bc

KELEBEK ÖLÜMÜN KIYISINDA

book_age16+
289
FOLLOW
1.6K
READ
HE
forced
confident
mafia
heir/heiress
tragedy
mystery
surrender
like
intro-logo
Blurb

İki vadinin arasında sıkışmıştı bedenim. Ruhumu kaybettiğim anda bir el değdi yüzüme. Gözlerimi açmak istesem de başaramıyordum. Üşüyen tenime çarpan ılık rüzgar irkilmeme sebep oldu. Ardından çok tanıdık ve bir o kadar da yabancı ses yankılandı vadide.

“Sonunda kollarımdasın kelebek”.

chap-preview
Free preview
1. Bölüm
Yazardan anlatım… Hayat; Yelkovanın akrebi kovaladığı, zamanın bir su gibi akıp geçtiği döngüydü hayat. Dünya ekseni etrafında dönerken güneş evrenin yarısını ısıtırken, diğer bir yarısı ise karanlığın efendisi ayın ışığı ile süsleniyordu. Sıcacık bir İstanbul sabahına merhaba demişti Yankı doktor. Sabahtan yoğunluğu olmadığı için kendini şımartmaya karar verdi. Günlük rutin işleri halledip odasını toparladıktan sonra can yoldaşı olan minik kedisi Duman ile biraz zaman geçirip eğlendi. Ardından mutfağa geçip her zamankinin aksine mükellef bir kahvaltı masası hazırladı kendine. Her sabah olmazsa olmasıydı yeşil çayı. Dudaklarının arasına sıkıştırdığı cam fincandan bir yudum alıp kapattı gözlerini. Huzurlu hissediyordu kendini. Hem de hiç olmadığı kadar keyifli. Bir gece önce annesi Sera Hanımın ısrarına dayanamayarak terk ettiği baba evine adım atmıştı Yankı. Bir kez daha anlamıştı ki, babası hiçbir zaman onu anlayabilecek bir insan haline gelemeyecekti. Yankı; İdealleri olan, hayalleri olan ve aşkla icra ettiği doktorluk mesleğinde en iyi yerlere gelebilmek için önüne koyduğu hedefler vardı. Fakat babası Orhan Bey ne sert duruşundan ne de kızının onayı olmadan vermiş olduğu sözden dönmeye niyeti yoktu. Kendince tanıdığı bildiği ve en az kendileri kadar fazlasıyla servetleri olan Akbaş ailesinin biricik oğlu olan Hasan Akbaş ile evlendirecekti. Ne hikmetse dün akşam maaile Orhan Beylerin misafirleriydi. Yankı sabırla bekledi. Sustu fakat Nermin Akbaş’ın ortaya atmış olduğu ‘düğün ne zaman?’ sorusuna dayanamadı. ‘Öncelikle bu evden gitme sebebim tam da bu konuydu Nermin teyze. Babamın ve Mehmet amcanın işgüzarlığı olsa gerek. Benim ağzımdan çıkmış bir söz yok. Olması da mümkün değil çünkü; Hasan’ı her zaman bir kardeş olarak gördüm ve ömrümün sonuna kadar da böyle olacak. Üzgünüm kendinize yakışan, Hasan’ın sözünü geçirebileceği bir gelin bulursunuz kendi ailenize. Ben ise bir daha bu eve ayak basmayacağım. Anne ve baba, ne ölünüz ölüme, ne de diriniz dirime’. Çok acımasız gibi duruyor değil mi? Bir evlat nasıl olurda anne ve babasına bu denli öfke duyar? Cevabı; Tam beş yıl önce, TUS sınavına giren Yankı sonuçları heyecanla bekliyordu. Altı yıl tıp okuduktan sonra genel cerrah olmak için kolları sıvamış ve uzmanlık sınavları için büyük çabalar göstermişti. Karşılığını da fazlasıyla almıştı. Düğün, bayram olması gereken evde ise sanki cenaze vardı. Orhan Bey, kızının mimar olup inşaat şirketlerinin yanı sıra mimarlık ofislerinin idaresine geçmesini istiyordu. Ama Yankı her şeye rağmen umursamadı babasını. Onca servetin içinde burslu okumuştu Yankı. Okul kayıtlarının bir kısmına annesi yardımcı olmuştu fakat cumhurbaşkanlığı sınavına girmiş ve iyi bir derece elde ederek bu hakkı kazanmıştı. Her şey beyaz önlükle, binlerce hayata dokunabilmek içindi. Beş yıllık genel cerrahi asistanlığı sonunda uzman olmuş ve aynı hastaneden uzman doktor olarak hizmet vermeye başlamıştı. Tüm bu süreçler içerisinde her akşam verilen bir sözün kavgası ve kıyameti kopuyordu. Dayanamıyordu Yankı. Annesi Sera Hanıma gideceğini söylemişti. Bir evin tek kızı, bir çocuğuydu Yankı. Ama annesi kızının kendisi gibi mutsuz olmasını istemiyordu. Biliyordu eşinin karanlık taraflarını. Gençliği kanlı gömlekleri yıkamakla geçmişti Sera Hanımın. Kızının kaderi de ana toprağından olmasın diye o da gizliden gizliye mücadele ediyordu. Ta ki kocası Orhan Bey Sera Hanımı yakalayana kadar. Yankı evden ayrılmıştı ayrılmasına ama arkasında bıraktığı annesinin ne kadar büyük zulümler yaşadığını bilmeyerek. Kısa bir süre sonra annesi de babasının ağzından konuşmaya başlamıştı istemeyerek. Bilmiyordu Yankı. Babasının ne kadar büyük bir karanlık dünyasının olduğunu bilmiyordu. İçten içe annesine de kin güdüyordu fakat hep yüreğinin bir köşesinde umut saklıyordu. ‘Gün gelecek ve biz gerçekten bir aile olacağız’ Bugün ise üzerinden bir yük kalkmışçasına mutluydu. Kahvaltısını keyifle tamamlayıp her şeyi toparladıktan sonra kendini serin bir duşa bırakmış ve olanları başından akıp giden suyla beraber arındırmıştı. Evden çıkarken Duman Beye öpücükler kondurmayı ihmal etmezken, son anda aklına gelen telefonunu mutfak tezgahından alıp içinin rahatlığıyla evden çıkarak aracına yöneldi. Kısa süre sonra hastaneye doğru yola çıkarken radyodan keyifli bir müzik açıp ritim tuta tuta trafikte ilerliyordu. Sahil yolunu seçti Yankı. Bir yandan araç kullanıyor, arada sırada da etrafa göz atıp yeniden tebessüm edecek sebepler buluyordu kendine. Hava oldukça sıcaktı ama yine de sahilde dolaşan insanlar, özellikle genç sevgililer mutluluk sebeplerinden biriydi. Akan trafiğin duraksaması dikkatini çekti Yankı’nın. Saniyeler sonra o güzelliklerin her biri dağıldı sanki. Kulakları uğuldatan silah sesleri inletiyordu sahil yakasını. Aracı durdurdu Yankı. Etrafına bakındığında insanların araçlarından koşarak uzaklaştığını görüyordu. Birkaç araç önünde ise büyük bir savaş vardı. Gün ışığında bile silahların ucundan çıkan ateşler görünüyordu. Sesler kesildiğinde iki araç süratle uzaklaşmaya başladı. O esnada hiç düşünmeden aracından çıktı genç kadın ve koşarak olay yerine vardı. Yerde cansız, kan reva içinde yatan adamları gördüğünde derin bir soluk aldı. Ardından siyah araca yöneldi. Tüm camları tuzla buz olmuştu. Etrafına bakındığında bağırmaya başladı. “Ambulans çağırın, ambulans. Çok sayıda yaralı ve ölü var”. Karşısındaki araca yönelip kapıyı yavaşça açtı. Bir erkek diğer bir erkeğin üzerine siper almış vaziyetteydi. Sakince kendine yakın duran erkeğe baktı. Sırtına saplanan tam beş mermi girişini gördüğünde yüzünü buruşturmadan edemedi. Çünkü biliyordu. Bu genç adamın işi bir hayli zordu. Onu sakince araçtan çıkartıp yüz üstü yere yatırdıktan sonra bir kez daha araca yöneldi. Gözleri diğer erkeğe yöneldi. Hızlıca içeri girip yüzüne ve vücuduna bakmaya başladı. Göğsünden vurulan genç adama ilk önce elleri ile tampon yaptı. Arından sakince kendi ceketini çıkarttı ve tampona öğle devam etti. Genç adam hafifçe açtı gözlerini. Karşısında dudaklarını oynatıp bir şeyler söyleyen tarçın saçlı kadını duymaya çalışıyordu. Kulaklarının içindeki uğultu bir türlü karşındaki kadını duymasına izin vermiyordu. Aniden acı hissederek irkildi ve ellerini genç kadının kollarına mühürledi. O esnada Yankı derin bir soluk aldı. “Sakin olun beyefendi. Şimdi ambulans gelecek, sakin olun ve benimle kalın”. Genç adam gücünü kaybetmişçesine derin bir soluk aldı ve aynı anda kolları iki yanına düştü. Dakikalarca verilen mücadelenin sonunda ambulanslar ardı ardına geldi. Etrafı saran keskin metalik koku yaz sıcağında daha derinden hissediliyordu. Olay yeri incele, polis ekiplerinin yanı sıra basın ordusu da oradaydı. Sağlık ekipleri araca yöneldiklerinde genç adam üzerinde tampon yapan kadının koluna bir kez daha tutundu. Fakat Yankı ekiplerin müdahale etmesi için hızlıca araçtan çıktı. Dışarıya çıktığında bilançonun daha ağır olduğunu fark etti. Daha şimdiden yorulmuştu. Elleri kan içindeydi. Basını gördüğünde daha çok şaşırmıştı. Yanına gelen polisler, etrafta koşuşturan sağlık personelleri ve büyük siyah araçların içinden inen diğer adamlar. Güzel başlayan o gün, tam da kabus bir gibi kara geceye dönüşmüştü. Ambulanslar birer birer yaralıları hastaneye götürürken Yankı bir görevlinin yanına gidip “hangi hastaneye götürülüyorlar?” diye sordu. Ambulans görevlisi genç erkek “Özel Ilgaz Dağ Hastanesi” diyerek cevapladı Yankı doktorun sorusunu. Genç kadın başını sallayıp polis memurlarının yanına doğru yürümeye başladı. Standart prosedürlerden sonra ayak üstü gördüklerini ve anlatıp kendi aracına doğru yürürken duraksadı. “Af edersiniz memur bey bir şey soracaktım? Acaba saldırıya uğrayan kişi önemli birimi?”. Memur Bey başını sallayıp “Özel Ilgaz Dağ hastanesinin ve Dağ lojistiğin Sahibi Ilgaz Dağ vuruldu. Basının ilgisinin nedeni de bundan”. Yankı aldığı yanıttan sonra hızlıca arabasına doğru yürüdü. Gözü sedyeye konulan genç adama takıldığında sadece göğsünde sıkı sıkıya tuttuğu kendi ceketi dikkatini çekti. Ardından ellerine ve üzerine baktı. Tanımadığı o genç adamın kanları tüm vücudunu sarmıştı. Aracına binip açılan tek şeritli yolda ilerlerken ciğerlerine bile işleyen o kanın sahibinin bir gün kaderi olacağından habersizdi. Belki de bu sefer aşk, kanlı bir kalem ile ölümün kıyısında yazılacaktı. Bölüm Sonu...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Azrail +18 Efden

read
3.6K
bc

APOLLON

read
2.2K
bc

HAYATIM

read
10.8K
bc

Dönüm Noktası Aşka Tutsak

read
3.8K
bc

Zümra

read
23.0K
bc

Masal Rüzgarı

read
2.5K
bc

Mafya - Koreli +18

read
4.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook