Volkan
Üçü de karşımda boy sırasına göre dikilmiş mum gibi bekliyordu. İzinli olmama rağmen sırf bu piçleri sorguya çekme isteğimle gelmiştim. Başka türlü rahatlamazdım.
Tuhaf olan kızgın olmam gerekirken bir rahatlık vardı üstümde. Sabah tekmil veren yüzbaşı Seda'ya gülümseyerek hal hatır sordum. Yapmamam lazımdı, inşallah yanlış anlamamıştır kadın! Zaten yerli yersiz imalar dolanıyor.
Masamın önüne geçip kollarımı göğsümde bağlayarak kalçamı masaya dayayıp yan oturdum. Gözlerim sırası ile üçünde gezdi.
Selim'e bakıp " Kilitle kapıyı" dediğimde Hakan'ın yüzünün renkten renge geçişi, yana doğru düşecekken Turgay'ın destek olup tutmasına gülmemek için baya bir direndim.
- Kötü bir şey düşün oğlum Volkan, fener bu sene de şampiyon değil... -
Sonunda bastırdım hislerimi. Selim kapıyı kilitleyip eli titreyerek anahtarı bana uzattı. Kafamla masanın üstünü işaret ettim , koyup çekildi diğerlerinin yanına.
" İlk hanginiz gördü!"
Kimsede ses yok, tekrarladım daha sert " İlk hanginiz gördü dedim lan?"
" Af buyurun neyi komtanım, şahsen benim gözümde miyop var uzağı göremiyorum" dediğinde Selim'e baktım ters ters.
Hakan homurdanarak söylendi Selim piçinin kulağına " Amına koduğum sen kesin nişancısın yarrak"
- Feneri düşün Volkan, feneri düşün gülmeeee! -
" Dürbün diye bir şey var göt, 1.400 metreyi dürbünsüz mü vurucam"
" Yani dürbün olmadığı için sen göremedin öyle mi? "
Kendi aralarında içlerine içlerine sıçtıklarına emindim. Herkes birbirine hadi işareti yapıyor ama kimse cüret edemiyordu konuşmaya.
Selim aniden " Hakan Üsteğmenim gördü komtanım" deyince Hakan köze basmış gibi sıçrayıp
" Ne alakası var lan yarrak, afedersiniz komtanım, puşt ne alakası var, çok özür dilerim komtanım, şerefsiz sen demedin mi bakmayın bu komtanımızın takıldığı kız diye"
Tayfun titreyen bir sesle " Ben sizin aklınızla date çıkayım komtanım" diye söyleniyordu Hakan'ın kulağına.
Kırdığı potu fark edip bana döndü " Takıldığı derken, şey yani... yorum kattı bir şey bidliğimizden değil yani! "
Kafamı aşağı yukarı sallayıp " Konuş Oğlum konuş, ben kitap sonu yorumu severim, ön söz sevmem"
Selim " Öncelikle komtanım ben onu bakılmasın diye dedim sonuçta yengemiz sayılır " dediğinde ortamdaki tüm cinleri başıma çıkarttı.
" Höstttt!" diye bağırınca geri adım atıp
" Sayılmaz, kim demiş sayılır diye... sayılmaz, sayanı sikerim !"
" Komtanım hanımefendi dans ederken saygıdeğer üsteğmenim Hakan ' aman tanrım modern dans ediyor bir hanımefendi' dedi biz de dönüp baktık. Sonra arkadaşım Selim ' aaaa bu hanımefendi Volkan Binbaşımın saygıdeğer tanışı, lütfen görüşümüzü başka yöne çevirelim' dedi biz de Saygıdeğer silah arkadaşımın tavsiyesini dikkate alıp bakışımızı hanım efendiden başka bir noktaya kaydırdık"
Nısh yok, fenerin 11 yıldır şampiyon olmayışı bile kurtarmaz artık. Karnımı tutarak gülmeye başladım.
" Adam sinirden gülüyor, sikecek bizi" dedi Selim
Turgay " Hayret o kadar da iyi savunma yapmıştım " diye şaşırırken
Hakan " Senin savunmanı sikeyim Turgay! Ölmez sağ kurtulursak saç tarağı ile köpekleri tımar ettirmezsem şerefsizim." diye fısıldıyordu dişini sıkarak.
Bir müddet daha gülüp karşımda renkten renge giren üçlüye baktım, " Siktirin gidin karşımdan, bana haber verdiğiniz için de sağolun çocuklar ama bir yerde durmayacağım bu durumu! "
Hepsinin yüzüne anında renkten geldi " Yok komtanım ya ayıpsınız der miyiz aramızda" deyip gevşekleşmeye başladıklarında koltuğuma oturmadan önce sert bir bakış atmamla kendileri geldiler. Üçü birden
" Emredersiniz komtanım"
" Şimdi siktir olun gidin" dediğimde öyle bir panikle kapıya gittiler ki, kilitli kapıyı üçü de zorlayıp açmaya çalışıyordu
" Sökmeyin devletin malı amına koduklarım, kilidi alıp açın"
Göt korkusundan kilitli olduğunu bile unutmuştu yavşaklar.
Tam çıkacakken bir daha sordum " İlk sen gördün değil mi lan ?"
Hakan'a bakıyordum. Eli ayağına dolaşarak kekelediğinde diğerlerinede göz gezdirdim. İkisi de birden inkar edince tekrar bakışımı Hakan'a çevirdim. Önce yutkunup sonra
" Komtanım biliyorsunuz benim kadınlarla işim olmaz" dedi mal.
" Ben nereden bileceğim lan kadınlarla işinin olup olmadığını " deyip az önce oturduğum koltuktan burunlarını dibine gelip diktim bakışlarımı üçüne.
Selim " Senin kafanı sikeyim " diyerek fısıldıyordu Hakan'a.
Derin bir nefes alıp az sonra üstüme kusacak gibi kendini tutarak konuşmaya başladı
" Teessüf ederim komtanım. Olur mu öyle şey? Ben şey demek istedim... Ben bardan kıza karşıyım, köyden kız istiyorum ben. Namuslu , helal süt emmiş..." derken Selim vurup " Sus " diye işaret etti beni göstererek. Uyanık ya anladı tabi bana ufaktan ufaktan geldiklerini ...
" Namuslu helal süt emmiş" deyip tekrarlayarak iyice yaklaştım. " Sen şimdi Buket'e namussuz mu diyorsun ?" deyip bir tane yapıştırdım.
Eli yanağında yediği haltı fark etmiş konuluyordu " Estağfurullah komtanım ben yanlış şettim"
Yanımdaki iki bostan korkuluğuna tüm sinirimle bağırdım " Alın şunu karşımdan götürün yoksa ben şedeceğim bir daha kendine kız değil, bez arayacak götünü tutamadığı için"
Hızla koluna girip çıkarttılar. " Namuslu kızmış!!!"
Söylenerek masama geçtim. Dün gece geldi aklıma.
" Bana fahişe gibi davranan siz değil misiniz?"
Öyle davranmıştım, üstelik bazı şeyleri adım gibi bildiğim halde. Ona ilk dokunan erkek olduğumu ilk gecemizde anlamıştım, dün ise onu ilk öpen erkek olduğumu anlamıştım.
O kadar acemiydi ki, sevişirken elini kolunu nereye katacağını bilmiyor, öpüşürken nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu.
Yüzümde oluşan tebessümü fark ettiğimde kendime söverek kapattım dün akşam konusunu.
Acemi ise acemi! Bunun nesi hoşuma gidiyor!
Ona sahip olurken hissettiğim şey, tamamen fiziksel. Genç kız, teni pürüzsüz, kokusu.. diri! Fazlasıyla dar, sıcak... Etkilenmem normal, erkeğim!
Etkilenmem normal, ama buna anlam yüklemeye gerek yok, halen benim için sadece acımı çıkarttığım bir obje!
Neden dün gece bana dokunmasına izin verdim ki? Neden saatlerce üstünde uyudum?
Yorgundum! Evet yorgundum, işte cevap bu, basit, yorgundum çünkü!
Bakışı, altımda kendini kaybederken yarım açılmış gözleri ile aralanmış dudakları... Göğüsleri... Ellerimin arasındaki göğüsleri...
Bir ara sevişirken bacaklarını omzuma atıp içine girdiğimde bana olan bakışı, ağzını kapatarak başını yana çevirip yüzünü kaçırması, kızaran yanakları!
Evet itiraf etmem gerek, onu becermek bana zevk veriyor. Peki bu kötü bir şey mi? Hayır, neden intikamımı alırken zevk almayayım.
Filmin sonunda canı yanacak olan oydu. O zamana dek neden kendimi bu zevkten mahrum edeyim ki! Onun yüzünden senelerdir acı çektim, biraz da beni memnun etsin!
Nasılsa onunla işim bittiğinde sevdiği birisini kaybetmenin ne demek olduğunu anlayacaktı.
Evet onu öldüremezdim, katil olmak istemiyordum ama ona bana yaşattığı acıyı yaşayabilirdim. Bana aşıktı, daha da aşık olacaktı. Bensiz nefes alamayacak kadar.
Benim Meleğime olan aşkım kadar... Sonra da onu terk edecektim. En savunmasız, en muhtaç halinde!
Kaybetmek ne sana göstereceğim minik şeytan!
Başımı ellerimin arasına alarak arkaya attım. Tavana diktim gözlerimi. ' O zamana dek keyfine bak Volkan ' dedim kendi kendime.
Buket
Yatakta uyandığımda Volkan yoktu. Nasıl fark etmedim ki gittiğini. Doğrulmak istediğimde hem kaburgam hem de kasığımda korkunç bir batma hissettim.
Vajinamda halen doluluk hissi vardı, sanki halen içimdeymiş gibi. Kaburgam ise ciddi anlamda batıyordu.
" Umarım kırılmamışsındır" dedim kendi kemiğimle iletişim kurarak. Etrafa baktığımda komodinin üstündeki ilaçları , notu ve suyu gördüm.
" Hapları iç ! 2 tane ertesi gün hapı alacaksın, küçük kırmızı ağrıkesici. Akşam çok yüklendim ağrın olur, kullan!"
Beni mi düşünmüştü, ilaçları aldım tek tek. sonra hızla elim telefona gitti.
" Teşekkür ederim her şey için " yazdım. Bekledim ne cevap vereceğini merak ederek.
" Ağrıyor mu?" yazdı görüldü olur olmaz
" Evet, hem de çok!" görüldü olunca bir müddet cevap gelmedi. Tam cevap gelemeyecek diye bırakacakken bir mesaj daha geldi
" Bu akşam? " İstiyordu, beni istiyordu. Düşündüğüm gibi olmamıştı işte ' Sen istemiyorsan ben de seni istemiyorum git' dememişti.
" Olur " yazdım hızla ve telefon bir köşeye atıp banyoya koştum. Onun için hazırlanacaktım. İstedi işte, yine istedi.
Üstelik bana sorarak, üstelik canımın acıyıp acımamasını dikkate alarak!