Karanlık Oda

1010 Words
Zifiri karanlığın ortasında parlayan loş ışıkla yalnız kalmıştım. Neresiydi burası? Ne için yapılmış bir odaydı. Penceresi bile yoktu. Havalandırmadan hava alabiliyordum. Sesi de sadece ordan duyabiliyordum. Yasir’ in ailesi beni görür görmez yüzlerini buruşturdu. Namussuzluk etmişim gibi bakıyorlardı bana. Peki Yasir neredeydi? Beni meden tek başıma burada bırakıp gitmişti. Ürkek bir ceylan gibi hissediyordum kendimi. “Yasir!” “Kimse yok mu?” “Huuu beni duyan yok mu?” “Çıkarın beni burdan.” Kimseler duymuyordu beni. Galiba duvarlar ses geçirmez yapılmış. Kurbanlık koyun gibi ölümümü bekliyor gibiydim. Ne olacaktı şimdi? Bir anda kapı açıldı. Bir başörtülü kadın elinde tepsiyle bana doğru geldi. “Acıkmışsındır al ye.” “Ne acıkmasından bahsediyorsunuz. Bu yaptığınız insanlık suçu. Hele bi burdan çıkayım hepinizi dava edicem.” Sinir patlaması yaşamıştım günahı olmayan bir kıza. Ne yapayım elimde değildi. Korkuyordum. Kapının açılması beni panikletmişti. “Benim adım Şermin. Ben buranın hademesiyim. Benim bir günahım yoktur.” Günahının olmadığını anladım da bu insanlarla çalışılmazdı. Acımasız ve gaddardılar. Şermin üzerime dikkatlice bakıyor ve hayran kalmış gibi surat ifadesi vardı. Kilodum gözüküyordu yırtmaçtan hemen elim oraya gitti ve elbiseyi aşağıya doğru çekiştirdim. “ Ne bakıyorsun? Bana yardım edersen seni dava etmem. Beni çıkart burdan.” “Elbisen çok güzelmiş. Olmaz, yardım edemem. Ağam çok kızar, beni öldürür.” “Başlatma ağandan kimmiş senin ağan?” “Yasir ağam” Dışardan kükrer gibi bir ses geldi. Bu ses Yasir’ in sesiydi. Ailesine nazaran Yasir daha iyi biri gibi gelmişti gözüme. Yanımda olduğunda sanki kimse bana zarar veremezmiş gibi. Güçlü karakteri beni hoşnut ediyordu. “Şermin, ben sana bu kızla kimse konuşmayacak demedim mi?” “Kusura bakma Ağam bir daha olmaz.” Şermin, koşar adımlarla çıkmıştı. Kapıya doğru yaklaştım. Kapının aralık olduğu kısımdan sadece akşam üzere olduğunu havanın kararmaya yakın olmasından anladım. İyice korkmuştum. Yasir, kapının önünde duruyordu ve kolunu çıkamazsın anlamında kapatmıştı. Ben dışarıya bakınmak için kafamı kapıya uzattım ve kafamı içeriye doğru itti. Geriye sendeledim. “Yasir, akşam oluyor ve ben burda tek başıma korkarım. Hem apaçık giyinmişim üşürüm. Lütfen çıkar beni burdan.” “Merak etme ben yanında kalıcam. Sana kardeşimin dolabından kıyafet getiririm.” Gerçekten rezillik. Skandal bile diyebilirim. Kardeşi Miray’ dı. Kocamı benden alan kişiydi. Ben şimdi onun kıyafetlerine mi muhtacım. Sinirden ağlamaya başladım. Kocam beni sormuyordu. Demek sevmiyordu. Yasir, yolda gelirken babasıyla konuşuyordu ve kulak misafiri olmuştum. Babasına beni kaçırmaları Mustafa’ nın umrunda olmadığından bahsediyordu. Derinden yaralamıştı. Ol orta kalakalmıştım.. Yasir, dışarı çıktı ve beni karalığın içindeki loş ışıkla yine baş başa bıraktı. Uzun bir süre sonra bir adam açtı kapıyı. Bir çekyat getirmişti içeriye. Tek kelime bile etmeden gitti. Aradan on beş dakika sonra Yasir geldi. Elinde kıyafetler vardı. Yine entel dantel şeylerdi. Kardeşi de kendi gibi ruh hastası olmalıydı. İnsan neden rahat pijamalar varken saten şort takım giyer ki hiç anlamıyorum. “Yok muydu o orospu kardeşinin düzgün pijaması.” Bir anda saçıma yapıştı eli. Sinirlenmişti orospu dememe. Ama öyleydi. Kocamı elimden almıştı sonuçta. Kocam da gitmeye meyil vermiş ama olsun ikisi de kabahatli. Saçımı o kadar çok çekiyordu ki bütün teller eline gelecek diye korktum. “Bırakır mısın saçımı?” “Ağzından çıkanı kulağın duysun. Benim kardeşim senin o piç kocanın elinde esir.” Kimi kandırıyorsunuz ya. Kendilerini böyle avutmuşlar demek ki. Ben otel odalarında çıkardıkları sesi dinlediğimde hiç esir gibi değildi. Bunları Yasir’ e söylesem beni keserdi herhalde. “Doğru diyorsun kocam tam bir piç.” Yasir gülmeye başlamıştı. Şaşkınlıkla izledim. Bir adama gülmek bu kadar yakışırken neden hep somurtmayı seçer ki? Anlam verememiştim. Yanağındaki gamzeyi ilk kez görmüştüm. “Sana ayar oluyorum ama bir o kadar da etkileniyorum.” Ne demişti o? Ben yanlış duymalıydım. Etkileniyorum dedi evet evet etkileniyorum dedi. Tüylerim diken diken olmuştu. Sanki ondan hoşlanmaya başlamıştım ama bunu belli etmemeliydim. Bu sefer ilk adımı ben atmak istedim. Dudağına yapıştım. Ayağımı diz kapağının arkasına sürtmeye başladım. Yırtmacım daha da yukarı gitti. Kilodum gözüküyordu ama umursamadım hatta daha da fazla gözükse benim için sıkıntı olmazdı. Elini belime doladım. Dudaklarımı hiç çekmiyordum. Alt dudağının lezzeti muazzamdı. Dilimi diline değdirdim. Sıcaktı ve kıvraktı. Hızlıca kemerini söktüm siyah kot pantolonundan. Elimi içeriye daldırdım. Sesi çıkmıyordu. Kıvama gelmişti. Organına dokundum. Oldukça sert ve genişti. İleri geri hareketlerde bulundum. O da kilodumu aşağıya indirdi. Burnunu bacağıma değdirip nefes alış verişini hissettiriyordu. Artık duramazdık ikimizde. En can alıcı noktalardaydık. Derken kapı açıldı ve babası karşımızdaydı. “Ne oluyor burada Yasir.” Çok öfkeliydi. Sesi baya bir gür çıkmıştı. Endişelendim. Beni öldürücekti kesin. Yasir’ e ne yapardı acaba? “Baba..” “Sus ve düş önüme. Senin bu orospuyla ne işin olur?” Bana orospu demişti. Ben Miray için söylediğimde bir başka kadıma söylenmesi kolay gelmişti. Üzüldüm. Gerçekten orospu muydum? Ağladım. Gökyüzüne bakıp rahatlamayı çok isterdim. Kapalı kalmıştım burada. Bağıra bağıra ağladım. Etrafı dağıtmak istedim fakat dağıtacak eşya bile yoktu. Kendime vurmaya başladım. ‘Benim burada ne işim var?’ diye bağıra bağıra ağladım. Yorulmuştum. Kapı açıldı. Gelen Yasir’ di. Çekyat ta kıvrılmıştım. Yasir’ i görünce ona arkamı döndüm. Ruh halim kimseyi görmek istemiyordu. İlk kez onu görünce mutlu olmadım. “Hadi ama naz yapma ve kalk.” “Benim gibi orospuya takılma sen.” “Sen benim orospumsun.” “Asıl orospular sizsiniz. Hayatımı çaldınız elimden. Beni buraya tıkadınız. Sizin soyunuz da var kahpelik..” Konuşmam bitmemişti ama tokatı yemiştim yüzüme. Sustum. Tek kelime dahi etmedim. Yatıp uyumak istedim. Çekyatın diğer ucuna oturmuştu. İçimden babası ona o kadar bağırdığında tepki vermedi benim azıcık tepkimde devamlı suratıma tokat atıyordu. “Ben sana izin vermeden konuşmayacaksın. Bak bu son uyarım. Bir daha uyarmam.” Söyledikleri umrumda olmamıştı. Çekyatı açtı ve çift kişilik yatak kadar alan oluştu. Ben ona arkamı döndüm ve dizlerimi kendime doğru çekerek yatıyordum. Bir elim tokat attığı yüzümdeydi. Gözlerim kapalıydı ama uyumuyordum. Yasir yamacıma yanaştı. Dizlerimin içine kendi dizlerini koydu. Saçımı toparlayıp yüzünü yasladı. Nefes alış verişini duyuyordum. Elini belime koydu. Derince nefes aldı. Üzgündüm ama ilk kez böyle davranışlarla karşı karşıyaydım. Hoşuma gitmiyor değildi. Huzur doluydum yine. Eli karnıma doğru kaydı. Biraz zaman geçince eli göğsüme geldi. Hafif sıktı ve bıraktı. Hiç tepki vermedim. Çok yorgundum zaten. Sıcaklığı bana değiyordu. Üşümüyordum bu yüzden. Zaman ilerlerken onun sıcaklığında mayışıp uyuya kalmışım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD