Hak Ettiğin

1513 Words
Volkan Odamda oturmuş evrak işlerimi hallederken kapının çalması ile kendime geldim. Fazla kaptırmışım, gözlerimin sızladığını ekrandan çekince anlamıştım " Gir" İçeri Selim girdi. Selim benim timimdeki sıradan bir üsteğmen değildi, silah arkadaşımın kardeşi, amenetiydi. Bendeki yeri bambaşkaydı. Elimden geldikçe ona küçük kardeş muamelesi yapmamaya özen göstersem de aramızdaki hukuk hep engel oluyordu. Ailesine, gazi abisine sözüm vardı, gözüm üstünde olacaktı. Tekmil verip karşımda dikilirken yüzüne tüm yorgunluğum ile baktım. " Otur" Belli ki bir şey anlatacak, kendini zor tutuyor gülmemek için. Bir taraftan dosyaları inceleyip bir taraftan yumurtlamak için kıvranan Selim'e baktım. " Söyle ne söyleyeceksen" " Turgay aşık olmuş komtanım" Kaşımı kaldırıp bakışlarımı Selim'e diktim. Bunun nesi beni ilgilendirmeliydi. Turgay her 3 ayda bir aşık olurdu zaten. "Eee!" dedim. "Geçen gün gittiğimiz pavyondaki sarışın assoliste !" deyince kafama ne kadar cin varsa toplandı. "Sikicem sizin klasik Ankara subayı aşk hikayenizi piçler , nerde o göt ?" "Valla en son kızı bu bataktan çekip alacak evinin kadını falan yapacaktı " "Mal amına koduğumun piçi" Sinirle kalktım. Bir tane aklı başında subayım yoktu. Hepsinin götünü toplamaktan artık canım fena halde sıkılmıştı. Kızım Buğlem bile 10 yaşında olmasına rağmen daha az sorun çıkartıyordu bana. "Çağır gelsin ! " Buket Ellerime baktığımda buruştuklarını gördüm, zaman mefhumumu kaybetmiştim. Ne kadar süredir duştaydım, hiç bir fikrim yok! Tenimde, belimde, kollarımda... bileklerimde... Onun izlerini taşıyordum. Gözümü kapattığımda tekrar akşama gitmiştim, üstümde içime girerkenki yüz ifadesi... Neden bana bir mikroba bakar gibi baktığını anlamadığım o ifade... Benden bu kadar nefret ediyorsa neden birlikte oluyordu, nasıl dokunuyordu? Pek dokunduğu söylenemezdi aslında, sadece beni yatağa atıp bedenimi kullanıyordu, şehvet dışında en ufak bir duygu belirtisi olmadan. Bir gün beni sever miydi acaba? Dudaklarına bakmıştım, o ifadesizce yüzüme bakarken benim gözüm hep dudaklarındaydı. Bir gün beni öper miydi, yanağımdan öpmesine de razıydım! ' Benim için şişme bebekten farkın yok ' demişti sevişirken Daha ne kadar onurumu kıracaktı, dahası ben buna daha ne kadar sabredebilecektim. Oysa önceleri biliyordum başıma geleceği, Teklifini kabul ederken tek tek anlatmıştı, itiraz etmemiştim. Şimdi neden durup durup ağlıyordum ki! Ama yine de keşke... Bir parça sevseydi beni... Volkan Odada gözünü benden kaçırabildiği kadar kaçırdı. "Nasıl gidiyor Turgay?" " Sağolun komtanım.... şey, iyi komutanım" yüz ifademdeki derinliği fark edip devam etti tereddütle "Nasıl gidiyor derken... komtanım, anlayamadım?" " Şimdi ben sana anlatırım ama belanı sikmek zorunda kalırım, yüz göz oluruz Turgay! Seni öyle bir sikerim ki o ayran gönüllü kalbini gebe bırakırım" Yutkundu. Anlamıştı neden karşımda olduğunu. " Bana bak klasik Ankara subayı aşkınızı siktirmeyin bana ! Girip çıktığınız yerden girip çıkmasını bilin, her girdiğiniz yerde gözünüz kalmasın o gözünüzü sikerim, duydun mu beni?" "Emredersiniz komtanım" Tüm gücü ile bağırdı. Belli ki sinirlendi paşam. Gözlerini benden kaçırarak devam etti beklemeye. Acımadan kalbini sökmeye başladım çünkü gerçekleri yaşamak duyduklarından daha ağır olacaktı aklını başına almazsa! " Senin o gittiğin pavyona kaç arkadaşın gitti haberin var mı, kaç kişi hangi kadınlarla takıldı? Ben de gittim defalarca, sana takıldıklarımın adını vereyim mi, kaldırabilecek misin? " Gözleri doldu piçin, ciddi ciddi aşık olmuş salak. " Komutanım!" Susun der gibi bir tını ile söyledi. Derin bir nefes verdim, tam karşısına geçtim " Uzak dur oğlum! Yakma başını çok pişman olursun" " Emredersiniz komutanım!" Ben biliyorum bu ' EMREDERSİNİZ KOMTANIM' ı. Sikimin dikine gideceğim ben komutanım tonlaması bu nerde duysam bilirim, nereden mi? Kendimden! Yüzümü buruşturarak " Siktir git gözüm görmesin seni" diye bağırdım ama kime bağırıyorsun. Anlayacak mı sanki? Odayı terk etti terk etmesine de üstümdeki ağırlık kalkmadı. Akşam şu pavyona bir uğrayıp kadını da uyanmakta fayda var. Para tırtıklarım ayağına yakmasın gencecik subayın başını. Selim ile Hakan'ı da aldım yanıma gittik. Tam tahmin ettiğim gibi, muazzam bir aptal erkek tuzağı. Bize hemen bir masa ayarladılar. Etrafımıza bir sürü kız geldi, bir tanesi yanımıza oturdu. Bir an bizim çocuklara takıldı gözüm, ikisi de halinden memnun, Hakan benden müsade isteyip dansöze para sıkıştırmaya bile gitti... Bir süre sonra asık suratla yanımıza geldi tabi piç. " Noldu lan hısımını sikmiş gibi geldin?" diye sordu Selim " Orospu Türk lirasını beğenmedi, dolar sokanın yanına gitti " deyince masada kısa süreli bir kahkaha kopmuştu Başımı umutsuzca sallayıp " Nerede bizim Turgay'ınki " dedim Selim'e "Şu komutanım " deyip bana baştan aşağı estetikli, sarışın, tek meziyeti uzun boylu olup kıvırmak olan bir kadını gösterdi. Yanımdaki kızılınsa ne eli durdu ne ayağı. Sürekli sağıma soluma sürtünüp duruyordu " Çek kızım elini, sana benden ekmek yok" deyip kalktım. İşimi gören birisi vardı, her elin değdiği kadını sevmiyordum, şu an işimi gören minik şeytan tam bana göreydi. Kişisel zevkime tahsis etmişti kendini. İşin tunafı az önceki kadının bacağıma olan dokunuşlarına, kasığımda gezen ellerine kayıtsız kalışımdı. Tamam bu tip yerlerde ilişki yaşamam ama o kadar dokunuşa da bir karşılık verirsin. Sağlık sorunu mu var lan yoksa... Pavyonun diğer ucundaki sarışının yanına gittiğimde herkesin kaçarak etrafa dağıldığını gördüm. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Turgay'ı gördüm. Ayakta zor duruyordu ibne, elinde beylik tabancası, birisine doğrultmuş! Al işte korktuğum başıma geldi. Arkamdaki masada kadınların içine düşen piçlere seslendim " Selim, Hakan koşun çabuk" seslenmemle kızlardan kendilerini kurtarıp geldiler. Selim " Siktir Turgay mı lan o ?" dedi hayrete düşmüş gibi Neyine şaşırıyorsa olacak belliydi " Gidin alın şu siktiğimin itini, yüz göz etmeyin beni, yarın onu karargahta sikeceğim" İkisi de emrimle ok gibi fırladılar, bense uzaktan izledim daha ne kadar saçmalayacak diye. Bir müddet karşı koydu, Hakan'a kafa attı, Selim eline alınca bir güzel benzetip zapt etti. Ayakta zor duruyordu zaten, ne kadar içmişse... Çıktıklarını görmemle arkalarından ben de çıktım. Eve dönüp bu geceyi unutma zamanı gelmişti. Yolda giderken dün gece geldi aklıma yine. Kadının dakikalarca dokunup kaldıramadığı aletim. Bir sorun mu vardı acaba? Bunu anlamanın çok basit bir yolu vardı. Arabayı direkt Buket'in evine sürdüm. Saatin farkında değildim ama çok geç olduğunu biliyordum. Üzerinde bornozla kapıyı açtığında sanyesinde tepki verdi vücudum. " Binbaşım?" Şaşkındı, geleceğimi söylememiştim. " Müsait misin ?" Kafasını salladı. İçeri girdim. Bir kaç santim mesafe vardı aramızda ve benimki fazlası ile kabarmıştı. Demek ki cinsel bir sağlık problemim yok, içim almamıştı o kadını. Bu kız bana özeldi, benim malım gibi. İnip kalkmaya başlayan göğüs kafesimle bunun sadece küçük bir uzaktan muayene ile kalmayacağını anlamıştım. Gözleri bana bir cevap arar gibi bakarken " Ne bakıyorsun ?" dedim pantolonumu çözmeye başlayarak "Seni özlediğim için geldiğimi düşünmedin herhalde, neden geldiğimi anlamak bu kadar zor olmasa gerek!" Anlamıştı , pantolonu belimden sıyırmadan ona yaklaşıp bornozunun ipini açtım, teni... teni pürüzsüzdü, o kadar taze duruyordu ki... Göğüsleri, incecik beli, kıvrımlı vücudu. Bir an o göğüslerini emmek... hayır, hayır sadece işini gör ve evine git Volkan! Elim ensesine gitmişti, sert bir biçimde sıkarak vücudunu çevirdim, ellerini duvara dayadı düşmemek için " Aç bacağını" Dediklerimi harfiyen yapıyor olması... neden yapıyordu bunu! Hiç mi gururu yoktu bu kadının! Pavyondakileri anlamak mümkündü para için , aç kalmamak yaşamak için yapıyordu ama o? İşte asıl mide bulandırıcı olan buydu, o kendi rızası ile siktiriyordu kendini , bir mecburiyeti olmadan. Peki neden bu düşünce beni öfkelendiriyordu ki! 'Bana ne' dedim kendi kendime ve aletimi içine sokmaya başladığımda olduğu yerde yine kımıldanmaya başlamıştı huzursuzca " Çok acıyor, acıyor" " Hişttt! Geçer birazdan, zevkimin içine etme kes ağlamayı" Sustu, ağladığının farkındaydım ama artık acıyor demiyordu. Neden ağlıyordu, timsah göz yaşları! Karımın ölümüne sebep olurken de akıtmış mıydın bu gözyaşlarını! İçimdeki öfke olmasa nazik olabilirdim ama olmak istemedim ve tüm hırsımı alırcasına içine tek hamlede girdiğimde dudaklarından acı dolu yüksek sesli bir feryat koptu " ahhhh" bacakları titredi, kendini bedenimden kaçırmaya çalıştı. Sarılıp kasığında birleştirdiğim ellerimle kendime çekerek girmeye başladım. Parmakları duvarın yüzeyinde sesler çıkartarak sürtünürken, beline sardığım kollarımla kendime çekerek içine giriyordum. Kasığım şekilli, iri kalçalarına her yapışması ile aletimin hızla içine girişiyle çıkardığı ses, Buket'in acı dolu inlemeleri odayı kaplıyor, bu beni daha da şehvetlendiriyordu. Amına koyayım kadın o kadar okşadı, kalkmadı şimdi ise inmek bilmiyordu... Altımda kendini halen benden uzaklaştırmaya çalışan kadını tamamen kendime çekip ellerimle belinden daha da sert sarıldım " Yalvarırım... çok acıyor ... yavaş ol" Neden umrumda olsun, ardı önü gecemi geçireceğim bir kadınsın. Acıması neden umrumda olsun ki? Olmadım, kendimi tatmin edene dek istediğim gibi girdim içine. Yol boyu hayalini kurduğum şekilde. Önümde tamamen eğilmişti, ayakta duramayıp yere kapandığında onunla birlikte dizlerimin üstüne kapanıp içine girmeye devam ettim. Halen benden kaçmaya çalışıyordu, başı yerde kalçası kasığıma yapışık içine girerken son raddeye geldiğimi fark etmiştim. Birbirinden sert darbeden sonra en nihayet içine akıp rahatladığımda bir kaç sağımsal gidiş gelişten sonra kalçasından iterek uzaklaştırdım vücudumdan. Kendimi yere bıraktım, sırtımı duvara dayayıp nefesimin düzelmesini beklerken zeminde kıvrılmasını izledim. Bacaklarını kendine çekiyor ve yine titriyordu. Siktir! Bu olduğunda sanki anlaşmalı bir birliktelik yaşamıyor da ona tecavüz etmişim gibi hissediyordum ve bu durumdan nefret ediyordum. " Sikicem kes dramayı, sen davet ettin beni hep, şimdi karşımda sanki sana... " Sinirle nefesimi verdim, üstümü toplarken " kalk ilacını al, 2 hafta sonra da kan tahlili yaptıracaksın, süprizle karşıma çıkma sakın! Fena olur!" Üstümü toplayıp giriş kapısına yürüdüğümde son bir defa dönüp istemeden de olsa baktım, halen yerde uzanıyordu.. Onu alıp odasına götürebilirdim ama yapmadım. " Saçmalama Volkan, merhamet yok! O Bir şeytan! Senden en değerlini alan şeytan! Hak ettiği şekilde davrandın, hak ettiğini yaşıyor " Çıktım ve evime geçtim. Evet, bu doğru... o hak ettiğini yaşayan bir şeytandı! Benden görüp görebileceği tek muamele de buydu, işine gelirse...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD