20 ŞUBAT 1999
Güzel karım, kadınım, Melike'm;
Öncelikle hayatımın son beş yılında bana nefes olduğun için, yoluma ışık olduğun ve beni yaşadığım boşluktan kurtardığın için sana teşekkür ederim. Son beş senemi çıkardığımızda, hayatımda yaşamaya değer bulduğum hiçbir anı gözümün önüne gelmiyor. Sanki senin gülüşünle karşılaşana kadar benim dünyamda güneş hiç doğmamış gibi, kokunu alana kadar ciğerlerime nefes hiç dolmamış gibi...
Seni sevmenin muazzamlığı karşısında çaresiz kalıyorum. Sen benim aşık olduğum ilk kadınsın. Bazen koynumda bütün duvarlarını yıkan bir kız çocuğu, zor zamanlarımda yoldaşım oldun. Karnında bebeğimizi taşıdığından beri küçük annemsin.
Canım karım bir tanem… Ben dünyayı sevmeye bile seni sevdikten sonra başladım. Yaşadığım şehir seninle güzel yediğim ekmek, içtiğim su seninle lezzetli… Ben bile kendimi, aklımı seni tanıyınca buldum. Kalbimi seninle keşfettim. Sen oranın en gizli hazinesisin.
Seninle ilgili tek pişmanlığım var o da seni daha fazla sevememek. Benim bedenimin yolu buraya kadarmış sevgilim, her ne kadar sende bıraktığım ruhum sonsuza kadar seninle kalacak olsa da... Sen benim sonsuzluğumsun, bittiğim yerdeki başlangıcım, anka kuşum…
Bebeğimizi kollarına aldığın gün ben yanınızda olamayacağım. Hayatın bana sunduğu ödül bu kadarmış kadınım. Seni sarmama izin verdi senden bir parçamı bir kere dahi görmeme izin vermiyor.
Şiirde de dediği gibi, bedenimi yak, karıcığım. Küllerimi cam bir kavanozda tut. Kızımıza da söyle, senin de yeryüzündeki misyonun tamamlandığında seni yanıma, kavanozuma katsın. Sonra da güzelce sallasın kavanozu, yine karışalım kadınım.
Ben meleğimize babalık yapamayacağım, onu bir kere olsun göremeyeceğim, koklayamayacağım... Ama içim çok rahat çünkü sen, hayatta her şeyde olduğu gibi babalık konusunda da benden iyi olacaksın ve kızıma çok iyi bir anne olacağın gibi çok da iyi bir baba olacaksın. O yüzden gözüm arkada kalmayacak. Sana 'Şöyle sev, böyle örnek ol...' demeyeceğim. Sen hep en iyisini bildin, en doğrusunu yaptın…
Size bahçeli bir ev aldım. Müstakil... Birikimlerim bu kadarına yetti. Size daha fazla bir şey bırakamıyorum. Begonvil ek bahçesine, olur mu? Çam ağaçları dik... Çok güzel bir terası var ama kızımıza dikkat et, düşmesin oradan. Gerçi kime diyorum, sen izin verir misin hiç ona bir şey olmasına?!
Ah benim eşsiz kadınım! Doyamadım ki sana! Bin yıl yaşasam da seni asla doyamam sana ya... Yine de keşke daha uzun sürseydi seninle yolculuğumuz.
Sakın ardımdan hayata küsme, kendini kapatma, ölene kadar yalnız bırakma kendini. Seni seven, sana değer veren, kalbini ısıtan biri karşına çıkarsa onu kabul et. Seni benim kadar sevemeyeceğini iddia edemem çünkü sana kim olsa en az benim kadar aşık olur eşsiz meleğim.
Karnında meleğimiz olmasaydı sana son kez dokunmak da isterdim. Sadece saatlerce koklayıp öpmek yetmedi, ama olsun... En azından bir gecemiz daha oldu. Koynunda ölmeyi düşündüm aslında ama senin gözlerinin önünde ölmek, sana daha büyük bir kötülük olurdu.
Şimdi özetle;
Ben ölüyorum,
Sen beni yakıp, küllerimi cam bir kavanozda tutuyorsun,
Bebeğimize çok iyi bir ebeveyn oluyorsun,
Size aldığım evde kalıyorsunuz ve bahçesinde begonvillerle çam ağaçları oluyor,
Sen hayatını dolu dolu yaşamaya devam ediyorsun ama hayatın son bulduğunda ben yokken koynuna aldığın o hırt(!) yerine benim kavanozuma geliyorsun.
Seni seviyorum kadınım. Seni çok seviyorum.
Hoşçakal...
Kocan...