Mete
Görevden döndüğümüzde mahalle bu olayla çalkalanıyordu. Geldiğimizde ilk işimiz daha üstümüzü çıkartmadan hastaneye gitmek oldu...
Volkan'ı güvenlik odasında bir çalışanı darp ederken bulmuştuk. Eleman önceden acil girişindeymiş.
Buket'in kayboldu gün kameralardan sorumlu eleman istifa etmiş, o da buraya kayıdırılmış geçici olarak
Bizimki adamı hayvan gibi dövmek yerine sorsa zaten çocuk anlatıyordu. Önceki elemanın ev adresini alıp gittiğimizde Volkan'ı elimizden geldikçe tutmaya çakışıyorduk...
Ne kadar mümkünse artık! 2 kere zile bastıktan sonra cevap gelmeyince ' Etrafı kolaçan edelim' demeye kalmadan kapının kırılma sesini duyduk
İçeri daldı, bir bela da orada! Tek kat pislik içinde bir gecekondu , etrafta bira şişeleri ve şerefsizin şişmiş cesedi!
" Farklı bir son beklenemezdi zaten"
Cenk cesede bir adım daha yaklaşıp yüzünü memnuniyetsizlik ile eşkitti
Burnunu kapatıp " Haber verelim" dediğinde bir köşeye çökmüş Volkan'ı gördüm. Adam tükeniyordu
" Bulacağız, şüphen olmasın bulacağız kardeşim" dediğimde üzerinde en ufak bir rahatlatma etkisi bile olmadığının farkındaydım
Nasıl bulacaktık, tek bir iz bile yoktu...
Savcılık ve teşkilattan yetkililerin gelmesi ile cinayet emniyetten bizim soruşturmamıza döndü.
Turgut başkan tüm dosyaları talep etti emniyetten. Artık ciddi ciddi ortaya çıkıyordu.
Gazeteler " Eski mafya istihbaratta başkan oldu" diye sövüp saydırırken adam belki de sonuna imza atarak bir şeyleri halletmeye çalışıyordu.
Evin önünde şerefsizin cesedinin adli tıp görevlilerince alınışını izlerken köşeye çökmüş Volkan'a teselli vermeye çalıştık ne kadar faydalı oldu, belli değil...
Üçümüz de duvar dibine çökmüştük. Cenk sigara içiyor, Volkan tek tek her şeyi anlatıyordu 8. Defa atladığı bir şey var mı diye düşünerek...
O konuştukça ben de hikayedeki boşluklara canımı sıkmaya başlıyordum ki küçük bir çocuk yanımıza geldi
" Siz asker misiniz?"
Cenk yüzüne uzun uzun baktı çocuğun. Herhalde uzaklaştırmak ile cevap vermek arasında gidip geldi
" Öyleyiz aslanım" deyip kısa tuttu , sert şekilde konuşup gitmesini sağlamaya çalışarak
" Bulabildiniz mi peki o ablayı?" dediğinde hepimiz birbirimize bakmıştık
" Hangi ablayı?"
" Bir abla geldi buraya, topumuz kaçmıştı Süleyman abinin bahçesine, onu almaya gitmiştim pencereden, tülün arasından gördüm.. Tartışıyorlardı. O mu öldürdü Süleyman abiyi?"
" Nasıl bir ablaydı bu yüzünü gördün mü? Tarif edebilir misin?"
"Edemem ama arabası gri bir arabaydı, annenlere göre de uzundu, ince... ama yüzünü göremedim hep arkasından gördüm. Çok kızgındı... o abla mı yapmış"
Hemen gri arbalar ilgili olan bilgiyi teşkilata mesaj atıp mobesselerden bakmalarını istediğimde hastaneden Nazlı'nın araması ile tekrar Gökhan'a koşmuştuk
"Sizi görmek istemiş, doktora çok rica etmiş "Çok önemli " demiş. O da uyumadan önce izin vermiş" diye hızla özet geçti Nazlı
İçeri Üçümüz de girdiğimizde rengi ölü gibi olan Gökhan'ı görünce ister istemez sarsıldık. Kısa sürede kendimizi toplayıp yanına yaklaştık
" Geldik kardeşim" dediğimde Volkan'a bakıp
"Doğukan... Doğ... Doğukan Acar... Seda... içerideki adamı Seda!" Gücü tükenmişti... gözleri kapandı.
" Seda mı dedi o?" Diye sordu Cenk
Volkan ise dişleri birbirini sürterken " Seda dedi Sedaaaa!" Diyerek çıktı dışarı tabi biz de ardı sıra...
Elbette Seda'yı da bulamadık. Seda askeri eğitim almış bir kadın! Onu bulmak sıradan bir güvenlik görevlisini bulmaya benzemezdi.
Daha fazla adam lazımdı " Doğan ile Çiçek nerde? " dediğimde Volkan'dan " Hayalet göreve yollamış " cevabını alınca alnımdan vurulmuşa döndüm.
Hayalet benim, ve ben kimseye öyle bir emir vermedim.
Hemen Doğan'a mesaj attım " Hangi cehennemdesin lan sen? Hayalet göreve yolladı diye götünden yalan uydurmuşsun, neyin peşindesin?"
Bir süre sonra " Yalan değil, görevdeyiz" yazmış.
Yansın geceler... madem dökülüyoruz dökülecek " Ulan piç , Hayalet benim ; ben sizi göreve falan yollamadım Hangi siki tutuyorsan hemen söyle! Bana mantıklı bir açıklama yap yoksa ecdadını sikeceğim"
" Ensesindeyim"
Ne demek ensesindeyim... yakalamış mıydı yani? Nerede olduğunu biliyor muydu?
"Konum at biz de geliyoruz"
" Acele edin, 8 saat sonra operasyon yapıp kızı alıyoruz hazır gelin, sessiz olun. Gözetleniyor olabilirsiniz belli etmeyin"
Yüzümdeki ifadeden mesajlaşmaların sırrını çözmeye çalışıyordu Volkan. Bakışları öyle sertti ki
" Sanırım enseledik" dediğimde " Ne diyorsun lan sen?" diye böğürdü Cenk
" E hadi gidelim ne duruyoruz ?" diye ayağa fırlayan Volkan'ın bir müddet koridorda topallayarak koşuşuna baktım. Cenk'i kolundan tutup durdurdum
O da şaşkınlıkla beni izliyordu
" Kardeşim karısı adamın" dedi düşüncelerimi anlayıp " Hadisenize oğlum" diye bağıran Volkan'a bakmaya devam ettim bir milim kımıldamadan. Cenk'in de gitmesine müsade etmedim.
Hoşnut değildi ama karşı da gelmedi bana. Amacımı biliyordu
Öfke ile yanımıza gelip yakamı tuttu
" Hadisenize lan ! Operasyona çıkmıyor muyuz? "
"Biz çıkıyoruz sen değil " dediğimde " Mete şerefini sikermeee Mete ! Sana mı soracağım göt" diyerek daha da sıklaştı tutuşları, güçlükle de olsa yakamdaki elini bırakıtırdım
"Tüm timin hayatını riske atabilecek bir sakatlıkla seni operasyona götürmemi mi istiyorsun? Seni kim ne yapsın bu halde?"
Cenk öksürerek ' ağır gel ' demeye çalışsa da şu an Volkan'a sert bir yumruk geçirme vaktiydi
" Karım lan karımmmm!" diye tekrar yapıştı yakama
" Benim de karım var, çocuğum var.. Bu adamın da. Timdeki diğer adamların da... Kusura bakma ama bu vaziyetteki birisi ile kimsenin canını riske atamam. Kimlerle karşı karşıyayız bilmiyoruz. Burada bizimkilere sahip çıkman lazım"
"Ne diyorsun lan sen ?"
Çenemde hissettiğim o sert yumruk ile savruldu başım ama geri adım atmadım!!! Şerefsizin bacak sakat ama kollarda iş var..
" Şimdi tüm ev ahalisini eve götürüyorsun, biz sana 24 saat içinde Buket'i getireceğiz. Namusum üzerine yemin ediyorum ama sen de bizim emanetlerimizi biz gelene dek koruyacaksın "
" Mete karım diyodum!" dedi gözünden ateş saçarken " Ben de sana emanetler diyorum" dedim Cenk'in kokuna vurup ' yürü' diye işaret ederek. Giderkense son hançeri salladım dostuma
" O bacakla bizle operasyona gelebileceğini sanıyor bir de salak!"
Üzgünüm dostum ama senin de bir durun durağın yok be birader napayım...
Malum noktaya vardığımızda bizi bir helikopter bekliyordu. Bir kuru yük gemisine indirdi. Bir sat timi, Turgut bey'in elemanları, bizim tim ve Doğan ile Çiçek...
Yanına gelip gözümü kıstım, O bakış? Bir şeyler gizliyordu
"Açıkla" dediğimde Çiçek " Şimdi zamanı değil, önce Buket'i kurtaralım. Adam iyice niyeti bozdu " diye araya girdi
Cenk'te ise duydukları işe şarteller atmıştı
" O ne demek lan?" diye adeta kükremişti
Bizi dinleme yaptıkları yere götürüp sesi dışarı verdi, 2 saat öncenin kaydıydı
" Sana söz veriyorum bu geceyi unutamayacaksın! ..."
"Şerefini siktiğimin piçi" diye bağırdı Cenk "Oropsu çocuğu asıl sen bu geceyi unutamayacaksın göt! Senin götüne süngü sokmayan Cenk'e adam demesinler yarrak" öfke ile dolaşıyordu
Artık emindim, bu dinleme sistemi ve diğer her şey... yakasını sımsıkı tuttum Doğan'ın
" Sakın, sakın bana düşündüğüm şeyi yaptığını söyleme!" uyarı değil temenniydi. Yapmamış ol!
" Ne lan, noluyor? Ne yapmış" konduramıyor muydu inanamıyor muydu bilmiyorum ama saf saf soruları ile ortamı daha da geriyordu
" Buket'i yem mi yaptınız? "
Gözlerimden ateş saçarak baktım
" Konuşsana yarrak yapmadım desene" diye haykıran Cenk'in sesi ile Doğan'a bir yumruk geçirdim
" Yapmadım de"
Yığıldığı yerden kalkmadan cevapladı
"Başka çare yoktu, başka türlü ulaşamazdık"
" Bir dakika, Buket de mi işin içinde?" dediğinde önce şaşkınlıkla Mete'ye sonra ise yerde çenesini tutan Doğan'a baktım, en son Çiçek'e dönüp " Hayır deyin, sakın ... hayır deyin"
" Değil" dedi Doğan ama sesi yalan söylediğini hykırıyordu
" Biz takip ettik, haberi yok" diye devam etti bir de yalanına ibne
" Senin yalanını sikeyim" deyip bir daha dolanmaya başladı güvertede Cenk " Sizin beyninizi sikeyim... siz naptınız lan?"
" Yapmamız gerekeni yaptık, 3. Bir kişi olsa ne yapmamız gerekirse onu yaptık. Bu başkasının başına gelse böyle çözerdik"
" Dostunun karısına denileni duyuyor musun?" diye haykırdı Çiçek'in kuru duygusuz ajan konuşmalarını keserek Cenk
Kayıtta halen adamın iğrenç imaları, Buket'in gözyaşları duyuluyordu... arada " Dokunma!" dediğini duyuyorduk
" Senin şerefini sikmek var ama bu bana düşmez. Volkan'ın hakkı " deyip yüzlerine iğrenerek baktım
"Yanlış yaptın Atmaca!" diye ekledi Cenk de sitemini, hayal kırıklığını kusarak. İkimiz birlikte satçıların yanına planı konuşmaya gittik onları ardımızda bırakıp.
Biz yanlarından ayrılırken Doğan halen yerde çenesini ovuyor Çiçek'se ayağa kalkmasına yardım etmeye çalışıyordu.
Buket
Hava karardı, bana zorla giydirdiği kırmızı açık bir gece elbisesi ile yatak odasında titreyerek onu bekliyordum.
Korkum ölmekten, öldürülmekten değildi. Onun bana tekrar dokunacak olmasıydı... Üstelik Doğan ile Çiçek'in gönderdiğim bilgileri alıp almadıklarını bile bilmiyordum.
Ya izimi kaybettilerse... uçsuz bir mavilikteyim ya bulamazlarsa ya gönderdiğim hiç bir veri onlara ulaşmıyorsa...
Saate baktım, bana söylediği saate az kalmıştı... tüm gün pis imaları, sözlü sarkıntılıkları, iğrenç temasları ile geçmişti
İçtiği içkinin etkisi ile iyice cüret kazanmış, bir kaç defa öpmeye çalışmıştı... üstelik çalışanların önünde... üstelik zorla...
Kendimi öldürürüm tehditi ise şu saate dek işe yaramıştı. Ya kurtulamazsam, ya gelmezse...
Tüm gerginliğim ile yatak odasında beklerken güverteden gelen seslerle kalbim deli gibi çarpmaya başladı...
Sonra bir dostun sesini duydum
" Buket ! Neredesin güzelim?"
Cenk! Cenk mi bu?
" Burdayım!!!" ellerim kırılırcasına kamaranın kilitli kapısına vurdum " Cenk burdayım "
"Tamam geldik güzelim, çekil kapının arkasından... "
Gürültülü bir şekilde açılan kapı ile karşımda onları görmek, başından beresini çıkarttı
" Buket? "
"Cenkkkk!" Nasıl koşup sarıldım boynuna, nasıl sımsıkı sarıldım
" Kız dur boğacaksın beni"
Koluma girip güverteye çıktuğımızda onu elleri kelepçeli her yeri kan içinde başka bir kısma götürüldüğünü gördüm.
Sırtı bana dönük adamın kim oldğunu tahmin etmek zor değildi... yapısı ,ben Mete, diye bağırıyordu
Bana döndü, çağla yeşili gözleri öfke ile kavruluyordu. Koştum ,sarıldım. Her zaman kafamı karıştırıp bana sevgi ile karşılık veren Mete en ufak bir karşılık bile vermedi.
Kolları yanlarda duruyor hissizce bana bakıyordu. Sarıldığım kollarım hayal kırıklığına içinde düştü önüme
" Sana çok kızgınım Buket! Çok büyük bir yanlış yaptın! " Dedi ve uzaklaştı... Mete bile böyleyse Volkan kim bilir nasıl tepki verecekti!
Omzuma sarılan elleri ile beni sarıp " Aldırma sen o yavşağa, ilk defa bir operasyonda adam öldürmedi ona canı sıkkın " dedi teselli vermeye çalışırken Cenk.
" Volkan iyi mi?" Dediğimde yüzüne bakmaya çekindim. Cenk sevdiklerine yalan söyleyemezdi.. yüzünden okunurdu. Gücüm yoktu bu gerçekle yüzleşmeye
" İyi olacak" dedi üstüme bir askerin getirdiği kamuflajı geçirerek " Hadi yuvaya dönelim artık"
Dönelim tabi eğer halen dönebilecek bir yuvam kaldıysa...
" Gökhan?"
Başını sallayıp kafamı göğsüne bastırdı " İyi merak etme"
Çok şükür, bin şükür...