Seksüel hizmetler; Doktor Civanım!

1612 Words
Mercedes'in içinde Gülbahar, heyecanından neredeyse zıplıyordu. Kenan'ın yanında oturmuş, gizlice ona bakıyordu. Tam kitaplardaki gibi! Yakışıklı, esrarengiz, güçlü... Deri koltuklara değen vücudundan bile heyecan dalgaları geçiyordu. "Ne zaman varıyoruz?" diye sordu çocuk gibi, sesinde gizleyemediği heves vardı. "Birazdan güzelim," dedi Kenan gülümseyerek. O ses tonu! Tıpkı kitaplardaki mafya babalarının konuşma şekli! Arabada otuz dakika boyunca Gülbahar, kafasında senaryolar kurdu. Kenan onu alacak, lüks villasına götürecek, sonra o büyüleyici gözlerle ona bakacak ve "Sen artık benimsin" diyecekti. Sonra ateşli geceler başlayacaktı... Dakikalar sonra büyük kapılardan geçip, Eve ulaştılar... Villa gerçekten de muhteşemti. Üç katlı, beyaz cepheli modern yapı. Bahçede palmiye ağaçları, büyük havuz, şelale... Gülbahar'ın ağzı açık kaldı. "Vay be! Tıpkı kitaplardaki gibi!" "Hoşuna gitti mi?" diye sordu Kenan, onun şaşkınlıktan büyüyen gözlerini izleyerek. "Çok! Çok muhteşem! Peki şimdi ne olacak? Beni odalara mı kapatacaksınız? Sevişmeye mi başlayacağız?" Kenan kahkaha attı. "Sakin ol güzelim. Önce içeri gir, sözleşmeyi imzala. Sonra her şeyi konuşuruz." Villaya girdiklerinde Gülbahar büyülenmişti. Giriş holü tavana kadar uzanıyordu, mermer döşeme üzerinde kristal avizeler ışıldıyordu. Siyah deriden koltuklar, cam sehpalar, duvarlarda abstract tablolar... Her şey kitaplardaki lüks villa tasvirlerine birebir uyuyordu. "Otur şuraya güzelim," dedi Kenan, büyük cam masanın karşısındaki beyaz koltuğu göstererek. "Senin için özel bir sözleşme hazırladım." Gülbahar heyecanla sözleşmeyi aldı. Kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki, nefes almakta zorlanıyordu. Nihayet! Nihayet o büyülü anlar başlayacaktı! Okumaya başladı: -KÖLE SÖZLEŞMESİ- Gülbahar Hanım, Kenan Bey'in evinde aşağıdaki görevleri yerine getirecektir: - Günlük temizlik işleri (sabah 6:00 - akşam 10:00) - Yemek hazırlama (3 öğün + atıştırmalıklar) - Çamaşır yıkama ve ütüleme - Bulaşık yıkama - Bahçe düzenleme - Seksüel hizmetler (Kenan Bey'in isteği doğrultusunda) - Diğer ev işleri ve kişisel hizmetler" Gülbahar'ın kalbi hopladı. İşte! "Seksüel hizmetler" yazıyordu! Tam kitaplardaki gibi! "Bu harika!" diye bağırdı coşkuyla. "İmzalıyorum hemen!" "Acele etme güzelim. Oku bakalım neyi kabul ediyorsun." Ama Gülbahar dinlemiyordu bile. Hemen imzasını attı. "Şimdi ne olacak? Beni odana mı götüreceksin?" Kenan gülümsedi. "Önce senin odanı göstereyim. Sonra... sonra eğlence başlar." Gülbahar ayağa fırladı. "Kendi odam mı var? Ama ben seninle yatmak istiyorum!" "Sakin ol canım. Her şeyin bir zamanı var." Merdivenlerden aşağı indiler. Bodrum katına geldiklerinde Gülbahar şaştı. Burası çok soğuk ve nemli kokuyordu. "Ben... ben burada mı kalacağım?" "Personel katı burası güzelim. Çok rahat edersin." Küçücük odaya girdi. Tek kişilik yatak, plastik dolap, küçük lavabo... Hiç de kitaplardaki lüks yatak odası gibi değildi. "Eee... hani gecelerce sevişip senin yanında uyuya kalacaktım?" Kenan kahkaha attı. "Sevişeceğiz tabii güzelim. Ama sen burda kalacaksın. Ben seni çağırdığımda gelirsin." "Ah tamam!" dedi Gülbahar mutlulukla. "Ne zaman başlıyoruz?" "Yarın akşam. Şimdi dinlen bakalım." Ve onu bırakıp yukarı çıktı. Ertesi gün sabah altıda uyandı Gülbahar. Heyecandan gece hiç uyuyamamıştı. Bugün nihayet Kenan'la romantik anlar yaşayacaktı! Önce temizlik işlerini halletti. Villa gerçekten de büyüktü. Üç kat, altı yatak odası, dört banyo... Kenan ve adamları da sürekli pislik çıkarıyordu. Sigara külleri, bira şişeleri, yemek artıkları her yerde... Akşam olduğunda Kenan sonunda onu çağırdı. "Gel bakalım güzelim. Vakit geldi." Gülbahar heyecanla yukarı koştu. Kenan'ın odasına girdiğinde büyülendi. Kocaman yatak, ipek çarşaflar, loş ışık... Tam kitaplardaki gibi! "Hazır mısın?" diye sordu Kenan, ona yaklaşarak. "Çok hazırım!" dedi Gülbahar nefes nefese. O gece gerçekten de kitaplardaki gibi oldu. Kenan onu öyle tutkuyla sevdi ki, Gülbahar kendini bulutlarda hissetti. "İşte bu!" diye düşündü. "İşte kitaplardaki o büyülü anlar!, b**m? Zincirleme? Kırbaçlama?" İlk hafta boyunca her gece Kenan onu çağırdı. Gülbahar mutluluktan uçuyordu. Her gece yaşadığı sadist işkencelerle vücudu haşat olmuştu, yaraları derinleşmişti. Ama olsundu, ''Sonunda kitaplarda ki gibi bana aşık olacak ve Mafyayı evcilleştireceğim.! Sonra saçımın teline kıyamayacak.'' diye düşünüyordu. Gündüz ev işi yapıyor, gece de sevgilisiyle romantik anlar yaşıyordu. Tam hayalini kurduğu hayat! Ama ikinci haftadan itibaren bir şeyler değişmeye başladı. Kenan onu daha seyrek çağırıyordu. Üçüncü hafta sadece iki kere çağırdı. Dördüncü hafta hiç çağırmadı. "Kenan," dedi bir gün temizlik yaparken. "Artık beni çağırmıyorsun. Neden?" "Ya canım sıkıldım artık, Hergün aynı pilav yenmez." dedi Kenan umursamazca. "Hep aynı şey. Sıkıcı oldu." Gülbahar'ın yüreği sızladı. "Ama ben senin kölenim!" "Evet, kölemsin. Ev işlerini yap işte. Seksüel kısmı bitirdik artık." "Bitirdik mi? Ama..." Kenan, gözlerini öfkeyle çıkardı, "Gülbahar sakın başıma belâ olma. İşini yap, sus sadece." Gülbahar korkuyla donakalmıştı, ''İyi de kitaplarda böyle olmuyordu'' diye mırıldandı. Günler geçti. Gülbahar sabah altıda kalkıyor, gece on bire kadar çalışıyordu. Elleri çatlayıp kanamaya başlamıştı. Sürekli deterjan ve temizlik maddeleri kokuyordu. Sırtı, beli ağrıyordu. Yemek yapmaktan parmaklarında yanık izleri oluşmuştu. "Bu hiç beklediğim gibi değil," diye ağlayarak mırıldanıyordu geceleri. "Ne zaman bana aşık olacak." Kenan artık ona hiç ilgi göstermiyordu. Sabah "Günaydın" bile demiyordu. Sadece "Kahvem nerede?" diye bağırıyordu. Bir akşam villa hareketliydi. Kenan üç tane güzel kadın getirmişti. Hepsi de mini etekli, makyajlı, süslü püslüydü. Gülbahar mutfakta bulaşık yıkarken kahkahalarını duyabiliyordu. "Gülbahar!" diye bağırdı Kenan. "Bu güzellere yemek hazırla! En güzel yemeklerinden! Sonra da aşağı in, yukarı çıkma!" "Neden?" diye sordu Gülbahar. "Çünkü bu gece eğleneceğiz! Biz rahatsız olmak istemiyoruz!" Gülbahar'ın kaşları çatıldı. "Kim bu kadınlar?" "Arkadaşlarım," dedi Kenan sırıtarak. "Çok güzeller, değil mi?" "Sen... sen onlarla mı..." "Offf hemde nasıl, onları çıtır çıtır yiyeceğim! Bu gece çok eğleneceğiz!" Gülbahar kıpkırmızı oldu. Öfkeden titremeye başladı. "Hayır! Bu olmaz! Ben senin kölenim! Başkalarıyla olamazsın!" "Ne diyorsun sen ya?" dedi Kenan şaşkınlıkla. "Ben sana aitim! Sözleşme imzaladık! Sen başkasıyla sevişemezsin!" Kenan'ın yüzü değişti. Sert bir ifade aldı. "Sen kendini ne sanıyorsun? Karım mı sandın kendini?" "Ben senin kölenin!" "Evet kölemsin! Bu da demek oluyor ki benim istediğimi yapacaksın! Ben kimle sevişirsem sevişirim! Sen karışamazsın!" "Ama kitaplarda..." "SUS ARTIK!" diye bağırdı Kenan. "Defol git aşağı! Bir daha böyle konuşma benimle!" Ve Gülbahar'ı itti. Gülbahar dengesini kaybetti. Topuklarıyla zaten zor durabiliyordu. Merdivenlerden baş aşağı yuvarlandı. Başı basamaklara çarptı. Kan akmaya başladı. Son gördüğü şey, Kenan'ın kadınlarla kahkaha atıp yukarı çıkışıydı. Bilinci yerine geldiğinde çok güçlü bir baş ağrısı vardı. Gözlerini açmaya çalıştı ama her şey bulanık görünüyordu. Birisi ellerini temizliyordu çok nazikçe. O eller ne kadar da yumuşaktı... "İyimisin? Canın yanıyor mu?" Ses o kadar sıcak, o kadar samimiydi ki... Gülbahar kafasını kaldırmaya çalıştı. Karşısında bir melek duruyordu. En azından ona öyle göründü. Yaklaşık otuz yaşlarında, uzun boylu, atletik yapılı bir adam. Koyu kahverengi saçları dalgalıydı, alnına hafif düşmüştü. Mavi gözleri deniz kadar derinmiş gibi geldi Gülbahar'a. Yüz hatları çok düzgündü , keskin çene çizgisi, düz burun, dolgun dudaklar. Ama en çarpıcı özelliği gözlerindeki sıcaklıktı. Öyle samimi, öyle sevgi dolu bir ifade vardı ki... Gülbahar'ın kalbi çarpmaya başladı. Ama bu sefer farklıydı. Kenan'a karşı hissettiği heyecan gibi değil. Bu daha derindi, daha samimiydi. Sanki göğsünün içinde küçük kelebekler uçuşuyordu. "Sen... sen kimsin?" diye sordu zor nefes alarak. "Ben Dr. Murat," dedi adam, gülümseyerek. O gülümseme öyle doğal, öyle içtendi ki, Gülbahar'ın kalbini ısıttı. "Seni tedavi ediyorum. Kafanda çok derin bir yara var." "Doktor musun?" Sesi hâlâ zor çıkıyordu. "Evet. Bir süre önce gelip seni muayene ettim. Sen baygındın, ama şimdi uyanıksın. Bu çok güzel." Mavi gözleri onu endişeyle süzüyordu. "Nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı?" Gülbahar ona bakmaya devam ediyordu. İlk kez birinin ona bu kadar nazik davrandığını görüyordu. İlk kez birinin gözlerinde gerçek ilgi, gerçek endişe görüyordu. Bu adam onu tanımıyordu bile ama sanki en değerli varlığıymış gibi davranıyordu. Gözleri doldu. "Ben... ben iyiyim sanırım." "Ağlama güzelim. Her şey geçecek." dedi. Dr. Murat'ın sesi öyle yumuşaktı ki, Gülbahar'ın içindeki tüm acıları dindirir gibiydi. "Güzelim mi dedin?" diye sordu Gülbahar şaşkınlıkla. Kenan da "güzelim" derdi ama onun sesindeki ton bambaşkaydı. Soğuk, hesaplıydı. Bu adam öyle demiyordu. "Özür dilerim," dedi Dr. Murat hafif utanarak. "Yani... kusura bakma. Uygun olmadı." "Hayır! Lütfen özür dileme!" Gülbahar'ın sesi titrekti. "İlk kez birinin bana öyle yakınlık gösterdiğini görüyorum. İlk kez birinin gözlerinde sevgi görüyorum." Dr. Murat'ın yüz ifadesi değişti. Daha da yumuşadı. "Neden ilk kez sevgi göresin, Sen çok değerli bir insansın. Bunu unutma asla." Bu söz Gülbahar'ın kalbine işledi. Değerli miydi gerçekten? Köyde kimse öyle düşünmüyordu. Kenan da onu sadece hizmetçi olarak görüyordu. Ama bu adam... Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Ben... ben çok aptalım! O kitapları çok ciddiye aldım! Mafya babası köleliği sandığım şey sadece hizmetçilikmiş! İnsan kullanmakmış! Üstelik o adam beni sevmiyor bile!" "Hangi kitaplar?" diye sordu Dr. Murat, hiç yargılamadan, sadece merakla. Gülbahar başından geçenleri anlattı. Köyden kaçışını, kitapları, Kenan'ı bulmasını, sözleşmeyi imzalamasını, hayal kırıklıklarını... Dr. Murat dinledi, hiç ara vermedi, hiç "ne aptalsın" demedi. "Anlıyorum," dedi sonunda. "Sen sadece sevilmek, değer görmek istiyordun. Bu çok normal. Her insan bunu hak ediyor." "Evet! Köyde hiç kimse beni sevmiyordu. Annem bile... Kitaplarda gördüğüm aşkı ben de yaşamak istiyordum. Ama hepsi yalanmış." "Yalanmış derken?" "Aşk böyle değilmiş. Kitaplarda yazanlar gerçek değilmiş." Dr. Murat hafif gülümsedi. "Aşk gerçek. Ama kitaplarda yazıldığı gibi değil belki. Gerçek aşk daha güzel, daha samimi." Gülbahar'ın kalbi yine hopladı. "Daha güzel mi?" "Tabii. Gerçek aşk birbirini anlamak, değer vermek, desteklemek... Zorla kapatmak, köleleştirmek değil." "Peki şimdi ne yapacağım? Buradan kaçmak istiyorum ama param yok. Köye de dönemem." Dr. Murat düşündü. "Benim kliniğimde temizlikçi aranıyor. İstersen gel çalış. Hem kendi ayakların üzerinde durursun, hem de güvende olursun." Gülbahar'ın gözleri parladı. "Gerçekten mi? Ama ben hiçbir şey bilmiyorum, şehirde nasıl yaşarım..." "Öğretirim. Benim çevrem çok farklı. Kenan gibi insanlar yok. Herkes saygılı, nazik." "Sen... sen neden bana yardım ediyorsun ki?" Dr. Murat'ın gözlerinde öyle sıcak bir ışık vardı ki... "Çünkü sen iyi bir insansın. Çok safsın, Ve herkes ikinci şansı hak ediyor." Gülbahar ilk kez uzun zamandır gerçekten mutlu oldu. İçindeki soğukluk eriyordu. Belki de aradığı şey mafya babası köleliği değil, sadece iyi bir insanın sevgisiydi. "Başın nasıl oldu," dedi Dr. Murat, elini ona uzatarak. "Şimdi daha iyi misin?" Parmakları onun yanağına dokundu. Öyle nazik, öyle şefkatliydi ki bu dokunuş... Gülbahar'ın tüm vücudundan sıcaklık dalgaları geçti. Kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki nefes alamıyordu neredeyse. Bu his de farklıydı. Kenan'a karşı hissettiği şehvet değildi bu. Daha derin, daha anlamlıydı. Sanki ruhu dans ediyordu. Dr. Murat'ın parmakları hâlâ yanağındaydı, başparmağıyla gözyaşlarını siliyordu. "Çok daha iyiyim," diye fısıldadı Gülbahar, gözlerini onun mavi gözlerine dikerek.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD