BÖLÜM (1)

972 Words
"Zil çaldı!" Herkes sınıfı hızla boşaltırken çantama kitaplarımı yerleştirdim. Yanımdan geçen Baran hızlıca bana bakıp geçmişti. Pek konuşmasak da bakışlarını anlamsız buluyordum. Sınıftan çıkıp tuvalete girdim ve saçımı düzeltip kot ceketimi çantama tıkıştırdım. Okulun bahçesinden çıktığımda hafif bir rüzgâr esiyordu. Geç kalırsam diktatör teyzem beni sorguya çekerdi. Hızlı bir biçimde durağa doğru yürüyordum. Teyzemin kızgın hâlini gözümde canlandırdıkça hızımı arttırıyordum. Durağa vardığımda otobüs yeni geliyordu. Bir yandan otobüse ilerliyor bir yandan da cüzdanımdan kartımı çıkartıyordum. Dalgındım ve bana çarpan birinin etkisiyle geriye savruldum. Dengemi sağladım ve şaşkınca koşarak giden çocuğun ardından baka kaldım. Elinde ki şal benim miydi? Hızla elim boynuma gitti. Boynuma bağladığım şalı almıştı! Yok artık! Hırsız mı şimdi bu? G*tüne mi bağlayacak o şalı?! Sinirle dişlerimi sıktım. Otobüsü de kaçırmıştım. Of! İnsan çanta falan alır, bazı amip beyinliler şal çalıyor. Sakin ol Hüma. Çantamı çalmadı, elimde cüzdanım varken onu bile almadı, sadece bir şal kaybıyla kurtuldum ve neden şal diye düşünüyorum. Durakta etrafa bakınıp sırtımdaki çantayı kucağıma alıp sarıldım. Tamam bence karakolluk bir durum yoktu. Saçma sapan bir şey yaşamıştım. Telefonumun bildirim sesiyle etrafa baka baka çantamdan çıkardım. Tanımadığım bir numara olduğunu görünce kaşlarım çatıldı. İkinci bir bildirim daha geldi. Sonra bir tane daha. 055********: Sana çarptığım için özür dilerim. İyisin değil mi? 055********: Bu arada, 055********: Şalın ve üzerine sinen kokun çok hoş:) *** Eve vardığımda tahmin ettiğim gibi olmamıştı. Çünkü teyzem evde yoktu. Sadece küçük bir not bırakmıştı. Küçük bir işim çıktı Hümacım. Yemeğini hazırladım. Isıtır yersin. Kendini aç bırakma akşam gelirim. -EN SEVDİĞİN TEYZEN- Zaten bir tane teyzem vardı. Notu buruşturup çöpe attım. Derin bir nefes alarak odama çıktım. Lanet okul kıyafetlerinden kurtulup pijamalarımı giydim. Saçımı dağınık bir ev topuzu yapıp aşağı indim. Tek başıma yemek yemeyi sevmesem de el mecbur diyerek yemekleri ısıtmaya başladım. Telefonumu almak için odama ilerledim. Sonra aklıma durakta bana çarpıp ardından mesaj atan şahıs geldi. Adımlarımı hızlandırdım ve odama ulaştım. Yatağımın üzerindeki telefonu alıp açtım. Mesaj falan yoktu. Bu kimdi acaba? Şalımı niye almıştı? Keşke o sırada yüzünü görebilseydim. Hangi ergen genetiği benimle oyun oynamaya çalışıyor anlardım. Gerçi ergen diyebileceğim bir cüssesi yoktu ama. Oflayarak çıktım odadan ve tekrar mutfağa gittim. Sofrayı hazırladım ve yemek yemeye başladım. Çok yiyemedim zaten. Bulaşıkları makinaya dizip oturma odasına adımladım. Yapacak sadece iki şey vardı. Ya film izleyecektim, ya da ödevlerimi yapacaktım. Ödevleri boş verip film izlemeye karar verdim. Sınıfta kalmazsam iyi diye geçirdim içimden. Yoksa teyzemin bana yapacağı şeyleri hâyâl bile edemiyordum. Koltuğa oturup bilgisayarı kucakladım. Ne izlesem diye bilmem kaçıncı düşüncemdeyken telefonumun bildirim sesini duydum. Alıp baktığımda durakta bana mesaj atan kişinin olduğunu gördüm. Şu şalımı çalan hırsız yani! 055********: Ne yapıyorsun? Şaka mı bu ya? Normal arkadaşlar gibi benimle mi konuşmaya çalışıyordu. Onu tanımıyordum ve bana 'Ne yapıyorsun' tarzında bir mesaj atıyordu! Cevap vermedim. Telefonu kapatıp koltuğa koydum ve bilgisayara geri döndüm. İç çektim. Sanırım ödev yapacaktım. Odama çıkıp çantamdan matematik fotokopilerini çıkardım. Bilmem kaçıncı soruya bütün beynimi dökmüşken tekrar bildirim geldi. Dişlerimi sıkarak telefonu elime aldım. Yine o amip beyinliydi galiba. Turkcell: Bip yükleyin ve anında 1 gb internet... O değilmiş. Cevap vermeyince vazgeçti sanırım. İşime gelir. "Hüma uyudun mu tatlım?!" Aşağıdan teyzemin sesini işitince elim kalbime gitti. Teyzem ne ara gelmişti ya? Ayağa kalktım. Tam aşağı inmek için kapımı açacaktım ki bir tane daha bildirim geldi. 055********: Umarım senden vazgeçeceğimi falan düşünmemişsindir. Çünkü mesajlarıma eninde sonunda cevap vereceksin. *** Kafamda karma karışık sorularla televizyondaki diziyi izliyordum. Teyzem yanımda oturmuş, kahvesini yudumluyordu. Onun bu asil hâlini kıskanmıyor değilim. Benim teyzem hep asil ve güçlüydü. Kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir kadın. Kendine ait bir restorandı vardı. İşletme bölümünden mezun olan teyzem benim gibi zorluklarla erken tanışmıştı. O da ailesini küçükken kaybetmişti, benim gibi... Tek dayanağım teyzem olmuştu. Beni okutup büyütüp bu günlere getiren teyzemdi. Beni annemin emaneti ve annemden ona kalan tek şey olarak görüyordu. Teyzeme minnettardım. Tebessüm ederek önüme döndüm. Ailemin yüzünü bile hatırlamıyordum. Sadece resimleri vardı. Ben daha 3 yaşındayken gitmeleri, buna ne denmeliydi peki? Teyzem hep, büyüdükçe sorumlulukların artar diyordu. Yeni şeyler öğrenirsin diyordu. Büyümek acı çekip zorluklarla tanışmak ise eğer; ben büyümeyi hiç sevmedim be teyze.. Bir de şu tanımadığım numara vardı tabii ki. Bir anda hayatıma giren şahıs. Bana o mesajı attığından beri düşünüp duruyordum. Sadece bir süre telefonla bakışmıştım. Daha sonra teyzemin yanına inmiştim ve şimdi beraber dizi izliyorduk. Daha doğrusu teyzem izliyor, ben düşünüyordum. Bu gizli numara nereden çıkmıştı bilmiyorum. Dalga geçmek için salak şeyler yapan biri de olabilirdi. Bizim okuldan ve beni tanıyor da olabilirdi. Ya da başka bir sebebi de olabilirdi bana yazması için. Amacı neydi o hâlde? "Daldın gittin. İyi misin tatlım?" Teyzeme döndüm. Ona söyleyip canını sıkmak istemiyordum. Ben bir şekilde o mesaj atan kişiden kurtulmaya çalışacaktım. Eğer durum ciddi bir hâl alırsa teyzeme söylerdim. Ama şimdilik susmalıydım. Zira teyzemin başvuracağı ilk yer karakoldu. "Hiç öyle. Sınavları düşünüyordum." Elini omzuma koydu. İçten bir gülümseme yolladı. Benim de dudaklarımın üzerinde bir tebessüm peydâh oldu. "Kendini çok zorlama." dedi. Sonra elimi tuttu. "Ben senin başaracağını biliyorum. Bir sınavdan kalsan diğerinden geçersin. Bunları düşünüp üzme kendini. Ama sınıfı kesinlikle geçiyorsun yoksa alırım ayağımın altına." Kendime hâkim olamayarak sıkıca sarıldım teyzeme. Beni düşünen tek kişiydi. Fazla duygusal bir insandım sanırım. Teyzemden ayrılıp diziye geri döndüm. Derin bir nefes aldım. Uykum da gelmişti. Teyzem bana döndü. "Hadi bakalım küçük hanım. Git yat, yarın okulun var." Esnedim. "Sen?" diye sordum. "Ben de yatarım birazdan." Başımı salladım ve ayaklandım. İlk önce mutfağa gidip bir bardak su içtim. Arka cebimden sessize aldığım telefonumu çıkarıp baktım. İki yeni bildirim vardı. 055********: Kafan karışık bunu biliyorum. Amacım seni korkutmak veya bir şeylere zorlamak falan da değil mavişim 055********: Bu saatte evinizin ışıkları neden yanıyor? Yarın okul var uyuman gerek. Zorlukla mutfak tezgâhına yaslandım. Neye şaşırmalıydım? Bana mavişim demesine mi? Yoksa evimi gözetliyor oluşuna mı? *** (Aslında kısa bölümlerden oluşan bir kurguydu bu ama birkaç bölümü aynı bölümlere koyarak paylaşacağım burada. Normalde 1. bölümün içinde 3 bölüm var :) S.D.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD