Serdar’ ın “İmam gelene kadar bahçeyi gezdireyim.” demesiyle içimden “Allah ’ım, beni öldürüp bahçeye gömecek” diye geçirdim. Bahçe gerçekten güzeldi; rengarenk çiçekler, düzgün kesilmiş çimenler, taşlarla yapılmış küçük patikalar. Meyveler sebzeler. Ama ben öyle detayları inceleyebilecek halde değildim. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyor, her adımımı düşünerek atıyordum. Serdar biraz uzaklaştığımızda bağırdı. “Sen niye atlıyorsun yok diye? İnsan bir yüzüme bakar. Ben sana fazla konuşma demedim mi?” “Ne yapayım? Panik yaptım,” dedim, sesi titreyerek. “Sen bana yalan söyleme de dedin. Evli diye biliyorlar. İmam nikahı yok dersem bizi aynı odada yatırmazlar diye düşündüm.” Serdar başını salladı, kaşlarını hafifçe çattı ama fazla kızmıyordu. “Sen düşünme Yaren. Gir şimdi içeri.” de

