Hatun Gülüyor.! +18

1532 Words
Serkan'ın Anlatımıyla: Telefondaki o mesaj sonrası beynime kan hücum etmişti resmen. Neymiş: "Seni düzgün biri sanmıştım ama üzgünüm, sen hastasın! Beni uzun süredir tanıyamazsın çünkü aramızda kilometreler vardı. Uzatmak istemiyorum, eşleşmeyi kaldırıyorum." Bu kadın şaka mı yapıyor aq? Uzun tanıyamazmışım... Her şeye bi yargısız infaz hanımefendi. Ne desem inanmayacak ki. Söylediklerimi, onu kandırmak için sıraladığımı sanacak. Ah be kadın... Ben aylardır senin hayalinle yaşıyorum. Seni ilk ve son gördüğüm yerde kaldım; aklım, ruhum, her şeyim sende kaldı. O gün otogarda o adamın beline sarılışını, saçını koklayışını ve seni Antalya otobüsüne uğurlayışını izledim. Hayatımda çok az şey bu kadar canımı yakmıştı. Kabul edelim, her boku fazla eleştirdim, fazla kınadım sanırım. Bana "sana ilk görüşte aşık oldum" diyen tüm kadınlara siktiri çektim. Neydi şu lafınız: "Evrene ne verirsen, sana onu geri verir." Tam da bunu yaptı evren. İlk görüşte aşık etti. Hemde sevgilisi olup olmadığını bile bilmediğim bir hatuna. Senin de çarkına tüküreyim evren.! Bu kadar kalp çarpıntısını peşimde dolanan kızlardan birine hissetsem şaşarım. Ama illa Serkan da köpek olsun, bir tadına baksın şu ızdırabın, dedin sanırım. Samet’i otogardan uğurladıktan sonra enkaz gibi dolandım. İşe kendimi veremiyordum, ilk kez izin kullandım. Hızla arabaya atladığım gibi eve geçtim. Eve adım atar atmaz yapabildiğim tek şey koltuğa kendimi atmaktı. Uzunca bir süre kalp çarpıntısıyla tavanı izledim. Sonra aklıma otogarda otobüse binmeden önce o herifle çektiğin selfie geldi. Fotoğrafı özel bir mesajla birine göndermediysen, illa bir sosyal medya mecrasında paylaşmışsındır, diye düşündüm. Birkaç uygulama gezdikten sonra bingo! Fotoğrafı Inst**m'da buldum. Profilin açıktı. Ama o piçin etiketi yoktu fotoda hala deliriyorum, kimdi bu göt! İsmin bile güzeldi: Ece Türkoğlu. Saatlerce profilini inceledim. Eylül 1998 / Başak Kadını 👑 Antalya 👒 Akdeniz Ü. / Bankacılık ve Sigortacılık İ.Ö.🎓 Always happy❤️‍🔥🌸☕🐞 Yazının ardından kalp, kahve, çiçek ve uğur böceği emojileri... Profilin bile senin gibi bahar gibiydi. Sonra fotoğraflarına bakmaya başladım. En eski fotoğraftan en yenisine kadar her şeyi inceledim. Genç bir kızın nasıl olgun, çekici bir kadına dönüştüğünü gördüm. İlk kez bir fotoğrafa bakarken kendimi bu kadar tahrik olmuş hissettim. Ben ki fotolara hallenen insanlara "abaza" derdim. Şimdi bir fotoğrafın yüzünden ben de onlardan biri olmuştum aq. Hele ki hallendiğim fotoya bak dedim. Bir plajdaydın. Üzerinde kırmızı, cankurtaran temalı bir bikini vardı, yanları beyaz şeritliydi. Kestane saçların dolgun göğüslerinin üzerine düşmüştü. Bel oyuntun ve kalçalarına yapışan kum taneleriyle sanki karşımdaydın. "Orada seninle olmalıydım," diye düşündüm. Ellerim istemsizce erkekliğimi buldu. Taş gibiydi ve acı veriyordu. Dokunduğum anda tepeden zevk suları inmeye başladı. Boğazımdan gelen hırıltıyla uzun zamandır hissetmediğim bir açlık sardı bedenimi. Sadece yüzüne bakmak bile beni çıldırtıyordu. Gözlerim kapalı, nefes nefeseydim. Kendi kendime mırıldandım: "Gel desen gelecek on kadın çıkar şu an. Hiçbirine kılın kıpırdamıyor, Ama sen... Senin varlığından bile habersiz olan bir kadının hayaliyle 31 çekiyorsun. Aferin sana Serkan, aferin!" Yıllar önce yaşadığım o saçma travma neden olmuştu bu saçmalığa, bir ara gerçekten artık iktidarsız olduğumu bile düşündüm. Birkaç deneme sonrası anladım ki, Zil zurna içersem altımdaki kadının farkına varmadığımda mutlu sonla bitiyor gece. Ama ayıkken hiçbir kadın ilgimi çekmiyordu, bunun artık öyle olmadığını Ece' ile öğrenmiş oldum. Gecenin ilerleyen saatlerinde ne yaptıysam olmadı, kafamı bir türlü dağıtamadım. Bir şeyler izlemeye çalıştım, olmadı. Projelere bakayım dedim, resmen boş boş ekrana bakıyordum. En son, iki kadeh bir şey doldurmak için ayağa kalktım. Bar bankosuna gidip kendime bir kadeh martini doldurdum, içine de bir parça limon ekledim. Koltuğa geçtiğimde aklımda tek bir şey vardı: Şu an hangi şehirde olduğun, ne yaptığın ve en önemlisi, kimle olduğun. Otogardaki herif seni yolcu etmiş, kendi kalmıştı. Yanında değildir diye umuyordum.! Sonra profiline girdim, yeni bir story paylaşmıştın. Önce tıklamaya çekindim, ama sonra beni hiç tanımadığın aklıma geldi ve açıp izledim. Arkadaşlarınla birkaç kolinin arasında pijamalarınla, elinizde koli bantlarıyla yerde oturuyordun. Antalya konumluydu story. Notta ise şunlar yazıyordu: "Taşınma öncesi, kızlarla kolileme işleri. #GirlTeam #GüzelDostluklar #HoşçaKalAntalya #HelloEskişehir" O kadar kelime arasında tek dikkatimi çeken, Hello Eskişehir olmuştu. Geliyordun yakınıma, geliyordun! O günden sonra storylerini hep izledim. Sabah uyandığımda yaptığım ilk iş buydu. Öğlen, akşam, sürekli izledim. Günler geçti. Bir cesaretle storyne emoji attım. Cevap gelecek mi ya da sadece "görüldü" mü olacak diye bekledim. Olmadı. Tabii senin gelen kutun, o kadar abaza piç doludur ki, mısır çarşısına dönmüştür diye düşündüm. Bir hafta geçti, görmedin. İki hafta, üç hafta derken sonunda sana mesaj attım: "Selam, seni gördüm bundan yaklaşık bir ay önce. Tanışmamızda sakınca var mı?" Sevgilim var deyip siktiri çeksen ne bok yiyecektim, bilmiyordum ama yine de yazdım. En kötü uzaktan izlerim aq, diyordum kendi kendime. Ama mesajımı görmedin.! Bunun üzerine seninle kendi kendime konuşmaya başladım. Günaydınlaştım, işimi anlattım, hava durumunu, izlediğim filmleri, dizileri, sevdiğim müzikleri… Seni neden sevdiğimi bile yazdım. Söylemesi pek zevk vermese de zil zurna sarhoş olduğum bir gün, seni nasıl arzuladığımı bile yazdım. Bir gün, Ne zaman indirdiğimi bile unuttuğum uygulamanın " Ece seninle eşleşmek istiyor" bildirimi sonrası ekrana baka kaldım, algıda seçicilik sanırım heryerde seni görüyorum diye düşündüm. Merakıma yenildim ve uygulama ekranını açtım, gözlerime inanamadım. ins**m'da ki en beğendiğim hatta galerime kaydettiğim nefis fotoğrafın önümde duruyordu.! Eşleştik, kendi ayaklarınla bana mı gelmiştin? Lan evren! çok sövdüm sana ama adını sayıkladığım kadını tekrar karşıma çıkardığın için artık minnetarım sana. İyi de neden indirmiştin? O hıyarla mı ayrıldın, yoksa sadece takılmak mı amacın. Düşünceler beni boğuyordu ve tüm cesaretimi toplayıp sana mesaj attım. Seninle mesajlaşırken geçen, mükemmel bir dört saat sonra kendimi tavana bakıp sayıklarken buldum. "Sana sonunda ulaştım, güzellik.!" Ama Ti**r mesajlaşmamızın içinde, sana aylardır Inst**m’dan yürüdüğümü söyleyemedim. Şimdiyse beni hayatından çıkartmak istediğini söylüyorsun.! Tam bu düşüncelerle boğuşurken bir mesaj bildirimi geldi: "Sen ciddi olamazsın! Hahaha. Burada yüzlerce mesaj var." İçimden çığlık atıyordum ama sesim çıkmıyordu. Sana aylarca gönderdiğim mesajları görüp bana yazmıştın “Kızmadı lan, kızmadı! Hatun sana gülüyor Serkan, Gülüyor.! _ _ _ Ece'nin Anlatımıyla; Adama bak ya, bir de Inst**m'ını veriyor! Oldu paşam! Mesaj atmasın diye eşleşmeyi kaldırıyorum, o ise mesaj atabileceği yeni yollar gösteriyor bana. "Spam'de ya da mesaj isteklerinde olabilirmiş. Adı da Serkan Demir'miş. Bak sen ya!" İşyerinden eve doğru koşar adımlarla ilerliyordum. 6 dakikalık yolu 3 dakikada yürüdüm; sinirden delirmiştim. Adamın kırk yıllık sevgilisiymişim gibi bu ne sahiplenme? Daha iki gündür tanıyor beni! Eve geldiğimde kabanımı ve çantamı yere attım, soyunarak banyoya doğru hızla yürüdüm. Tek isteğim, şu saçma sapan enerjiyi üzerimden bir an önce atmaktı. Duş musluğunu açtım, saçlarımı taramak için lavaboya yaklaştım, ardından makyajımı sildim. İç çamaşırlarımı da çıkarıp kirli sepetine attım. Duşun altında, ılık suyun etkisine kendimi bırakınca mırıldandım: "Hiç psikopat gibi durmuyordu. Cidden hoşlanmıştım. Off, hep beni buluyor böyleleri!" Duştan çıkıp kendime bir kiraz çayı demledim. İşyerindeki ekip kutlamasında yediğim kuru pastalar yüzünden hâlâ toktum. Gluten stop, Diyet falan da tamamen yalan olmuştu. Ona da iç geçirdim. Elimde kupam, üzerimde bornozumla salonun camının önündeki tekli koltuğa yerleştim. Boydan camlarım mis gibi Kanlıkavak Parkı’nı gösteriyordu. İnsanlar, üzerlerine bir sweatshirt ve tayt çekip yürüyüş yolunda turluyorlardı. “Ah, şimdi Antalya’da olmak vardı,” dedim içimden. Kızlar bir telefonumla hemen gelirdi. Deniz havası alır, kordonda yürürdük. “Acaba burada da o kadar yakın dostluklar kurabilir miyim?” diye düşündüm. Günün sonunda yine yalnızım. Bu kez sadece sevgilim değil, arkadaşlarım da yok! Çayımı yudumlarken aklıma Serkan geldi. “Bay Despot” acaba ne yazmıştı? "Bakalım buradan da engellememi mi istemiş?" diye düşündüm. Merakıma yenildim ve mesaj isteklerine girdim. En üstte duruyordu. Serkan Demir. Ti**r profilindekinin aksine burada iş kıyafetleri içinde değildi. Bir yaz günü, şile bezi beyaz bir gömlek giymiş, esmerleşmiş teniyle bir şezlongda oturuyordu. Çapkın bir gülümsemeyle poz vermişti. Fotoğrafa bakmak istercesine tıkladım ve birden önüme sayfalarca mesaj indi.! Bir an telefonum hacklendi sandım. Ondan bunu da beklerdim. İçimden “Görüldü olmasın, lütfen olmasın!” diye sesler yükseliyordu. Telefonu ters çevirip yere attım. Sanki beni izliyor gibiydi. Dakikalar sonra o mesajların ne olduğunu merak edip telefonu tekrar elime aldım. İlk mesaj tam 4,5 ay öncesine aitti. Bir emojiyle başlamış, sonra mesajlar devam etmiş. Ben görmesem de yazmaya devam etmiş. Gittikçe rahatlamış mesaj tarzı; esprilere başlamış. Bazen anlamsız saatlerde yazmış, yalnız hissettiğini ve beni özlediğini söylemiş. Bazen de sitem etmiş: “Otogarda gördüğüm kimdi?” diye. Gecenin dördünde ise benimle ilgili fantezilerini yazmış. Ardından bir açıklama: “Alkollüydüm.” “Şaka mı bu? Bunca zaman benimle mi yaşamış? Bu kadar zaman beni mi düşünmüş?” diye düşündüm. Bir insan hiç tanımadığı bir kadına neden sığınır? Neden korkularını, endişelerini, mutluluklarını, koşuşturmalarını anlatır? "Her şeyi elde edebilirim" demişti. Numaramı bulması zor olmamış ama neden daha önce ulaşmamış? Tüm bu düşüncelerin ardından, dün yazdığı mesaja gözüm ilişti: > “Sana sonunda ulaştım, Güzellik. Tam 4 ay, 2 gün, 18 saattir sana hasrettim. Özlemle, tutkuyla, heyecanla bekliyordum. Hayatına zorla girmek istemedim, çünkü sen benimkine bir anda zorla girdin. Ama olsun. Ben, beni seçmeni, beni tanımak istemeni istedim. Bu kadar süre dayandım ama daha fazla dayanabilir miydim, bilmiyorum. Sürekli sosyal medyadan seni izledim. Merakım ve sana olan açlığım daha da arttı. Söner sandım; tutkum sönmedi. Şimdi senin ağzından bana özel cümleler dökülüyor ve saatlerdir seninle konuşuyorum. Off, seni görmem lazım Güzellik. Koklamam lazım.” Dilim tutulmuş, kalbim deli gibi çarpıyordu. İlk kez bir adam bana bu kadar emek harcamış, dakikalarca beni düşünmüştü. Kalbimde ona karşı bir sıcaklık oluşmuştu. Artık dönüşü yoktu. Hemen mesaj attım: > "Sen ciddi olamazsın! Hahaha. Burada yüzlerce mesaj var." Onunla buluşmalıyım. Bu sevgiyi elle tutmak, gözle görmek istiyorum. Hayatımda hiç hissetmediğim duygulara açım. _ _ _
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD