Volkan
Mete piçi Zuhal ile Sapancaya tatile gidince evde kızım ve süsü ile kalmıştık. Hayaletten yardım istemediğim halde bir mesaj geldi ve Seda ile ilgili dosyamın kapandığı rapor edildi.
Seda'yı ise başka bir karargaha yollamışlardı. Başka şehirde olmasını tercih ederdim ama şuan bu kadarı bile bana yeterdi. Nerede ise 2 ay oldu.
Alçım çıkartıldı... Fizik tedavisi, psikolojik desteği,ilaç, özel beslenme derken en nihayet evde kendi halime destek ile adım atıyordum.
Onu ise bu süreçte bir kere gördüm hastanede.
Mete'nin evine geldiğimde ise sadece bir defa evine girip çıkarken. Nedenini anlamadığım bir şekilde kaçıyordu benden.
Belki de sakat bir adamla uğraşmak istememiştir. Öyle ya, yarım bir Volkan istememiş olabilir!
Kırgın mıyım, evet! Herkesi bir köşeye katarsak elimi tutan elin onunki olmasını isterdim. Düştüğümde beni o kaldırsın isterdim.
Bacak ağrısı çekerken bana ilaç getirenin o olmasını, en azından bir defa arayıp sormasını isterdim.
Bu kadar mı kolaydı benden vazgeçmek. Neden bahsediyorsun Volkan, o çok önce vazgeçti senden!
Belki de gerçekti söyledikleri 'Seni çoktan unuttum! ' dediğinde doğru söylemişti belki... Unutmuştu beni.
Süsü'nün de yardımı ile evimize geri dönüyorduk en sonunda. Eşyalar, ilaçlar... Adamın evini işgal etmişiz resmen!
En çok Eylül'ü özleyeceğim. Diş çıkartıyordu eşek... kolum, yanağım parmağım özel kaşıma aparatı olmuştu küçük hanıma...
Mete " Ben gelene dek bekle, dönünce yardım ederim taşınmana " demişti ama ben daha fazla bekleyemedim.
Kızım ile olan düzenime geri dönmem lazımdı. Tüm eşyalar gitmişti, bir tek benim gitmem kalmıştı.
Kolumda koltuk değneğim ile karşıya geçerken bir aracın hızla önümden geçip durduğunu gördüm.
İçinden o zibidi ile Buket indi. Bir an bakıştık. Kaldırımda bana küfür ederek gelen Gökhan'ı görünce söylenmeye başladım
" Ne var yine yarrak herif?"
" Puşt tek başına ne sikime çıkıyorsun dışarı?"
Koluma girmiş beni eve götürürken sövmeye devam ediyordu şerefsiz
" Bir sikilmeden duramıyorsunuz değil mi?"
Bahçe kapısına geldiğimizde gücüm tükenmiştir " Kucağıma alayım mi lan?" deyip göz kırptı piç " Sonra da odaya çıkartırım, artık Allah ne verdiyse"
" Şu koltuk değneğini görüyor musun Gökhan...?" Değneği önüne uzattım...
" Sana girsin yavşak" deyip tekrar koluma gireceği esnada sesini duydum
" Yardım edecek bir şey var mı?"
Sustum, bakmadım bile. Hissettiğim şey bambaşka bir şey. Sanki koca bir karanlığın içinde çekti elini benden.
Ölüm gibiydi ama ölümden beterdi!
" Kapıyı açarsan süper olur " dedi sanki o kapıyı açmasa siktiğim kapısını kimse açmayacakmış gibi.
Nasıl baktıysam Gökhan piçinin yüzüne anladı, pişman oldu ama bir şey de söyleyemedi.
Açtı kapıyı ama çekip gitmedi, eve girdi. İçeri girmeden önce bir daha ters şekilde baktığımda ,napayım, der gibi yüz göz yaptı yüzünü gözünü siktiğimin it Gökhan''ı!
Salona gelince koltuğun üzerine alel acele çarşaf serdiğini gördüm.
" Sıkılmazsın televizyon falan izlersin diye düşündüm"
İlk göz göze gelişimiz. Gökhan'ın da yardımı ile oturduğumda baş ucumda dikilmeye devam ediyordu.
Bir müddet sonra Gökhan siktir olup sikik bir bahane ile giderek baş başa bıraktı bizi.
Buğlem'i de götürdü yavşak, dondurma alacağım, sana bahanesi ile...
Başımda durdu, durdu... otur demedim, oturmadı!
Kumandaya uzanırken hızla eğilip aldı bana uzattı.
" Rahat mısın, yastık getireyim mi?"
Neden konuşmak gelmiyor içimden.
Sorsana, sorsana nasılsın diye? Sorsana bir bana sensiz nasıldım diye...
60 gün lan, 60 gün yoktun! Sorsana o 60 günde nasıldım?
" Konuşmayacak mısın benimle?" sesi titremeye başladı. Ağlıyor mu acaba? Ağlıyorsa ağlıyor , bana ne! Bakma Volkan... Çevir başını bakma!
Gözümü televizyondan çekmedim. Dizlerimin dibine oturdu. Koltuğa yanıma değil, tam dizimin dibine.
Başını bacağımın üstüne kattı. Eli ise yaralı bacağıma gitti. Bir dokunuş nasıl bu kadar insanı kendinden geçirebilir aklım almıyor!
Çek işte elini, çek! beynimi, irademi sikiyorsun çek!
" Acıyor mu?"
" Hıh! 60 gün sonra acı kalmıyor" dedim hissettirmemek için çabalayıp başarısız olduğum öfkemle.
" Seda ile boşanıyormuşsunuz?" cevap vermedim.
Hangi piç yumurtlayan acaba?!? Gerçi çok zor değil tahmin etmesi , elinde bubble tea ile sokakta gördüğümde benden kaçışından belli hangi piçin olduğu !!!
Cevap vermeğimi görünce başını kaldırıp bana baktı. Beklenti dolu bakıyordu.
Dizimin dibinden kalkıp yanıma oturdu. O kadar yakındı ki! Sıcaklığını hissettim ,çok uzun zaman sonra.
Elini yine bacağımın üstüne katıp sıktığında " Sikicem artık!" deyip elini tutup ittim
" Naptığını sanıyorsun lan sen?"
Neden şaşkın şaşkın bakıyor. Bok gibi ortada bıraktı, bir gün sormadı , şimdi ne bu, ne yani şimdi?
" Noldu baktın Volkan tek parça, e düzeliyormuş elime kalmayacak, madur da olmayacak bunla tekrar devam ederim zaten gel dediğimde geliyor ,git dediğimde gidiyor diye mi düşündün? Nedir son planın? Beyin cerrahımız yeterince ilgi göstermedi mi? Nasılsa Volkan düzeldi ,az o göstersin ilgi mi dedin? Şişiremedi mi egonu, tatmin edemedi mi ?"
" Volkan!"
" Ne, Volkan ne? 60 gün lan, bir insan 60 gün nasıl merak etmez, nasıl arayıp sormaz? Ne sebeple ! Bu kadar mı korktun madur kalırım, eline kalırım diye"
Gözleri doldu, bu defa olmaz Buket! Bu defa kanmam.
" Her durumda gitseydin affederdim. Karşıma çıksan ' ben yapamam' desen anlardım. Ama ben o durumdayken, sen benim o halimle gittin ya tek kelime etmeden, şimdi niye geliyorsun Buket?"
Susuyor, her zamanki gibi susuyor.
" Cevap vermeye bile tenezzül etmiyorsun değil mi? Çıkarken kapat kapıyı" dedim televizyona döndüm.
Yanağımda bir el hissettim, başımı kendine çevirdi... sonrada dudaklarını boynumda hissettim. Öpüşleri o kadar baştan çıkarıcıydı ki!..
Bir anlığına öylece kaldım. Napmalı, uzaklaştırmalı... Bacak kadar kızın oyuncağı oldun Volkan.
Uzaklaştır, sahip çık kendine. 60 gün sikinde değildin... Bir öpücükle ne yaşadığını unutacak adam değilsin sen Volkan?
Senin ben beynini sikeyim Volkan!... Daha kendime telkin cümlem bitmeden kızı kucağıma aldım öpmeye başladım.
Bedenim ona karşı koyamıyor. Ateşe düşen buz parçası gibi eriyorum...
Omzumdaki elleri göğsümün üstünden geçerek fermuarıma uzandı. Alnını alnıma dayamıştı. İkimizde nefes nefeseydik.
Elim belinde, vücudunda dolaşırken beynimin zerre hakimiyeti kalmamıştı. Dürtülerim beni çoktan ele geçirmişti. Üstünü soydum.
Sütyeni ile karşımdayken sağ kaburgasındaki dikiş izini gördüm. Büyük L şeklinde bir dikiş izi...
" Bu ne?" dedim nefes nefese, o ise hafif üstümde kalkmış iç çamaşırını sıyırıp aletimin üstüne oturuyordu. Elleri omzumdan destek alırken vücudunu kucağıma bıraktı... kendinden geçmiş gibiydi.
Zevkle titriyor, nefes nefese inliyordu
" Buket bu ne?" bende ondan aşağı kalır bir dorukta değildim. Üstüme oturduğunda sıcaklığı ile defalarca içinde kasılan kaslarının aklımı başımdan alması ile mücadele ederek soruyordum
O güzel, eşsiz teninde onlarca dikiş izi...
"Karaciğer ameliyatı mı oldun sen? " dediğimde üstümde kalçalarını hareket ettiren kızın başını ellerimin arasına alıp sımsıkı tuttum.
Göz teması kurmanızı sağladım " Yavaşla, ne istiyorsan yapacağım. Şimdi cevap ver, karaciğer ameliyatı mı oldun sen?"
Nefes nefese zevkten kızarmış yanakları ile kendini halen kucağımda hareket ettiriyordu.
Lanet olsun, tüm irademi sikiyordu
" Pankreas" dedi nefes nefese " Noldu pankreasına?"
İçinde patlamamaya çalışırken bir yandan da kızı sorguya çekmek... dayanması çok zor bir eşikteydim
" Lütfen, sonra konuşalım... çok özledim Volkan, çok özledim" sesi öyle arzu doluydu ki ... sonra... Peki sonra ama bilmem gerekti
" İyi misin şimdi?"
Yüzünde vahşi bir gülümseme oldu, gözleri ile birleşme noktamız işaret edip " Çok iyim!" dediğinde beni şaşırtmıştı!!!
Bu benim Buket'im mi? Utangaç, suskun!
Bu kız kim bilmiyorum ama çok hoşuma gitti!
Beline sarılıp kalçasından kendime bastırdığımda kucağımda sarkan ayakları uçlarına dek gerildi ' ah ahhhh ' titreyerek elleri ile omzumdan destek almaya çalıştı
" Hepsini al madem o kadar istiyorsun! "
Bacakları kontrolsüzce titriyordu, sonuna dek içindeydim. Zevk ile inleyip başını göğsüme gömdü. Tırnakları omzumda etime geçmişti.
Nefes nefese inlemeye devam ediyordu
"Şimdi hareket ettir kalçanı.. " sesimin kalınlaştığını fark etmiştim. Kendimi yine kaybetmiştim ona karşı. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.
Ellerim kalçasında ileri geri kendime çekerken onu ne kadar özlediğimi daha iyi anlamıştım.
O kadar dar ki! Beni çıldırtıyor. Defalarca seviştik, ona sahip oldum defalarca ama o halen sadece benim ona dokunduğum haliyle sanki!
Elimden geldikçe direndim, sıcak teni, ısırıklara boğduğum boynu... nazik olmaya çalıştım.
Ama en nihayet yine karşı koyamadım. Tüm gücüm ile içine dolmaya , en sert halimle içine girerken inlemeleri ile kendimi kaybetmeye başladım.
Üstümde defalarca kalçasından sertçe çekip içime girmesini sağladım ama doymuyorum işte... Ben kendi irademle girmeden doymuyorum. Belinden tutup koltuğa yatırdım
"Bacağın acımasın!" Endişe ile bakıyordu.
" Acımaz şuan çok farklı yerlerim sızlıyor" deyip güldüğümde işte yine o Buket'ti. Yüzünü saklayan, yanakları pembeleşen..
Alnımı şakağına dayadım.. " Seni o kadar özledim ki, son darbelerim çok sert olacak!"
Yüzüne baktım, itiraz etmedi " İstiyor musun?"
Elini göğsümde hissettim, " Senden başka kimseyi istemedim, istemiyorum"
Tam bir teslimiyet! hep istediğim.
İçinden nerede ise tamamen çıkıp bir seferde kendimi ittiğimde o da bende kendimizi kaybetmiştik. O altımda " Ah buna dayanamam ,çok fazla" derken ben içine bu şekilde boşalmak için yanıp tutuşuyordum
" Üzgünüm yavrum, seni hayalini kurduğum gibi alacağım" devam ettim, her seferinde daha sert daha sık.. altımda beli kavislenmiş, başını boynunu kırarcasına arkasına germiş kızın bedenine son girişimle kendimi üstüne bıraktım.
Birkaç küçük git gelme tamamen kendimi tatmin ettiğimde altımdaki kızın halen kasıldığını fark etmiştim.
Yüzüne baktım, sımsıkı kapattığı gözlerine... Alnını öptüm defalarca ve defalarca... teni öyle lezzetli ki! Bir taraftan nefesimi toplarken bir taraftan içinden çıkıyordum.
" Uyuyacak mısın" dediğinde ah keşke keşkeeeeeee uyuyabilsem.
" Buğlem... Buğlem'i getirir birazdan piç!" dedim hevesim gursağımda tadı damağımda kalmış vaziyette.
" Doymadım " dedim boynuna gömüp kendimi " Sabaha dek versen yine doymam"
"Volkan? "
Yine o buruk hüzün dolu ses
" Ne oldu yine?"
Ne oldu amına koyayım, az önce iyiyiydin
" Bitti mi artık,mutlu olacak mıyız?"
Başımı gerdanına gömüp defalarca öptüm.. Sonra da burnunun ucuna burnumu sürtüp
" Sana sonsuz mutluluk vaad edemem Buket ama seninle mutlulukta da mutsuzluktan da bir hayat vaad edebilirim" gözlerine baktım
Dolmuştu o güzel maviler... " Benim ol, mutsuzluğuma da mutluluğuma da ortak ol"
Anlamayan gözlerle bakıyordu, alnımı alnına dayadım " Karım ol"