Ahmet, kalbimdeki derin sızım, imkansız olan acı aşkım...
Beni her gün kahredenin Ahmet ve Eda'nın mutlu olan evliliklerini görmek diye düşünüyorken meğer ne çok yanılmışım.
Meğersem herzaman kaya gibi dimdik, güçlü Ahmet'i mutlu görmek değil üzgün ve perişan halde görmekmiş beni kahredecek. Ve onun o yıkılmış haline çare olamayışımmış....
Elimden hiç bir şey gelmeden onun o acı dolu öfke nöbetini izlerken, duvara her çarptığı bardak ve vazolar gibi benimde kalbim bin bir parçaya bölünüyordu. Vucudum olduğu yerde kas katı kesilirken ,tek yapabildiğim her çarpma sesinde vucudumun ürkerek titremesi ve sesizce ağlamam oluyordu.
Elimden bir şey gelmediği gibi söyleyecek tek kelime dahi bulamıyordum. Zaten öyle bir konumumda yoktu onun nazarında. Hem olsaydı bile herşey alenen ortadayken ne diyebilirdimki veya ihanete uğrayan bir adamı hangi sözlerle teselli edebilirdim ki.
Yaşadığı acı sadece hayatının aşkı tarafından ihanete uğramak değildi, birde alçakça ihanetine rağmen hala o kadını deli gibi sevmeye devam edişi ve sevdiği kadına ne kadar öfke duysada ebediyen kaybedişiydi. Eda, o artık yoktu, o ebedi aleme göçüp giderken geride ihanet acısıyla yanıp , sevdiği kadını yitiren, öfkeli ve yıkılmış bir koca bırakmıştı. Tabi birde annesiz öksüz bir evlatta.
Asla ölmüş bir kadının arkasından konuşmak ve bu şekilde anmak istemezdim, fakat Ahmet'in o halini gördükçe Eda'ya şimdiye kadar duymadığım o nefereti hissetmeye başladım . Tamam o sevdiğim adamın karısıydı ama benim için sevdiğim adamı mutlu eden kadındı o yüzden hiçbir zaman ona karşı kin beslemedim, fakat şimdiyse , o onu bu denli seven, o ve çocuğu için ölmeyi bile göze alabilecek bir adama, Ahmet'e ihanet edip onu bin parçaya bölmüş bir kadındı benim için, üstelik dünya tatlısı evladını Sude'yi ,ceylan gözlümü hiç düşünmeden geride bırakıp hiç umursamadan aşığı ile çekip giden ve geride sadece küçük bir not bırakan kadın.
' Bunları yazmanın benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsin Ahmet, ama bunları bilmeyi hak ediyorsun, iki senelik evliliğimiz boyunca bana karşı hep iyi bir eş ve evladına karşı çok iyi bir baba oldun. Seni sevdim, hala daha seviyorum fakat sana olan bu sevgim senin ümit ettiğin şekilde değil , İnan bana uzun bir zaman bu hislerime karşı koymayı o kadar çok uğraştım ki, fakat bir türlü başarılı olamadım. Ondan uzak kalmaya ,kendimden uzak tutmaya ,kaçmaya çalıştım. Ama olmadı. Malesef ki ona olan aşkım size karşı duyduğum sevgiye galip geldi, Bu hisler içindeyken artık benim için sadece kağıt üzerinde kalan bu evliliğe daha fazla devam edemeyeceğim. Bunu sana yapmayada hakkımda yoktu zaten. Sude'ye benden daha iyi bakacağına emin olduğun için onu da sana bırakıyorum.
Sakın beni arama , sen bu satırları okurken ben âşık olduğum adamla çok uzaklarda olacağım. Bunu sölemeye hakkım olmasada inan bana böyle olsun istemezdim ,lütfen beni anla ve affet EDA....
Sadece birkaç satırla o dağ gibi adamı yıkıp geçerken , benide vicdan azabı ve pişmanlık cehennemine gömerek gitti Eda.
Sadece bir gün önce , Eda'nın aşığına giderken arabasıyla kaza yapıp öldüğü o lanetli günün bir gün öncesi ,o günün gecesi gözlerimle her şeye, Eda'nın ihanetine şahit oldum, fakat sessiz kaldım ,daha doğrusu buna Eda tarafından mecbur bırakıldım , eğer biraz cesaretli olabilseydim, onun tehditlerine aldırmadan her şeyi Ahmet'e söyleyebilseydim. Ne Ahmet bu durumda olurdu nede Eda ölürdü. Bende bunları düşünüp vicdan azabı çekmez ve böyle pişmanlık duymazdım.
Her şey daha farklı sonuçlanabilirdi diyerek düşünmeden edemiyorum. Fakat şununda farkındayım Allah insana bir kader çizip belli bir ömür belirler, ne bir saniye eksik ne bir saniye fazla, fakat Allah insan oğluna irade ve akıl gücüde verir. Ki insan iradesini ve aklını doğru bir şekilde kullansın ve hata yapmasın diye . Fakat Eda bu sınavı geçemedi, zayıf iradesi ömür vadesini kısa olan Eda'nın yanlışlar yaparak hayatını son bulmasına neden oldu.
Bir gün önceki gece Sude'nin ağlama sesiyle uyandım. Üzerime sabahlığımı giyerek odamın yanındaki Sude'nin odasına girip, onu sakinleştirdikten sonra tekrar uyumasını sağladım. Minik Sude'm tekrar huzurlu uykusuna dönerken bende sessice odasından ayrıldım.
Kendi odama girip yatağıma yatacakken aralık olan perdeye batığımda bahçede olan karartılara gözüm kaydı. Cama yaklaşıp dikkatlice baktığımda Eda'nın yüzü eve doğru dönükken önünde siyah takımlı arkası dönük bir adamla konuştuğunu fark ettim. Sabaha karşı bir vakittle Eda'nın bahçede bir adamla oluşu beni hayrete düşürürken ,Eda üzerindeki askılı gecelik elbiseyle üşümeye başladı ve sabahlığını vucuduna sarmaya çalıştı. O siyah takımlı ,uzun boylu yapılı adamınsa tek koluyla Eda'nın belini kavrarken boşta olan elini Eda'nın yüzüne koyduğunu gördüm , şaşkınca kaşlarım havaya kalkarken o an gecenin karanlığıda olsa adamın başparmak ve işaret parmağının arasındaki o kuytu yerinde büyük bir benin olduğunuda fark ettim. Eliyle Eda'ın yüzünü okşadıktan sonra biraz daha yakınlaşıp Eda'nın dudaklarından öptü.
Eda'da adamdan yavaş yavaş uzaklaşırken benim camdan onlara baktığımı fark edip kısa bir an duraksadı. Sonra hızla adamdan uzaklaşırken ona bir şeyler söyledi, fakat adam yüzünü bana doğru hiç dönmeden hızlı hareketlerle bahçeden çıkıp gitti. Bense panik halinde olduğum yerde kalakaldım, ne yapacağımı bilemez haldeydim.
Şaşkınca elim açık olan ağźıma gitti ve geri geri gideken yatağıma bacaklarımı çarptım. Kendimi yatağımın üzerine salarken ,gördüklerimi idrak etmeye çalıştım. Fakat benim için bu kabul edilir bir şey değildi, yani Eda'nın yaptığının hiçbir olur yanı yoktu benim için. O bunu Ahmet'e nasıĺ yapardı, ya evladına. Asıl önemlisi evli olan bir kadın bunu nasıl yapabilirdi. Bu ne vicdana nede ahlaka sığan birşeydi
Şaşkınlığımı üzerimden atamadan odamın kapısı açıldı. Kafamı çevirip baktığımda Eda ile göz göze geldik. Gözlerini kısmış sinsice bana bakıyordu. O ağzını açamadan , hızla ayağa kalkıp,' Bunu nasıl yaparsınız? Eda hanım, siz .... siz evli bir kadınsınız. Üstelik bir evladınız var.'dedim kaşlarımı çatarak , o ise alayla gülümseyip ' hıh' layarak ' Bunu nasıl mı yaparım? Yoksa bunu aşık olduğun adamamı nasıl yaparım diye soruyorsun Elif ?' dedi.
Hayretle kaşlarım havaya kalkarken ' Siz ne saçmalıyorsunuz Eda hanım ! Ahmet bey be...' diyemeden ' Ahmet senin gizliden gizliye aşık olduğun adam. Hadi ama Elif ben aptal bir kadın değilim, Ahmet'e olan bakışlarını hiç fark etmiyorum mu zannediyordun. 'diyerek sözümü kesti.
Gözlerimi Eda'dan kaçırıp ' Siz şu an şaçmalıyorsunuz. Sizin bu yaptığın....' dedim ve yine sözümü kesti Eda, yine yüzünde o alaycı ifade vardı. Bu eve geldiğimden veri beni küçümseyen o bakışlarıda.
' Benim yaptığım aşık olduğum adamla beraber olmaya çalışmak, senin gibi korkakça kenardan izlemek değil!' dediğinde daha fazla odada onun yanında kalmak istemedim , kapıya doğru yönelip kapının kolundan tuttum fakat Eda konuşmaya devam etti.
' Eminin senin için çok zordu değilmi Elif, yani bir adamı seviyorsun onun için geleceğinden vaz geçiyorsun. Üstelik onun karısı ve çocuğuna hizmetçilik yapıyorsun, bi çok aşalayıcı bir durum bence , senin adına gerçekten üzülüyorum ve sana acıyorum.'dediğinde olduğum yerde kala kaldım. Öfkeyle ve gururumun bu denli yerle bir oluşuyla gözlerimden yaşlar süzülürken ,yinede ona karşı zayıf düşmedim.
' Ne yapmaya çalıştığınızı anlıyorum. Ama başarılı olamayacaksınız.'dedim ve tekrar ikinci bir hamle ile odanın kapısını açtım. Fakat son kelimeleri ile olduğum yere çakıldım.
' Bunu ailen anne ve baban , hatta Ahmet'in anne ve babası bilse ne olur acaba ? Bir düşün istersen ha Elif! Yani evli bir adama aşık olduğunu ve o evli adamın Ahmet olduğunu.' bu sözleri bir adım dahi atmama mani oldu. Eğer bunları anne ve babam öğrenirse bir daha onların yüzüne bakamazdım Hatta Bekir amca ve Zerrin teyzeninde. Geriye Eda'ya dönüp , öfke ile gözlerimi kısarken ' Benden ne istiyorsunuz.?' diye sordum.
Sanki büyük bir zafer kazanmış gibi ezici bakışlarını üzerimde gezdiren Eda ,alayla dudaklarını büzüp, eliyle çenemden tuttu. 'Sadece O güzel çeneni kapalı tutmanı istiyorum Elif 'dedi bense bunun doğru birşey olmadığını bile bile hiç yapmak istemesemde, gözlerimi kapayıp başımı sallayarak onay verdim. Oda 'güzel anlaştık ozaman 'diyerek odadan çıktı.
O gidince öfke ve sinirimden bir daha uyuyamadım. Evet Ahmet'e bir şey diyemezdim ama tüm gördüklerimden sonrada yüzünede bakamazdım. Sabah olunca Sude'yi giydirip kahvaltı masasına indim. Ahmet ve Eda masada yerlerini almış kahvaltı yaparken bende Sude'yi mama sandalyesine oturtup ,kendime bir sandalye çektim. ' Günaydın , afiyet olsun .'dedikten sonra Sude'nin mamasını yedirmeye başladım.
Ahmet'in ve Edanın bakışları üzerimdeydi, Ahmet 'İyimisin Elif?' diye sorduğunda olduğum yerde bir kaç saniye hareketsiz kaldım. Böyle bir sırrı saklamanın utancıyla Ahmet'in yüzüne bakamasamda ' Şey ... ben Ahmet bey .. ben işten ayrılmak istiyorum.'dedim bir çırpıda ,en doğrusunu buydu . Böyle iğrenç birşeyi biliyorken sessiz kalamazdım fakat Eda'nın tehditleri yüzündende bir şey söyleyemezdim. O yüzden en doğru olan işten ayrılmaktı.
Ahmet'e kaçamak bir bakış attığımda kaşlarının hayretle kalktığını fark ettim. 'Niye ? Yani sana karşı canını sıkan bir yanlışımızmı oldu yada sorun maaşın fil....' sözünü yarıda kestim Ahmet'in 'yok sizinle ilgili hiçbir sıkıntım yok, sorun maaş filan değil Ahmet bey' dedim.
' O zaman sorun ne Elif?' diyen Ahmet'e bir şey demeden Eda'ya kaydı gözlerim, ben daha ağzımı açmadan ,alaycı bir gülüşle,' Belkide aşık olmuştur kız, ne bileyim evlilik filan .... 'dedi alayla, benim kaşlarım şaşkınca havaya kalkarken Ahmet,' Aşk? İşten ayrılma sebebin bu mu Elif?' diye sordu. Hızla başımı onaylamayarak iki yana salladım ' Yok hayır yok öýle bir şey' dedim panikle.
Ahmet kolunu uzatıp saatine baktıktan sonra ' Şimdi geç kalıyorum Elif, sebebin her ne ise akşam konuşalım ,eminem sebeb her ne ise işten çıkmana gerek olmayacak bir sebebtir .' Deyip masadan kalktı. Önce eğilip yanında oturan Eda'nın yanağından ,sonra gelip benim yanımdaki kızı Sude'nin başından uzunca bir öpücük bırakıp gitti.
O gidince gözlerimi Eda'ya çevirdim ' ben bunu yapamam böyle iğrenç bir sırla bu evde kalamam .'dedim . Eda umursamaz halde sandalyesinden kalkarken bakışları üstümdeydi.' Merak etme sen bu gün seni bu dertten kurtarıcam ' dedi. 'Nasıl? Ne demek istiyorsunuz ?' diye sordum merakla, fakat hiç bir cevap vermeden masadan kalkıp yemek odasında çıkıp gitti.
O gidince bende Sude'nin mamasını yedirdim, onunla oyunlar oynadım yoruluncada odasına getirip uyutmaya başladım, fakat aklımda hep aynı soru vardı. Eda ne demek istedi ,ne yapmayı planlıyor. Sude uyuyunca sessizce odadan çıktım. Eda'nın aralık olan yatak odasının kapısına geldim. Bir kaçkere tıkladıktan sonra gir cevabını beklemeden içeri girdim. Fakat oda boştu, Eda'nın giysi dolabının kapağı açık ve içi boştu. Gözlerim yatağın üzerine kaydı bir anda ve o notu fark ettim. Bunu yapmamam gereksede merakıma yeni düşüp alıp okudum.
Okuduğum satırlarla hızla odadan çıkıp merdivenleri ikişer üçer aşağı koşarak indim. Mutfaktan çıkan evin çalışanı Emine ablaya 'Eda hanım nerede?'diye sorduğumda , 'bilmiyorum hiç görmedim Elif' cevabını alınca hızla kapıya koşup açtım. Bahçeye çıktığımda Eda'nın elindeki valizini arabasının bagajına koyarken gordüm . Hızla yanına koşup Edan'ın kolundan tuttum ' Hayır bunu yapazsınız Eda hanım, gidemezsiniz.'diye bağırdım ,kolunu elimden kurtaran Eda ' Bırak beni, seni ilgilendirmez' dedi öfkeyle, fakat ben yine kolundan sıkıca tuttum. Gidemezdi o giderse Ahmet yıkılırdı ya Sude'm annesiz kalacaktı.
' Yapmayın Eda hanım, Eşiniz ve çocuğunuzu nasıl bırakıp gidersiniz. Mutlu yuvanızı bir adam uğruna bozmaya değermi? Eğer sorun benim gördüklerimse merak etmeyin ağzımı hiç açmam, kimseye hiçbir şey de demem, ben sessizce çeker giderim.
Ne olur geri dönün.'dedim , fakat o alayla ' Bu umrumdamı sanıyorsun Elif ! Kime ne istiyorsan anlat, artık herşey bitti benim için, şimdi çekil önümden' diye bağırdı.
Dediğini yapmadım tam önünde dikilip ' Ya Sude Eda hanım o sizin evladınız daha iki yaşın onu annesiz mi bırakacaksınız . O daha çok küçük, size annesine ihtiyacı var , ne olur yapmayın'dedim ağlayarak , bir müddet duraksayan Eda'nın kirpiklerinin ucunda bir damla yaş birikti, fakat bir hışımla o yaşı elinin tersi ile silip ' Ben kalamam artık, Ahmet'le olmaz başkasına aşığım, burada kalmam sadece mutsuzluk getirecek banada onlarda , her kez için en doğru olan bu!'dedikten sonra beni itip yere düşürdü ve arabasına binip hızla uzaklaştı.
Arkasından uzunca bir süre ' Bunu yapma Eda!'diyerek göz yaşı döktüm. Eve girdiğimde şaşkın olan Emine ablanın bakışlarını görmezden gelip yukarı doğru çıktım Emine abla arkamdan 'Dur Elif !kızım ne bu halin ,hem Eda hanım nereye gitti öylr?' diye sordu. Merdivenlerde duraksadım fakat benim verecek cevabım yoktu. Hiçbir şey anlatamazdım. Allah'tan Sude'nin ağlama sesi geldi bende ' gitmeliyim !'diyerek merdivenleri hızla çıktım. Sude'nin odasına girip onu kucağıma aldığımda , ona sıkıca sarıldım. ' hişşt merak etme bebeğim !anne geri gelecek yaptığı hatayı anlayıp geri gelecek, o seni bırakamaz , seni seviyor ,anne seni çok seviyor bebeğim' diyerek onu ,daha doğusu kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
Uzunca bir süre Sude ile odada kalıp ağladım. Sonra aklıma Eda'nın mektubu geldi, Ahmet gelip görmeden onu almalıydım, hızla odadan çıktım, fakat geç kalmıştım. Yatak odasının kapısına vardığımda Ahmet'in mektubu okuyorken gördüm. Kaşları öfeke ve sinirle çatılırken okuduklarına inanamayıp hayretle kalkıyorduda. Mektubu öfke ile buruşturup elinde sıkarken telefonu çaldı ve o lanet kaza haberi geldi.
Eda gideceği yere varamadan kaza yapmış ve hayatını kaybetmişti. O günden sonrada hiçbir şey eskisi gibi olmadı, Her zaman gülümseyen ,kibar ,nazik ve düşünceli Ahmet yoktu artık ,her şeye özelliklede Eda'ya ve kendine öfke duyan Ahmet vardı. Kızı Sude'nin bile yüzüne bakmıyordu. Sürekli öfke nöbetleri geçiriyordu, şu an olduğu gibi daha fazla bu acı tabloya bakamayıp mutfağa Emine ablanın yanına gittim.
İkimizde üzgünce masada oturmuş birbirimize bakıyorduk sadece , Emine abla masada tam karşımda otururken uzanıp elimden tuttu. "Sana bir sey sormak istiyorum Elif ,aslında uzunca bir süre bu soru aklımdaydı ,o gün ....... yani kaza günü Eda hanımla bahçede ne konuştun. O gün sana ne dedide o kadar ağladın kızım." diye sordu. Hayretle kaşlarım havada ona bakarken, bir karartı oldu sol tarafımda, kafamı çevirip yukarı doğru baktığımda , gözlerini öfke ve merakla kısmış Ahmet'le yüz yüze geldim. Emine ablaya hiç bakmadan " Siz çıkın Emine hanım!"dedi başıya kapıyı işaret edip, ses tonu oldukça ürkütücüydü. Emine abla çıkınca bende korkudan ayağa kalktım, Ahmet avına saldıracak aslan gibi üzerime gelmeye başladı bende korkudan geri geri gitmeye başladım , bu gidişimiz tezgaha çarpmamla son bulunca Ahmet işaret parmağını burnuma kadar yanaştırıp.
' Yoksa sen!!!.... sen her şeyi biliyormuydun? Belkide ... ona yardım da ediyordun. Söyle çabuk kim o alçak herif!!' Diye bağırdı.
Bense ne diyeceğimi bilemeden yüzüne baka kaldım.