Buket
Yoğun antibiyotik kullanımı sonrası 15 gün sonra bir tahlil daha verdikten sonra sonuçlar iyi çıkarsa ameliyatımı yapacaktı nihayet doktorum.
Bu haber hem sevindirmiş hem de endişelendirmişti. Berkay ise işin dozunu iyice kaçırmıştı.
Babama anlatmaya çalıştım ama yine ve yine beni dinlemedi. Bu gün hastaneye de benimle gelmiş ve eve bırakıyordu.
Arabadan indiğimde eve girerken peşimsıra içeri girmek istedi. Tabi engelledim ama engelleyebildiğim tek şey bahçe kapısından içeri girmesi olmuştu.
Birden anlamadığım bir şekilde belime sarılıp bir eli ile başımı sabit tutup kendine çekti. Diğer eli nerede ise kalçama dek inip kendine dayayarak konuştu
" Peki, öyle olsun şimdilik gidiyorum " kendimi çekmeye çalıştım, göğsünden itmeye ama yine başaramadım.
" Çırpınmayı kes, gözüm üstünde! sakın bana bir saygısızlık yapma " dudaklarını başıma bastırdı.
Sonra ise bana dönüp aynı tehditkar bakışla yüzümde dolandı bakışı
" Sana bana karışamayacağını söyledim, ben sana bir söz vermedim! Sen kendi davranışlarına bak "
Üstümde zerre etki bırakmadığına emin olduğu tehditkar bakışları ile bir müddet daha bana bakıp sonra bakışını başka bir noktaya odaklayıp vücudumu zorla kendine çekip öptü!
O an ölmek istedim, kendimi kurtarmak, o iğrenç viski tadını ağzımdan çekip atmak... Bu saatte içki mi içmiş?
Sonra ise aniden beni bırakıp gülerek çekildi
" İşte şimdi aldım rövanşı"
Neden bahsediyor, nereye bakıyor bu?
Bakışlarımı arkama çevirdiğimde arabasından inmiş, olduğu yerde dikilip kalmış bize bakan Volkan'ı gördüm.
Ellerini yumruk yapmıştı... Gözünü Berkay'dan bir saniye bile ayırmadığını da o an fark ettim.
Onu öyle görmek beni neden mutlu etti? Şimdi ne hissettiğimi anladın mı gerçekten Volkan?
Yapmamalıydım ama yaptım, önüme saçımı savurarak dönüp Berkay'ın elinden tutup eve doğru sürükledim.
İlk etapta şaşırsa da " Bak sen! Sevdim bunu" diyerek eşlik etti.
Dönüp bakmadım ama emindim hâlâ orada olduğundan. Bir an kapının açıldığında paneldeki yansımadan gördüm. Yanılmamıştım , oradaydı.
Berkay'ı içeri alıp sırtımı kapanan kapıya dayayıp derin derin nefes aldım
" Sen o piçi kıskandırmak için beni mi kullandın?" Sorguluyordu tam burnumun dibine dek dikilerek
" Evet, tıpkı babanın ve senin aileme yakın olmak için beni kullanmanız gibi " dediğimde yüzünde sinsi bir gülüş oluştu
Ellerini başımın iki yanına kattı ve gözlerini gözlerime dikti " O şerefsize ne yapmak istersen söylemen yeter, elimden geleni yaparım! göt herif bana nişanlını kapımdan al dedi, senle anlaşalım ama sen de bana yardım edeceksin"
" Ne yardımı?"
Bakışları yüzümde dolandı " Yarın gece bir davet var, eski kız arkadaşımın. Benimle geleceksin ve bana kör kütük aşık numarası yapacaksın. Ben de karşılığında bu gece burada kalacağım ve senin mute sevgilin evde kafayı yiyecek, nasıl teklif?"
Güzeldi! hem de baya güzel. " Anlaştık "
Volkan
Evin içinde yere atılmadık minder kalmadı, bardak çanak ne varsa elimden geçti. Sarıldı, o elleri kalçasındaydı! kalçasına dokundu.
Nefesim kesiliyordu, nefes nefese duvarın dibine düştüğümde kafamı duvara dayayıp elimle boynumu ovmaya başladım
" Nefes al Volkan , nefes al. ! Amına koduğumun kurşunu üstünden yağarken panik atak geçirmedin sen? hadi Volkan nefes al!"
Eve girdi, onunla eve girdi! eli kalçasındaydı. Öptü onu! Nasıl öper, nasıl?
Gözlerim kararıyordu. Güçlükle kalkıp pencereye gidip baktğımda arabasının halen Buket'in evinin önünde olduğunu görmemle kendimi Buket'in evinin önünde onun kapısını kıracak gibi çalıyorken buldum
Kapı açılmadı, daha da şiddetli çaldım, neden açmıyor kapıyı, müsait mi değil, ne yapıyor ki müsait değil?
Tam şiddetlenmişti ki yumruklarım açıldı. Açılmasa daha iyiydi. O sarı piç üstü çıplak boxerı ile açtı kapıyı!
O an o adamı öldürmedim, bu gerçek bir sabır örneği. Aslında o an herhangi bir şey yapmayı da bırakmıştım
Nefes almak, düşünmek gibi
" Bir şey mi istemiştiniz?"
" Telefon" dedim dümdüz çıkan sesimle.
Sakin ol Volkan, sakin ol! Dokundu mu? ona mı dokundu, gözüm kapıyı tutan eline gitti. Tek hamlede kırmak istedim
Bu ellerle mi dokundu!
Nefes al Volkan! Bu nasıl bir acı lan böyle?
" Anlamadım ne telefonu?"
Sırıtıyor, piç karşımda sırıtıyor, tam yüzüne şarjör boşaltmalık tipini siktiğimin piçi sırıtıyor
" Kızımın telefonu Buket'in çantasında kalmış"
Ben miydim bu aklı selim konuşan, beynim dürtülerimden bağımsız hareket ediyordu. İyi de ediyordu zira dürtülerim birazdan bu sarı piçin vücudunda kırılmadık kemik bırakmayacak
" Acelesi yoksa sonra halletsek bro ya, hatun şimdi müsait değil "
Dondun kaldım, ne ima ediyor o? Ne demek o? " Beklerim" dedim
Gülerek eliyle yüzünü ovdu " yok öyle değil kardeşim, bak biz şuan müsait değiliz. Anla işte kız beni bekliyor yukarıda. Akşama yollarım sana telefonu "
" Akşama!" diye vurguladım
" Ancak biter işim ,o da senin güzel hatrın için yoksa daha çok beklerdin" deyip tam kapıyı kapatırken elim ile kapıyı tuttum.
Bakışlarım piçin üstündeydi, artık sabredecek noktada değildim.
İma ettiği şey açıktı, anlamıştım! dokunamaz, izin vermem, öldürürüm onu! dokundurtmam!
Dönülmez bir eşiğe adın atmak üzereydim ki onun sesini duydum. Kızımın!
Çaresizlik, onun önünde hiç bir halt yapamamam, bir adamın acizliği!!! Eli ile kapıdaki elimi itip "Ben işimiz bitsin sana yollarım telefonunu" deyip kapattı kapıyı yüzüme.
Dönüp baktığımda kızım Mete amcasının bahçesine gitmişti, sanırım bebekle oynamak için izin istemişti az önce.
Ben ise eve geçtim. Kendimi koltuğa bıraktım. Şuan bir cesetten daha cesettim.
Koltuğa uzandım, hiç bir şey düşünmeden salt acı hissettiğim ender anlar oldu, karımın ölümü gibi. Şuanda da hissettiğim yaşadığım oydu.
Gözlerim karardı, sonrası yok!
Kendime kapının çalan sesi ile geldim. Dışarı baktığımda akşam olmuştu! hızla koşup kapıyı açtığımda Buket'i gördüm, elinde telefonla.
" Özür dilerim, bana geç söyledi yoksa hemen getirirdim"
Nasıl bu kadar hissiz bakabilir, yüzünde en ufak mahçubiyet olmadan nasıl bakar?
Dinlemedim, kolundan tutup içeri çektim. Şaşırmıştı, sırtını kapıya dayadım. Başının iki tarafına dayadığım elim ile gövdesini hapsettim
" Bana o piçin evinde olmadığını söyle!"
Şaşkındı, kafasını hayır anlamında salladı. Bu hareketi ile kendimi ona dayadım. vücuduna tamamen dayayıp elimle başını boynunu sıkarak yukarı kaldırdım
" Sakın Buket! sakın bir daha sakın! o adamı yakınında görürsem... sakın Buket " gözlerim kararmıştı
Gözüm sürekli dudağına kayıyordu. Öpmesine izin verdin mi? yaptın mı bunu?
" Volkan, lütfen bırak"
Bırakmak, şaka mı?
Nefesim kontrolden çıkmıştı, göğüs kafesim, kalbim. İrademse onu gördüğüm an uçup gitmişti
Dişlerimi öyle bir sıkmıştım ki ağzıma kan tadı doldu. Muhtemelen bir yerimi ısırdım.
Belinden tutup kendime çektim, tamamen dayayıp ellerimi o piçin sıktığı kalçasına götürdüm.
" Sakın Buket! o piçi birdaha sana dokunurken görmeyeceğim sakın! şakam yok sakın !"
Buket
Vücudu sinirden kasılıyor, kendini kaybediyordu. Elleri kalçamda belimde dolanırken beni kendine çekip sertliğine dayıyordu.
Çenesini öyle sıkıyordu ki dişlerinin sesini duyuyordum. Yüzü kap katı, gözlerinde korkunç bir karanlık vardı
Kıskanmıştı, ama neden bu kadar çok kıskandı?
Sadece elinden tutup eve götürdüm! Bu sahne mi bu hale getirdi onu? sokakta ayak üstü birkaç dakika...
Saçımı okşadı, " Banyo yapmışsın" dedi sinirle başımın dibinde kapıya yumruk geçirerek.
Evet yaptım, neye bu kadar kızıyor, banyo yaptım diye mi? İnsan bunun için kızar mı?
" Ben gitsem iyi olacak" deyip arkamı dönüp kapıyı açmak istediğimde bu sefer elleri belime sarılıp kendine çekti.
Sırtım göğsüne yapıştığında kalbinin şiddetli atışını tenimde hissediyordum. Elleri ile sımsıkı sarıldı belime.
Nefes nefese kulağıma dudaklarını bastırarak konuştu " Şimdi eve gideceksin, o şerefsizi 5 dakika içinde evden yollayacaksın, eğer yollamazsan o eve gelir, kapıyı kırar, içeri girer , o piçi öldürene dek ezerim"
Sesindeki tehditkarlık, ciddiyet, kontrolünü kaybetmiş hali söylediklerinin asla kuru bir tehdit olmadığının kanıtıydı!
" Tamam, tamam yapacağım bırak!"
Ondan uzaklaşmam gerekti, aksi taktirde kendime verdiğim tüm sözler uçup gidecekti.
İstediğini söylememe rağmen bırakmadı. Kolları gövdemi daha da sıkı sardı
" Dokunamaz sana ! sakın Buket! sakın... " Başını saçlarımın arasına gömmüştü.
Sıcak ve sık nefesi saçlarımı uçuşturuyordu!
" Tamam dedim, tamam sakin ol"
Ne dese tamam diyecektim çünkü ilk defa Volkan bu kadar kendini kaybediyordu.
Elleri yavaş yavaş gevşedi, beni kendine döndürdü. Gözleri aynı karanlık arzu dolu bakışla adeta beni kendine esir ediyordu.
" Seni affetmem imkansız, onun gitmesi bir şeyi değiştirmeyecek. Bizi defalarca bitirdin, kalbimi o kadar kırdın ki seni affetmeyeceğim"
Dediğimde yüzümde dolanan gözleri gözlerime geldi, beni kollarının arasına alıp çenemden başımı kaldırıp alnımı sıcacık dudakları ile defalarca öptü.
Kokumu içine çekerek " Affetme" dedi sesinde acı çeken bir ton vardı. Daha kısık daha derin çıktı tekrar sesi " Affetme"