" Beni sakın bekletmeyin Elif hanım, beklemekten nefret ederim! , Vede yapabileceklerimi de aklınızdan sakın çıkarmayın. " yazmıştı.
Bu mesajın üstünden tam 3 saat geçmiş ,saat 11 olmuştu. Ahmet minik sudeyi öpüp işe giderken Emine abalada günlük rutin işlarine başlamıştı. Bense Sude ile oynarken gözüm hep saatteydi. Mert denen aşağılık herifin evinde olmamı istediği saate sadece 2 saat kalmıştı.
Hala gidip gitmemekte tereddütteydim. Gidersem başıma kim bilir neler gelebilirdi. Eğer gitmezsemde o alçak herif belkide Sude ve Ahmet'i ........ daha fazlasını dilebile getiremiyorum. Eğer onlara birşey olursa ben zaten yaşayamazdım. Mert denen adamında ne kadar ciddi olduğunu sabah anlamıştım. Onlara zarar verebilirdi.
O yüzden daha fazla oyalanmadan saat 11.30zu gösterdiğinde Sude'yi odasına götürüp öyle uykusuna yatırdım. Yarım saat sonra Sude uykuya dalınca bende odama gidip, üzerimdeki günlük kıyafetlerimi çıkarıp, yazlık uzun pugra rengi elbisemi giydim, üzerine şalımı bağlayıp, baharın hala serin olan havsına karşı yanıma birde trenç kot aldım. Çantamıda koluma taktıktan sonra aşağı Emine ablanın yanına gidip , önemli bir işim olduğunu ve Sude ili ilgilenmesini rica ettim. Emine abla ricamı kabul edince derin bir nefes alıp verdikten sonra evden çıkıp ,Mert denen adamın konum attığı adrese gittim.
Yolda vazgeçip dönmek istedim fakat Mert "eğer tam birde burada olmazsanız Ahmet'in başına geleceklerden siz sorumlusunuz Elif hanım."yazdığı için vaz geçip dönemedim.
Konum attığı evine vardığımda önce bahçe kapısında durup evi inceledim. Mert denen adamın sahip olduğu ev Ahmet'in evinin tam iki katıydı ve oldukça ihtişamli bir evdi. Belliki Ahmet'ten daha zengin bir adamdı. Bu kadar zengin bir adamın Ahmet'le ne derdi olduğunu bilemem ama her ne ise bu para olmadığı aşikardı.
Kapalı olan bahçe kapısında Mert denen adamı arayıp geldiğimi söyledim. Ve saniyesinde kapı otomatik olarak açıldı. Zorlukla derin bir nefes alıp verdikten sonra yavaş adımlarla içeriye girip yürümeye başladım. Kısa sayılmayacak bir mesafe kat ettikten sonra koca evin giriş kapısına ulaşabildim. Ben daha kapıyı çalmadan ,kapı kendiliğinden açıldı ve 50li yaşlarda güler yüzlü bir kadın kapıda belirip, sevecen bir yüzle.
" Hoş geldiniz Elif hanım Mert bey sizi üst katta bekliyor buyurun"diyerek eliyle içeri işaret etti. Ürkek hareketlerle içeri girereken ,kapıýı açan kadın gülümsemesini yüzünden eksiketmeden. " Lütfen beni takip edin Elif hanım" diyerek önündem ilerledi. Peşinden yavaş ve korkarak ilerlerken etrafı inceliyordum. Evin dışı kadar içinin de oldukça büyük , ihtişamlı ve görkemli olduğunu gördüm. Oldukça pahalı mobilyalar ,tablolar , vazolar ve daha bir çok eşyalar vardı.
Merdivenlerden yukarı çıkıp bir kapı önünde durduğumuzda , kadın güler yüzüyle "Mert bey içeride sizi bekliyor Elif hamım"dedi ben başımı eğip teşekkür ettikten sonra kadın uzaklaşmaya başladı. Korkudan deli gibi çarpan kalbimi sakinleştirmeye çalışıp, derin derin nefes alıp verdim.
Fakat kapıyı tıklatıp 'girin' cevabını alıp ,kapıyı açtıktan ve içeri girdikten sonra kalbim dahada atmaya ve korkmaya başladım. Kapısına vurduğum oda yatak odasıydı. Oldukça kocaman olan odada koca bir yatak ,giysidolabı ve birde masa vardı. Masanın üzerinde bir bilgisayar ve masanın önünde sadece iki sandalye. Mert'se ,1.90 lık boyuyla ,üzerinde siyah takım elbise ve beyaz gömlek giymiş halde kapının tam önünde duruyordu. Tüm bunları görünce korku ile geri geri adımlamaya başladım.
Kapıya doğru yönelip odadan çıkacaken Mert denen aşağılık herif, hızla kapıyı kapattı. Korku ve şaşkınlıkla yüzüne baktığımda. Gayet ciddi tavırlarla "Merak etmeyin Hilal hanım bu odada sizin istemediğiniz hiçbir şey yaşanmayacak ,bunun için size söz veriyorum."dedi. Bense ürkek hareketlerle " Buda ne demek oluyor, sizin amacınız ne? Ne istiyorsunuz benden?" diye sordum.
Eliyle sandalyeleri gösterip "Lütfen oturun Elif hanım ,öyle konuşalım?"dediğinde başımı iki yöne sallayıp " Hayır istemiyorum!! Ben buradan gidiyorum, daha fazla bu saçmalığa devam etmeyeceğim!" Deyip tekrar kapıya yöneldim. Kapıýı açıp çıkacakken, "Şu an Ahmet'e doğrulu bir silah var ve hayatı sizin elinizde desem bu fikrinizi değiştirirmi Elif hanım? "dediğinde ,kalbime bir bıçak saplandı. Dehşetle açılan gözlerimle geriye dönüp, bana sert ve oldukça ciddi bakan Mert'le göz göze geldim.
" Siz ne saçmalıyorsunuz? Neden bahsediyorsunuz? Ne silahı?" diye sordum. Arkasına dönüp tekrar bana eliyle sandalyeleri gösterip, bana döndü "Lütfen!!"dedi ,ses tınısı ricadan çok emir içerikliydi.
Mecburen Ahmet için dediğini yapıp açtığım kapıyı kapattım ve geriye dönüp gösterdiği sandalyeye oturdum. Mert'te memnun olmuş yüz ifadesiyle tam karşımdaki sandalyeye oturup, bacak bacak üstüne attı ,gözlerini yüzümden bir saniye dahi kaçırmadan"Güzel anlaştığımıza sevimdim!"dedi.
Daha fazla odada kalmak istemediğimden ,direk konuya girip" Benden ne istiyorsunuz?" Diye sordum, yüzüme koyulaşan gözlerle bakarak "Senden ne istiyorum?"dedi, sonra ayağını yere indirip sabitledikten sonra öne doğru eğilip bana doğru mümkün olduğunca yanaştı. "Seni istiyorum! Benim olmanı ,şu an ,tamda burada!" dedi , önce şaşkınca yüzüne baktım sonra "hıh!"layarak " Siz kafayı yemişsiniz! Ama hen daha fazla bu saçmalıkları dinlemeyeceğim!" Dedim ve sandalyeden ayaklandım.
Kapıya doğru yönelecekken bileğimden kavrayan Mert, "Gitmeden önce şu görüntülere bakmak istersiniz bence Elif hanım, yani sevdiğiniz adamı ölmeden önce son bir kez görmek !"deyip telefonunun ekranını bana doğru çevirdi. Kafamı çevirip o yöne baktığımda ekranda Ahmet'i gördüm bir cafenin terasında oturmuş bir şeyler içiyordu. Sonra elinde silah tutan bir adam belirdi birden. " Emrinizi bekliyorum efendim." dediğinde Mert bana doğru bakıp , " Son bir kez daha soruyorum. Şu an şu dakida benimle olacakmısınız?" Diye sordu.
Göz yaşlarım ince bir çizgi halinde akmaya başlarken," Neden ben size ne yaptım? Neden Ahmet'i öldürmek istiyorsunuz ? Yalvarırım ona birşey yapmayın"diyerek ağlamaya başladım. Önce Telefonunun ekranına bakıp "Bir kaç dakika daha bekle!" talimatı verip telefonunu masanın üzerine koydu sonra gözlerini sinsice kısrak bana baktı, gülümseyerek" Lütfen oturun Elif hanım" dedi. Mecburen dediğini yapıp oturdum.
" Aslında niyetim Ahmet'i öldürmek değildi, çünkü onu öldürmek ona yapmak istediklerimden sadece kurtuluş olur , ben onu mahvetmet, kendi kendini bitirip yok olmasını izlemek istiyordum. Aslında bunu başarmak üzereydimde , Eda'yla! Karısı başka bir adamla kaçan Ahmet tamda olmasını istediğim hale gelmişti. Fakat siz planımı alt üst ettiniz, ona son darbeyi vurup kendi kafasına sıkmasını sağlayacakken , puhhh Ahmet sihirli bir el değmiş gibi eski halini aldı. Bunu siz yaptınız, bende mecburen yeni bir plan yaptım." deyip yine bana koyulaşan gözleriyle bakmaya başladı.
" Ahmet'e ne yaptınız bilemiyorum ama size nekadar değer verdiğini gördüm. Eday'la olduğu zamanlardan daha da mutlu hale gelmiş Ahmet! Eda'ya duyduğu hislerin çok daha fazlası"dedi bende başımı iki yana sallayıp "Hayır bizim aramızdaki ilişki sizin tahmin ettiğiniz gibi bir şey değil o, Ahmet !"dedim üzgünce başımı yere eğdim "Ahmet beni sadece kız kardeşi gibi görüyor" dememle Mert yüksek sesle bir kahkaha attı.
" Masum olduğunuz kadar körsünüzde Elif hanım, evet bu oyunda en masum olan sizsiniz fakat istemesenizde mecburen bu oyunun bir parçasısınız." dedi. " Yanılıyorsunuz! Hem neden Ahmet'ten intikam almaya çalışıyorsunuz?"diye sordum.
Kaşlarını öfke ile çatan Mert " Bu oyun çok fazla uzadı Elif hanım, bu hiçte istediğim gibi olmayacak ama "deyip tekrar telefonu eline aldı, fakat gözleri hâlâ benim üzerimdeydi. " Ahmet'i öldürün"dedi, bende yüksek sesle "Hayır!!"diye bağırdım. Mert pis bir gülüşle telefona bakıp "Bekleyin!"diye emir verdi. Sonra iğrenç bakışlarını bana çevirip "Sizi dinliyorum Elif hanım"dedi.
Dur durak bilmeyen göz yaşlarımla hiçbir şey diyemeden başımı salladım. Fakat o "Anlayamadım, bunun anlamı!"deyip duraksadığında , ağlayarak "Lanet olsun kabul ediyorum! ,yalvarırım ona dokunma! Ona zarar verme!"diyerek ağlayıp olduğum yere çöküp kaldım. Ben oturduğu yerde ağlarken.
Mert " görev iptal!"deyip telefonu kapattı ,sonra tekrar telefonu eline alıp ,benimde duymam için telefonun hoperlörünü açtı. Karşı taraftan "Alo!" diye açanın sesini duyunca sessizce ağlayarak "Ahmet!!!" dedim acıyla, Mert büyük bir zafer kazanmış edaysıyla yeşil gözlerini dikmiş bana bakarken, "Kusura bakma arkadaşım son dakika işim çıktı, gelemeyeceğim üzgünüm ."dedi , Ahmet'se " Neyse önemli değil Mert, sayende bir kahve molası vermiş oldum."dediğinde daha çok ağlamaya başladım. Mert "Sonra görüsürüz ozaman Ahmet"deyip telefonu kapatıp tekrar masanın üzerine koydu sonra bana doğru elini uzatıp,
" Ben sözümü tuttum Elif ,şimdi sıra sizde!"dedi. Bense olduğum yerde kala kaldım. Mert oturduğu yerden kalkarak iri cüssesiyle bir iki dakika önümde durup bana doğru baktı. Sonra bana doğru eğilip beni bileğimden tutup yaptıklarının aksine beni kibarca yerden kaldırdı. Beni yatağın önüne doğru çekerken başımı iki yana sallayıp "Ne olur yapma!"dedim ağlayarak.
Fakat o beni hiç dinlemiyordu, yatağın ayak ucunda durmamı sağladıktan sonra, yavaş hareketlerle şalımı çözdü önce ,sonra topuz yaptığım saçlarımı nazikçe çözüp serbest bıraktıktan sonra ,yüzümü büyük elleriyle kavrayıp baş parmaklarıyla yüzümü hafiften okşadı. Bense hala ağlıyordum yeşilin en koyusu olan gözlerine bakıp "Lütfen yapma !!"dedim yalvararak.
Dolgun dudaklarına küçük fakat umursamaz bir tebessüm kondurup " Merak etme sana karşı nazik olacağım Elif! "deyip dudaklarıma kapandı, ona karşılık vermediğim halde uzunca bir süre dudakları dudaklarımın üzerinde oyalandı. Sonra kendini geri çekip yine gülümsedi, yanağının bir kenarında oluşan çukur benim bedenim üzerinden aldığı intikam sevinciyle belirgin hale geldi.
Yüzümde olan eli elbisemin fermuarına giderken kulağıma doğru eğilip , kokumu içene çekdikten sonra sessiz bir fısıltı şeklinde " İlk kez bir kızın ilki olacağım." diyerek elbisemi omuzlarımdan aşağı doğru sıyırdı. Islak dudakları omuzlarıma değdiğinde miğdem bulanırken tekrar " Lütfen bunu yapma! Ben bu utançla yaşayamam!" dedim.
Mert yine bu sefer kulağıma dudaklarını değdirerek yanaştırdı. "Yaşayacaksın Elif! Ahmet'in ve o minik kızının hayattı için yaşayacaksın!" deyip, beni belimden kavrayıp yavaş ve dikkatli bir şekilde yatağa uzanmamı sağladı. O intikamını alıp bedenimde izini bırakırken, asıl ruhuma asla kapanmayacak bir iz bırakacaktı. Bu iş bittiğinde tüm hayallerim gibi ruhumda ölürken geriye sadece cesetim kalacaktı.
Son bir umut daha yalvardım "Yalvarırım yapma!!!"
Yeni bölüm çok yakında...