1
Eslem yatağında homurdanarak dönerken bir kez daha çaldı zil. Susmuyordu ! Gelen her kimse gitmeye niyeti yok gibiydi . Üzerindeki yorganı iterek oturur pozisyona geldi genç kız. Saçları lastiğinden çıkmış , gözleri uyku mahmurluğundan açılmıyordu. Yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledi. Eğer ki o zil bir kez daha çalarsa , gelen kişiye birkaç yaratıcı meziyet düzecekti.
Eşofmanının teki bacağının yarısına kadar sıyrılmış , diğeri yerleri süpürürken salaş badisi göğüs oluğunu göz önüne sermişti. Kapıyı açtığında tanışık birisi çıkmamıştı karşısına. Gelen postacıydı.
"Buyrun" dedi mahmur sesiyle. Sabahın bu saatinde gelen birisine başka ne diyebilirdi ki ?
"Eslem Yörükoğlu "
"Evet benim " Postacı elindeki zarfı kadına uzatıp imza atmasını istedi. Gözleri sürekli boynundan aşağısına kayarken zorla uzak tutabiliyordu gözlerini kadından. Omuzları ve göğüsleri ona müthiş bir göz ziyafeti sunarken , yedi yirmi dört hizmet edebilirdi.
Eslem imzayı attıktan sonra adama ters bir bakış atıp kapıyı sertçe kapattı suratına. Gerzek erkekler diye iç geçirdi.
"İki meme görünce kendinizi kaybedersiniz zaten "
Salona geçip koltuğun üzerinde bağdaş kurdu. Zarf Türkiye 'dendi. Ki orada kendisine bu tür şeyler gönderecek sayılı arkadaşı vardı . Gönderen kısmında abisi gibi sevdiği adamın ismini gördüğünde gülümsedi. Eh en azından sabahın köründe aptal bir mektup için uyanmamıştı uykusundan.
Zarfa zarar vermeden açıp için deki katlı kağıdı alıp okumaya başladı. Daha ilk cümleler beyninde yer edinirken tekrar çalan zille gözlerini yumdu. Gelen Jonathandı ve bu sefer küfür Repartuarı'nın hepsini üzerin de deneyecekti.
Kapıyı açtığında yanılmamıştı.
"Sabahın sekizinde evimde ne işin var sorabilir miyim ?"
"Sana da günaydın sevgilim " Elindeki poşeti gösterdi. " Kahvaltı etmeye geldim " dedi.
Eslem gözlerini devirdi. Anlaşılan bu gün ona uyumak haramdı.
"Geç içeri baş belası " dedi. Mutfağa geçen jonathanın peşinden " kahve yap " diye bağırdı.
Tekrar koltuğa oturduğunda mektubu aldı eline. Tuna'nın ne yazığını çok merak ediyordu.
Baştan okuduğu mektuba ifadesiz gözlerle akarken elinden kahvelerle genç adam girdi içeri. Dumanı tutan kahveyi kızın önüne koyup yanına oturdu.
"Eslem iyi misin " Eslem cevap vermedi. Jonathan elini yüzünün önüne salladı. Yine cevap yoktu. Bu bacağına sağlam bir çimdik attığında Eslem cırladı.
"Ne yapıyorsun be manyak "
"Kızım transa girmiş gibi mektuba bakıyordun " dedi. "Seni kendine getirmenin en acısız yolu buydu.
"He canım he "
"Sahi ne yazıyor o mektupta da böyle daldın "
Jonathanın sorusuyla genç kadın kahkahalarla gülmeye başladı. Gözünden yaş gelene , karnına ağrı saplanan dek güldü. Adamın ona deli görmüş gibi bakmasına aldırmadı.
Eğer mektupta yazanlar doğruysa ki asla buna inanmıyordu – birisinin başı fena halde belaya girecekti. Bu kişi de kuşkusuz Talha dan başka kimse değildi.
"Eslem bir kes gülmeyi ya "
Eslem ayağa kalkıp Jonathanın yanağından öptü. Genç kadın uzaklaşamadan genç adam kızı çoktan kucağına çekmişti bile. Eslem'in kolları adamın boynuna dolarken dudaklarında ki ıslak dokunuşlarla kendisini adama daha fazla bastırdı. Tüm baskısını bedenin de hissederken zorla da olsa ayırdı dudaklarından. Çabuk ayrılmak Eslem için daha kolaydı. O sevilen taraftaydı. Jonathan ise seven.
" Bu cömertliğini neye borçluyum " dedi genç adam sesi fazlasıyla hırıltılıydı.
"Bu " Parmaklarını adamın dudaklarına gezdirdi. Son bir kez daha dudaklarına uzanıp geri çekildi.
"Veda öpücüğü " diye ekledin ardından.
"Ne vedası ?"
"Türkiye'ye dönüyorum "
Jonathan güldü bu söze. Bu aptal kız gerçekten kendisini geri de bırakıp gidebileceğini mi sanıyordu .
Ama cadı sevgilisinin gözlerinden gideceğini anlamıştı. Eslem bir karar verdiğin de durmazdı ki aylardır ülkemi özledim diyordu.
"Peşinden geliyorum sevgilim , üç ay sonra işlerimi toparlayıp kapına dayanacağım be sen de soruma cevap vereceksin artık " dedi.
******
Eslem Amerika ilk geldiği sıralarda tanışmıştı Jonathanla. Başlarda kendisiyle ilgilendiğini düşünmese de peşinden yıllarca koşmuştu genç adam. Kendisine gülen arkadaşlarına aldırış etmemiş sevgilisi olmak için elinden geleni yapmıştı ve olmuştu da.
Çirkinken de , kırk kilo fazlası varken de her zaman beğendiğini söylemişti ona. Büyük bir zayıflama maratonuna girerken de yanındaydı her zaman.
Elini tutmuş defalarca " yapabilirsin " diye fısıldamıştı kulağına.
Eslem şimdi bu anılara sadece tebessüm ediyordu. Onu doksan kilosuyla sadece o olduğu için seven tek erkekti jonathan.
Ama eşlem sevememişti. Kanını ateşleyen , özlediği başka bir erkek varken alamamıştı onu kalbine.
Bunu söyleyememişti de ona. Böyle sevilirken ihanet gibi gelmişti ama kalbine de öz geçmiyordu.
Şimdi Türkiye topraklarına ayak basarken aklında ki tek şey , içini yakıp kavuran özlemdi.
Ama ilk işi Tuna'nın çalıştığı hastaneye gidip birilerine hesap sormak olacaktı. ..
Hastaneye geldiğinde ilk önce danışmaya uğradı. Tuna'nın odasını öğrenip asansöre bindi.
Daha birkaç adım atmıştı ki diğer asansör açılıp içinden Tuna çıktı. "Tuna " diye seslendi.. Genç kız neredeyse yerinde zıplayacaktı.
" Eslem" sesi bir an şaşkın çıkmıştı kendisine dönen Tuna'nın. Haklı çıkmıştı genç kadın , Tuna'nın hiçbir şeyden haberi yoktu.
Eslem elindeki bavulu bırakıp koşarak boynuna sarıldı adamın...
" senin ne işin var burada?" dedi şaşkınca Tuna.
."ne demek ne işin var, sen çağırdın ya "
Genç adam şaşkınca kaşlarını yukarıya kaldırdı. Kendisi mi çağırmıştı .
"ben seni çağırmadım" dişlerinin arasından tısladı.
" ne demek sen çağırmadın. Mektup yazıp gelmemi istedin ya, ha bir de beni çok seviyor muşsun" sesi alaylı çıkmıştı eşlemin. Talha bu sefer kesinlikle ölmüştü
Eslem Can'ı seviyordu. Buraya gelmesinin tek sebebi de uzaktan da olsa onu görmekti. Yeni haliyle çıkmak istiyordu karşısına Onun gözleriyle beğenilmenin ne demek olduğunu merak ediyordu.
" ben sana mektup yazmadım, ama kimin yazdığı hakkında bir fikrim var, mektup yanında mı?"
" tabi yanımda" çantasından mektubu çıkarıp Tuna'ya verdi" Ah Talha, başka kim Amerika'dan tek mektupla kendisini buraya getirebilirdi ki?
"Başını iki yana salladı genç kız Tuna'yı biraz tanıyorsa bunun altında kalmazdı.
Kaşlarını çatmış bir şekilde masasında oturup kahvesini yudumlamaya başladı. Bu adamın kendiyle ne zoru vardı. Ya eslem hastaneye gelmek yerine eve gelseydi. Burçin'in daha yeni yeni karısı olduğunu anlarken aralarının bozulmasına katlanamazdı.
"sakin ol tuna, fenamı birbirimizi görmüş olduk bu bahaneyle Ne derse desin karşısında ki adamın pek sakinleşmeye niyeti yoktu.
" ya hastaneye gelmek yerine eve gelmiş olsaydın, eslem düşünemiyorum bile" dedi dehşetle
."Burçin yanlış anlayabilirdi ve ben onun benden uzaklaşmasına katlanamazdım anladın mı? " Telefonu eline alıp Talha'nın numarasını tuşladı. Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı
." çabuk odama gel, beni delirtme Talha işin olmadığını biliyorum, çabuk ol" deyip kapattı telefonu. "ne yapacaksın ona?" sırtını koltuğa yaslarken hafifçe gülümsedi. Sevgili arkadaşının pek memnun olmayacağı şeyler yapacağı kesindi.
On beş dakika sonra genç adam kapıdan girerken yüzünde telaşlı bir hal vardı. En başından beri korktuğu şey başına gelmişti işte. Nasıl anlatacaktı şimdi bunu Tuna'ya? Daha yeni yüzü gülmeye başlamıştı.
" lanet olsun" ya orada olmasaydı.
Ya Burçin'in dosyası o adamın eline geçseydi. İçeri girdiğinde kendine ölümcül bakışlar atan Tuna'yı ve muziplikle bakan bir kadın gördü. Birisine benzetmişti ama. " büyük bir sorunumuz var Elindeki dosyayı Tuna'nın önüne koydu
."önce sen yaptığının hesabını ver bakalım Talha bey" Genç adam eliyle saçlarını karıştırdı
."Konu benim ne haltlar yaptığım değil tuna, konu bebeğin babası" Uzun boyuyla ayağa kalkarken masadaki dosyayı aldı tuna. Burçin'i hastaneye getirdiğinde açılan dosyaydı bu. İçinde kaç haftalık hamile olduğuna kadar yazan bir dosyaydı.
"bu ne demek? Nereden öğrenmiş ?
" Adamın biri para karşılığında dosyayı istemiş, hemşirede biraz zaman istemiş oyalamak için, bana geldi. Herkes Burçin'in senin karın olduğunu biliyorlar, endişelenmiş "Tuna elinde ki dosyayı çekmeceye koydu.
"Yeni bir dosya hazırlat, bebeğin 9 haftalık olduğu bir dosya" derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti.
"Ben eve gidiyorum, eslemle sen ilgilenir misin?" Talha bakışlarını konuşmanın başından beri sessiz kalan kıza yöneltti. Ne yani bu kız Eslem miydi? Onun tanıdığı Eslem yüz kilo civarında, güldüğünde diş telleri gözüken kızdı. Şimdi ise karşısında en tüm zarafetiyle duran kız Eslem olamazdı.
Eslem konuşulan konudan hiçbir şey anlamasa da müdahale etmedi. Nasıl olsa öğrenirdi. Tuna Odadan hızla çıktığında genç kadın ayağa kalktı. Talha'nın yanında hala kısaydı.
Dibine kadar girip kendisine şaşkın ördek yavrusu gibi bakan adamın midesine sert bir yumruk attı.
"Ahhh kızım ne yapıyorsun ya deli misin? "
" Dur bir düşüneyim senden daha aklıyım Talha " dedi gülerek.
"Sen şimdi bana salak mı diyorsun "
"Kendini öylemi görüyorsun " Eslem'in cevap bekler gibi kaşları havalanırken bir anda kendisini hava da buldu. Bu dev adam gülerek kendisini döndürüyordu.
"Sen olduğundan emin olmak istedim, hala hazır cevap mısın diye " dedi gülerek. Ve ekledi.
"Hoş geldin tombul kuşum "
Eslem yere indiğin de sinirle kaşlarını çatmaya çalıştı. Allah aşkına tombul kuş neydi ya ? Bu sıfatlardan kurtulmak için bir yıl ağzına yemek koymamıştı doğru dürüst.
Talha omzuna gelen yumrukla kıza daha sıkı sarıldı kollarında.
"Bana bak asabi kuş , eline hakim ol " Yanağına kocaman sulu bir öpücük kondurup koltuğunun altına aldı.
"Hadi bakalım doğru eve " dedi.
"Saat daha on iki Talha ne evi işin gücün yok mu senin ben beklerim seni "
Genç adam bir an afalladı. Saat tamamen aklından çıkmıştı onun. Eslem haklıydı .
"Haklısın be minik kuş , o zaman sen doğru dinlenme odasına bende işimin başına akşam sekiz de çıkarız " dedi.
"Ben otelden yer ayıttım kendime Talha "
"Olmaz cimcime , benim evime gidiyoruz , otel de kalmana izin verecek değilim . Hem sen ipeği özlemedin mi "
İşte Eslemi en can yerinden vurmuştu . Özlemez miydi ? Burnun da tütmüştü ipek böcüğü.
"Tamam " dedi omuzları düşerken. Ne kadar otele gideceğim dese de , Talha dinlemeyecekti nasıl olsa. Çenesini yormaya niyeti yoktu.
Eslem dinlenme odasına geçtiğin de bavulunu gözden uzak bir yere koydu. Burası asistanların ve doktorların dinlenme tesisiydi. Kütüphanesi, kahve makinesi ve rahat koltuklarıyla uzun nöbet gecelerinin yoldaşıydı bu oda.
Daha geleli birkaç saat olmasına rağmen şimdiden çalıştığı hastaneyi ve hastalarını özlemişti bile.
Rahat koltuklardan birisine oturup bacaklarını da uzattı. On dört saatlik yolculuğun yorgunluğu daha oturduğu ilk dakikadan kendisini belli etmişti.
Başını koltuğun yastıklarından birine koyup gözlerini kaparken tek istediği birkaç dakika dinlenmekti.
**
Can yorgunlukla gözlerini ovuşturdu. Tam anlamıyla Geberiyordu ! Neredeyse kırk sekiz saattir ayaktaydı be bedeni iflas bayrağını çekmek üzereydi.
Odaya girdiğin de hızını kesmeden kendisine yeni yapılmış kahveden bir fincan doldurdu. Kahve bu saatlerde zit gibi olurdu ki , kendisi gibi nöbete kalmış doktorlar yaparlardı. Acı kahve boğazından aşağıya kayarken , yüzünü buruşturdu. Şu mereti sevdiği gün önüne çıkan ilk kıza evlenme tekliği edecekti. Ki bu kahveyi sevmesi kadar imkansızdı ona göre.
Arkasını döndüğün de bulanık gören gözleri ilk önce bir tutam siyah saç gördü. Hızla tırmandı koltukta yatan kızın üzerinde.
Yana kaymış başı , koltuğun tepesine uzatılmış pürüzsüz bacakları ve sonuna kadar açık gerdanı ..
"Siktir "
"Hohh senin kimsin be " Bedenini koltuğun üzerine bırakıp gözlerini kızdan ayırmadan kahvesini yudumlamaya başladı.
Kızın havaya yükselen hafif nefesi sürekli mırıldanan dudaklarıyla kendisine enfes bir görüntü sunuyordu.
"Allah'ım sana geliyorum " Ses çıkarmadan yerinden kalkıp kıza yaklaştı. Zaten Eslem öylesine derin uyuyordu ki hiçbir şeyi duyacak durumda değildi.
Sessiz olmaya çalışarak tek dizinin üstün de yere çöktü. Dudağının kenarına düşen saçlarını nazikçe yanağına koydu. Allah'ım çok güzeldi.
Can şimdiye kadar sayısız kadınla tanışmış onlarla yatmıştı. Aralarında tescilli mankenler bile varken , şu uyuyan kız kadar şaşırmamıştı onları gördüğünde.
Kızın fazla vahşi bir güzelliği vardı. Kendini kontrol edemiyordu. Başı saniye saniye Eslem'e yaklaşırken ilk defa boğazının kuruduğunu hissetti. Dudakları ise ? Ah dudaklarını kızın dudaklarıyla ıslatmayı planlıyordu.
Bir anlıktı temas . Hafif aralık dudaklara kendi dudaklarını değdirirken ne düşündüğünü bilmiyordu ama hızla odadan çıkması gerektiğini biliyordu.
Suyun ateşe değmesi gibiydi . Ya da bir meteorun dünyaya çarpması gibiydi. Hangisiydi bilmiyordu genç adam.
Ama altıncı hissi kaç diyordu. Beyni tehlike sinyalleri verirken çıktı odadan. Bedeninin hızla uyarılmasını düşünmek bile istemiyordu. Ah bu kadınla sevişmek bile başlı başına bir yanardağın içine çıplak atlamak olurdu kuşkusuz .
Eslem gözlerini açtığında bir an afalladı. Başını tutarak ayağa kalktı. Neredeydi ? Kaç saattir uyuyordu ? Bir süre sonra İstanbul'da olduğu aklına gelince vücudunu gerdi. Kolundaki saat yedi buçuğu gösteriyordu ki , neredeyse altı yedi saattir uyuyordu. Eh bu gece kendisine uyku haramdı anlaşılan.
On beş dakika sonra Talha geldiğinde eve geçtiler. Eslem kendisini ne beklediğini bilmiyordu ama ona öldürecek gibi bakan bir kadın beklemediği aşikardı.
Yasemin gördüğü en güzel kızlardandı. Talha'nın yanında onu görünce gözleri bir anda alev almıştı. Tabi bunu aklı havada arkadaşı fark etmemişti. Ya da etmişti Çünkü Talha'nın gözlerinde ki şeytan kahkaha atıyordu.
*******
Mutfakta kahveleri hazırlarken kendini sakinleştirmek için derin soluklar alıyor ama yine de sakinleşemiyordu genç kadın ..Acaba şimdi içeriye gidip ilk bulduğu şeyi Talha'nın kafasına geçirse miydi? Belki de biraz rahatlardı ama o zamanda ipeğe kıyamazdı ki... Aklına gelen hain dürtüyle mutfak dolabının kapağını açıp tuzluğu aldı. Kahveleri fincanlara koyarken şekerli kahve isteyen sevgilisinin fincanına yanlışlıkla tuz koydu. Ki bu tamamen yalandı , bilerek ve isteyerek yapmıştı bunu. İki hafta önce Talha yanına taşınmasını istemişti ve yaseminde her ne kadar doğru bulmasa da kabul etmişti, bunda ipeğin yeni ameliyat olmasının da büyük bir etkisi vardı. Talha her ne kadar ayrı odalarda kalmalarına bozulsa da yasemin ipekle yatmaktan gerçekten çok mutluydu. Şimdi de sanki intikam alır gibi eslem denen kızı eve getirmiş baş köşeye oturtmuştu. Elinde ki kahve dolu tepsiyle içeri girerken yüzüne sahte bir gülümseme takındı .Aslında birazdan gerçekten güleceğine emindi ama ...Kahveleri dağıtıp ipeği yanlamasına kucağına aldı. Küçük kızın kulağına bir şeyler mırıldanırken sevgilisi ve eşlem gözlerin kırpmadan anne kız gibi görüne ikiliye hayranlıkla bakıyordu
."e bana anlatmayacak mısınız nasıl tanıştınız ?" Hayran bakışlarını yaseminden ayırmamış saf bir sevgiyle küçük kızı seven kadına bakıyordu. Eslem arkadaşının şansına şüretti. En azından sevdiği kadar seviliyordu da.
"Aslında Burçin sayesinde tanıştık , Tuna'nın karısı , yakında onunla da tanışırsın , sen bunları boş ver de bu halin ne onu söyle?"
Eslem güldü. Acaba sırf can beni beğensin diye zayıfladım dese ne olurdu. Talha'nın dilinden kurtulamazdı.
" biliyorsun hep şikayetçiydim kilolarımdan , bende bir karar verdim ve bir yıllık bir maratona girdim ve sonuç gördüğün gibi.
"Talha gülümsedi gördüğünden kadından memnundu elbette ama asla eslem'e o gözle bakmamıştı sadece yeni hali daha çok hoşuna gitmişti. Eslem onun her zaman tombul kuşuydu.
Elindeki kahvesinden bir yudum aldı. Dilinde hissettiği iğrenç tadı yok sayarak zorla yutkundu. Gözleri sevgilisini bulduğunda " sen görürsün" bakışları atmayı da ihmal etmemişti.
Küçük cadının canı oyun mu istiyordu?
Aklına gelen fikirle gülümserken kahvesini zorla bitirip sehbanın üzerine bıraktı. Oturduğu koltuğa daha da yerleşip bakışlarını eslem'e çevirdi.
" nerede kalacaksın eslem otelde mi?"
Yaseminin bunu önceden planladığından haberi olmamalıydı. Yoksa cadı sevgilisi burnundan getirirdi. Bunun için bir kez daha esleme otel demi kalacaksın diye sormuştu.
Talha arkadaşına göz kırptı. Eslem'in otelde kalması planlarına uymuyordu bir şekilde burada kalmasını sağlamalıydı ve yasemin şüphelenmemeliydi. Gözleri Yasemin'in kucağında kıkırdayan kızına kaydığında sinsice sırıttı. Ne de olsa eslem ipeğin halası sayılırdı? bu gece birlikte uyusalar ne olurdu ki?
"çok uzun zamandır eve uğramadım , malum temizlikte istiyordur , bir süre otelde kalmayı düşünüyorum "dedi kız gülümseyerek..
"olmaz öyle şey evin temizlenene kadar bizde kalıyorsun seni ağırlamaktan gerçekten çok mutlu oluruz öyle değil mi yasemin?
"genç adamın bakışları sevgilisine kaydı
."t-tabi çok memnun oluruz" dedi şaşırarak. Ama nasıl kalacaktı.
Evleri yeterince büyük olmasına rağmen sadece bir misafir odası vardı ondada kendisi kalıyordu
.Nerede yatacaktı bu kız?
"sen bu gece ipekle misafir odasında kalırsın eslem "
.Eslem tamam anlamında kafasını salladığında onunda bakışları ipeğe kaydı tekrar
" ne dersin bebeğim bu gece eslemle uyur musun? İpek babasının sorusuyla gözlerini Yasemin'e dikti. Eslem halasıyla beraber uyumak istese de yasemini de çok seviyordu. Küçük dudaklarını sallandırdı. Acaba eslem le kalmak istiyorum dese yasemin kızar mıydı?
"onunla yatıyım mı bu gece yasemin bana kızar mısın? dedi çekinikçe.
" kızmam bir tanem, yatabilirsin" kızı kucağından indirip elinden tuttu
"hadi gel odanızı hazırlayalım o zaman ne dersin? İpek kocaman gülücüklerinden bahşetti kadına .Genç kadın kızın elinden tutup merdivenlerden çıktığında eslemin bakışları Talha'ya döndü..
"aklından ne geçiyor senin?" diye sordu sinirli bir şekilde. Bu adam ne zaman büyüyecekti. Anlamayacağını mı sanmıştı. Daha konuşmadan Talha'nın gözlerinden bir şeyler planladığını anlayacak kadar iyi tanıyordu onu
.Zavallı kız , nereden bilecekti ki bu koca adamın içinde büyümeyen bir çocuk var..
"hiç bir şey planlamıyorum sadece arkadaşımı evimde misafir ediyorum ne var bunda" Yalan! "bende buna inanacağım öylemi? oradan bakınca gözüne aptal gibi mi görünüyorum" genç adam güldü.. " gözüme daha çok yunan tanrıçaları gibi görünüyorsun , ama kesinlikle aptal değil
"Genç kızın dudaklarından sinirli bir gülüş çıktı.
"iltifatın içim teşekkür ederim ama aklından ne geçtiğini söylemezsen şimdi çıkar giderim"
Talha'nın omuzları bu inatçı cadı'nın karşısında düşerken ayağa kalkıp kızın tam önünde dikildi
."bana bak cadı , zaten tuz çoru gibi bir kahve içtim senin yüzünden daha fazla canımı sıkma , sen ipekle yatacaksın bende sevgilimden o tuzlu kahvenin hesabını soracağım , tabi kendi yöntemlerimle"
Anlaşılmayan bir şey? Kız dudaklarını büzdü.
Talha tuzlu kahvemi içmişti? Hem de kendisi yüzünden. .Acaba Yasemin'i uyarsa mıydı?. Talha sanki kızın aklındakileri okur gibi " sakın" dedi "eğer Yasemin'i uyarır san o saçlarını tek tek yolarım haberin olsun"
Genç adam topuklarının üzerinde dönüp Eslem'in bir şey söylemesine fırsat vermeden salondan çıktı. Yasemin'e vereceği ceza kendisine ödül olacaktı..
Eslem kucağında ipekle odaya girdi. Önce kızın üzerini sonra da kendi üzerini değiştirdi. Yatağın içine girdiklerinde ipeği koluna yatırıp saçlarını okşadı.
"E bebeğim anlat bakalım halaya , baban ne işler karıştırıyor "
İpek ellerini ağzına götürüp kıkırdamasını bastırmaya çalıştı. " Babam yasemine aşık olmuş. Yasemin annem olacakmış " dedi gülerek.
"Peki sen Yasemini seviyor musun "
"Hı hı seviyorum hem de çok , oda beni seviyor , babamla evlensinler Eslem hala . Ben çok istiyorum "
Eslem dualarını bunun için ederken yarının kendisine ne getireceğinden bir haberdi.
Diğer tarafta Can telefondaki fotoğrafa bakıp duruyordu.
Dahiliye uzmanı olan Osman bu gün gördüğü kızın , fotoğrafını çekmiş ve hayran hayran onu anlatmıştı. Aptal herif ! Ne sanıyordu o kızın ona bakacağını mı ?
Kendisinin yanında hiç şansı yoktu.
Ve o kız Eslemdi. Aklına Talha'nın sözleri geldiğinde, elindeki içkiyi bir yudumda bitirip bardağı masaya koydu. Daha dün gibiydi konuşmaları.
Kahkahaların arasında hain bir o kadarda komik planını anlatıyordu Talha. . Ne kadar çok gülmüştü böyle
." Tuna'nın yüzünü çok merak ediyorum, köpürecek"
" senden korkulur Talha, hiç mi acıman yok acıyorum valla Tuna'ya"
gülmekten karnına ağrılar girmiş bir şekilde sarf etti sözleri. Tuna'nın değil ama kendi "kalbi" fena halde belaya girecekti.
"yok " dedi tereddütsüz.
Bir zamanlar Tuna'ya aşık olan , dişleri telli , 100 kilo civarında olan eslem'e Tuna'nın ağzından mektup yazmıştı. Ve Eslem'i biraz olsun tanıyorsa mektubu okuduktan sonra soluğu İstanbul da alırdı. Eslem'in Tuna'nın aksine can' a aşık olduğunu bilmeden.
." bana bak can eğer Tuna'ya tek bir kelime bile söylersen bas morfini damarlarına.
Yoksa ben"
"tamam, tamam, bahsetmem ama senin yaptığını anlayacak nasıl olsa. ben sadece eğlence kısmıyla ilgileniyorum"
O yüz kilo olan kız mı atmıştı kendisini ateşlere bir günde. Aklında görüntüsü çıkmazken yarının olması için sabırsızlanıyordu . Ve onu yeniden görmek için .