Artık Yasir’ i görmekten korkuyordum. Nasıl böyle bir oyuna gelirim diye kendimi paraladım saatlerce. Uykum gelmişti ama çok tedirgin olduğum için gözlerimi kapatamıyordum. Gece mi gündüz mü diye ayırt edemediğim için Van’ a ne zaman yolculuk edeceğimizi kestiremiyordum. Yarın demişti. Ben nerden anlayacam yarın olduğunu?
“Gitmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum güzellik.”
Of kahretsin istemsizce sesli düşünmüştüm ve beni duymuştu. Ne zaman gelmişti ki bu?
“Meraklı değilim gitmek istemiyorum. Ayrıca inanıyorum Mustafa gelip beni kurtaracak.”
Sesli bir kahkaha atmıştı ve ardından telefonunu çıkartıp bana bir şey izletmek istedi. Siyah beyaz bir videoydu. Başta anlayamadım kamera kaydı olduğunu taa ki Mustafa’ yı görene kadar.
“Alçak herif!”
Yedirememiştim gururuma. Ben onun beni kurtarmasını beklerken o sağda solda fingirdeşmenin peşindeydi. Azıcık hatırım yok muydu onda. Demek yokmuş. Sinirlendim. Ben me yapacaktım? Kaçsam nereye gidecektim. Mustafa’nın karşısına çıksam ona bir tokat atıp daha da evinde kalmayacaktım. Sokakta mı yatacaktım, Kadın sığınma evine mi gidecektim?
“Ne oldu küçük hanım? Pek bi sinirlendin sanki (?)”
Dalga geçiyordu resmen benimle. Ya bu adamı kendime aşık edecektim ya da kaçıp sokaklarda sürünecektim.
“Benim duş almam gerek. Pis kokuyorum ve kıyafetler üzerime yapıştı.”
Ne de olsa deriydi. Yapışıp kalmıştı üzerime. Duş almam lazımdı hemde hemen.
“Seni banyoya götüreceğim ama bir şartım var.”
“Banyo için şart mı olurmuş. Nedir peki?”
“Oradan kaçma olasılığın yüksek ve sen bana lazımsın. Bu yüzden ben de seninle olucam. Söz bakmam.”
Mecburdum onaylamaya bu şekil kendimi iğrenmiştim. Bir gün değil bir saat dahi duramazdım. Başımı mahkumlar gibi yere eğip onayladığımı hissettirdim. Anında koluma yapışıp beni sürüklemeye başladı.
“Lanet olsun, canımı yakıyorsun.”
Bir karanlık odadan çıkıp loş ışıklı banyoya götürdü küvet vardı sadece ve etrafında hiçbir koruma yoktu. Ben burda banyo edemem görürdü. Karşıma geçti. Bir sandalyeye oturdu ve elimle başlayabilirsin anlamında beden dili kullandı. Utandım ama umursamadım zaten hayat benim için bitmiş gibiydi. Takmadım hiçbir şeyi kafama. O yokmuş gibi davrandım. Önce saçımdaki topuzu açtım. Sonra elbisemdeki fermuar detayını açıp soyunmaya başladım. İç çamaşırlarımı çıkarırken arkamı dönmek istedim. Bana bakmıyor gibiydi ama ona gizlice baktığımda gözlerinin üzerimde olduğunu gördüm.
“Hey! Söz vermiştin bakmayacağına.”
“Bakmazsam senin kaçıp kaçmadığını nasıl anlayacam? İşini çabuk hallet hazırlanıp çıkacağız.”
Doğru demişti. İyi ki Mustafa’ya kur yapacağım zaman vücut temizliğimi yapmıştım. Ter döktüm tabi soyunurken ama sonrasında alışmış bir şekilde devam ettim. İç çamaşırlarıma gitti ellerim ve mor dantelli sütyenimi çıkarttım. Göğüslerim sanki özgürlük bayraklarını asmış gibi rahatladılar. Sütyenin demiri iz yapmıştı ve okşamaya başladım. Yasir’ in alt dudağını ısırdığını fark edebiliyordum. Kiloduma geldi sıra. Tülden oluştuğu için bacaklarımdan süzülerek indi. Çırılçıplaktım. Saçlarımla göğüslerimi kapatmaya çalışsam da beceremiyordum. Yasir’ e baktım. Bakışları sertleşmiş, elini sıkıca yumruk yapmıştı. Onun bu vahşi hali beni az buçuk azdırmıştı. Suyun altına girdim. Derin bir oh çektim. Kendimi salmıştım. Su tenime her değdiğinde bir rahatlama geliyordu bana. Gözlerimi kapattım kendimi dinlemek istedim. Bir anda bir el yapıştı boğazıma ve hızlıca duvara çarptı beni. Duvarın soğukluğu titretmişti beni. Korktum hemde çok korktum. Beklemiyordum böyle bir tepki. Yüreğime indiriyordu. Bu adamın amacı neydi?
“Çok sexysin Züleyha.”
Onca korkunun içerisinde bu cümle hoşnut etmişti beni. Vücudumun onu etkilemesi bana başarı kazandırmış gibiydi. Dudaklarıma yapıştı. Dizini bacak arama sokup bastırıyordu. Azıcık daha yukarı kaldırsa ayaklarımı yerden kesecekti. Canım acımıştı ama bu bana zevk veriyordu. Boğazımdaki eli yavaşça aşağıya indirdi. Göğüs uçlarımın etrafında parmağıyla halka çiziyordu. Off nasılda kudurtmayı biliyordu ama. Eriyip gidiyordum sanki. O an benim içime girse gıkımı çıkarmazdım. Tişörtünü çıkarmıştı ama pantolonu ondaydı ve suyun altında sırılsıklam olmuştu. Göğsünden aşağıya inen her bir damlanın onu daha sexy gösteriyordu gözüme. Memelerimi avuçladı ve dudakları dudağımdaydı. İçime girsin istedim. Vücudunun sıcaklığını vajinamda hissetmek, o an tek dileğim olabilirdi. Yapmadı. Azgın boğa gibi burnundan soluyup mememi şiddetli bir şekilde sıktı.
“Canımı yakıyorsun yapma!”
“Çabuk duşunu al ve kenara attığım kıyafetleri giy bir an önce.”
Bağırmamla elini çekmesi bir oldu. Azdırıp bırakmıştı. Eşşek herif. En nefret ettiğim şeydi. Mustafa’ da çok yapardı ve uyuz olurdum. Ben duşumu alırken gözlerinin bedenimde gezdiğini hissediyordum. Hızlı davrandım. Havluyla kurulandım ve giyinmek için kıyafetlere uzandım. Aman tanrım bu ne iğrenç kıyafetler. Ben saten giymem ki. Bu ne yatağa mı girecektim yoksa şehirlerarası seyahat mi edecektim?
“Bunları giymem ben.”
“Sana ‘giymek istiyor musun?’ diye sorarsam söylersin. Şimdi çabuk giy ve önüme düş.”
Sinirli olduğunu gözlerinden okuduğum yetmiyormuş gibi kulaklarımla da işittim. Kırmızı saten askılı elbise, yırtmacından neredeyse vajinam gözükecekti. Sütyen bile getirmemiş meme uçlarım belli oluyordu. Saten bir kilot. Bu kilot popomda durmuyordu. Ayakkabı olarak da siyah bilekten bağlamalı kısa topuk.
“Bunları sen mi aldın?”
“Evet beğenemedin mi?”
“Beğenemedim. Başka kıyafet getir böyle dışarı çıkamam ben.”
“Benden başkası görmeyecek seni. Ayrıca ben konuş demeden ağzını açmayacaksın.”
“Nedenmiş?”
Eliyle ağzımı kapattı. Sıcak elleri soğuk tenime huzur vermişti. Kıyafetlerle zar zor ilerliyordum. Bir kaç kez ayağım burkuldu. Buna bile sinirli ifadelerle bakmasına anlam veremiyordum. Sanki bilerek yapmışım gibi tepkiler veriyor. Gıcık şey. Bir helikopter pistine çıktık. Bu helikopterle gitmeyecektik herhalde değil mi? Bu kadar zengin olamazsın. Ağzım açık bir şekilde etrafa bakıyordum. Yasir ise gayet sıradan bir şey yaşıyormuşuz gibi her zamanki donuk ifadesini takınıyordu. Bu görüntüyü fotoğraflayıp sosyal medyada paylaşmayı çok isterdim. Hem Mustafa’ da görürdü. Hem belki kıskanırdı. Evet, ondan nefret ediyordum ama sevgim bitmemiş gibiydi. Aklıma geldi onca yaşadığımız anılar.
“Bu helikopter sizin mi? Siz zengin misiniz? Benim telefonum nerede? Ben acıktım ne zaman yiyeceğiz?”
“Sana konuş dediğimi hatırlamıyorum.”
“Ben kukla mıyım? Sus diyimce susucam konuş deyimce konuşucam!”
Sinirlenmiştim. Karşısında bir insan olduğunu insandan ziyade bir kadın olduğunu bilmeliydi. Kaba ve soğuk yapmamalıydı. Ben bunları düşünürken o eline aldığı siyah ipe benzer şeyi hızlı hareket edip ağzıma götürdü ve beni susturmuştu. Anlaşılan gidene kadar açmayacaktı. Haketmiştim sanki ama susturamıyorum kendimi ne yapayım? Helikoptere binmiştik. Korkuyordum ve bir o kadar da heyecanlıydım. Aman tanrım elbisenin yırtmacı oturduğumdan ötürü yukarı çıkmıştı. Saten kilodum gözüküyordu. Düzeltmek için ayağa kalktığımda beni hızlıca oturttu.
“Ne yapıyorsun sen deli? Helikopterde olduğunu unuttum galiba. Dengeyi sarsıyorsun ve hepimizi aşağıya atacaksın.”
Ağzım kapalıydı sadece gözlerimle kilodumu işaret ettim. Ve bacaklarımı birbirinden uzaklaştırdı. Şimdi daha ney gözüküyordu kilodum. Elimle kapatmaya çalışsam da ellerimi kavrayıp tüm gücüyle sıkıyordu. Off çok sexy hareketler bunlar. Yolculuk bitene kadar öyle kaldık. Çok muazzamdı.