Serdar uzaktan görününce kızlar sanki oraya hiç ayak basmamış gibi ortadan kayboldu. Bende hızla içeri girdim. Adamın para teklif ettiğini ona söyleyecektim. Kapı açıldı ve Serdar içeri girdi. Adımlarındaki o alışılmış sertlik, odanın havasını hemen değiştirdi. Ama bu sefer bir farklılık vardı. Bir tür tam kontrol, her şeyi bilen bir gölge gibi odaya yayıldı. Gözleri önce bana, sonra sedyedeki adama kaydı. Sanki bütün odada sessizlik Serdar ’ın emriyle doğmuştu. Ve sonra, sesindeki o soğuk kararlılığı bozacak kadar net bir söz söyledi. “Para teklif ettiğin kişi benim karım.” O iki kelime bir yıldırım gibi çaktı. Kalbim aniden durdu. Ellerim hala sedye üzerindeki adamın üzerinde ama gözlerim Serdar ’a kitlenmişti. İlk kez, birine karşı “karım” diyordu. Kimseye söylemezdi; kimse bu kelime

