Defne'nin Anlatımıyla
Uzaktan bir melodi sesi geliyordu ama, gözlerim açılmamak için bana direniyordu. Kesilen sesle tekrar uykuya dalacaktım ki, ses yeniden yankılanmaya başladı. Oflayarak yatağın içinde oturdum.
Saçlarımı arkaya atıp gözlerimi ovaladım. Telefonu alıp baktığımda Çağatay'ın aradığını gördüm. Dün geceden sonra, bu telefonu istekle değil mecburen açacaktım.
" Efendim Çağatay ? "
....
" Çekim mi ? Bugün mü ? " Ahhh tabi yaaa bugün çekim vardı ! Saat 12'ye geliyordu !
....
" Yok hayır unutmadım. Hemen hazırlanıyorum. Senin stüdyona geleceğim değil mi ? " Yataktan kalkıp hemen valizin başına geçtim.
....
" Tamam hemen hazırlanıp çıkarım. " Onun görüşürüz demesiyle telefonu yatağa fırlattım. Her yer, her yerdeydi. Valizi açıp kırmızı elbisemi buldum. İki elimle askılarından tutup kaldırdığımda, hayal kırıklıklarım daha düzgün duruyordu. Kat izleri kendini belli ediyordu. Ütü yapacak vaktim yoktu.
Onu savurup başka bir şey aradım. Kot şort ve blazer seçmek zorunda kaldım. Hızla üzerimi giyinip aynaya baktığımda irkildim.
Dün Çağrı'nın ısırdığı yer, mosmor olmuştu. Boynum ve göğüs dekoltem de izlerle doluydu. Yüzüm bir günde çökmüş gibiydi. Saçlarım arap saçına dönmüştü. Bir gecede bu kadar çok mu hırpalandım yani...
Kafamı silkeleyerek düşüncelerimi susturdum. Bugünkü çekimlerde olduğunca güzel görünmeliydim. Yüz bakım maskelerimden birini suratıma yapıştırdım. Onu bekleyene kadar maşayı fişe taktım. O ısınana kadar takacağım çantayı ve ayakkabılarımı ayarladım.
Isınan maşayla, saçlarıma su dalgası şeklinde hafif dalgalar verdim. Maskenin süresi yeterliydi. Onu çıkarıp yüzümü nemlendirdim. Cildim bebek gibiydi zaten. Fondötene ya da pudraya ihtiyacım yoktu. Göz makyajımı yapıp dudaklarımı renklendirdim. Boynumdaki ve dekoltemdeki izleri fondötenle kapattım. Aynadaki görüntüm beni memnun etmişti.
Genç vücudum ve doğal güzelliğim, tam olarak göze çarpıyordu. " İşte başlıyoruz Defne. Bu günü unutma. İleride çıkacağımız şöhret basamaklarının temelini bugün atacağız kızım ! Go Girl ! "
Motivasyon konuşmamdan sonra çok daha iyi hissediyordum. Evden çıkıp taksi durağına yürüdüm. Boştaki arabaya binip adresi verdim.
Yol akıp giderken dün geceye çekildi düşüncelerim. Evet dün gece ilk kez 2 kişi ile aynı anda birlikte olmuştum. Şimdi düşününce neden duygusal davrandığımı sorguluyordum. Sanırım Çağatay'ın flörtöz tavırları beni bu duygulara itmişti.
Sevgili yok. Sen herkesin sevgilisi olacaksın Defne ! Unutmaman gereken şey tam da bu ! Bana istediğim şeyi vereceklerse ikisiyle birlikte olurum. Ki dün gece zaten olmuştuk.
Çağatay neyse de, asıl iş Çağrı'da gibi duruyordu. Sert mizacı ve egoist tavırları beni dün gece alaşağı etmişti. Cesur tavrımı sorgulayınca, olabildiğince cesur olmaya çalışmıştım. Ama bu sefer de benimle inatlaşıp beni ezmeye kalkmıştı.
Bugün onu görürsem, bu kez de flörtöz bir hal sergileyeceğim. Belki bu işe yarar ! Onunla karşı karşıya gelmek, beni oldukça zorlayacak gibi görünüyor.
Taksinin durmasıyla etrafa baktım. Stüdyonun önüne gelmiştik bile. Taksiciye ücretini ödeyip arabadan aşağıya indim. Barış'ın verdiği paralar bitmek üzereydi. Umarım bu iş bir an önce olurda ödememi alırdım. Artık kendi çalıştığım parayı harcamak istiyordum.
Stüdyodan içeri girdiğimde, yine herkes koşuşturuyordu. Çağatay, bir erkek bir de kadın modelin pozlarını çekiyordu. Bu mankenleri gördüğüme inanamıyordum ! Manken olarak başlamışlar, sonra da bir filmde baş rolü paylaşmışlardı.
Filmde o kadar başarılı olmuşlardı ki, ünlü bir giyim markası onları marka yüzü olarak seçmişti. Heyecanla onları izlerken, Çağatay " Paydooosss ! Emeklerinize sağlık arkadaşlar ! " diyerek bilgisayarın başına geçti. Çektiği pozlara bakarken mankenler de yorum yapıyordu.
Kısa sürede herkes işini bitirip çıkmaya başlamıştı. Benim çekimlerim olmayacak mıydı ? Çağatay'ın yalnız kalmasıyla yanına gittim. " Ben geldim. " diye seslendim.
Beni görünce " Odama geç. Ben de hemen geliyorum Defne. " dedi. Odaya geçip bekledim. Heyecandan ve meraktan odada geziniyordum. Yaklaşık 5 dakika sonra gelip sarıldı hemen. Elleri sırtımı okşuyordu. Bir an sıcacık hissettim.
" Hoş geldin güzelim. Bu arada herkesin içinde öyle mesafeli davranman hoşuma gitti. Aferin güzelim ! " diyerek koltuğa oturdu. " Gel yanıma otur sende Defne. "
İlerleyip yanına oturdum. Telefonunu açıp bazı pozlar göstermeye başladı. " Bunlara iyi bak Defne. Aynısını istemiyorum. Senden istediğim tek şey sadece bakışlar. Bana ateşli bir kız göstermen lazım. Çağrı'nın yapımcılığını üstlendiği bir dizi var. Konuk oyuncu olarak girebilmen için yönetmene göndere.. "
Sevinçle attığım çığlığım onun sözlerini kesti. " Bu gerçek mi ! Doğru mu söylüyorsun Çağatay ! " Başını omzuna doğru eğip bana baktı. " Sakin ol güzelim ! Ayrıca ben söylediğim şeyi yaparım. Dün gece sen bizi tatmin etmişken, sıra bizde öyle değil mi ? " diyip bir de göz kırpmıştı.
Dün gece hissettiğim bütün kötü duygular anında aklımdan silindi. " Teşekkür ederim ! Teşekkür ederim ! Teşekkür ederim ! Immmmhhhhhhhh " Hızımı alamayıp, yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarından bir çok kez öptüm.
" Yavaş ol Defne ! Daha çok teşekkür edeceksin ama, iş başka özel hayat başka. Teşekkürlerini bu geceki performansında görmek isteriz ! " diyerek son bir öpücük de o bıraktı dudaklarıma.
Telefonu elinden alıp dikkatle kızın yüz ifadelerini inceledim. Ben kızı, Çağatay da beni inceledi. Ona dönüp telefonu uzattım. " Anladım. Hazırım. Başlayalım mı ? "
İçim kıpır kıpırdı. Bir an önce poz vermek istiyordum. " Tamam. Giyeceğin kıyafet giyinme odasında asılı. Bu arada ekip olmayacak Defne. Torpilli olduğun duyulursa, ileride kariyerin için sıkıntı yaratabilir. Makyajını kendin yapabilir misin ? "
Ayaklandım hemen. " O iş bende ! " diyerek giyinme odasına koştum. Buraya gelirken giymek istediğim gibi kırmızı bir elbise asılıydı. Bedeni de benim bedenimdi.
Elbiseyi üzerime giyindiğimde kendimi çok seksi hissetmiştim. Kumaşı benimkinden çok daha kaliteliydi. Vücudumda kayıyor gibiydi. Makyaj masasına oturup dumanlı bir göz makyajı yaptım.
Dudaklarıma kan kırmızısı bir ruj sürdüm. Şekilli ve çatılı üst dudağım ve dolgun alt dudağımla, oldukça ateşli görünmeye başlamıştım bile. Aynanın karşısında bir kaç bakış denemesi yapıp kendime baktım. Ben bile kendime düşecektim neredeyse !
Ayağa kalkıp odadan çıkacağım esnada Çağatay kapıyı açtı. " Hazır deği... Ooooooooooo ! Defneee ! Alev almış buralar ! " diyerek bana ilerledi. Bakışlarındaki ifade değişmişti. " Sikeyim ! Bana tabularımı yıktıracaksın sen ! Çıkalım çabuk yapalım şu çekimi. Yoksa makyajın bozulacak ! "
Belime sardığı eliyle belimin kenarını sıkıp yürümeye başladı. Ben de onunla ilerledim. Ellerim heyecandan buz kesmişti.
Beyaz perdenin önüne geçtim. Çağatay makinesinin ayarlarını yapıp bana baktı. " Şimdi bana en etkileyici bakışlarını at. Öyle ki, ben karısına sadık bir koca bile olsam, aklımı çelecek kadar kışkırtıcı olsun bakışların. 3 - 2 - 1 Başla ! "
Gözlerimi kısıp ona baktım. Aynadaki bakışlarımdan birini sundum. " Vücudunu da kat işin içine Defne. Bakışlarına verdiğin duyguların, vücuduna da yansısın ! "
Bu kez alt dudağımın bir köşesini ısırıp, bir elimi belime, diğerini de bacağımın üstüne koyup elbisenin eteğini tuttum. " Evett Güzell ! Dudakları serbest bırak. Bakışlar daha deriiiinnn ! "
İkimiz yalnız çalışırken, kapı açıldı. Çağrı bütün heybetiyle içeri girdi. Üzerinde siyah takım elbisesi ve beyaz gömleğiyle oldukça şık görünüyordu. Ne kadar da yakışıklı görünüyordu. " Eveeeett çok güzel Defne ! Devam et ! "
Bakışlarım Çağrı'nın üzerindeyken, Çağatay övgülerini sıralıyordu. Bakışlarımı Çağrı'nın üzerinde tutarak, poz vermeye devam ettim. Zaten bugün ona flörtöz davranacaktım. Bu çekimin bu şekilde denk gelmesi çok iyi olmuştu.
Çağrı kollarını göğsünde bağlayıp, ortadaki kolonlardan birine tek omzunu yaslayarak beni izliyordu. Verdiğim pozlara, tek kaşını kaldırarak bakıyordu.
Onu kendime aşık edebilirsem, her şey ne kadar da güzel ilerlerdi. Piyasadaki pek çok beceriksiz kız, bu şekilde hak etmediği yerlere gelmişti. Benim onlardan neyim eksikti ? Hayallerime ulaşmak için dün geceden sonra, daha fazla ne olabilirdi ki ?
Çekim bitene kadar, bakışlarımın yoğunluğuyla Çağrı'ya baktım. Çağatay övgülerle devam etti. " Bravo Defne ! İnsanı yormayan modellere bayılıyorum ! Bu kadarı yeterli. " diyerek bilgisayara ilerleyip aldığı pozlara bakmaya başladı. Çağrı ellerini çırparak alkışlamaya başladı.
" Bravo Defne ! Seni sevmeye başladım. Konuk oyuncu rolü için Çağatay seni önerdiğinde, bu pozların senden çıkacağına hiç ümidim yoktu. Açıkçası buraya kendimi haklı çıkarmaya gelmiştim. Ama sen kazandın. Devam et ! Şaşırt beni ! "
Dudağımın bir köşesi kıvrıldı. Yüzüme yansıtmasam da içimde havaii fişekler patlıyordu. Bunu başarabileceğimi biliyordum işte ! Gururluydum. Sevinçliydim. 3 yıl sonra da olsa oluyordu işte !
Ona doğru ilerledim. Ayağımdaki 11 cm topuklularla şu an göz gözeydik. Bedenim ona temas edecek kadar dibine girip, yüzümü iyice yaklaştırdım. Dudaklarımı dudaklarına sürterek ilerledim ve kulağına yaklaştım.
" Bu gece şaşırtacağıma emin olabilirsin Çağrı ! " Kısık sesim, tenine temas eden nefesim ve dudaklarımla etkilenmişti. Bunu bana temas eden sertleşmiş erkekliği de belli ediyordu. Elleri belimi sarıp kalçamı sıkmıştı. " Çağatay'ın odasına geç hemen. Akşamı bekleyemeyecek kadar bakışlarınla etkiledin beni. "
Geri çekilip başıyla odayı işaret etti. Giderken kalçama da bir şaplak atmıştı. " Çağatay biz odandayız. Eşlik etmek istersen gelebilirsin...
Yazarın Anlatımıyla
Barış ellerinin arasındaki başını kaldırıp karşıya baktı. Paramparça olmuş aynanın bir parçasında, yüzünün yarısını gördü. Perme perişan haliyle, oldukça acınası görünüyordu.
Bakışlarındaki ışıltı kaybolmuş, neredeyse gözlerindeki fer çekilmişti. Boş bakışlarıyla etrafa bakıyordu ama görmüyordu. Zihni savaş alanına dönmüştü.
Giderken Defne'nin söylediği sözler çok zoruna gitmişti. ' Eğer atandığımda benimle beraber gelseydi, durumumuz çok daha iyi olabilirdi ki ' diye kızmaktan geri duramıyordu.
Sonra bu kızgınlık hali yerini sorgulamaya bıraktığı esnada, aklına bir film repliğini geldi. " SEVGİ NEYDİ ? " Türkan Şoray'ın yıllar önce bir filmde sorduğu soruyu, bu kez Barış kendine soruyordu. Cevap Türkan Sultanın verdiği cevapla aynıydı.
" SEVGİ EMEKTİ. " Bu ilişkide veren taraf hep Barış olmuşken, alan taraf hep Defne'ydi. Her zaman onu mutlu etmek için çabalarken, emek verirken, Defne sızlanmaktan, şikayet etmekten ve memnuniyetsizlikten başka ne yapmıştı ki ? Hiç bir emeği geçmemişti bu ilişkide... Cevap oldukça açıktı. Defne onu sadece kullanmıştı.
İçi yanıyordu. Kendini haksızlığa uğramışlık hissinden alıkoyamıyordu. " Sevilmeyecek adam mıydım lan ben ! Bu kadar mı çok istiyordun ünlü olmayı ! Allah seni kahretsin DEFNEEEEEEEEE ! Hayallerine kavuş ama bir gün mutlu olama emi ! Beni yaktığın gibi sen de yan DEFNEEEEEEE ! "
Duyguları bir kabarıyor, bir sönüyordu. Bir sitem ediyor, bir kızıyordu. En sonunda da can acısıyla ahh edip beddua etmişti işte...
Bomboş evde bağırıp, içini rutubetli duvarlara döküyordu. Dinleyecek kimsesi yoktu. Bir arkadaşı bile kalmamıştı yanında. Öyle ki kendini Defne'ye adamıştı..
Ayağa kalkacağı esnada, kapının eşiğindeki parıltı dikkatini çekti. Uzanıp aldığında göz yaşları akmaya başladı. Bu kaçıncı kez sesli ağlayışıydı, o da bilmiyordu.
El yazısı stiliyle yazılmış olan Defne ismi, D harfinin ortasından bir zincire takılıydı. Bu altın kolyeyi ilk birlikteliklerinden sonra, ona hediye etmişti. Aldığı yüzlerce hediyeden Barış için en anlamlı olanıydı... Bunu alabilmek için bile, maddi yönden epey zorlanmıştı.
Şimdi hak ettiği yer, beton bir zeminde bir eşiğin dibiydi. Kader yönünden tıpkı Barış'a benziyordu. İkisi de Defne'nin ardından bir köşeye atılmış gibiydi.
Hiç yaşanmamış gibi silip atmıştı işte Barış'ı. Kendi yepyeni bir hayata başlarken, geçmişten tek bir anı bile götürmemişti. Ama bu evin bütün köşeleri, Defne'yle birlikte yaşadıkları anılara ev sahipliği yapıyordu...
.
.
.
.
.
.
.
Devam edecek...