4

1208 Words
Poyraz: Kulağıma birinin ağlama sesleri gelmeye başladı. Kardeşim Deniz galiba gene yaralandım o da üzgün " Ağabi neler bırakın bu işleri diyecek. Çok korkuyorum diyecek. Babam gibi olma diyecek" Off hiç çekemem şimdi. Nerde yaralandım acaba kafam kazan gibi. Azatla Enesi çağrıp bi durum değerlendirmesi yapalım. En son ne oldu bi anlatsınlar. Gözlerimi yavaşça açtım Denizi görmeyi beklerken ahşap zaminle bakıştım. Kaşlarım çatıldı " Neresi burası" kafamı biraz kaldırıp gözlerimi etrafta gezdirdim. Otel odası gibi bir yer ya da dağ evimi burası. " Azat beni buraya mı getirdi" Bakışlarımı sesin geldiği tarafa doğru çevirdim. Koyu kumral saçları olan bir kadın " Deniz mi?" Denizin saçları daha açık renk değil miydi? Sırtı dönük oturduğu için koltuktan sadece kafasının üst kısmı gözüküyor. İçli içli ağlamaya da devam ediyor. İçeriden dışarıdan hiçbir yerden ses gelmiyor. İyice sinirlerim bozuldu. Nerde bu adamlar. Sinirle " Yeter artık ağlama" dedim. Kadın donmuş gibi durdu. Ne ağlama sesi var ne de tepki. Gözlerimi kapatıp tekrar açtım. Kadın cansız manken gibi dik bir şekilde koltukta duruyor. " Rüyanı sikeyim senin Poyraz " deyip gözlerimi kapattım. Gözlerim kapalı yatarken minik adım sesleri geldi. Bizim manken canlandı galiba. Yanıma gelip ayakta bekledi. Uyanıp uyanmadığımı anlamak için yanıma eğilince kolundan tuttuğum gibi yere çektim. Hafif çığlıkla yere kapaklanan kadın tutuşumdan kurtulmaya çalışırken söylenmeye başladı. Eliyle yüzünü örten saçları geriye itip kolunu çekiştirirken tam gözlerimin içine bakıyordu " Bıraksana beni. Dağ ayısı mısın bıraksana kolumu" kolunu daha çok sıkıp yüz üstü yattığım yerden doğrulup oturur pozisyona geçtim. Dudaklarımın arasından tıslar gibi " Dağ ayısı" kelimesini duyunca korkudan gözleri açıldı. Dudaklarını hemen kapatıp tek kelime etmeden gözlerimin içine bakmaya başladı. Ben bu bakışları biliyorum hemde yıllar öncesinden. Alayla tek kaşımı kaldırıp hafif sırıttım. " Aferim şimdi uslu bir kız ol ve bana burada neler olduğunu anlat" Elimi gevşetmemle hafif bir nefes bıraktı dudaklarından. Gözlerim dudaklarına kayıp tekrar gözlerine çıktı. Kolunu bırakmadan yanıma çekip otutturdum. Kollarımda titremeye başladı. Kaşlarımı çatık " Konuşsana be kadın dilini mi yuttun. Neden burdayım ne oldu?" Gözlerini daha da açıp şok olmuş şekilde bana baktı " Ne olduğunu bilmiyor musun?" Sinirle " Bilsem sormam herhalde " diye bağırmamla daha çok titremeye başladı. Tepem atmak üzere inşallah düşmanlarımdan biri ile alakalı çıkmaz yoksa kendi ellerimle öldürmek zorunda kalıcam. Sabırsızca kolunu salladım Boğazını temizleyip bakışlarını odanın etrafında gezdirdi. Sanki cevap odanın içinde " Ben buraya dün sabah tatil için geldim" Konuşurken elleriyle odayı gösteriyordu. Devam etmesi ise için yüzüne bakmaya devam ettim. " Akşam yemeğinden sonra odama gelip şöminenin önünde şarap içip müzik dinledim" Ne anlatıyor bu deli. Sinirle kolunu sıkıp " Ne saçmalıyorsun laan. Bana ne senin tatilinden şarabından" Elini kaldırdı " Kızma onu anlatıyorum" " Çabuk anlat gevezelik yapmadan" Kafasını hızlı hızlı salladı. " Tamam. Ben şöminenin önünde uyuya kalmışım. Gece uyanınca ayağa kalmaya çalışırken senin bacağını tutmuşum. Farkedince çığlık attım. Sen de ağzımı kapatıp sus yoksa ölürsün dedin. Sonra Üstüme yığılıp kaldın. Altından çıktığımda kabanın kan içindeydi. Ambulansı arayayım dedim gene ölüm gibi şeyler söyledin. Bende bu odada ölürsen suçlu ben olurum diye seni soydum. Sırtında kurşun deliği vardı" Taramalı tüfek gibi nefes almadan anlatıyor. Nasıl korktuysa anlatmadı da komik " Altından çıktım, seni soydum, kurşun deliği" neredeyse gülecektim ama duruşumu bozmadan ifadesiz bir yüzle dinlemeye devam ettim. " Burada kurşunu çıkartacak malzeme olmadı için cımbızla çıkardım. Normal iğne iplik zararlı olurmu bilmiyorum ama elimde başka birşey yoktu. İğneye kolonya döktüm ama mikrop kapmazsın herhalde" Tek kaşım istemsiz kalktı. Gülcem gülemiyorum. Deli gibi elini kolunu sallıyor değişik mimikler yapıyor sanki o anı yeniden yaşıyor gibi anlatıyor. Kafamı sallayınca " Hah bende öyle düşündüm. Sonuçta kolonya da da alkol var. Kurşun deliğine üç düğüm attım. Sonra yarayı temizleyip kapattım. Gömleğini kestiğim için şöminede yaktım. kanlı pamukları da yaktım. kurşun duruyor ama onu atmadım. Ateşin çıkmasın diye antibiyotik içirdim. Sabah tekrar pansuman yaptım. Uyanırsan aç karına ilaç içme diye birşeyler getirdim" Eliyle sehpanın üzerini gösterdi. Kafamı salladım. " Kabanını pantolonunu yıkadım. Sana eşofmanla kıyafet aldım. Bide pansuman malzemesi aldım" En sonunda hararetli anlatımı bitip omuzlarını düşürdü. " Yani buraya nasıl geldiğini ya da neden yaralandığını bilmiyorum" Gözlerine yüzüne İyice baktım. Yalan söylemiyor. Her kelimesi doğru. Kolunu bırakıp koltukta arkama yaslandım. Yaslanınca sırtımın acısını hissettim kendimi kastım. Kolunu bırakınca hemen yanımdan kalkıp tuttuğum yeri ovalamaya başladı. Geri geri iki adım gidip ellerini eşoftmanına sürmeye başladı. Her hareketini dikkatle izlerken sehpaya doğru yürümeye başladı. " Çay mı kahve mi" derken sehpayı önüme doğru çekiyordu. Bana bakmasını bekledim ama bakmadı sehpayı çekip tezgah gibi yere gitti. Isıtıcıya basıp şişeden bardağa su doldurup sehpanın üstüne bıraktı. Ben hiç tepki vermeyince kafasını usulca kaldırıp gözlerime baktı. " Neden polise haber vermedin ve kahve" Sıkıntıyla iç çekip omuzlarını silkti. " Göt korkusu" deyip ısıtıcının yanına gitti. Kahveyi yaparken konuşmaya devam etti. " Sen ölüm falan deyince bu adamın başı dertte dedim. Görgü tanığı şahit falan deyip beni de öldürmesinler diye seni iyileştirmeye çalıştım. Normalde yaralı birini görsem ambulansı ararım. Ben ilk yardımı bile yarım yamalak biliyorum" Sonlara doğru sitemle sesi yükselmeye başlamıştı. Kahveyi sehpaya bırakıp afiyet olsun dedi. Tekrar tekli koltuğuna oturdu. Kahveyi alırken " Koltuğu bana doğru çevir" dedim. Oflayarak kalkıp koltuğu benden tarafa çevirip sitemle oturdu. Kollarını göğsünün altında birleştirip gözlerini yere dikti. Yaptığı hareket sinirlerimi bozdu. " Bana bak kadın kırk yıllık kocanmışım gibi bana afra tafra yapma senin ecdadını sikerim. Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Eşyalarım nerde benim! Telefonum cüzdanım nerdee" bağırmamla birlikte yerinden zıpladı. Ellerini çözdü bacaklarının üstüne koydu. Gözleri hala yerdeyken Hafif titrek bir sesle " Bilmiyorum. Pantalonundan ya da kabanından birşey çıkmadı. İstersen getirip geleyim kendin bak" " Sonra bakarım" derken kahveden içip poğaçadan ısırdım. Kadın anlatırken kafamda birşeyler canlanmaya başlamıştı kendimi bu kadar halsiz hissetmesem şimdiye çıkıp gitmiştim ama adım atacak halim yok gibi hissediyordum. Düşünmeye başladım." Demek ki dün akşam çok kan kaybettim. Halsizliğim kan kaybından. Azat ile Enes nerede neden ben yalnız geldim buraya. Araçtan indiğimi, yürüdüğümü hatırlıyorum. Evleri de kontrol ettiğimi ama hepsi bu. Neler oldu da ben böyle oldum kafam da zonkluyor" elim istemsiz alnıma doğru gitti. " Ağrı kesici var mı?" " Var vitamin ilacı da var. Onlardan da iç kan kaybettin toparlanmana yardım eder." " Ne çok konuşuyorsun be kadın az sus. Zaten başım çatlamak üzere" Hiç ses etmeden ilaçları getirip önüme koydu tekrar koltuğa oturdu. Getirdiği su ile ilaçları içip arkama yaslandım. Gözlerimi kapatıp akşamı tekrardan düşünmeye başladım. " Şey ben akşam yemeği için restorana gideyim mi?" Hafif kısık sesle sorduğu soruya gözümü açmadan " Git" Dedim. Yerinden kalkıp kapıya doğru giderken " Sakın aptalca birsey yapma ve fazla oyalanma hemen gel" diye emir verdim. " Tamam" deyip evden çıktı. Kadın gidince gözlerimi açtım. Üstüm çıplak altımda eşoftman vardı. Yavaşça yerimden kalktım. Bir duş alsam iyi olacak. Ayağa kalktığımda bacaklarım titremeye başladı. Duvara tutuna tutuna banyoya kadar yürüdüm. Banyonun suyunu ısınması için açarken tuvaletimi de yaptım. Altımda ki eşoftmanı baksırımla çıkarıp suyun altına girdim. Sıcak su iyi geldi gergin olan kaslarım gevşedikçe ayakta duramayıp yere oturdum kadının cicili bicili şampuanıyla saçlarımı yıkayıp çiçekli duş jeliyle vücudumu lifledim. Kendi kendime gülmeye başladım. Allahtan Enes burda değil. Bitik mafyadan ibne mafyaya döndüm anasını satayım. Mis gibi çiçek kokuyorum. Enesle Azat görse kıçlarıyla gülüp yanağımdan makas bile alır ibneler. Suyu kapatıp zorla ayağa kalktım. Duvara tutunarak banyo dolabından havluyu çıkarıp belime sardım. Sıcak su tansiyonumu düşürdü galiba başım da dönmeye başladı. Belimde havluyla koltuğa kadar gidip kendimi koltuğa bıraktım. Sonrası karanlık
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD