Serkan gömleğinin kol düğmelerini iliklerken içeriye seslendi: "Bitanem, hadi gün kaçıyor!" Ece içeriden aceleyle bağırdı: "Hemen geliyorum!" Serkan, koltuğa oturmuş telefonuna göz atarken iki dakika sonra banyodan çıkan Ece'yi fark etti. Üzerine siyah, sade ama şık bir elbise giymişti. Elbisenin üzerine taba rengi süet, püsküllü bir ceket almış, ayaklarına ise uyumlu taba rengi kovboy çizmelerini geçirmişti. Kapadokya’nın ruhuna tamamen uyum sağlamıştı. Saçları dağınık bukleler halinde omuzlarına dökülüyor, hafif makyajı yüzünü aydınlatıyordu. Dolgun dudaklarını süsleyen kiremit rengi ruju ona doğal ama çarpıcı bir hava katıyordu. Serkan ona doğru yaklaşıp belinden sarıldı. "Günden güne daha güzel olmayı nasıl başarıyorsun? Yine sönük kaldım," dedi hafif bir gülümsemeyle. Ece, beğen

