıyla kahveyi yaptım. Ardından odasına girdim, kahveyi çekinerek önüne koydum. Tepsiyi alıp göğsümün üzerine koyup sıkıca sarıldım.
"Afiyet olsun" diyerek arkamı döndüm bir kaç adım atınca
"Yarın için hazırlan benimle şehir dışına geleceksin ve akşam gittiğimiz yerde kalacağız. Yanına ihtiyacın olacak şeyleri al sabah 9 da şirketin önünde ol. Sakın geç kalayım deme"
Kaşlarım çatılmış şekilde Tolga beye döndüm
"Başkasını götürseniz ? Benim evde yaşlı babaannem var"
"Bir gece idare edebilir diye düşünüyorum. Hem benimle gelirsen cuma izinli sayılacaksın"
"Ama..."
"Çıkabilirsin Ömür"
Hanım, hanım diyeceksin.
Sinirle önüme döndüm babaanneme bir şey olursa onu öldürürdüm.
Tolga'dan
Normalde balık etli kadınlar ilgimi çekmezdi, ama önümde yürüyen Ömür'ün poposu beni günaha davet ediyordu. Poposuna bir kez kıyafet üzerinden bile olsa dokunmak için yüz binlerce TL verebilirdim.
Ona para teklif ederek dokunsam acaba dokundurur muydu?
Yok canım daha teklifin sonu gelmeden tokatı yüzümü bulurdu.
Başımı sağa sola sallayıp gidişini izlemeyi bıraktım.
Ya da bırakmadım.
Kaşlarım çatılmış şekilde ne kıvırtarak yürüyorsun kızım diye azarlamak istesem de yapmadım.
Bende ki de kalpti yani.
Ömür gidince derin bir nefes alıp işime odaklanmaya çalıştım.
***Kapı çalınınca kahvaltıdan kalkıp kapıyı açtım. Karşımda orta yaşlarda bir kadın görünce şaşırdım.
"Buyrun birine mi baktınız?"
"Günaydın Ömür hanım. Beni Tolga bey yolladı yarın siz dönene kadar babaannenize eşlik edeceğim"
Şaşkınlığım büyüdü gerçekten babaannemi düşünüp onun için kadın mı ayarlamıştı? Sanırım Tolga bey düşündüğüm kadar kötü biri değildi. Yüzümde anlamsız bir tebessüm oluştu.
"İsminiz nedir?"
"Neriman Ömür hanım"
Kadına tebessüm ederek içeri buyur ettim ama tam emin olamadığım için telefonu elime aldım Mine'yi arayıp Tolga beyin telefon numarasını isteyecektim.
Telefonun ekranını açınca yabancı bir numaranın mesajını gördüm.
Mesaj
'Babaannenle ilgilenmesi için hizmetçi mi yolluyorum. Umarım başka bahanen kalmamıştır Ömür"
Telefon numarasını çevirip cevap beklemeye başladım
"Ne oldu yine Ömür?"
Öküz her yerde öküzdür işte şaşmaz
"Günaydın şey sizin olduğunuza emin olmak istedim. Kadının adı nedir"
"Neriman geçti mi şüphelerin?"
"Kusura bakmayın ama babaannem den başka kimsem yok" diyerek telefonu kapattım
Baksın bakalım suratına telefon kapatmak nasıl oluyormuş?
Oturma odasına geçince babaannemin çoktan Neriman abla ile arkadaş olduğunu gördüm.
Son işlerimi halledip evden çıktım. Babaaneme iş için arkadaşlarımla şehir dışına gitmem gerektiğini söyledim. Bilseydi bir adamla tek gidiyorum kesinlikle izin vermezdi.
Tam 9a 10 kala şirketin önüne geldim. Bir pantolon ve tişört giyiyordum. Ama tişörtüm uzundu sanırım ömrüm boyunca popomu saklamaya çalışarak geçecekti, çünkü büyüktü.
Ufak bir göbeğim vardı ama onu seviyordum. Şimdilik anlaşıyorduk ilerde evlenirsem kocam göbeğimi sevse iyi yapardı.
Yanıma siyah lüks bir araba yaklaşınca arabaya göz gezdirdim. Şoför arabadan inince kaşlarım çatıldı.
Benim tarafımda ki kapıyı açıp binmemi bekledi.
Arabayı tanımadığım için eğilip içine baktım.
"Binsene Ömür neyi bekliyorsun?"
Ananı bekliyorum.
Sanki her gördüğüm arabaya bodoslama atlıyorum.
Başımı kaldırıp şoföre baktım
"Şey abi el bavulum vardı bagajı açar mısın?"
Adam elime uzanınca bavulu vermedim neden benim için eziyet çeksindi
"Versene bavulu adama Ömür?"
Tolga beyi dinlemedim şoföre dönüp
"Siz açın ben koyarım lütfen"
Adam sonunda pes edip bagaj kapağını el hareketiyle açtı. İyi ki de açmayı denemedim yoksa bir saat basmak için düğme arayacaktım.
Rezil olmakta yanımda kâr kalacaktı.
Küçük bavulumu yerleştirince şoför kapağı kapattı.
Hemen teşekkür ederek arabaya bindim. Tolga beyin çatılmış kaşları üzerimdeydi.
"Fazla inatçısın"
"Kimseye eziyet vermek istemem"
Tolga bey kendi tarafına dönüp camdan dışarıyı seyretmeye başladı.
3 saatlik yolda ikimizde konuşmadık.
Şoför arabayı durdurunca geldiğimiz yere baktım.
Küçük küçük evler vardı. Gecelik kalmak için uygundu. Tolga beyin kapısı açılınca o indi. Kendi kapımı açarak bende indim. Yolculuk biraz yormuştu şimdi gidip hemen yatağıma uzanacaktım.
Şoförle bir süre sürtüşme yaşadıktan sonra el bavulumu alıp eve doğru yürümeye başladım.
Tolga bey kapı da durmuş bize bakıyordu.
"Erdem bey evin anahtarını alıp gelin kapıyı açın"
"Emredersiniz Tolga bey"
Bende Tolga beyin yanına geçerek ayakta dikilmeye başladım.
Anahtar gelince içeriye girdik. Evin temizlendiği belliydi mis gibi kokuyordu, herhalde önden temizletmişti
Tolga bey kapının önünde ki şoför abiye seslendi
"Sevdiğim kokuları arabadan getir Erdem bey"
Şaşkınlıkla olanları anlamaya çalıştım. Erdem abi yani şoför elinde bir kutu ile eve girdi.
Kutuyu yere koyup evden çıktı.
Tolga bey kutunun kapağını açıp.
"Yanıma gel"
Yavaşça yanına yaklaştım kutuya baktım
"Bunlar ne Tolga bey?
"Senin için temizlik malzemeleri evi baştan sona sil hatta iki kere sil"
Ağzım şaşkınlıkla aralandı
"Kapat ağzını senin cezan bu. Ben her kokuyu soluyamam. Seni temizlik yapmak ve cezanı çekmen için buraya getirdim. Şimdi gidiyorum ve gelince her yerin kokusu değişmiş olsun"
Açıkçası hayal kırıklığım büyük olmuştu. Ben benimle iş yemeğine falan gidecek sanmıştım. Hatta iş kıyafeti bile getirmiştim. Üstüne bide ütüyü getirmiştim. Neyse artık yapacak bir şey yoktu. Madem beni temizlik yapmak için getirmişti temizliği yapar cuma günü evimde dinlenirdim.
Tolga bey evden ayrılınca kutuyu açıp içinden malzemeleri çıkardım. Banyoda temizlik kovası bulup her yeri sildim. Yorulmuştum ama olsundu.
Bir ara kapı çalınmış yemeğim gelmişti.
Neyse en azından bana pahalı bir kebap ısmarlamıştı.
Tolga bey gelmeden banyo yapıp üstümü değiştirmem lazımdı. Banyoya girip kapıyı kilitledim.
Hızla bir duş alıp havluya sarıldım.
Kapının kilidini açıp hızla bavulumun yanına doğru yürümeye başladım. Bavulumun olduğu odaya girince Tolga beyi gördüm ve çığlığı bastım.
Tolga bey şaşkınlıkla yanıma gelip ağzımı kapattı. Bir süre boğuştuktan sonra ayaklarımın üzerine düşen yumuşak kumaşla gözlerim sonuna kadar açıldı. Sesimin kesildiğini anlayan Tolga bey elini ağzımdan çekti.
Hızla Tolga beye sarıldım. Yoksa beni çıplak şekilde görecekti. Tolga bey affalladı.
Şu anda çok utanıyordum ve ne açıklama yapacağımı bilmiyordum.