bc

Bir Küçük Dadılık Meselesi

book_age12+
3.5K
FOLLOW
16.8K
READ
HE
goodgirl
kickass heroine
powerful
brave
bxg
others
twink
like
intro-logo
Blurb

"Ne kadar kaçsan da umut kırıldığı yerden yeşerir. İnsan yeniden sever, yeniden umut eder ve yeniden hiç bir şey olmamış gibi gülmeye başlar..."

Bebeğiyle nişanlısı tarafından terk edilmiş, aşka inancını yitirmiş bir adam.

Annesini kaybetmiş, babasından şiddet görmüş, aşka hiç bir zaman inanmamış bir kadın.

Daha doğar doğmaz annesi tarafından terk edilmiş bir bebek.

chap-preview
Free preview
1. Bölüm
~Spotify çalma listesine; Bir Küçük Dadılık Meselesi. yazarak ulaşabilirsiniz~ Tavandaki gözlerimi yanımda çalan alarma çevirdim. Tüm gece uyuyamamıştım ve bu yüzden feci bir baş ağrısı çekiyordum. Bugün gitmem gereken bir iş görüşmem var o yüzden kendime gelmek için yataktan çıkmam gerek. "Oo kimler uyanmış kimler." Diye bağırarak salona giren kuzenim Azra yüzünden baş ağrım daha çok arttı. "Azra lütfen hiç çekemeyeceğim." Dedim yattığım koltuktan kalkıp mutfağa giderken. Azra senelerdir konuşmadığımız teyzemin kızı. Ve ben eski evimizin kirasını ödeyemediğim için birkaç gündür yanında kalıyorum ancak kendisi bundan hiç ama hiç mutlu değil. Peşimden mutfağa gelirken söylenmeyi de ihmal etmedi. "Tabi canım sen hiç çekme beni. Sen otel olarak kullanıyorsun zaten demi burayı. Ne diye uğraşacaksın ki sorunlarla." İleri gittiğini istem dışı tezgâha fırlattığım kahve bardağıyla oda fark etmişti anlaşılan. Ama şu an o kadar sinirliydim ki ne kırılan bardağı ne dökülen kahveyi ne de bir süredir evinde kalmak zorunda olduğum kuzenimin korkan bakışlarını umursamıyordum. Herkesin bir sabretme sınırı vardır. Ve kendisi de fark etmişti ki söyledikleri bardağı taşıran son damla olmuştu. "Özür dilerim Azra. Tamam mı?" diye bağırmaya başladım yaşadığım duygu yoğunluğuyla. "Annemle teyzemin kavgalarından dolayı senden özür dilerim. Annem ve babamın kavgaları için de senden özür dilerim. Babamın şerefsizliklerinden dolayı senden özür dilerim. Annemin eniştem gibi ailesine bağlı biri yerine babam gibi bir pislikle evlendiği için senden özür dilerim. Babam anneme zarar verdiği için, teyzemlerin bunu bilmesine rağmen umursamadığı için, bu kadar berbat bir hayattı yaşadığım için, senin gibi beni çok seven bir babam olmadığı için, mecburiyetten senin yanında kalmak zorunda olduğum için, kimsesiz olduğum için, ama en çok da bütün bunların arasında sadece 5 gün evini işgal ettiğim fakat evinin sorunlarıyla ilgilenmediğim için özür dilerim." Kırılan bardağı, dökülen kahveyi ve sarsılmış Azra'yı orda öylece bırakıp omzuna çarparak çıktım mutfaktan. Konuşurken dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim ve valizimi koyduğum odaya gittim. Valizden aldığım kıyafetlerle banyoya gittim. Duş alıp daha fazla burada oyalanmak istemediğim için yüzümü soğuk suyla yıkadım ve kendime gelmeye çalıştım. Kıyafetlerimi giyip saçımı bağladım ve daha görüşme gününden uykusuzluktan morarmış göz altlarıyla patronumun yanına gitmek istemediğim için yüzüme biraz makyaj yaptım. Şimdi biraz daha normal olmuştum. Çıkardığım geceliklerimi alıp banyodan çıktım. Kıyafetlerimi valize koyup çantamı ve ayakkabılarımı elime alıp kapıya gittim. Evden çıkarken göz ucuyla eve baktım ama Azra'yı göremedim. Daha fazla onu ve salak tepkilerini düşünmek istemediğim için çıktım evden. Her ne kadar paramı boşa harcamak istemesem de otobüs beklersem çok geç kalacağım için taksi durağına yürüdüm. Bindiğim taksiye adresi söyledim ve biraz rahatlamak için kulaklıklarımı takıp gözlerimi kapattım. Bu iş görüşmesi bu hafta içinde gittiğim 3. iş görüşmesiydi. Ve eğer bu iş de olmazsa yeni bir görüşme ayarlamam oldukça güç. Gittiğim iş görüşmesi bebek bakıcılığı için. Daha önce birkaç kez bebek bakıcılığı yapmıştım ama bunlar birkaç günlüktü ve birkaç saatlikti. Fakat şimdi yatılı bir bakıcı olacaktım. Gerçi şu an Azra'nın yanından ayrılmak için ne iş olsa yaparım. Kulağımda çalan şarkılar değişirken taksi durdu. Parasını ödeyip indim ve önünde durduğum binaya baktım. Görüşme evde değil şirket te yapılacaktı. İçeri girip danışman masasına gittim. "Merhaba, ben Berke beye bakmıştım. İş görüşmesi için." "Merhaba, dadılık için değil mi?" diye sordu kadın ölçülü bir tebessümle. "Evet." "6. Kat da koridorun sonundaki oda. Kattaki görevlilerde gösterir size." Dedi. Kadına teşekkür edip asansöre yürüdüm. 6. kata geldiğimde asansörün önünde bekleyen kişilerin arasından sıyrılıp koridorun sonuna ilerledim. Danışman kadının söylediği odanın önünde bekleyen birkaç kişi daha vardı. "CV nizi alabilir miyim?" dedi odanın yanındaki masada oturan filmlerde de gördüğümüz asistanlara benzeyen kız. Ona yaklaşıp CV mi uzattım. Göz ucuyla inceledi ve ismimi önündeki listeye ekledi. Listede birkaç kişinin üstü çiziliydi. Diğerleri de 'biz size döneriz' kısmıydı galiba. Diğer kızların oturduğu yere ilerledim. O sırada içeriden birisi çıktı. Önce benim ve diğer kızların oturduğu tarafa ters ters baktı sonra asistan kıza yapmacık bir gülümseme gönderip asansöre ilerledi. İçeride neler olduğunu ne kadar merak etsem de merakımı bastırdım ve telefonumu çıkarıp onunla ilgilendim. Benden öncekiler girdi, çıktı, gitti ve sonunda sıra bana gelmişti. İsmimi kaydeden kız içerdekinin çıkmasıyla odaya girdi. Bir süre içerde kaldı. Daha sonra çıkıp adımı söyledi. "Eylül Yücel. Girebilirsin." Dedi ve masasına geçti. Bende çantamı alıp odaya girdim. İçerisi gayet güzel ve sadeydi. Çoğunluk beyazdı renk hakimdi. Camın önündeki masada yaklaşık 28-29 yaşlarında kirli sakallı, sarışın, ela gözlü bir adam vardı. Benim onu süzdüğüm gibi o da beni süzmüştü. "Buyurun." Dedi masanın önündeki sandalyeleri işaret ederek. Sandalyelerden birine oturup CV mi masaya bıraktım. Yorgun gözlerle CVmi alıp inceledi. Önündeki deftere bir şeyler yazdı. "Eylül hem okulunu bir yıl dondurmuşsun hem de üniversiteyi son yılında bırakmışsın. Neden öyle yaptın?" diye soru kaşlarını merakla çatıp. "Ailevi sebeplerden dolayı." Dedim duruşumu bozmadan. "Nasıl yani?" dedi biraz daha açmamı istediğini belirterek. Bu konulardan bahsettikçe gerildiğimi hissediyordum. "Öyle işte. Bu konuyu kapatabilir miyiz?" "Ama eğer seninle çalışacaksam bun-" "Bunları bilmek zorunda değilsiniz. Ailevi sorunlar yaşadım, o yüzden bıraktım okulu. Şu an da ailemden kimseyle iletişim kurmuyorum. Bunlar size yeterli mi?" dedim ne kadar sesimi kontrol etmek istesem de biraz yükselmiştim. Çatık kaşlarıyla bir süre yüzüme baktı. Söylediğim şeylerin arkasında durduğumu belirtmek için kararlı gözlerle baktım. "Peki." Dedi ve CV ye geri döndü. Belki söylediğim sözler ile işe alınma yoluma taş koymuştum ama daha yanında çalışıp çalışmayacağımı bile bilmediğim bir adama aile problemlerimi anlatmayacaktım. "Alkol sigara falan kullanıyor musun?" "Hayır ikisiyle de aram yok." Dedim biraz önceki çıkışımı telafi etmek istercesine ufak bir gülümsemeyle. "Daha önce bakıcılık yaptın mı?" diye sordu bu sefer. "Hiç tam zamanlı bir bakıcı olmadım. Ama saatli bakıcılık yaptım. Ve bir süre de kreşte çalıştım. Ayrıca psikoloji okudum 3 yıl. Yani çocuk psikolojisinden anlarım." Dedim. Söylediklerimi beğenmişe benziyordu. Başını sallayıp CV ye döndü. Aslında o kadar uzun bir öz geçmişim yoktu ama baya ayrıntılı inceliyordu. Adamın kızına bakıcı aradığını düşünürsek normaldi aslında. Kapının çalınmadan pat diye açılmasıyla irkildim. Kapıyı açan kişi kapının kenarından başını uzatıp içeri baktı. "Pardon görüşmenizi mi böldüm?" diye sordu pişmanlıkla. İçeri girip kapıyı kapattı ve masaya yaklaştı. Ve beni de göz ucuyla süzmeyi ihmal etmedi. "Selam.” Dedi bakışlarını üzerimden çekmeden. “Çok yorulmuş gözüküyorsunuz. Bu kaçıncı görüşme kim bilir. Ben yoruldum artık.” Dedi Berke beyin yanına gidip. Masadan CV mi alıp kendisi de inceledi. Bu kadın kim bilmiyorum ama bakıcı aradıkları bebeğin annesi olmadığından eminim. "Sana da merhaba Hande. Ve evet görüşmemizi böldün. Ama iyi ki geldin bak bu Eylül. Kendisi Güneş'in yeni bakıcısı." Dedi beni işaret edip. Yüzüne bir gülümseme yayılırken "Sonunda artık. Daha da bulamasaydın annemi arayacaktım gelip o baksın diye. O zaman sizi ayrıntıları konuşmak için baş başa bırakıyorum ve seni asansörün önünde bekliyorum.” Berke beyin omzuna iki kez vurup kapıya gitti. "Bu arada tebrik ederim." Dedi soğuk bir gülümsemeyle. Aynı yüz ifadesiyle teşekkür ettim. O kapıyı kapatıp çıktıktan sonra Berke Bey konuştu. "Bakıcılığını yapacağın kişi Güneş. Benim kendi kızım. İşe mümkün olan en yakın zamanda başlayabilirsin. Maaş konusunda bir sorunumuz yok değil mi. Bu konu hakkında bilgin vardır." "Evet bilgim var. İşe hemen yarın başlıya bilirim benim için sorun yok." "Peki bizim içinde müthiş olur. Adres bilgisi ve önemli birkaç şey daha e-mail hesabına iletilecek. Yeni işin hayırlı olsun Eylül." Dedi elini uzatıp. Gülümseyerek sıktım elini. "Teşekkür ederim Berke Bey." Masadaki CV mi alıp çıktım odadan. Asansöre binip aşağı indim. Binadan çıkana kadar gördüğüm herkese gülümseyerek iyi günler dilemekten alıkoyamadım kendimi. Sonunda bir işim olmuştu. Evden çıkarken hiçbir şey yememiştim ve karnım açlığımı büyük bir isyanla haykırıyordu. Ama yarın işe hazır olmak için eşyalarımı hazırlamam ve ihtiyacım olan şeyleri belirleyip alışveriş yapmam gerekiyor. O yüzden otobüs durağına yürüdüm. Evde bir şekilde karnımı doyurmanın yolunu bulurdum. ------------------------------ BERKE VURAL Uzun uğraşlar sonucunda aradığım kriterlerde bir bakıcı bulabilmişti. Aslında tam da umutlarım tükenmek üzereyken gelmişti o kız. Tam galiba kriterlerim fazla yüksek, olmayacak, bulamayacağım dediğim bir zamanda. Kendime göre şartlarım hiç de yüksek değildi aslında ama çevremdekiler böyle bir bakıcı bulamayacağımı söyleyip duruyorlardı. Şu hayattaki en değerli varlığımı emanet edeceğim kişi alelade birisi olamazdı. Odamdan çıkıp asistanım Tuğçe ye seslendim. "Aranan bakıcı bulundu. Bir düşünelim dediklerimi ve görüşme için gelecekleri iptal edebilirsin." Dedim. "Çok sevindim. Ben hallederim onları Berke Bey." Dedi gülümseyerek. "Tamamdır. Biz Handeyle yemeğe çıkıyoruz. Uygar daha gelmedi mi?" diye sordum. "Hayır Berke Bey daha gelmedi büyük ihtimalle öğleden sonra ki toplantısına gider ondan sonra şirkete gelir." Dedi. Uygar benim en eski ve yakın arkadaşım. Çocukluğumuz birlikte geçti desem yeridir. Aynı zamanda şirketinde ortaklarından biri. Hande ise aramıza üniversitede katıldı. Babalarımızın arkadaşlığı sayesinde hiç kopmadan bu günlere geldik. Bir mimarlık şirketi kurmak istediğimi söylediğimde ilk önce ikisi destek olup cesaretlendirmişti beni. "Geldim hadi çıkalım." Dedi Hande yanıma gelip koluma girerek. "Hay hay efendim. Buyurun." Dedim asansörleri işaret ederek. Otoparka inip benim arabama bindik. Her zaman gittiğimiz restorana sürerken sabahtan beri nelerle uğraştığını anlattı. Restorana geldiğimizde valeye anahtarı verdim ve içeri girdik. Hep oturduğumuz masaya oturup siparişlerimizi verdik. "Yemin ederim bir ara aradığımız bakıcıyı bulamayacağız sandım. Hala daha bulmuş olmanın şaşkınlığını yaşıyorum" kendi söylediklerine gülerken göz devirdim. "Hande sende abartma Allah aşkına." Kabul etmek istemesem de haklıydı. 3 gündür sadece bakıcı adaylarıyla görüşüyordum. Kaç kişiyle görüştüğümü sayamamıştım. Fakat hiç birisi kriterlere tam uymuyordu ve ben evime alacağım, kızımı bırakacağım kadına güvenmek zorundayım. "Abartan ben değilim ki. Kaç tane kişiyle görüştün. Yarısından çoğu kafandaki ilk elemeyi bile geçemedi." Bazen beni bu kadar iyi anlamaları sinir bozucu oluyordu. "Ne yapabilirim? Ben o kadına Güneş'imi emanet edeceğim." Söylediklerimin üzerine oturduğu yerde toparlandı. "Bak Berke bu konuda kimse seni yargılayamaz. Sen bir babasın. Ve Güneş'i ne kadar çok sevdiğini hepimiz biliyoruz. O yüzden bu kadar ayrıntılı incelemeni bu kadar çok kritere bakmanı anlıyorum. Ama sana bir arkadaşın olarak söylüyorum ki ben doğru kişiyi bulduğuna eminim. O kız Güneş için en uygun aday bence." Dedi elime güven vermek için vurarak. "Ohoo sen Güneş'e bakıcı ararken bu kadar zor bulduysan evde kaldın oğlum sen." Dedi oluşan ciddi ortamı hemen dağıtıvererek. "Bana diyene bak hadi benim çocuğum var arkamdan koşar. Bana bakar. Senin o da yok. Valla Uygar zaten görüyorsun bizi gördüğü yok. Başka birinin peşinden koşuyor. E bende yaşlanacağım artık birde sana bakamam. Bence biz hazır elimiz değmişken sana da bir bakıcı bulalım." Diye dalga geçtim. "Ay yok ben yalnız kraliçe olarak mutluyum. Arada Güneş'i ve inşallah Uygarın çocuklarını severim. Yaşlı tonton babaanne olacağım ben.” Söylediklerine gülerken ileride çılgın babaanne olmaya dair hayallerini anlatmaya koyuldu.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.6K
bc

HÜKÜM

read
223.8K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook