bc

Seni İstemiyorum! (TAMAMLANDI)

book_age18+
111.4K
FOLLOW
675.4K
READ
contract marriage
arranged marriage
drama
sweet
bxg
heavy
serious
like
intro-logo
Blurb

Aşk hiç bu kadar geç kalmamıştı.

Barlas Karaman'ın kalbine aşk tam dört yıl geç kalmıştı. 19 yaşındaki, kendisine eş olarak gelen küçük kızın yeşil gözlerinden akmıştı ruhuna ve kalbine. O gece cennetin yeşil tonunu kabullenmeyen genç adam, acımasızca sahip olmuştu küçük bedene. Canını yaktığı kadının ileride kendini canını yakacağını hesaplamamıştı.

Feriha ikinci kadın olarak gittiği evde çok zarar görecekti. İstenmediğini duyacak, hissedecekti. Normal yolla hamile kalmayan genç kadın, asla kadın olmanın ne olduğunu anlamamıştı. Sevgiye aç ruhunu, hayatını borçlu olduğu adamın torununu doğurmak için geldiği evde doyurmak istemişti. Bir anne şefkati, baba sevgisi nasıl olur öğrenmek istemişti. Kocası tarafından aşağılanacağından ve hor görüleceğinden habersiz...

Yanlış seçim, vicdan sızısı, gururdu onların arasındaki duvarın adı.

Aralarındaki engelleri aşıp birlikte olabilecekler miydi?

Arzu Khayal....

Hakları hayallerimin en kırılgan yerinde saklıdır!!!!

17.06.2015 ~ 04.01.2016 (İlk kitap )

chap-preview
Free preview
Birinci bölüm
1 bolum Genç adam yeni yapılacak pırlanta takı tasarımları için yapılan toplantıdan çıkıp yorgun bir şekilde odasına girdi. İşini seviyordu ama bazen kendini fazla kaptırıp yoruyordu. Boynundaki kravatı çıkarıp gömleğinin üstten üç düğmesini açtı. Ceketi çoktan koltuğu boylamıştı. Yakışıklılığını bir etiket gibi üzerinde gezdiren Barlas Karaman her zaman dikkat çekiyordu. Gömleğin kollarını yukarı kıvırıp derin nefes aldı ve içki dolabına doğru yürüyüp kapağını açtı ve çok sevdiği Balvenie "Single barrel" etiketli viskiyi çıkardı. Yüzde elli alkol oranı içeren pahalı viski markası diğerlerinin aksine sonda ağır acı tat bırakmıyor. Ağızda yumuşak ve temiz bir tat bırakarak içen kişiye çok büyük bir keyif veriyor. İçkiyi viski bardağına koyup cam duvarın önüne geldi ve muhteşem İstanbul manzarasını seyrederek içkisini yudumlamaya başladı. Boğazından geçen malt ve bal çağırışımlı aromalı sıvının tadı neredeyse likör gibiydi. Yorgunluğu yavaş yavaş gidiyordu. İçkisi bittiğinde bardağı masaya bırakıp tekrar duvarın önüne geldi. Ellerini cebine koyup İstanbul`u izlemeye başladı. Kapı çalınca arkasına dönmeden 'gel' dedi düz bir sesle. Kapı açılıp kapandığında kim olduğuna bakmak için arkasına döndü ve karşısında babasının sekreteri Burcu'yu gördü. Anlaşılan babası onu çağırıyordu. "Söyle Burcu" dediğinde kız tam ağzını açmıştı ki telefonu çaldı. Telefonun sesi ile diyeceklerini yutup Barlas'ın telefonu açıp cevaplamasını bekledi. Genç adam telefonla konuşurken Burcu adamı inceliyordu. Şirketteki kızların hepsi ona hayrandı. Yanlarından geçtiğinde hepsi dertli dertli iç geçiriyordu. Nitekim Barlas Karaman dört sene önce evlenip kendini bir tek karısına büyük aşkı Melek'e sunmuştu. Diğerlerine uzaktan bakıp hayal etmek kalmıştı. Genç kız patronunun oğlunu yakında şirketin tek yetkilisi olacak cehennem kadar yakışıklı adamı izliyordu. Kirli sakalı, dağınık saçları, kar beyazı gömleğin altından kendini parlak elmas gibi belli eden esmer teni insanı günaha sürüklüyordu. Barlas telefon görüşmesini bitirmiş kendisini izleyen Burcuya bakıyordu. Aklında neler geçtiğini tahmin ediyordu. Bu erkeklik gururunu okşasa da son vermeliydi. Yoksa burada saatlerce böyle kalacaklardı. O yüzden kızın dikkatini çekmek için parmağını şıklattı. Kız nihayet transtan çıkıp kendine geldiğinde kızarmıştı. "Babam beni mi çağırıyor?" sordu umursamaz sesle. "Ev..evet efendim" kekelemişti. Gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı Barlas. "Beş dakikaya odasında olacağımı söyle" eliyle kapıyı işaret etti. Bu gide bilirsin demekti. Kız gülümseyip çıktı odadan. Burcu çıktıktan sonra Barlas gömleğinin yakasını ilikledi. Saçlarını düzeltip kravatını taktı. Ceketini giymeden çıktı odadan. İki kat yukarı çıkıp babasının odasının önünde durdu. Kapıyı çalıp içeri girdi. Babası elindeki evraktan kafasını kaldırmadan oğluna karşısındaki koltuğu işaret etti oturması için. Barlas bir şey söylemeden oturdu koltuğa. Bu sessizlik hayra alamet değildi. "Baba" dedi dikkat çekmek için. Yerinde huzursuzca kıpırdanıyordu. Ahmet Bey kafasını evraktan kaldırıp oğluna baktı. Diyeceklerini aklında toparlamaya çalışıyordu. Çünkü oğlu duyduklarından sonra delirecekti. Derin nefes alıp lafa girdi fazla uzatmadan. "Şirketin kurallarını biliyorsun oğlum" dedi. "Biliyorum baba" konuşmanın sonunun iyi yere varmayacağını saniyesinde hissetmişti genç adam. "Saygıdeğer dedem şirketin kurucusu Serdar Karaman'ın meşhur kuralları" elini boş ver dercesine salladı. "Seninde o kurallara uyman gerek şirkette tek söz hakkına sahip ola bilmen için. Biliyorsun değil mi oğlum?" mümkünce az hasarla çıkmaya çalışıyordu bu konuşmadan. "Bir kaç ay sonra otuz yaşını dolduracaksın." dedi. "Eeee?" ağzındaki baklayı çıkarmıyordu Ahmet Karaman bir türlü. "Malum Melek kızımın çocuğu olmuyor. Ama kurallara göre sen bu şirketin başına evli ve çocuklu olursan geçe bilirsin" sakin bir şekilde konuşuyordu bütçe toplantısındaymış gibi. Barlas koltuğun kolçaklarını sıkıyordu sinirden. Babasının ne istediğini merak ettiği için susuyordu sadece. "Ben yoruldum ve dinlenmek istiyorum. Torun sevmek istiyorum oğlum." "Nasıl olacak o? Yoksa taşıyıcı anne işine razı mı geldin?" sordu. Öyle bir şeyin asla olmayacağını biliyordu Barlas. "Ben sana kaç kere dedim olmaz diye? Dinimizce yasak o eylem. OLMAZ! Ben senin yeniden evlenmeni istiyorum" dediğinde Barlas yavaş çekimde ayağa kalktı ellerini masaya dayayıp babasına doğru eğildi. "Sen ne dediğinin farkında mısın Ahmet Bey?" sesi az sonra önüne gelen her şeyi yutacak dev tsunami dalgası gibi yükseliyordu. "BEN MELEK'İ SEVİYORUM. ONDAN BAŞKA BİR KADINLA BIRAK EVLENMEYİ DOKUNMAM BİLE" sinirle kendini masadan çekti ve kapıya yöneldi. Konuşma bitmiştir demekti bu. ***** Barlas ve Melek büyük bir aşkla evlenmişlerdi. Barlas Karaman gerçekten de yakışıklı bir adamdı. Kaç kadının yüreğini yakmıştı aşkıyla. Ama onun yüreğini tek bir kadın biricik kadını Melek yaka bilmişti. Dört sene önce onu kuzeni Alya'nın düğününde görmüştü. Üzerine giydiği siyah elbise beyaz tenine o kadar yakışıyordu ki gözlerini alamamıştı ondan. Sarı saçları açık kahve rengi gözleri güzel ve biçimli dudakları aklını başından almıştı. Aslında sarışınlardan hiç hoşlanmıyordu ama gel gör ki bu melek gibi kız onun aklını çelmeyi başarmıştı. Melek o düğün gününde daha ilk göz göze gelmelerinde delice heyecan duymuştu. Barlas Karaman gibi bir adamın kendisine baktığını görünce şaşırmadan edememişti doğrusu. Düğünden sonra yaşanan olaylar genç kızı daha da hayrete düşürmüştü. Barlas kendisini aramış ve buluşmak istemişti. O da kabul etmişti. İyi ki de etmişti yoksa nereden tanıyacaktı ki böylesine adam gibi adamı. Bu mutlu evliliğin tek eksiği vardı o da bir bebekti. Melek Karaman gördüğü onlarca tedaviye rağmen anne olamıyordu. Yüce Rabbimiz öyle uygun görmüştü demek ki. ****** Kapıyı açacakken babasının sesini duydu "Eğer sen bu şirketin başına geçmezsen Ertan geçer. Bunu istiyor musun?" sordu Ahmet bey. Babasına döndü genç adam "Ertan mı? O serseri iki seneye kalmaz yerle bir eder şirketi" dedi hayretle. "Ama tüm kriterlere uyuyor sen ona bak" oğlunu gerekirse tehdit edecek ama o kızla evlenmesini sağlayacaktı. "Kriterler derken?" "Otuz iki yaşında evli ve çocuğu var" Ertan Karaman işle alakası olmayan hala baba parası ile yaşayan serserinin tekiydi. O felaketin şirketin başına geçmesi 'Karaman Mücevherat' ın sonu demekti. Ahmet Bey ayağa kalkıp oğlunun yanına gitti elini omuzuna koydu "Bak oğlum sen bu iş için yaratılmışsın. Yönetmek, sorumluluk, ciddiyet, işine aşk senin kanında var. Gel vaz geç şu inadından. Bizim için evlen ve çocuk yap oğlum" koskoca Ahmet Karaman oğluna yalvaran gözlerle bakıyordu kabul etsin diye "Geleceğimiz senin ellerinde" dediğinde sıkıntılı bir nefes verdi Barlas. "Böyle rahat konuştuğuna göre bulmuşsun sen bir kız" yavaş yavaş yumuşuyordu genç adam. "Evet İlay teyzenin yanında yaşıyor çok güzel temiz namuslu bir kız oğlum" gözlerini devirdi genç adam bana ne der gibi silkti omuzlarını "Güzellik yarışmasına katılmıyor baba alt tarafı bir çocuk doğurmaya geliyor. Güzel olsa kaç yazar?" dediğinde Ahmet Bey sevinçle gülümsedi demek kabul ediyordu. "Kabul ediyor musun yani?" sordu emin olmak için. "Evet baba sadece geleceğimiz için benden onu sevmemi bekleme. Ben bir kere sevdim o da karımı" deyip arkasına döndüğünde onları yaşlı gözlerle dinleyen karısını görmeyi beklemediği için şaşırmıştı. "Meleğim" dedi kısık sesle. Ağladığına göre duymuştu her şeyi. Melek duyduklarının şokundaydı. Kocasının evleneceğini duymuştu az önce. Başka kadın başka beden ve bir bebek. Kaldıracağını sanmıyordu tüm bunları. Kocasına sürpriz yapacaktı ama kocasından sürprizin alasını aldı. Islak yanaklarını silip koşarak çıktı odadan. Barlas babasına sinirli bakış atıp karısının peşinden koştu. ***** Bir kaç saat sonra bu eve başka bir kadın gelecekti. Düşünceli bir şekilde kravatını bağlıyordu aynanın önünde. İki gün önce aldığı kararı uyguluyordu şuan. Sırf gelecekleri için o kadını çekmek zorundaydı. O gün karısı şirketten koşarak çıktığında ardından ona yetişmiş ve zorla da olsa konuşa bilmişti onunla. Her şeyi anlatmış kendisini asla unutmayacağını tek onu seveceğini söylemişti. O kadının sadece bir bebek için o eve geleceğini söylemişti. Melek boşanalım dediğinde yeri göğü inletecek şekilde bağırmış ve asla olmaz diyerek kestirip atmıştı. Şimdi Melek ablasındaydı nikahtan sonra gelecekti. Kocasının ellerinden nasıl kayacağını görmek istememişti. Sinirle soluyup ceketini giyindi. Karısının ağlamasına sebep olan kadından görmeden nefret etmişti. Suçu olmasa da nefret tohumları ekilmişti bir kere yüreğine. Karısının gözyaşları ile beslenip filizleniyordu her geçen dakika. Aşağı indiğinde herkes onu bekliyordu. Geldiğini görünce evden çıktılar ve arabaları doğru yürüdüler. Arabanın önünde koluna dokunan elle durdu genç adam. Sahibine baktığında annesi olduğunu gördü. Melda hanım oğlunun üzgün, kızgın ve kırgın olduğunu göre biliyordu. Yaşlı gözlerle baktı siyah gözlerine oğlunun. Barlas annesini çok seviyordu. Ancak onu görünce bile yumuşamadı. Kaşlarını çattı hemen. "Ne istiyorsun anne? Daha ne yaptıracaksınız bana zorla?" sordu. Melda hanım oğlu için üzülüyordu. "Yapma oğlum. Baban iyiliğini istiyor senin" alayla güldü genç adam. "Ahmet bey benim iyiliğimi istemiyor. Kendi istediklerini yaptırıyor. Fark bu anne" Melda hanım oğluna sarıldı. "Lütfen oğlum. Darılma bize. Senin iyiliğin için her şey. Hem belki daha iyi olacak. Şans getirecek yeni gelin bize" annesini inanmaz bakışlarla izliyordu Barlas. Kafasını salladı iki yana "Ben o kadını ASLA SEVMEYECEĞİM. Bunu kafanıza sokun hepiniz. O buraya sizin için geliyor. O çok istediğiniz torunu da vereceğim size. Benden başka bir şey istemeyin daha" deyip annesini uzaklaştırdı kendinden. Melda Hanım ağlayarak baktı yanından uzaklaşan oğluna. ***** Genç kız heyecandan terleyen elini gelinliğinin eteklerine sildi. Bir hafta önce vefa borcu olan yaşlı adam Ahmet Bey ona `oğlumla evlen ona bir çocuk ver` dediğinde çok şaşırmıştı. Ahmet Bey`in anlattığı kadarıyla oğlu zaten evliydi fakat gelininin çocuğu olmuyordu. Uzun yıllar önce kurdukları şirketin yönetici koltuğuna oğlunun geçmesi gerektiğini ama çocuğu olmadığı için bunun mümkünsüz olduğunu söylemişti. Evli bir adamla evlenmenin yanlış olduğunu söylediğinde Ahmet Bey bu evliliğin dinimizce caiz olduğunu anlatmıştı. Yine de zaman istemişti düşünmek için. Kocası olacak adam belki de karısını çok seviyordu. Onların arasını hiç bozmak istemiyordu. “Benim güzel gelinim hazır mı?” düşüncelerini bölen kişiye bakıp gülümsedi. İçten gülümseme değildi yüzüne emanet maskeydi sanki. İlay hanım hissetmişti kızın huzursuzluğunu. O yüzden yanına gelip elini tuttu. “Neyin var kuzum?” sordu şevkatle. “İlay abla doğru mu yapıyorum sence?”sordu tedirginlikle “O adam evli. Ya beni Kabul etmezse?” yüzünü bile görmediği adamla evleniyordu. Ne garip. “Barlas akıllı adamdır. Şirket için kabul etti fakat kim bilir belki seni görünce fikri değişir ha?” dedi muzip sesle. Kızın kederini dağıtmak istiyordu. Çünkü onun evlenip mutlu olmasını istiyordu. Her ne kadar ikinci eş olarak gitse de o eve mutluluğu yakalamasını ve aşık olmasını istiyordu. Çekeceği acılardan habersiz kız kadının dediklerine sadece gülümsedi. “Aman abla sevmese de olur. Saygı göstersin yeter” dedi düşünceli sesle. ***** Sıkıntıyla nefes verip boynundaki kravatını gevşetti genç adam. Kızın yaşadığı mahalleye gelmişlerdi. Arabadan inip ceketini düzeltti. Önden giden anne babası ve amcasını takip ediyordu. Diğer arabadan inen kardeşi baş belası Almina ablası Berra ve kuzeni Rafet ona yetiştiler. Herkes onun Melek'e olan aşkını biliyordu. O yüzden susuyorlardı. Tabi Almina hariç "Ayy abla acaba nasıl bir kız? Güzel mi?" sordu ablasının koluna girerek. "İsterse dünya güzeli olsun. Umurumda bile değil" abisinin aksi sesini duyduğunda yutkunmuştu. "Almina kes sesini ve yürüyün de gidip şunu alalım" bir kaç saat karısı olacak kızdan sanki eşyaymış gibi bahsetmesi şaşırtmamıştı kimseyi. İsteyerek evlenmiyordu neticesinde. Eve girdiklerinde onları aile dostları İlay hanım karşılamıştı. Demek ki gerçekten kimsesi yoktu. Herkesle selamlaşıp içeri başka bir odaya girdi ve bembeyaz gelinlik giymiş kızla döndü İlay Hanım. Yüzüne bile bakmadı. Ama kardeşinin iç çekmesinden anladığı kadarıyla kız güzeldi. 'Çokta umurumda' diye düşündü. Eve dönerken yol boyu bir kere bile bakmamıştı yanında oturan kıza. Kız diyordu çünkü biliyordu Ahmet bey asla bir kadın almazdı oğluna. Kesin bakireydi. Bir sıkıntı daha. Keşke kadın olsaydı en azından dokunmak zorunda kalmazdı ona. Yanında oturan adamın bir kere bile yüzüne bakmaması üzmüştü genç kızı. En azından selam vere bilirdi kaba adam. O eve tüm gerçekleri bilerek gidiyordu çünkü. Bebeği olmayan bir kadına aşık bir adama bir çocuk vermeye gidiyordu. Kimsesizdi ve bu hayatta daha ne kadar tek başına ayakta kala bilirdi ki. Hem en azından kendisine her zaman yardımcı olan babası gibi sevdiği Ahmet beyi mutlu edecekti ona torun vererek. Adamı incelemeye başladı. Yakışıklıydı. Çok çok fazla yakışıklıydı. Bakışlarını yüzünden çekip bedenine kaydırdı. Gerilen ceketten belli oluyordu adamın spor yaptığı. Şişme gibi duran kaslardan hep nefret etmişti. Ama bu adamın bedeni sırf kastan ibaretti. Düşüncelerinden utandı biran. Elin adamının kaslarına bakıyordu. Tekrar yüzüne baktığında adam eliyle saçlarını karıştırdı. Alnına düşen asi telleri eliyle düzeltmek geçti içinden. 'saçmalama kızım' diye kendini azarladı içinden ve bakışlarını yola çevirdi. Değişen hayatının hangi yönde değişeceğini bilmiyordu. Tek temennisi iyi yönde olmasıydı. Araba durduğunda inmişlerdi. Kapıyı açıp çabucak inen Barlas kıza inmesi için yardım bile etmemişti. Arkasından şaşkınlıkla bakan kıza Rafet yardım etmişti. Gülümseyerek elini tutmuş koluna takmıştı. Eve girmesine yardım etmiş hocanın yanına kadar eşlik etmişti. Gelini yerine oturttuktan sonra şahitlerin arasına oturmuştu. Genç adam yüzüne bakmamaya çalıştığı kızı Rafet`in getirdiğini görünce kaşlarını çatmıştı. Sinirlenmişti kız daha ilk günden kendini başkasının kollarına atmıştı bile. Hafif kızdı onun gözünde. Zaten başkasına aşık adamın koynuna girmeye razı olmuştu. Bu fikrini doğruluyordu. Tüm akrabalar toplanmıştı. Karaman malikanesinde buruk bir nikah vardı. Hocanın sorusunu yanıtladıktan ve dediklerini tekrarladıktan sonra nikahları kıyıldı. Ahmet bey gelinine mehir olarak bir villa ve yüklü miktarda para verdi. İmam nikahından sonra herkesle kaynaşmaya, tanışmaya başlamıştı. Zaman geçtikçe ortalık duruluyordu. Misafirler konuşup gülüyorlardı. Yeni gelin de gülmeye başlamıştı. Görümceleriyle iyi anlaşmıştı. Almina ona abisiyle başından geçen komik olayı anlatırken bayağı eğlenip gülüyorlardı. Büyük görümcesi Berra'nın küçük oğlu Burak çok sevmişti gelini. Sürekli `anne bu gelini bana alalım` deyip duruyordu. Onun bu haline gülüşüp duruyorlardı. Genç adam o kadar insanın içinde kendini yalnız hissediyordu. İçini sıkıntı bürümüştü. Kravatını açıp derin nefes almaya çalıştı. Meleğinin ne durumda olduğunu merak ediyordu. Masadan kalkıp tenha yere gitti ve cebinden telefonu çıkarıp karısını aradı. Onunla konuşmak kendisine iyi gelecekti. Karısına ne yaşatacağını biliyordu. Acı çektiğini de biliyordu. Ama her şey ailesi içindi. Buna mecburdu. Elinde olsa burada bir dakika kalmaz hemen özlediği kadına koşardı. Gel gör ki Ahmet beyin keskin bakışları üzerindeyken bu isteğini hayata geçirmek pek mümkün değildi. ***** Akşam olmuştu misafirler gitmişti. Gelini odasına çıkarmışlardı. Annesi kendisine doğru yürüdüğünde yukarı çıkma zamanı geldiğini anlamıştı Barlas. Sıkıntılı nefes alarak ayağa kalkmış merdivenlerle yukarı çıkmışlardı. Odanın önünde duran annesi oğluna baktı. Karşısındaki bir enkazdı zira oğlu değildi. İçi kan ağlıyordu ama başka çaresi yoktu. "Nazik ol oğlum" deyip yanından uzaklaşmıştı. Oflayarak kapıyı açmıştı beklemeden. İçeri girdiğinde genç kızın yatakta oturduğunu görmüştü. Onu görünce ayağa kalkmıştı. İlk kez bakıyordu yüzüne. İri yeşil gözleri dolgun dudakları kestane renkli uzun saçları, uzun boyu, ince kıvrımları vardı kızın. Tam da kendisinin beğendiği tipte kadındı. Ama kalbinde bir tek sarışınına yer vardı genç adamın. Yaşı da azdı kesin. En fazla on dokuzdu. Küçüktü yani. Bakışları kesiştiğinde gözlerini kıstı. Ona doğru yürüyüp tam karşısında durdu. Kızın kalbi yerinden çıkarcasına hızlı atıyordu. Bir müddet konuşmadan bir birilerinin gözlerine baktılar. Barlas bakışlarını tekrar kızın üzerinde dolaştırıp siyah alev saçan gözlerini ona bakan parlak yeşillere dikti. Elinden gelse hemen şimdi canını alırdı şurada. "Seni İstemiyorum! bunu bil. Sadece bebek için buradasın bunu unutma küçük. Sen ASLA karım olmayacaksın" az da olsa içindeki nefreti kusmuştu genç kadına. Arkasına geçmiş ve gelinliğinin fermuarını sinirle kopararak açmıştı. Soyunmasını beklemiş ve dokunmaya bile tenezzül etmeden sert sesle "Yatağa uzan ve bacaklarını aç"diye emrini de vermişti. Genç kız dediğini yapmış ve bundan sonra olacakları beklemişti. Siyah cehennem gibi bakışlarını kızın berrak yeşillerine dikmiş kemerini açarak pantolonuyla beraber çamaşırını da indirmiş yeni karısının bacak arasına girmişti bile. Gece gibi siyahlarını yeşillere dikerek korkutucu ses tonuyla "Cehenneme hoş geldin küçük!" dedi. İçindeki korku çığ gibi büyürken genç kız gözlerini kapatarak olacakları beklemiş ve ansızın gelen acıyla feryadı koparmıştı. İnsafsız kocası alışmasını beklemeden aniden kendini genç kızın derinliklerine itmişti. Nefretini göstermek istercesine çok sert bir kaç git gelin ardından önündeki ince engeli aştığına emin olduktan sonra kendini kızdan çekmiş ve temizlenerek pantolonunu giymişti. Genç kız yanağından süzülen yaşları silemiyordu bile bedeni o kadar halsizdi. Sadece üç dakika süren birleşmenin verdiği acı bir ömür yetmişti genç kadına. Evet o artık bir kadındı. Acı içinde kıvranan bir kadın. Kemerini bağlayan kocası ona döndü aniden. "Adın ne küçük?" sordu. Sesi Sibirya rüzgarları kadar soğuktu. Genç kadın üstünü çarşafla kapatmış başını aşağı eğmişti. Soruyu duyar duymaz kafasını kaldırmış ve titrek sesle "Feriha" demişti. Yeşillerini siyah harelere dikerek oradaki nefretin ne kadar da büyük olduğunu görmüştü. "Bana bak küçük" önüne gelmişti. Ne garip karısının ismini daha yeni öğreniyordu. "Benden normal yolla hamile kalmayacaksın. Sana bir daha dokunmayacağım. Bekaretini bozmak içindi demin yaşadıkların. Bir hafta sonra seni arkadaşımın kliniğine götüreceğim. Orada sana suni mayalanma yapacaklar" Feriha kocasını kocaman açılmış gözlerle dinliyordu. Barlas karısının önünde durdu. Kafasını kaldırıp yüzüne baktı kocasının. "Bu durumdan birine bahs edersen canını öyle yakarım ki dünyaya geldiğine pişman olursun. " soludu sinirle. 'Daha ne kadar yaka bilirsin ki canımı' demek istedi ama demedi. "Anladın mı?" sordu. "An... Anladım" dedi yaşlar yanağından süzülüp boynuna akıyordu. "Güzel" deyip memnunca gülümsemiş ve kapıyı çarparak odadan çıkmış ve kalbinin tek sahibi karısı Melek'in yanına gitmişti. Arkasında ruhu parçalanmış yaralı bir kadın bıraktığını umursamadan gitmişti hemde.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
13.3K
bc

HÜKÜM

read
137.5K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
6.0K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.8K
bc

Leyl Tutkusu

read
308.5K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
8.2K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook