Yoksa sen!!!.... sen her şeyi biliyormuydun? Belkide ... ona yardım da ediyordun. Söyle çabuk kim o alçak herif!!' Diye bağırdı.
Bense ne diyeceğimi bilemeden yüzüne baka kaldım. Ne diyeceğimi bilemedim, beni bu şekilde suçlamak yerine kalbime bir bıçak soksaydı canımı daha fazla yakamazdı. Yıllarca aşkıyka yandığım, onun için kendimden bile vaz geçtiğim adam beni ihanetle suçluyordu. Göz yaşlarıma hakim olamayıp akmaya başlasada, tek hareketle elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim, yüzüne kaşlarımı çatıp, bana o yaşattığı hayal kırıklığıla baktım.
" Siz .... siz bunu nasıl söylersiniz Ahmet bey , size ihanet edebileceğimi nasıl düşünürsünüz. "diyerek sesimi yükselttim. Böyle fevri bir tepkiyi benden beklemediği belliydi, kaşları hafif bir şekilde hayretle kalkmıştı. Senelerce onun karşısında hep sessiz ve sakin bir kız oldum, belkide onun gözünde kendini koruyamayacak acil bir kızdım.
Söylediklerine pişman olduğu belliydi, başını yavaş yavaş önüne doğru düşürmeye başlayan Ahmet , fısıltı şekkinde "üzgünüm" deyip, hızla arkasına dönüp gitti.
O gidince düşmemek için ellerimi tezgaha dayadım. Tekrar ağlamamak için derin derin nefes alıp vermeye başladım fakat başarılı olamayıp ağlamaya başladım ve kendimi bitkin bir halde olduğum yere saldım.
🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂
O günden sonra Ahmet yüzüme dahi bakmadı ,ne benim nede kızı Sude'nin, sanki biz yaşamıyormuşuz ,hiç var olmamışız gibi. Yaşadığı ihanet nedeniyle kendini iyice dağıttı Ahmet, eve sabaha karşı sarhoş halde geliyor geldiğindede içmeye devam ediyordu , çoğu zamanda yanında bir kadınla geliyordu. Her seferinde başka bir kadınla.
Onun kadınlarla yaşadığı ahlaksız ilişkilerinden ziyade kendini bitirişi , yok edişi beni mahvediyordu. Eda,ya olan öfkesi yaptırıyordu bunu ona. Her seferinde ona ulaşıp konuşmaya çabaladığımda sanki görünmez bir varlıkmışım gibi beni duymazdan gelip yanımdan geçip gidiyordu.
Bu 6 ay boyunca bu şekilde devam etti. Bir gece Sude hastalandığında ve ateşler içinde yandığında, ne yapacağımı bilemez haldeydim, ne verdiğim ateş düşürücü nede diğer şeyler hiç bir işe yaramadı ,minik Sude'm dur durak bilmeden ağlayıp duruyordu, bende çare bulamayışımla perişan oluyordum. Emine abla izinde olduğu için evde benden başka kimse yoktu. Ahmet'se her zamanki gibi kimbilir nerede içiyor yada hangi kadınla gönlünü eyliyordu.
Artık son çare sabahın 4 olmasına ramen bir taksi çağırdım ve hastaneye gitmek için Sude'yi hazırlamaya başladım. Yanıma gerekli olan herşeyi ve Sude'yi alıp aşağıya indim. Merdivenlerden iner inmez Ahmet girdi dış kapıdan yine her zamanki gibi yanında bir kadınla, bu sefer körkütük sarhoş değildi belliki yanındaki kadınla içmeye eve gelmişti. Yanindaki kadını da görmezden gelip, ona hiç bir şey demeden kapıya yöneldim. Tam kapıyı tuttuğumda.
" Bu saatte nereye gidiyorsun sen!" diye bağırdı arkamdan. Gözlerimi sıkıca kapayıp derin bir nefes alıp verdikten sonra tekrar açıp öfke ile geri döndüm.
" Bu umrunuzdamı Ahmet bey!"diye karşılık verdim , sert bir ses tonuyla, gözerini kısıp " Buda ne demek oluyor şimdi Elif?" Diye sordu sertçe. Alaycı bir "hıh"lamayla " Ne demek mi? Sizin gözünüzde bizim bir değerimiz varmı yada öz kızınız olan Sude'nin , kaç aydır kızınızı kucağınıza hiç almadınız ,bırakın almayı yüzüne dahi bakmadınız, şimdi bunu umursamanız çok tuhaf" dedim fakat kaç ayın duygu patlamasıyla öfkem bir türlü dinmedi ve kelimeler dökülmeye devam etti dudaklarımdan. " Sen kim olu...." demesine müsade etmeden devam ettim.
" Biliyormusunuz Ahmet bey... dünya sizin etrafınızda dönmüyor, hayatta bir tek siz acı çekmiyorsunuz. Tamam yaşadıklarınız kolay şeyler değil , fakat bilmem farkındamısınız sizin bir kızınız var. Annesi ölmüş öksüz kalmış. O bundan sonra annesiz büýüyecek ve anne sevgisini hiç bilmeden büyüyecek, Eda hanım, o artık yok ,ama siz hala hayattasınız o sizin kızınız hiç günahı olmayan bir melek , onu babasız bırakmaya hakkınız yok Ahmet bey ?"dedim. Yanındaki kadın gibi Ahmet'te sessiz bir şekilde hiç bir şey demeden beni dinlemeye devam edince bende daha sakin bir şekilde konuşmaya devam ettim.
" Size akıl verme niyetinde değilim Ahmet bey zaten buna hakkımda yok ,ama toplayın artık kendinizi ! Bunu Sude için, kızınız için yapın."dedim ve Sude'nin başından öpüp hemde ateşini konturol ettikten sonra, Ahmet'e yine döndüm. " O hasta , ateşi çok yüksek ve ben bir türlü düşüremedim ve evde benden başka kimse olmadığından taksi çağırmıştım ,onu hastaneye getirecektim. " Deyince Ahmet'in kaşları hayretle havaya kalktı, o an yüzünde pişmanlık duygusu belirdi.
" Hasta mı?" deyip Sude'yi kucağına aldı hemen, ateşini konturol ettikten sonra, ateşinin yüksek olduğunu görünce panikle kapıya yönelip açtı, bana bakıp " Çabuk gidelim Elif!"dedi sesi titriyordu. Biz çıkarken eve getirdiği kadın arkamızdan bağırdı. " Hey nereye Ahmet ,ben ne olacağım !" diyerek, Ahmet ona hiç dönmeden " Elif'in çağırdığı taksiye binip evine git."dedi umursamaz halde.
Evden çıkıp arabaya vardığımızda Ahmet ön tarafın kapısını açıp binmemi bekledi, ben binince Sude'yi kucağıma verip kapıyı kapattı. Kendide şoför koltuğuna geçip oturduktan sonra arabayı çalıştırıp hızlı bir çıkış yaparak her zaman gittiğimiz hasteneye sürdü. Yol boyunca pek konuşmadık. " O neden bu halde yoksa üşüttümü?"diye sordu sadece , aslında Sude diş çıkartıyordu ateşi çıkması normaldi fakat bu sefer oldukça zorlu geçiyordu onun için ,doktorumuzun söydiği tüm şeyleri yapmama rağmen bu sefer bir tüŕlü ateşini düşürememiştim. Bunları Ahmet'e anlattığımda bir nebze olsun rahatladığını gördüm. Gözleri yola odaklıyken " Ben çok üzgünüm!"dedi sessizce ve bir daha hastaneye kadar tek kelime dahi etmeden sürdü ,kendiyle iç hesaplaşması yaşıyor gibiydi.
Hastahaneye gitmeden önce doktorumuzu aramıştık ,orada olacağını bizi bekleyeceğini söylemişti. Zaten vardığımızdada bizi kapıda karşıladı. Sude'yi bir hemşire yardımıyla acil müdehale odasına alıp muayene ettikten sonra odadan çıkıp yanımıza geldi. Ben merakla "Nasıl o iyimi doktor bey " diye sorduğumda doktor Selim bey " Korkacak birşey yok Elif hanım , yine bir diş daha çıkıyor sadece bu seferki daha zorlu oluyor, gereken müdehaleyi ben yaptım. Bir iki saat daha müşade altında kaldıktan sonra taburcu ederiz. Geçmiş olsun."dedi Ahmet doktora teşekkür ettikten sonra, "şükürler olsun !"deyip tıpkı benim gibi derin bir nefes alıp verdi.
Doktor gittikten sonra Sude'yi aldıkları odaya girdik. Sude'm yaşadığı rahatsızlıkla ağlamaktan yorgun düşmüş baygın halde uyuyordu. Ahmet Sude'nin yattığı yatağın yanındaki sandalyeye oturup, minik ellerinden tuttu. Avuç içini uzunca öptükten sonra sessiz bir fısıltı gibi " Üzgünüm bebeğim, baba çok üzgün, affet beni!"dediğiñde kirpiklerinin ıslanmaya başladığını fark ettim. Fakat o kendine hakim olup o göz yaşına hakim oldu , bense çoktan akıtmaya başlamıştım o yaşları.
Bu aslında mutluluktan döktüğüm yaşlardı, uzun bir aradan sonra ilk kez Ahmet'i sevgi dolu görüyordum. O düşünceli ,nazik, kibar ve sevgi dolu Ahmet'i.
🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂
O günden sonra Ahmet eski Ahmet oldu, artık içki içmiyor yada eve kadınlarla gelmiyordu. Sabahları vaktinde kalkıp kahvaltı sofrasında yerini alıyor, kızı ile ilgilenip ona vakit ayırıyor ve uzunca bir süre ihmal ettiği iş yerine gidiyordu. Yine o hayran olup ,aşık olduğum adam geri gelmişti.
Yine böyle bir gün Ahmet benden önce uyanmış ,Sudey'ide almış baba kız kahvaltı yapıyordu. Önce kapıda durup bu güzel manzarayı keyifle izledim. Beni fark eden Ahmet " Günaydın Elif" dediğinde kendime gelip, kocaman bir gülümseme ile " Günaydın Ahmet bey!" diyerek karşısındaki sandalyeye oturdum. Ahmet kahvaltısı biten Sude'nin minik ağzıni silip, başından sıcacık öptükten sonra bana döndü. Ciddi bir tavırla.
" Bana artık Ahmet bey demeni istemiyorum Elif "dedi. Bu söylediyle kaşlarım hayretle havaya kalktı, fakat devamında ettiği sözler dahada şaşırmama neden oldu. " Sen bizim için sadece bir bakıcı değilsin Elif, sen artık Sude için ikinci bir anne gibi oldun." dediğinde kalbim deli gibi atmaya başladı. Onun gözünde çok farklı yerim olduğunu duymak beni heyecanlandırmıştı.
" Benim içinde yerin çok farklı Elif, sen benim bu zor zamanımda hep yanımda oldun ve Sude'ye öz evladın gibi baktın. Sen artık Sude için hem teyze hem ikin ci annesin ,benim içinse"dediğinde biraz duraksadı fakat ben o cevabı deli gibi duymak istiyordum. " Sizin içinde?"dedim heyecanla, önce o güzel gülüşnü bahşeden Ahmet kalbimin daha fazla atmasına neden oldu, sonra masada duran elimden tutup, " Benim içinse daha önce hiç sahip olmadığım kız kardeşimsin, bu yüzden bana artık abi demeni istiyorum Elif." Dedi.
Son kurduğu cümle ile kalbimi parçalara ayırdı Ahmet. Ben ona deli gibi aşıkken, kendimden, her şeyden vaz geçicek kadar severken, o beni kız kardeşi gibi görüyordu. Kardeş......
İçim kan ağlarken zoraki bir şekilde gülümsedim. " teşekkür ederim Ahmet b..." derken kaşlarını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Bende kelimemi yenileyip " Ahmet !" Deyip derin bir nefes alıp, verdim. " A...bi!" dedim güçlükle. Sonra yavaş yavaş dolan gözlerimi önümdeki tabağa kaydırıp, hala tuttuğu elimi hiç istemesemde elinden çekip," Ben çok açım."deyip, bir lokmayı dahi zorlukla yutamayacağımdan emin olduğum kahvaltıma başladım.
Günler bir bir geçerken Ahmet'e abi demek bana dahada güç gelmeye başladı. Artık onunla ilişkimiz daha samimiydi fakat abi kardeş yakınlığında, zamanla üçümüz beraber vakit geçirmeye başladık. Beraber oynuyor, yemeğe çıkıyor, geziyorduk. Onun yanındayken bile hasret olduğum yüzüne, gözlerine , içimi eriten gülüşüne yakından ve çekinmeden bakmak beni çok mutlu ediyordu. Fakat beni kardeşi gibi görmesi bu mutluluğuma gölge düşürüyordu.
Bir hafta sonu yine parkta beraber oynadıktan sonra eve geldik. Kapıyı açan Emine abla Ahmet'e bakarak " İçeride ,salonda sizi bekleyen bir misafiriniz var Ahmet bey" dedi. Ahmet kadar bende merak içindeydim, Ahmet " kim ?"diye sordu. Emine abla " Mert beymiş efendim." dediğinde Ahmet'in yüzünde şaşkın kocaman bir gülümseme oluştu.
O içeri girmeden " Biz yukarı çıkıyoruz ,çok yorulduk, uyku vaktimiz." deyip beni mahveden o kelimeyi telafuz ettim. " Ahmet a..bi"dedim.
Ahmet omzuma elini koyarak, "tamam siz çıkın Sude uyuyunca aşağı gel seninde Mert'le tanışmanı isterim Elif " dedi , omzuma koyduğu eli vucuduma sıcaklık yayarken, gülümseyerek " peki , gelirim."dedim.
Yukarı çıkıp Sude'ye banyo yaptırdıktan sonra üzerini giydirip, uyuttum. Bende parkta biraz kirlenen kıyafetlerimi çıkartıp, bahar ayına uygun vucumu fazla sarmayan ,uzun , renkli çiçekleri olan pudra rengi bir elbise giydim. Başımada elbiseme uygun bir şal örtüp ,güzel bir model verdikten sonra aşağıya salona indim.
Ahmet'in oturduğu kaltuk kapıya dönük olduğu için beni hemen fark etti , üzerimdeki elbiseye kısa bir göz gezdirmenin ardından gülümseyerek, önündeki koltukta oturan ,oturduğunda bile uzun ve iri olduğu belli olan adama bakıp, eliyle beni gösterdi " Seni Elif'le tanıştırayım Mert!" diyerek ayağa kalktı. Muhtemelen 1.90 boylarındaki Mert denen adam bana doğru yavaş hareketlerle dönüp ,gülümsedi. Oldukça yakışıklı ve etkileyici bir yüzü vardı, vucudunun yapısından spor yaptığıda anlaşılıyordu. Fakat Ahmet'in yanında tüm o özellikler gölgede kalıyordu, Ahmet'le aynı boylardaydı fakat Ahmet'in diğer tüm özellikleri ondan kat kat fazlaydı.
Mert bana bakıp gülümserken onun gülüşünde ve bakışında rahatsız edici şeyler olduğunu fark ettim. Tüm o sevimli hareketleri fazlasıyla yapmacıktı. Elini bana doğru uzatıp "memnun oldum Elif hanım, son yarım saattir Ahmet tarafından oldukça bahsiniz geçti."dedi. Bende zoraki gülümseyip uzattığı eline bakıp elimi uzattım. Fakat gördüğüm şeyle yüzümdeki sahte gülüşüm bile buz kesti.
Hayretle kaşlarım kalkarken , şaşkın bakışlarım Mert denen adamın yüzüne çevrildi. Mert'in bakışlarıda değişti hemen , gözlerini şüpheyle kısarak bana baktı.
Bu oydu, o gece Eda ile öpüşürken gördüğüm o iri yapılı adam, elindeki beni hemen tanımıştım. Bir an için yaşadığım şaşkınlıkla gözüm karardı ve hafifçe sendeledim. Ahmet hemen yanıma geerek koluma girdi. Panikle " İyimisin Elif "diye sordu. Fakat benim gözlerim hala Mert denen adamda takılıydı, oda sessiz ve sinsice beni izliyordu.
Ben ne yapacaktım şimdi, o buraya hangi yüzle gelmişti, en önemlisi niye gelmişti. Amaci neydi. Eğer onun Eda'nın aşığı olduğunu söylersem, hayır bunu yapamam eğer yaparsam Ahmet hiç düşünmeden onu öldürür, katil olurdu.
Eminim ki bu adam boş yerede gelmiş olamazdı.... Tüm yemek boyunca Mert denen adam sinsi bakışlarını üzerimden hiç eksik etmedi. Her ne kadar muhabbetlerine dahil olmamaya çalışıp yemek tabağımla ilgilensemde Mert bir şekilde benide dahil ediyordu muhabbetlerine.
Bu oyuna daha nekadar katlanabilirdim bilemiyorum. Alçak herif hiç bir şey olmamış gibi Ahmet'le muhabbet ediyor benide buna zorluyordu. Farkındaydı bundan kesinlikle eminim benim onu tanıdığımı , Eda'nın gizli aşığının o olduğunu bildiğimi adı gibi biliyordu.
Ama ben tüm bunları bildiğim halde sessiz kalmaya mahkumdum Ahmet'in iyiliği için, eğer anlatırsam Ahmet hiç düşünmeden arkadaşım yada iş ortağım demeden onu öldürürdü. Evet o adi herif meğer Ahmet'in çok eski bir arkadaşıymış vede yeni yapacakları işte ortağıymış.
Ama Ahmet'i bir şekilde onun ölen karısının sevgilisi olduğunu söylemeden uyarmam gerekiyordu.
Tüm bu düşünceler beni oldukça yormuştu. O adi herifin yüzüne bakmaya daha fazla dayanamıyordum o yüzde sadece Ahmet'e doğru döndüm, yine beni o kahreden kelimeyi kullanıp " izninizle Ahmet abi ,ben biraz yorgunum ,üstelik başımda ağrıyor ,erken yatıcam bu akşam, kusura bakmayın" dedim ve ayağa kalktım. Ahmet'ten önce Mert , "Geçmiş olsun Elif hanım ne kusuru sizin iyi olamanız daha mühim iyi geceler."dedi sahte bir gülüş ve kibarlıkla. Aynı zoraki gülümsemeyi bende ona karşı gösterip " Teşekkür ederim Mert bey!"dedim.
Fakat bu benim için oldukça güç oldu , çünkü dişlerimi sıkarak zoraki bir şekilde gülümsemek tüm yüz kaslarımı sızlatdı. Ahmet, " Tabiki Elif geçmiş olsun, yapabileceğim birşey varsa eğer sö..." daha fazla orada kalmamak için başımı iki yana sallayıp ," Yok uyursam iyi gelir iyi geceler." diyerek arkamı dönüp hızla odadan çıktım.
Yukarı çıkıp önce Sude'yi konturol ettim. Sude'yi huzurlu uyukusunda uyurken görünce tüm gecenin kasveti dağılmaya başladı üzerimden. Ona bakıp küçük bir tebessümle odasından ayrılıp kendi odama girdim.
Yatağıma oturup düşünmeye başladım. O alçak adamın niyeti ne diye, evet bir derdi olduğu kesindi, ama ne ? Karısıyla gizli bir ilişki yaşayıp neden hala Ahmet'le ortak olmaya çalışıyordu, neden? Sakinleşmek için gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes alıp verdim. Fakat pek işe yaramadı, üzerimi değiştirmek için yatağımdan kalkmaya hazırlanıyorken de kapım açıldı.
Kapıyı açan Mert denen alçak herifti, onunla göz göze gelince hem şaşırdım
hemde panikle gerginleşmeye başladım. Hızla ayağa kalkıp " Siz ....."dedim fakat cümlemi tamamlamama izin vermedi.
" Evet ben Elif hanım, sonunda yalnız kalabildik. "deyip içeri girdi ve kapıyı yavaşça kapattı. Yaptığına hayretle bakarken.
"Siz ne halt ettiğinizi zannediyorsunuz , çıkın odamdan hemen"diye bağırdım. Pis bir gülüşle, "Şişşt sessiz olun Elif hanım , Ahmet'in duymasını istemezsiniz heralde." dedi pişkin hareketlerle. Onun bu hal ve tavırları beni çıldırtmıştı. " Ne saçmalıyorsunuz siz! Odamda ne işiniz var? Amacınız ne sizin?, Ahmet'ten ne istiyorsunuz?"dedim son cümlem biraz sessiz çıkmıştı, çünkü bu onu tanıdığımı açıkça belli etmem demekti.
Yüzündeki ifadesi değişip daha ciddi bir hal aldı Mert'tin , sonra alaycı bir gülüş kondurup yüzüne önce beni yukarıya aşağıya doğru süzdü. " Güzel bencede bu oyun fazlasıyla uzadı Elif hanım!" Dedi, bana doğru bir kaç adım atınca korkuyla bende bir iki adım geri gittim. Benim bu ürkek halimin onu eğlendirdiği belli oluyordu. Dudağının bir kenarü memnuniyetle yukarı kıvrıldı.
Daha fazla onu mutlu etmemek için dik durmaya çalışıp, " Defolup gidin yoksa Ahmet'e her şeyi anlatırım." diye bağırdım. Fakat bu onu durdurmak yerine daha çok eylendirdi. O pis gülüşü hala yüzündeydi, " İkimizde bunu yapmayacağını iyi biliyoruz Elif!" Deyip bir müddet yüzümü inceledi.
" Eğer bunu yaparsan sevgili Ahmet'inin başı derde girer. Bunu istemeyiz değilmi. Hem Ahmet tam bir aptal !"deyip beni süzmeye başladı. Vücudumda yaptığı o iğrenç göz turundan sonra gözlerimde dikkat kesilip " Nasıl olduda senin gibi bir kadının farkına varamayıp , o aptal Eda ile evlendi"dedi ve o iğrenç ellerini bana doğru uzattı.
Hareketlerine ve söylediklerine daha fazla dayanamayıp hızla ondan uzaklaştım. Kapıyı açıp " Defolup git buradan!" sözümü yineledikten sonra " Siz çok iğrenç birisiniz sizin yüzünüzden Eda yuvasını yıktı ve sizin için canından oldu. Fakat siz ölmüş bir kadının ardından bu şekilde konuşuyosunuz. Onu sevmiyordunuz da niye beraber oldunuz ."dedim tiksinerek. Önce kapıya doğru bakıp ,bana döndü" Eda , o sadece benim oyunumda bir piyondu , fakat o aptal yaşamayı bile beceremedi. Bu yüzden planlarımı bozdu. "dedi ,bir muddet sessiz kalıp " Gerçi ölmeside işme yaramadı değil, çok sevdiği karısı hem onu aldattı hemde öldü. Bir taşla iki kuş gibi, Ahmet'i en kısa yoldan bitirip , mahvetti." Diyerek devam etti.
Sonra bana olan o alaycı bakışları, öfkeli hal aldı. " Sonra ne oldu?" Avuç içlerini bana döndürüp ,parmak uçlarını kapatıp açtıktan sonra " pufff!! Bir sihir oldu ve kendini iyice bitirip yok etmesi gereken Ahmet birden kendine gelip , eski halini aldı."dedi öfkeyle.
Ben onu anlamaya çalışırken o kendini sakinleştirmek için derin bir nefes alıp verdi. Yine yüzüne o iğrenç gülüşünü takınıp, "Bende yeni bir plan yaptım Elif ve bu plana ilk planımı mahveden senide dahil ediyorum."dedi.
Bu sefer alay eden gülümsemeyi ona karşı ben takındım.
" Ahmet'le ne derdiniz var bilmiyorum bu umrumdada değil zaten. Sizin gibi alçak bir adamın planına dahil olacağımıda nasıl düşündünüz onuda anlamıyorum.?," dedim ve bu sefer kaşlarımı öfke ile çatıp " Fakat daha fazla saçmalamaya devam ederseniz Ahmet'e her şeyi anlatırım!" Dedim.
" Evet yapacaksın Elif!"deyince ,"hıh"layarak " siz kesinlikle kafayı yemişsiniz ."dedim.
Dediklerime oldukça öfkelenen Mert'in yüzü oldukça korkunç hal aldı. Bana doğru sinsi bir şekilde yaklaşmaya başladı " Ben kafayı yemedim , ama sen aşık olduğun adamın ve minik kızının yaşamasını istiyorsan dediklerimi yapacaksın Elif! "Deyip tam önümde durdu, söyledikleri korkuyla bacaklarımın titremesine neden olsada, karşısındaki dik duruşumu bozmamaya çalıştım. Kafasını bana doğru iyice eyip yüzümü sapıkça süzdükten sonra.
" Şimdi gidiyorum Elif hanım fakat bu konuşmamızın devamı gelecek, eğer uslu bir kız olursan belki sana niye Ahmet'le uğraştığımıda anlatabilirim."deyip ciddileşti ve o korkunç ifade yine belirdi yüzünde" seni çağırdığımda istediğim yere geleceksin ,eğer gelmezsen ..."deyip duraksadı gözlerini kinle kısıp " yoksa Ahmet ve o minik kızın başına geleceklerden sen sorumlu olursun. " dedi ve bu konuda oldukça ciddi görünüyordu.
O an Ahmet ve Sude için korkmaya başlaďım. İkisininde başına benim yüzümden bir şey gelirse yaşayamazdım. Bu yüzden Mert denen alçak adamın söýlediklerine karşılık tek kelime dahi edemedim. Oda bu halimden oldukça memnun olmuş haldeydi. Dudağının bir yanı pis bir şekilde kıvrılırken "Anlaştığımızı umut ediyorum Elif hanım, şimdilik görüşmek üzere" deyip, kapıdan çıkarken Ahmet belirdi kapının diğer ucunda, kaşları hayretle kalkan Ahmet'in gözleri bir benim bir Mert'in üzerinde gidip geldi.
Bense ne diyeceğimi bilemedim gecenin bir vakti ilk kez tanıştığım bu adam odamdan çıkıyordu. Tek dileğimin Ahmet'in bu durumu yanlış anlamamasıydı. Fakat bu durum her yönden yanlış anlamaya müsaitti. Eğer Ahmet benim için farklı düşünceler duymaya başlarsa bu kaldırabileceğim bir durum değildi. Ahmet'inse yüzünden bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyordu. Kaşları hafiften çatılmaya başladı, fakat oda sessiz kaldı. Bu sessizliği bozan Mert oldu.
" Sen çok iyi tarif ettin dostum ama ben yinede lavabonun kapısını şaşırıp yanlışlıkla Elif hanımın odasına girdim . " dedi , onun hiç teklemeden ve sıkılmadan yalan söyleyişi ne kadar usta bir yalancı olduğunu gösteriyordu. Ahmet'in yüzü biraz yumuşarken " Bende uzun süre gelmeyince merak ettim." diyerek yinede hafiften iğnelemede bulundu. Fakat Mert yine o üstün yalan söyle meziyetini gösterip.
" A evet Elif hanımdan özür diliyordum. Birde nasıl olduğunu , baş ağrısının geçip geçmediğini sordum. Laf lafı açtı galiba daha çok başını ağrıttım işte neyse"deyip bana döndü. Sinsi bakışlarını gözlerime dikip "Sizide daha fazla rahatsız etmeyeyim ,yatıp dinlenin Elif hanım iyigeceler. " dedi bense Ahmet yanımızda olduğu için zoraki bir gülümseme ile karşılık verdim.
Ahmet Mert giderken bana baktı, gözlerini hafif kısarak "Sen iyimisin Elif yüzün bembeyaz kireç gibi olmuş!" Dedi merakla, ne diyebilirdim? Mert'in tehditlerini anlatamazdım mecburen sessiz kalıp. "Ben iyiyim Ahmet abi, yatıp uyursam iyi olacak." dedim Ahmet başını eğerek bana karşılık verince bende içten bir gülümseme ile kapımı kapattım, yatağıma ilerleyip kendimi yatağıma bırakıp düşünmeye başladım.
Ne yapmam gerektiğini bilemez haldeydim. 'Ya dediklerini gerçekten yaparsa, Ahmet ve Sude'ye zarar verirse' , düşüncesi bile beni mahvediyordu. Ahmet'e nasıl ve neden dolayı kini varsa , sırf intikam için karısını baştan çıkarmıştı. Ve Eda'nın ölümü zerre umrunda değildi ve intikam uğruna dahada kötü şeyler yapabilecek biri olduğu kesindi. Fakat beni bu işe karıştırmak isteyişi , neden? Tabiki onun planına dahil olmayacaktım, bir şekilde ondan kurtulmalıydım ve Ahmet ve Sude'yi korumalıydım.
Tüm bu düşünceler beni oldukça yorgun düşürmüş, üzerimdeki kıyafetle uyuya kalmıştım. Sabah olduğunda üzerimin açık kalmış olmasıyla vucudum biraz tutulmuş haldeydi.
Lavaboya gidip elimi, yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim . Telfonumuda yanıma alınca önce Sude'nin odasına gittim .Fakat Sude odasında yoktu, muhtemelen yine Ahmet gelip Sude'yi almış diyerek düşünüp aşağıya yemek odasına indim fakat masanın başında sadece Ahmet vardı. Beni görünce gülümseyip "Günaydın Elif, nasıl oldun, iyimisin bugün?" diyerek sordu.
"Teşekkürker ,ben iyiyim" deyip etrafıma bakındım. "Sude o nerede Emine ablamı aldı onu odasından?" Diye sordum fakat o anda Emine abla elinde tepsi ile odaya girince almadığını anladım. Ahmet durumu hemen idrak edip hızla ayağa kalktı.
" Sude odasında yok mu?"diye sordu panikle.
Ahmet'tinde Sude'den haberi yoktu o an sanki içimde bir şeylerin parçalandığını hissettim. Panikle "Ben odasına gittim fakat odada yoktu, bende sizin aldığınızı düşündüm Ahmet abi"dedim ve içimde büyük bir sıkıntı oluştu. Bir an Sude'yi asla görememek geçti aklımdan ve göz yaşlarıma hakim olamayıp ağlamaya başladım.
Ahmet " Dur Elif hemen panik yapma, muhtemelen yine beşiğinden çıkmıştır "dedi bende " ya kapı onu nasıl açacak Ahmet abi!"dedim telaşla, Ahmet dahada paniklememe engel olmak için "Belki kapı açık kaldı hemen kötü düşünmeyelim."deyip Emine ablaya döndü.
"Emine hanım siz bahçeye bakın ,bizde evin diğer bütün odalarına bakalım."deyip bana döndü. "Elif sen üst kata tekrar bak ,bende aşağı katlara bakayım." dedi Emine abla " tamam efendim "dedikten sonra ikisi birden odadan çıktılar.
Bende üst kata çıkmak üzere kapıya yöneldiğimde telefonum çaldı. Telefonumun ekranına baktığımda yabancı numara olduğunu fark ettim.
Telefonun açma tuşuna bastıktan sonra " Alo?"dedim.
Telefonun ucundaki " Alo! Elif hanım günaydın ,nasılsınız bugün?" diyen sesle gözlerim irice açıldı. "Siz!"dedim sadece fakat sesimdeki tınıdan nefret ve öfke hemen anlaşlırdı muhtemelen.
" Hımm!.... Gece pek iyi geçmedi anlaşılan sizin için heralde"diye soran Mert'e ,sesimi fazlasıyla yükseltip "Hangi cesaretle beni ararsınız siz, ne hakla!"diye bağırdım. Fakat alaycı gülüşü geldi kulağıma, " Bence bu kadar agrasif olmayın Elif hanım, bu minik Sude için hiç iyi olmaz!"deyince, bir an gözlerimin kararıp ,başımın dönmesi bir oldu.
" Siz!! .... Siz ne şaçmalıyorsunuz ?"dedim, olmasından korktuğum şeyi düşünerek.
" Tahmin ettiğin Şeyi!, size düşünmek için iki dakika veriyorum Elif hanım !"dediğinde " Neyi alçak herif!!"diye ağlayarak bağırdım. Mert'in alay içeren ses tonu değişip ciddileşirken, "Eğer bugün öğlen tam birde benim evime gelirsen ,minik Sude pufffff!!! hemen ortaya çıkar. Eğer yok gelmem dersen minik kızı sonsuza kadar unutun! İki dakikan an itibariyle başladı Elif hanım !, size hızlı düşünmenizi öneririm." dediğinde , bu durumdan zevk alan yüzü geldi gözlerimin önüne.
" Benden ne istiyorsunuz?" Diyerek sordum ,bu seferki ses tonum yalvarır gibiydi. "Bence sürenizi soru
sormakla değil vereceğiniz cevabı düşünmekle harcayın Elif hanım" dedikten sonra sapıkça ses tonuyla konuşmaya devam etti "Sizinle konuşmamız gereken şeyler var. Belki.... daha sonrada biraz eğlenceli şeyler yapabiliriz."dediğinde midemin bulandığını hissetim.
Seçme şansım yoktu Sude'ye zarar gelmemesi için mecburen kabul etmek zorundaydım. "Tamam!" Dedim fısıltı şeklinde " Tamam gelicem!"
İğrenç gülüşü kulağıma dolarken konuşmaya devam etti. "Güzel !! Anlaştığımıza sevindim, size konumu atıyorum. Öğlen tam bir!" Deyip telefonu yüzüme kapattı.
O kapattıktan 10 dakika sonra ben ne yapacağımı düşünürken Emine abla kucağında Sude ile odaya girdi. Emine ablanın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. " minik yaramaz bahçeye çıkmış, maşallah nasıl saklandıysa bulmam oldukça güç oldu." Diye anlatırken ağlayarak Sude'yi Emine ablanın kucağından alıp, sıkıca sarıldım ve öptüm.
"Şükürler olsun!!"dedim ağlamaktan boğuk çıkan sesimle, Sude'ye sıkıca sarılırken telefonuma mesaj sesi geldi. Açıp baktığımda Mert,
" Beni sakın bekletmeyin Elif hanım, beklemekten nefret ederim! , Vede yapabileceklerimi de aklınızdan sakın çıkarmayın. " yazmıştı.
İyi okumalar...