Genç kadın duyduğu kelimenin ağırlığı altında eziliyordu. Kalbi ortadan ikiye bölünmüş kanı ciğerlerine dolarak nefes almasını engelliyordu. Gözyaşları yanaklarından sessizce kayıp gidiyordu. Ruhunu aşkı ile beslediği adam onun bedeninde başka birini hayal ederek sevişmişti. Derisini yüzselerdi daha az acı verirdi herhalde. Barlas ağzından çıkan kelimenin pişmanlığını yaşarken, Melek o kelimenin verdiği acı ile uğraşıyordu. Az önce ateşler içinde yanan bedenler şimdi buz kesmişti. Oda biranda mevsim değiştirmiş kışın tam ortasına düşmüştü. Aldıkları nefesin buharı tenlerini yakıyordu. Dilleri lal olmuş sessizliğin acı çığlıklarını dinliyorlardı. Ne söylenirdi ki bu durumda? Hiçbiri bilmiyordu. Melek soğuk parmaklarını kocasının omuzuna temas ettirerek hafifçe itti onu. "Melek" sesi piş

