Düğünün üzerinden tam bir hafta geçmişti. Zor da olsa birlikte yaşamaya çalışıyorlardı Delal ile Adar. Geceleri aynı odada kalmak zorunda oldukları için gündüzleri mümkün olduğunca uzak duruyorlardı birbirlerinden. O sabah yine erkenden uyandı genç kadın. Her sabah mahkûm gibi bu odada beklemek tak etmişti canına. Daha fazla dayanamayıp indi aşağı. Önce güzel bir çay demledi, sonra avluyu temizleyip kurdu masayı. Herkes uyanana kadar toz olmasın diye üzerini örtüp döndü mutfağa. Başına yemenisini bağlayıp oturdu mayaladığı hamurun başına. Kim nasıl sever bilmediği için bir tepsi peynirli, bir tepsi kıymalı börek yapıp sürdü fırına. O aşağıda oyalanırken Adar uyanmış, odada onu göremeyince hazırlanıp öfkeyle çıkmıştı odadan. Avluda oturan babasına “Günaydın” diyip göz gezdirdi etrafa. Oğl

