Yaralı Kelebeğim

1487 Words
Volkan Hayalete ve Mete'ye ulaşamamızın ardında ciddi anlamda ne yapacağımızı bilemeden toplanmaya başlarken aniden gelen bir mesaj ile hayaletin Mete'yi göreve gönderdiğini haber almıştık. Bir parça içim rahat etse de ikisine de ulaşamadığımız bu süreç, hâlâ Mete ile görüşmemiş olmamız içimde derin bir huzursuzluk yaratıyordu. Diğer taraftan elbette iyi şeyler de oldu. Bu gün taburcu olacak Buket. Tam 5 gün geçti. Doktor son pansumanını yaptı, 10 gün sonra dikişleri alacağını söyledi. Üstümden kocaman bir dağ kalkmıştı. Onu birdaha görmeme ihtimali... Ben bu acıya zamanında nasıl dayanmışım? Tanrım tekrar yaşatma diye içimden dualar ede ede sabahladım. Bende gecem gündüzüm karışmışken o hâlâ benimle konuşmuyordu. Sadece benimle de değil, babası ve annesi ile de konuşmadı. Kendimi anne ve babası ile aynı seviyede bir mesafede bulmaya ayrı, etrafında dolanmama rağmen görmeyip duymayışına ayrı ayar oluyordum. Herkesle iyi, herkesle konuşuyor. Bir bana gelince tiripli hanımefendi! Buğlem geçmiş olsuna geldiğinde onunla sarılıp sohbet etti, Nazlı ile, Cenk'le ama benimle konuşmadı. Yoğun bakım da dahil 5 gün oldu, hastanedeyim yanında. Bir gün olsun ayrılmadım. Karargahta olmadığım her an yanındaydım. Beni görmek istemediği için koridorlarda sabahladım. İnsan bir insafa gelir vicdansızın kızı !!! ama geldi mi ? tabi ki, hayır. Hata yapan Volkan ya topluca sıçın ağzına ,bırakmayın aman! Çalışanlar ameliyat sonrası kişisel eşyaları teslim edilirken verilen milyonluk yüzüğünü babası geldiğinde göğsüne çarparak verdim. Yüzükte bile kanı vardı! Ayrılmak istediğini söylediği için aklı sıra saldırmıştı allahın müptezeli! Göğsüne çarptığım yüzükle dona kaldı bir müddet. Gözüme baktı uzun uzun ama ses çıkartamadı. Babasına yüzyılın postasını koyup kızından posta yemek de benim kaderim. Hastaneden taburcu olduktan sonra eve gelirken benim arabama binmek istemedi ama zorladım tabi. Bana kırgınlığı geçmiyor... Bakmıyor yüzüme amına koyayım. O kadar yol gittik insan bir döner bakar, yok!... Tamam haklı mı , sonuna dek haklı. Cenk'ler ile gitmek istemişti eve. Baya da bozuldu ben izin vermeyince. Ona hiç kıyamıyorum,bir yandan onu asla üzmek istemiyordum ama bir yandan da kimseye emanet edemiyorum. Gözümün önünde olmalı. Eve geldiğimizde zar zor yürüdüğü halde benden yardım istemedi, hatta elimi itti. Ya sabır çekmekten ermek üzereyken kucağıma alıp götürdüm eve. Yatağına yatırdığımda hemen yan döndü, başını pencereden dışarıya çevirdi. Çevir tabi çevir, olur da göz göze gelirsin de taşa dönersin! Lanetliyiz ya! Dışarıda yağmur yağıyordu. Yağmuru çok sevdiğini hatırladım. Üstünü örttüm, pencereyi açtım. Etrafında kul köle pervane olmaya razıyım, yeter ki bir baksın bana önceki gibi, gülsün... Yağmur şiddetlenmiş tenteye vuran sesler kulakta o doğanın ritmini bırakır olmuştu.Ben de yağmuru çok severim ama Buket'te gözlemlediğim bir diğer şey ise üşümeyi de seviyordu. Herkesin kıymetlisi olmuştu, herkes üstüne titriyordu. Belki de daha önce hiç görmediği ilgi, sevgi karşısında bocalıyor, mahçup oluyordu. Sık sık nasıl davranacağını bilemeden şımarmalarına şahit oldum. Süsü sağolsun öyle güzel yemekler yapmıştı ki, kısa sürede kendini toplasın diye, Nazlı en sevdiği keki, sızlayan mı zırlayan mı? Her ne haltsa işte... Uykusu vardı ama direniyordu. Yağmuru izlemek istiyordu farkındayım. Kahvesi ile kekini bitirdikten sonra yanından tepsiyi alıp götürdüm. Gittiğimi sandı herhalde, odaya tekrar dönünce gözü parladı. Hem naz yapıyor " Git ihtiyacım yok sana " diyor hem de gideceğim diye korkuyordu. Yanına uzandım, beline sarıldım. Başının sağ tarafında bandaj vardı. Elimden geldikçe dikkat ederek saçlarını okşadım. Halen saç diplerinde tentirdiyot kan izleri vardı. Saçından gelen o güzelim kokusu , teninin koklamaya doyamadığım mistik kokusu ilaç kokusu ve tentirdiyot kokusu ile yer değiştirmişti. Kollarıma sarınca fark ettim daha da zayıflamıştı. Bir elimle bedenini sımsıkı sararken diğer elim karnında benden kaçmaya çalışmasını engelliyordum kendime çekerek. Kesinlikle cinsel bir yaklaşımla değil, çok özledim o ayrı.. ama şuan sadece benim varlığımı hissetsin istiyordum. Başını öptüm defalarca. Saçının tellerini ellerimin içine alıp öptüm tek tek öptüm. Suskundu, küskün! Ameliyat bölgesindeki saçlarını kazımışlardı. Pansuman vardı şimdilik, kapatıyordu ama ona da takacaktı kafasını biliyorum. Başımı boynuna gömdüm. " Duş almak istiyorum" dediğinde " Bu gün olmaz güzelim, yarın alsan" Dinlemedi, elbette. Dikti yine fındık burnunu, tekrarladı " Duş almak istiyorum " Derin bir nefes alıp verdim. Son günlerde canımı okudu. Her şeye eyvallah! Sabır diledim, bol bol sabır, tekrar ve tekrar! Diğer bir açıdan bakarsak günler sonra benden ilk defa bir şey istedi. Cenk'e mesaj attım - duş almak istiyor napayım? Sorsana Nazlı'ya ? - Cevap geldi -küvette yanında ol, pansuman noktasına su gelmesin,dikişlere vs. - yazmış. "Ben küveti doldurup geliyorum" dedim cevap vermedi. Ah be güzelim bir bak yüzüme ne olur? Köpek gibi pişmanım bak artık ! Suyu açıp dolmasını beklerken yanına geldim, tekrar sarılıp başımı gömdüm saçlarının arasına. " Öleceğimi sandım" dedi sesi titreyerek Nazlı kelebeğim titriyordu. Yavaşça bana döndüğünde göz göze geldik " Çok korktum " Defalarca yaşadı bunu. Hem lisede hem o manyağın saldırısında hem de şimdi ... Gerçekten korkuyordu hemde çok korkuyordu. Yanında olmama rağmen korkuyordu. Ona güven hissini verememiştim belli ki! Benimleyken bile bu kadar korkması benim ayıbımdı! Ne zaman sinirlensem kendini sakınmasından fark etmiştim darbe almaktan korktuğunu. O zamanlar üstüne yürüyünce korkarak eli ile başını saklardı. Kaç defa şiddet görmüştü kim bilir, üstelik bu kadar güçlü bir ailenin kızıyken! Korunmamış,gözlenmemiş ,önemsenmemişti. Elimle yüzünü okşadım Alnımı alnına dayadım " Yanındayım seni asla bırakmam" " Bıraktın" dedi kendini benden uzaklaştırarak. Kalbime bin hançer saplandı o ses tonu ile... kollarımın arasından uzaklaşınca üşüdüm, ıssızlaştım. Devam etti ikimizi de kanırtmaya! " O kadına dokundun mu Volkan?" Kahretsin yapma, şimdi olmaz güzelim. " Sonra konuşacağız" " Dokundun mu? O gece elinden tutup eve götürdüğünde, ya da ondan sonra herhangi bir zaman diliminde ? Bebek muhabbeti olacak kadar... " sustu. Bir umut soruyordu "Hayır olmadı bir şey" dememi bekleyerek. "Seda'nın kendi hayal dünyası" desem inanacak gibi bakıyordu. Lanet olsun ki evet... evetti bu sorunun cevabı. Yaptım. Kahretsin ki yaptım. Kıskançlık gözümü kör etmişti ,yaptım. Üstelik hiç istemeden, içim akmadan, kalbim çarpmadan! Sessizliğimle cevap buldu , acı dolu gülümsedi. Sırtını döndü tekrar. " Sensizliğe alışmaya çalışıyordum, başkası ile nişanlıydın , seni düşünemezdim" " Aferin sana! duymak istemiyorum" " Ben seni onunla aldatmadım Buket ama onu seninle aldattım" anlamamıştı dönüp yüzüme baktı " Ona her dokunuşumda sadece sen vardın aklımda, her defasında. Senden sonra hep ona gittim ben! Birisi birisine ihanet etti ise... " " Ona mı üzülmeliyim?" deyip kaşlarını çattı. " Tamam bende başka bir erkeğin kolunda seni hayal ederek sevişirken asıl ihanete uğrayanın o adam olduğunu söylersem sorun olmaz " " Ayrıydık!" dedim öfkemi bastırmaya çalışıp az önce duyduklarımı sindirmeye çalışırken " Doğru, zaten sen benim sana olan aşkıma ihanet ettin, mesele bu!" Gözlerime az önceki sözlerinin ağırlığı ile bakış atınca beynimden vurulmuşa döndüm yemin ederim. Cümle alem beni sikti sanki! Ben işkence görmüş adamım bana böyle bir acıyı işkencede bile yaşatamadılar Banyodan gelen ses değişmişti, belli ki küvet dolmak üzereydi. Kucağıma aldım " Ne desen ne yapsan haklısın güzelim. Ne yaparsan yap Buket, nasıl bir ceza kesersen kes bana, sana yemin ediyorum ses etmem ama yanında olmama izin ver. Seni bırakamam güzelim. O hatayı bir kere yaptım bir daha yapmam! " Alnını öptüm tekrar. "Hadi sana güzel bir duş aldırırım " İtiraz edecekti, hemen o güzel gözleri irileşti, bal dudakları büzüldü ama ettirmedim. Kucağımda banyoya götürüp soydum.Her çıkarttığım kıyafeti ile vücudundaki bir morlukla karşı karşıya gelip kendi kendimi sinirden tokatlamak istedim. Canı acımasın diye özenle yıkadım, bandajını koruyarak saçını da istediği gibi yıkadım. Tüm vücudunu. O aşık olduğum güzel kokusu geri gelmişti. Yavaş yavaş, gülüşü, eski neşesi de gelecekti. Bana olan öfkesi de geçecekti eminim. Havluya sarıp yatağına götürdüm. Başına defalarca öpücük kondurup " Sana çorba getireceğim" deyip yanından ayrıldım. Seda'ya - konuşmamız gerek yarın- diye mesaj attım bir defa daha! Her şeyi batırmıştım, toparlamam lazımdı. Buket'ten vazgeçemezdim. herşeyimdi benim. Onu kaybetmenin eşiğinden döndüm hem de 2 defa! Başkasına gidecekti, bu acı beni kavururken hayatından endişe ettiğim saatler , günler ile onu kaybetmeyi kabullenemyeceğimi anlamıştım. Daha fazla uzatmadan Seda'ya durumu anlatmam gerekti. Bir an dediği geldi aklıma " Ben de başka bir erkekle birlikte olurken seni düşünsem.." cümlenin tamamını hafızamda hatırlamaya bile tahammülüm yoktu. Yukarı çıkıp çorbasının içirdim, ama gözleri öyle uyku doluydu ki, sarıldım. Uyuduk. Amacım uyurken sağ tarafına dönmesini engellemekti. Beline sarılıp uyurken uyku esnasında bandajının üstüne dönme korkusu olmuyordu. Daha doğrusu bahanem buydu. O güzel kokusu ile sevgilime sarılıp uyudum. Kendimi haftalar sonra ilk defa huzur ile uyurken buldum. Demek huzurlu uyumak böyle bir şeymiş. Gecenin saat 3 üne dek huzur içinde uyudu kollarımda. Sonra komodinin üstündeki telefonunun yandığını gördüm. Elime aldım, bildirime baktım. " Kana kan dişe diş" yazmış yabancı bir numara! Ne demek bu şimdi? Hemen babasının telefon numarasını alıp telefonuma kaydettim eve mutfağa inip aradım. Adamın sesi öyle bir tonda çıktı ki " Ben Volkan, bir ibne mesaj atmış Buket'e kana kan dişe diş yazmış" " Numarayı mesaj at, yanından ayrılma!" Demese ayrılacağım sanki! Çok uzatmadan sonralandırdım görüşmeyi ve numarayı mesaj attım. Pencereden etrafı kontrol edip kapıyı da kontrol edip yukarı çıktım. Normal şartlarda yarın evime gidecektim, ama artık hiç bir güç beni ondan ayıramaz. Yokluğumu fark etmiş hemen, kapıyı açıp girer girmez " Volkan!" Sesinde öyle masum, öyle küskün bir tını var ki öldürüyor beni. Yanına gidip beline daha da sıkı sarılarak başımı gömdüm boynuna bir yandan öpüp diğer yandan konuştum " Buradayım güzeller güzelim, buradayım sevgilim" " Gitmedin mi ?" " Gitmedim, gitmem!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD