1.bölüm

1621 Words
Buraya bayıldım. Tek kelimeyle harika olağanüstü mükemmel. Ay tek kelime demiştim ama üç kelime oldu. Bu birkaç günlük gezi bana çok iyi gelecek şimdiden hissediyorum hemde iliklerime kemiklerime kadar. Çok yoruldum çok. Nasıl desem aslında her ev kadınının olduğu kadar ya da birazcık fazla. Arabamı park edip çıktım. Elimde küçük valizim otele doğru yürümeye çalıştım. Çünkü yerdeki kar ve buz tabakası yürümeyi zorlaştırıyor. Otelin kapısından içeri girince yüzüme bir sıcaklık yayıldı. Sag taraf bekleme salonu sol taraf işlemlerin yapıldığı yer. Hemen sol tarafa yönelip resepsiyonda bekleyen genç kızın önüne ilerledim. " Merhaba ben Asya ÇETİN beş günlük rezervasyonum vardı" Sevimli genç kız güler yüzle atıldı. " Hoş geldiniz Asya hanım. Hemen bakıyorum efendim" Bilgisayarda bir iki yere tıkladı. Kafasını kaldırıp " Evet Asya hanım 3 numaralı bungalov. Ödemeyi günlük alıyoruz isterseniz beş günlükde verebilirsiniz" Elimi çantama atıp kredi kartımı çıkardım. Mali durumlar kritik ama eğer uzaklaşmazsam da delirirdim. İnsanın birazda kendine vakit ayırması gerekiyor. Post cihazından yirmi beş bini geçip anahtarımı aldım. " İlerideki kapıdan çıkın. Sağ tarafta üçüncü ev. Akşam yemeği saat altıda. Restoran bir üst katta. Şimdiden iyi tatiller Asya Hanım" Resepsiyonist kıza teşekkür edip bir elimde anahtar bir elimde valizim sallana sallana karşımdaki kapıdan çıktım. Kendimi kraliçe gibi ya da genç kız gibi hissediyorum. Ayaklarım yere basmıyor havada uçuyor gibiyim. Sağ taraftaki yoldan evleri saya saya 3. Eve geldim. Tahta ve camın muhteşem uyumu. Eve dışarıdan şöyle bi baktım. Beş günlük huzur kaçamağı. Yerlere kadar camdan ve kütüklerden oluşan önünde verendası, küçük bir masa ve sandalyesi olan tek katlı şirin bir ev. Ba yıl dımmm Hemen üç basamaklı merdivenleri çıkıp anahtarla kapıyı açtım.valizimi de çekip etrafa şöyle bir baktım. Harika Botlarımı çıkarıp kenara koydum. Evin ortasına doğru yürüdüm. Zaten üç adım. Hihihi İçimde ki genç kız durmadan kahkaha atıp dans ediyor ben de bu sevincine ortak olup olduğum yerde zıplayıp deli gibi dans etmeye başladım. " İşte bu be işte bu. Sonunda hayalimi gerçekleştiricem. Oley oley" diye bağırıp zıpladım. Telefonu cebimden çıkarıp hemen bi selfi çektim. Kabanımı çıkarıp kapının arkasındaki dolaba astım. Valizimi çekerek karşımda duran kapıyı açtım. Burası yatak odası çok nezih ve sade valizi kenara bırakıp sol taraftaki kapıyı açtım. Mükemmel küvetli banyo. Allahım nasıl bir yokluk yaşıyorsam küvete gözümde kalpler çıkarak baktım. Tuvalet ihtiyacımı gördükten sonra valizimi dolaba yerleştirip üstümü değiştirdim. Salon tarafına geçip minik mutfağa adımlayıp ısıtıya su koydum. Böylesine mükemmel bir manzaranın karşısında kahve içmezsem ayıp ederim. Kahvemi yapıp tekli koltuğu boydan camın önüne çektim. Perdeleri kenara çekip ormanın içine yağan karı izlemeye başladım. Kar saflık ve sadelik bütün kirleri beyaz bir örtüyle sarıyor ve her yeri temizliyor. Yağan her bir kar tanesi sanki ruhumda ki kararmışlığı da temizliyormuş gibi hissediyorum. Zaten çocukluğumdan beri karı çok severim. Kahvem bitince telefonu elime alıp eski eşimi aradım. " Alo merhaba Kerim nasılsınız?" " İyiyiz biz vardın mı?" " Evet yarım saat oldu anca arayabildim" " Nasıl güzel mi beğendin mi?" " Bayıldım. Burası harika seneye çocukları da getiricem eminim onlarda çok severler" " İyi gidersiniz. Meteee annen arıyor gel" " Alo anniş napıyorsun?" " Kahve içiyorum kızım siz ne yapıyorsunuz ağabin nerde?" " Ben dedemle oynuyorum ağabim oyunumuzu bozuyor. Geberticem Mete yi" Yüzümde hafif gülümseme oluştu ama tuttum kendimi benim deli kız güldüğümü anlarsa telefondan bile paralar beni. " Ver bakalım ağabine telefonu" telefonu abiiii diye bir yerlere götürüyor herhalde. Tabi oğlan kızacağımı anladı saklandı bir yerlere kesin. " Efendim" " Anneciğim nasılsın?" " İyi " " Güzel vakit geçiriyor musun?" " Evet" " Kardeşine bulaşma deden ve babaanneni üzme tamam mı?" " Tamam" " Seni çok seviyorum" " Tamam " Allahım erkekler doğuştan odun kalas öküz başta da benim oğlum. Tek kelimelik cevaplar ne yaa. " Alo anniş ben seni çok seviyorum iyiki doğdun" " Bende seni çok seviyorum annecim iyi ki doğdun iyi ki varsın" Telefonu kapatınca canım biraz sıkıldı. Onları da mı getirseydi acaba. Şimdiye kadar hep birlikte gezdik. Şimdi onları geride bırakıp tek başıma tatil yapıca bi zoruma gitmedi değil. " Offf içim sıkıldı. Ben tek başıma tatil yapmayı hak ettim. Benim de kendime vakit ayırmaya ihtiyacım var. Ben de özelim. Bende değerliyim. Ben de insanım" kendi kendime söylenip bir hışımla botları giyip kabanımla dışarı çıktım. Yüzümü gökyüzüne çevirip yağan karların yanağıma gözlerime bıraktığı hisse odaklandım. Kendimi biraz daha iyi hissedince ağaçların arasında yürümeye başladım. Ne hayallerle evlenip nasıl bir evlilik yaşadım. Hep mi toksit olur bir insanın ilişkileri. Bu benim karmamsa artık bitsin çıksın gitsin hayatımdan. Bu şekilde sevilmek istemiyorum. on iki yıl önce tanıştık Kerimle. İlk görüşte aşk değildi. Arkadaş vesilesi ile tanıştık. Daha sonra kafa yapılarımızın birbirine benzemesi birlikte vakit geçirmekten hoşlanınca arada duygusal bağda oluştu. Eh yaşımızda evlilik yaşına uygun olunca evlendik. Ben biraz inatçı bir kişiliğim istediğim olmayınca arıza çıkarırım. Evlilik öncesi ve sonrasında Kerim hiçbirşeye karışmadı. Ev taşınmasına bile. Herşeyi ben hallettim. İlk başlarda işi çok izin alamıyor özel sektör zor diye kendimi kandırdım ama sonra anladım ki Kerim de beni kandırıyor. Adam kendine eş değil anne almış. Herşeyle ilgilensin herşeyi o yapsın ben yan gelip yatayım. Anasının davasının doğum gününü ezbere bilen adam benim doğum günümü üç yılda anca ezberledi. Eğer evlendikten sonra hemen hamile kalmasaydım kesin ilk yılda boşanırdım. Evde yıllarca ergen gibi eşimi besledim. Bizimle çocuklarıyla hiç bir alakası yok. Yemeğini yiyip odasına çekiliyor çocuklar uyuduktan sonra odadan çıkıp televizyonun başına geçiyor. Eee niye ikinci çocuğu da bu adamdan yaptım. Çünkü ikinci çocuğumun kız olacağını taaa lise yıllarından beri biliyordum. Çocuklarımın aynı babadan olmalarını istedim. Aralarına ilerde üveylik diye bir durum girmesin istedim. o zaman neden on yıl evli kaldım. Çünkü kızım baba sevgisini alabildiği kadar alsın istedim. Biraz daha büyüyüp aklı başına gelsin babasıyla da arasında bir bağ olsun dedim. Ben dedim dedim de eşim hep aynıydı. İkinci çocuğu asla istemedi ben bakmam masraflarını bile karşılamak dedi. Dediğini de yaptı iki çocuk iş ev ben helak olurken o keyif çattı. Eve de bakmazdı bi market alışverişi o kadar. Eve bir şey mi alınacak " Paran varsa al yavrum" dediği tek şey bu. Kırık klozet kapağına beş yıl boyunca oturduk değiştirmeye gerek bile duymadı. Bizimle tatile bile gelmezdi çocuk bakmamak için. Ama arkadaşları gelince hemen izne ayrılıp yazlığa giderdi koşa koşa. Orda da çocuklara ben bakardım. Bi kere kızı emanet ettim. Sahide kayboldu. Bulununcaya kadar deliriyorum zannettim. On yıllık evliydik hala ne sevdiğimi neyi beğendiğimi doğru düzgün bilmezdi. Bir adamla boşa geçen on yıl 3650 gün. Kaç kere sordum mantık evliliğimi yaptın benimle diye " Sevmesem evlenmezdim" diye boktan bir cevap alırdım. Yooo basbayağı evlenirdin. Ekmek elden su gölden ohhh mis gibi. Evin maaş getiren hizmetçisi ve bakıcısı Asyayı kim istemez ki. Sorsan beni çok seviyor ben bunu hissetmedikten sonra neye yarar. Beni köle gibi kullanarak sevecek olan adam bi zahmet sevmesin istemiyorum. Yıllarca ne kadın gibi hissettim ne eş gibi. Sonunda çocuklar büyüdü de boşandım. İki yıldır çok rahatım. Ne evde beni kullanan biri var ne de kullanıldığımı bile bile sürdürme zorunluluğu hissettiğim bir evliliğim. Ya bir insan hasta olunca bile doktora götürmez mi yaa. Kendi ağzımla istedim " Acile mi gitsek ben çok kötüyüm " dedim cevap çok güzel dimi " Yat dinlen geçer " geçmedi işte on beş gün süründüm. Neyse karın altında ağaçların arasında gezmek iyi hissettirdi. Yönümü resepsiton binasına çevirdim. Akşam yemeği yiyip odama geçmek istiyorum. Resepsiyona girince üst kata çıktım. Burası biraz butik bir yer on evden oluşan bir otel. Kalan müşteri sayısı en fazla kırk kişi. Restorana girdiğimde içeride üç kişi vardı bir masada oturmuş yemeklerini yiyorlar. Anladığım arkadaşlar üç kız kıkırdaşarak hem konuşuyorlar hemde yemeklerini yiyorlar. Yanlarından geçerken " Afiyet olsun" deyip açık büfeye gittim. Yemeğimi alıp cam kenarı bir masaya geçtim. Dışarıda ki manzara ve yemek ımmmm daha lezzetli. Odama geçip sipariş verdiğim ve geçen hafta gelen Süryani şarabımı açıp şöminemin karşısında içmek için can atıyorum. Yemeğim bitince servisle ilgilenen ablaya teşekkür edip restorandan çıkıp küçük evime geldim. İçeri girince hafif omuzlarımı çekip bir iç çektim. Artık keyif zamanı. Şöminedeki oyunların üzerine adını bilmediğim sıkılan döküp yaktım. Odunların çıtırdayan sesi resmen beni mest etti. Biraz seminerin önünde oturup yanan odunları izledim. Işığı kapatıp banyoya geçtim. Küvetin musluğunu açıp üstümdeki kıyafetleri çıkardım. Buraya gelirken aldığım banyo toplarını ve aromatik yağları suya atıp küvetin içine girdim. " Off Allahım bu his harika" Uzanıp telefonumdan caz müzik açıp kafamı kuvetin kenarına dayadım. " Şimdi burda kaslı 190 boyunda esmer güzeli bir adam olacaktı. Beni bu küvetin içinde kucağında ahh çok fena" Elim istemsiz vajinama gitti. On iki yıldır hep yaptığım gibi kendimi tatmin ederken galiba bu sefer sesimi ayarlayamadım. " Aman olsun beni duyacak ne çocuk var ne de başka biri" Küvette çıkıp duşta durulandıktan sonra havluya sarılıp odaya geçtim şömineye odun atıp yatak odasında geçtim. Vücut kremini ve yüz bakım kremlerimi sürüp seksi kırmızı geceliğimi giydim. Altıma tangamı giyip salona geri döndüm. Şarabımı açıp yanımda getirdiğim kaderime koydum. Şişeyle birlikte şöminenin karşısına oturdum. Caz müziğimi yeniden açıp şöminenin ışığında şarabımı yudumlamaya başladım. " Hangi ara uyuyakaldım ben yaa. Of midem çok fena" Şömineye baktım sönmüş. Ayaklarımı kollarımı esnetip koltuktan destek alıp kalkmaya çalışınca elim bir şeye çarptı. Kafamı çevirip bakmamla çığlık atmam bir oldu. Karanlıkta göremediğim bir el ağzımı kapatıp beni koltuğa düşürdü. Bir yandan Üstüme doğru abanan bedenden kurtulmaya çalışırken bir yandan da beni kimin tuttuğunu görmeye çalıştım. Karşımdaki beden aniden Üstüme düştü ve ağzımı kapatan el boynumun yanından yere doğru sallandı. Burnuma ağır bi demir kokusu gelmeye başladı. " Allahım bu dağ başında böbreklerimi mi almaya çalışıyorlar. Çekil üstümden " deyip bedeni üstümden itmeye çalıştım. Köpek ölüsü mübarek milim kıpırdamıyor. " Öldün mü? Ya ne yapıcam şimdi tatil diye geldim cinayet şahidi mi olucam. Mahkemelerde savcılıkta öı sürünecem off ya" Bedenin altından sürünerek kendimi yere attım. Beden diyorum çünkü kadın mı erkek mi anlayamadım. Kafam o kadar gidik. Yerden kalktığım gibi koşarak ışıkları açtım. Salondaki koltuğumda iki seksen uzanmış bir adam ve sırtındaki cekette kan var. Yüzünü göremiyorum ama galiba kan kaybından bayıldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD